- 391 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİYOGRAFİK DEŞİFRE
Orhan Veli gibi dersek ve öyle başlarsak yazıya; ben Tevfik tekmen. 1957 yılının 10 Ocağında Koruköy’de doğdum. İlkokulu köyde, orta ve liseyi yatılı olarak Kırklareli şehrinde okudum. Kısaca...
Dokuz yaşındayken aşık oldum. O da aşık olmuş bana. Küçüktük ama sevda gibi bir şeydi bu. Leyla ila mecnun misali. Veya kerem ile aslı, veya buna benzer ötekiler gibi. Lakin ilkokul beşteyken araya uzun uzun yollar ve sıra sıra dağlar girdi.
Ayrıldık...
13 yaşındayken, yani orta ikideyken ikinci kez aşık oldum, o da bana... Saçları sarı ve kıvırcık, gözleri yosun yeşili gibiydi.
Ben okuldayken mektuplaştık, karne ve yaz tatillerinin karanlık veya ay aydınlığı gecelerinde gizli gizli buluşup konuşup koklaştık. Bir kızla dudak dudağa öpüşmemiz ilk o yıllara denk gelir.
Annem ve babam, yakınlarım ve köydeki bazı geri kafalı ukala kişiler; "bu kafayla okul okunmaz, sokaklardaki köpekler adam olur da bundan bir bok olmaz" dediler. "Bu kızdan buna yar olmaz!" dediler ve dedi kodu ettiler.
Fitne fesat. Kıskançlıktı belki yaptıkları, veya çekememezlik. Havladılar. Köpekler gibi hav hav! Köpeğin tilkiye, kurda kuşa havladığı gibi. Havlamadıklarında da havlamayan havlayanları üskürdüler...
16 yaşındayken başka birine aşık olmak istedim ama onu hiç saymayın. O, onu unutmak içindi.
Uzun soluklu aşkımla bir dargın bir barışık yaşayamayacağımızı anlayınca içimiz yana yana ağlaşarak ayrıldık. Ama küçük yaşımıza rağmen doğru olanı yapmıştık.
17 yaşındayken siyah kıvırcık saçlı bir kızla tanıştık ve birbirimize aşık olduk. Onunla el ele olduk, yan yana durduk, yürüdük, koştuk, oturduk, kimi kederlenip hüzünlenirken kimi gülüştük. Ama hiç öpüşmedik. Okul bittiğinde o 16, ben 18 yaşındayken 7 aralık 1975’te kaçarak evlendik.
Yoksulluk ve fukaralık yüzünden düğün dernek edemedik. Ne gelinlik ne de damatlık ne o ne de ben, ikimiz de giyemedik. Sonraki zorlu yıllarda kimi zamanlar içimiz burkulsa da bunu pek de dert etmedik...
Bu kısacası. Sonrası yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Yani uzunca bir hayat hikayesidir bu. Ev, eş ve iki erkek çocuk. Ve emekçi ben. Yani bir fabrikada bir işçi. İş, ekmek ve aş. Yani bildiğiniz gibi bitmeyen bir mücadele. Yani mesele dünyevist...
Ben Tevfik Tekmen; paracı değil insancıyım. İnsancıl. Yani hümanist. Doğayı severim ve doğal hayatta doya doya yaşamak isterim. Yani naturalist.
Dağı, taşı, suyu, toprağı, otu, ağacı, çiçeği, böceği severim. Ve güneşi, ve ayı, ve yıldızları.
Adı din olan o şeye hiç ama hiç inanmam. Belki ateist belki deistimdir ama bazı dindar geçinen dinciler gibi sövmem, dövmem, kesmem, karın deşmem. Bilerek ve isteyerek yerde gezen karıncayı bile çiğneyip ezmem, öldürmem.
Sağcı değil solcuyumdur. Yani sosyalist. Ne mal, ne mülk; önce insan derim ve kimseyi ne aşağı ne de üstün görüp değersiz eşitsizliğe pirim vermem.
Hak yemem ama hakkımı da kimselere yedirtmem. Korkusuz değilim ama ödlekler veya beyimci paşamcı yalakalar, zavallı asalaklar gibi doğanın muhteşem gücü, güzelliği ve bonkörlüğünden başka kimseye boyun eğmem, eyvallah demem...
Ben Tevfik Tekmen, yalan söylemem, kandırıkçılık etmem. Kimsenin kusuruyla alay etmem, kimseyi hor görmem.
Yani kısacası ben, su katılmamış bir idealist.
Yani ben, insan olmayı ve her şeye rağmen insan kalabilmeyi başarmış bir insan...
Hayalsiz yaşanmaz bilirsiniz. Ben de çok iyi biliyorum. Hayal kurmadan, düşler diyarında gezintiye çıkmadan ne şiir, ne hikaye, ne de roman türünde edebi hiç bir şey yazılamaz. Tevfik Tekmen hayalperest birisi değildir, tam bir realist...
Ve fikirler, düşünceler, ideolojiler, dine inanaç veya inançsızlık, ülkeler, etnik kökenler, diller ve kendisinine, kendilerine, kendi öz kültürüne dair kişilikler farklı farklı olsa bile hoş görü insana has bir şeydir. Yani o şey, her şeyden önce hayvani değildir, insanist...
Ve bendeniz Tevfik Tekmen. Ben bir insan. Büyük usta Orhan Veli K. kısacık şiirsel biyografisinde bir şeyler demiştir kendisince. Böyle benim dediklerim gibisini demeyip bazı şeyleri bizler için birazcık ötelemiştir belki ama naçizane ben; "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" atasözüyle bitirmek istiyorum bu yazıyı...
Sevginin ne demek olduğunu bilenlere gönülden sevgiler. Hep insanca ve hep sevgiyle kalın...
20/Kasım/2019/ Lüleburgaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.