- 484 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Anlamak Gerek 13
13
Ama olumlu veya olumsuz olan bu eşleşme mutlaka bir eşleşmeyse de her durumla, herkesle aynı niceldi bir eşleşme değildir. Beş kilo besin tüketen biri yanında bir diğer kişiye tüketemeyeceği bir beş kilo besini tükettirmek ya da beş kilo besine eşit besin miktarını diğerine de verip biriktirtmek de değildi.
Bu denklik birbiri üzerine etkimeli, birbirini gerektiren çevrim olmaktadır. Toplum, sağlatan tüketim ve kullanım çeşitliliği içinde, gelişen dağılımın bütünlüğünü veren ilişkileriyle olmalıdır.
Kullanım ve tüketim fiili eylem, söylem ve düşünce temel referans içinde doğaya doğru sağlama yapma yönelimi içinde olmakla vardır.
Siz; kolektif yapı içindeki bir kişinin, verdiği savunmayı kolektif kullanıp tüketirsiniz. Savunmanız bu iş bölüşümü içinde o kişi ya da o kişiler tarafından sürekli kılınır.
İyi de grubun savunmasını üslenen kişilerin grubu savunma süreci ve grubu savunmasının sürekli oluşu boyunca beslenme yapması için av yapıp ot kök meyve toplaması gerekecekti. Yavru bakımı, yavru eğitimi vs. yapması gerekecekti.
İşte sizlerin bir kısmı da kolektif yapı için av yapıp, ot, kök, meyve, börtü, böcek toplayıp; kolektif yapı içine getiriyordunuz. O kişilerin doğal yaşam içinde ve o kişilerin tekil yaşamı içinde üzerlerinde olması gereken av yapma, besin bulma yavru bakımı gibi işleri kendi üzerinize alıyordunuz.
Yani savunmanızı yapan kişi ya da kişiler karşı taraf üzerine av yapma, besin bulma, yavru bakımı yavru eğitimi gibi süreçleri biriktiriyordu. Av yapıp besin toplayanlar da karşı taraf üzerinde savunma yaptırma yavru bakımı yavru eğitimi yaptırma gibi yükleri biriktiriyordu.
Yavru eğitimi ve yavru bakımı yapanlar da karşı taraflar üzerinde savunma av yaptırma. Besin buldurma gibi asli ve temel yüklerini biriktirtiyordu. Buna sekans hareketi diyorduk. Biri diğerlerine göre işlerleler sistemdi.
Grup ya da kolektif yapıyı oluşmadan siz zaten av yapma, ot kök meyve bulma; kendi savunmanızı kendiniz yapma, yavru bakımı ve yavru eğitimi yapma gibi işlerin, tek başınıza üstesinde gelmek ve tek başınıza bunları yapmak zorundaydınız. Müthiş bir sarmal ile kaygının odağındaydınız.
Eğer bu tür yardımlaşan kolektif çevrime göre bu tür iş bölüşümü yapan işlerleler içinde olup ta sekans hareketiyle girişen bir yüküm içindeyken sizi savunan mantık bir fedakârlık ise bu fedakârlık karşılıklı yarar ilişkisi oluşla kaçınılmazdır.
Kolektif emek, mutlaka bir karşılanması olmakla herkese eşit etkidir. Ama kişisi kapasite eşit etkiyi kendi ihtiyacı kadarla alır. İhtiyacı kadar tüketir. İhtiyacı kadar kullanmanın tüketmenin değiştirme değerini oluşur. Artı kişi kolektif birim zamanlı sinerjiden kaynaklı olan her bir gönenci de paydaşlı olmanın dengeleri içinde kalmakla kişiler kendi payı ile olacaktır.
Kolektif yapı size özü gereği, bir araya gelişiniz gereği sizlere sağlatan bir kolektif birimli zaman çevrimi verir. Sizler de çevrimin sizlere vereceği bu tür kullanım ve tüketimlerin içindesinizdir.
Kolektif birim zamanlı çevrimi veren, kolektif birimli zamana göre hareketi başlatan her bir sekansın karşı sekansları da (sektörleri de) hem bir sağlamadır. Hem de bir sağlatma ortaya koymadır.
Sağlatan sekans hareketini siz belli parça değerlere kadar iş bölüşümü içinde küçültürsünüz. İyi de niye küçültüyordunuz? Burada, küçültmenin nesnel değil, öznel bir amacı vardır.
Denkliği siz aynı miktar emek, aynı miktar zaman tüketimi ve aynı miktar depo enerji kullanımı olmayan, eşitsiz bir denkleştirmeye çeviriyordunuz.
Kolektif yapının ters tarafta üzerine sardığı kolektif yapıya ters bir çelişki kritiği vardı. Kolektif kişilerin kolektif sinerjisinden doğan yinelenebilir bir tükenmez refah ve kolektif emek gücü vardı.
İşte yinelenebilir olmakla tükenmez bir refah ortaya koyan emek güçleri kişisi bencil oluşun öznel düşünmeleri içinde kişisi fırsat ve yararlanışlara dönüşecekti.
İşte bu yararlanma fikri ile siz; herkese yasak olan, şeytanın yolu denen düşünmeler üzerinde gizli niyetler ortaya koyacaktınız. İleride seçkinler diye şirin gösterilecek sömürücü kimi kurnaz kişiler kendi gizli niyetleri doğrultusunda paydaşlı ve karşılıklı emekler üzerinde kısma, eksiltme küçültmesi yapacaktı.
Bunu kolektif sahipli somutluğa karşı bu somutluğun tersi ve zıddı olması ile "mülk benim" diye seslenen bir soyut anlayışa yaptıracaktı. Bu soyut seslenme, gizli niyetin kendisiydi. "Mülkümü dilediğime, dilediğim kadar vermekle kimine nasibini kıstım. Mülkümden kiminize az, kiminize çok pay var. Kimine de paydan hiç vermedik" diyecekti.
Sistem küçülttüğünüz değerlere kadar bir esneklik içinde olmakla kişilere yarın yeniden ve yeniden çalışma olanağı verecek kadar bir küçültme ve esnetmeydi. Bu tür inanıcı bir skala değişkenlikleri içinde yaptığınız her tür fikri onaylamanızla ve sistem değerleri üzerinde oynanmalarınızla siz de yine sistemin çevrimli çalışmasına olanak verirsiniz.
YORUMLAR
Jean Jacques Rousseau ‘İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı Ve Temelleri Hakkında Nutuk’ adlı kitabında mülkiyetten bahsederken; buralar benim diyen ilk insanın bu cümleyi söylemesinden ziyade, diğerlerinin bunu kabul etmesinin eşitsizliğin başladığı nokta olduğuna özellikle dikkat çekiyor. Çağımızda da retoriğin ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. Artık anlam bir şey ifade etmiyor, ikna yöntemleri her şeyi kilitliyor.
Bayram KAYA 1
Anılan yazardan ve Voltaire'den bu tür alıntıları okuduğumu hatırlıyorum. Hele Voltaire'in sanırım "eşitsizlik üzerine söylev “inde (yanılıyor olabilirim) bunu "kuralar çekilmiş, İki aileden birine verimli, diğerine de verimsiz topraklar düşmüş..." diye başlayan açılımlarla konuyu izah ettiğini hatırlıyorum.
Fakat bu güçlü sezgiler kuraların neden ve nasıl çekildiğini, insanlığın bu tür kura çekme düzeyine nasıl geldiğini, bilimsel olarak izah etmiyorlar. Yine insanların bu kuraları neden ve nasıl kabul ettiğini de bilimsel, tarihsel olarak izah etmiyorlar.
Dahası her iki güçlü düşünürümüz de kafa yordukları konuları dinler gibi bidayetten beri üreten insan kavramından, aile kavramından itibaren konuyu ele alıp, "yumruğu yiyen ailenin köle olup köleler sınıfını ortaya koyduğunu", kendi zamanlarına göre olan veriler içinden hareketle, yine zamanlarına göre hayli sisler bulvarı içinde olan bu konuyu, bu alanın içini, haklı olarak bu tür akıl geliştirmeleriyle izaha çalışıyorlar.
Onlarca türü ile 6 milyon yıldan beri var ola gelen hemcinslerimizin tarihi bugün içinde olduğumuz gibi ne aileyle başlamıştı, Ne de yaklaşık 12 000 yıldan bu yana ekim dikim yapmayı biliyor olaraktan hayat macerasına başlamıştı.
İnsanlık mirası niceleri gibi sevgili yazarlarımızı da anmak mirası paylaşan her insanın vefa borcudur.
Saygı ve selamlarımla.