PAZAR TEBESSÜMÜ OLSUN.)
PAZAR TEBESSÜMÜ DİYELİM:)
Pazar sabahının bu sessiz saatlerinde kendime bir kahvaltı hazırladım, çayı henüz demlemediğim için kahvaltıyı çay olmadan yapıyordum. Tam bu sırada kapıdan içeriye bir çocuk girdi, yada çocukluktan çıkmış delikanlılığa yeni adım atmış diyelim, bu daha iyi oldu… Çok normal zaten en çok çocukların geldiği bir iş yeri burası ama bu biraz farklı bi’ durum oldu. ’Abi, yok abla, burada oyun oynamanın saati kaç para?’’
Saati üç TL..
‘’Çok iyi ya, yukarıda ki kafeden geliyorum orası çok kötü ya’’
Madem o kadar kötü neden çocuklar hep oraya gidiyorlar?
‘’Yok, kimse gitmiyor, gidip bir saat oynayayım dedim ama benden başka kimse yoktu’ ’dedi.
Çocuk bu sırada sırtında taşıdığı o koca çantayı masanın üzerine koydu ve fermuarı çantasının üst kısmından yanlara doğru indirirken biraz telaşlı olduğunu görebiliyordum. Bekliyordum zaten ne zaman isteyecek istediğini, diye…
Çocuk,12-13 yaşlarında biraz tombik, sempati ve de çok tatlı bakıyordu tebessüm ederken.
Eee.’’Ya ben klavyemi baktıracaktım da’’ dedikten sonra çantadan çıkardığı klavyesini bana uzatarak’ ’bunun çalışıp çalışmadığına bakacaktım’’
Ben, çocuğun o klavyeyi yeni aldığını zannederek elime aldığım klavyeye bakıyordum, meğerse yeni değildi,klavyenin her tarafı naylonla sarıldığı için paketlenmiş gibi görünüyordu. , naylon poşet var ya hani kuru yemiş koyar, ha yumurta poşeti işte ondan.
‘’Şey…,klavye biraz bozukta’’
Biraz mı?
‘’Ben onu tamir ettim, düğmeleri kopmuştu onları yerine taktım, bazı yerleri kırıldığından dolayı oralarını da naylonla kapladım’’
Biraz mı kırık?
Oğlum, bu klavyenin durumu beyin ölümü gerçekleşen hasta gibi, bunun neresi sağlam?
‘’Yok, yok çalışıyor ben onun içini açıyorum kopan yerleri birleştiriyorum yeniden çalışıyor ‘’
Bu tamir edilmiş hali mi?
‘’Birazcık kırıldı ama olsun ben bunu bi denemek istiyorum eğer bana bir masa açarsanız çok sevinirim’ ’deyince
Tabi ki açarım, dedim ve hemen en yakın PC açtım ve bir yandan da nasıl meraklıyım anlatamam. Okadar dikkatimi aldı ki bu çocuk o an ne isterse yapacağım o derece. İlkin Klavye alacakmış gibi girmişti içeriye ve benimle sohbeti koyulaştırdıkça hem daha rahat konuşmaya başladı, hem de ne istediğini çekinmeden söyleyebildi…
Elindeki yuespi’yi kasaya taktı ve bir-iki hareketten sonra hakikatten de o dağılmış klavye çalıştı, şaşkınlıkla çocuğa ve de onun sevincini seyrettim bir süre. Çocuk yoksul bir ailenin çocuğuna benzemiyordu gayet bakımlıydı.
‘’Tamam, çalışıyor, çalışıyor, yazlıktan gelirken bunu çantama koymuş çantamda kırılmış ikiye bölünmüştü, sonra ben onu hem içten, hem de dıştan bantlayınca oldu ve artık çalışıyor deyip yine klavyesini çantasına koydu ve de gitti…
Çocuk gitti ve benim yüzümde hala daha o tebessümle duruyorum,ha bu arada çayımı da demledim ve de içiyorum.Yanlışlıkla oğlumun kupasına çayı doldurmuşum.) Gündüz Yavuz...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.