- 502 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARZ-I MEV'UD
Ne kıymeti var değil mi suyun. Çek hortumu yıka arabanı, umarsızca çocukların için havuz yap ve kirlendikçe akıt gitsin… Dişini fırçalarken suyu kim kapatacak ya da abdest alırken saçını mest ettiğin, kulaklarını, enseni ve ayaklarını yıkarken bir de suyu kapatmakla kim uğraşacak değil mi? Özgürce çocukların su savaşı yapsın. Bulaşıkları yıkarken iki de bir musluğu aç kapa yapmakla neden uğraşacaksın… Gece susayıp yatağından kalktığında bir bardak suyu içene kadar aksın gitsin su. Olur ya ikinci bardağı içmek istersen bir de musluğu yeniden açmak zorunda kalmazsın.
Evinin balkonunda, bahçesinde istediğin gibi bolca suyu akıtarak yıka gitsin halıları. Ha bir de unutma! Kızartma yağlarını lavabodan dök… Denizi kirletecekmiş falan düşünme… Öyle ya, Anadolu’nun bir şehrinde yaşayan vatandaş bile denize gidemez olduğu şu dönemde yağ nasıl gitsin ki?
Sık sık gerekmedikçe bile banyo yap. Sıcak su dersen de var, su dersen de var. Mis gibi ozon tabakasını delen parfümünü de sıkmayı unutma… O ozona gidene kadar sen eve dönersin bile… Bol bol çam ağacı dik dağlara. Doğayı seviyorsun ya, o çam ağaçlarının ne denli zararlı olduğunu, orman yangınlarıyla doğayı, havayı, suları mahvettiğini hesap etme… Zeytin ağacı dikmeyi akıl etme. Gerek yok ki… Çam ağacı fideleri sudan ucuz nasıl olsa… Hem her eve tohumunu bile gönderdiler dikilsin diye…
Mümkünse araban dizel olsun. Her geçen gün benzine gelen zamlardan bir nebze de olsa daha az etkilenirsin. Sırtını yasladığın ve alabileceğin ihalelerin hazırsa bir de karına al araba… Araba lüks değil artık bir ihtiyaç… Ha bir tane ha iki veya üç tane ne fark eder ki. Devletin dağıttığı ucuz kömürleri çok da dert etme… Yakan, leş gibi kokusunu çeken, koca bir kentin havasını kirleten ucuz basit kömürleri zaten garibanlar yakıyor. Sen doğayı seviyorsun ve doğalgaz kullanıyorsun…
***
Su konusu birçok mecralarda defalarca anlattığım ve hususiyetle üzerinde durduğum bir konudur. Henüz çıkmamış olan çeşitli öykülerden oluşan bir öykü kitabımda “Susuz Kış” isimli bir öyküyle de suyun önemini anlattım. Fakat bizlerin yukarıda saydığımız kadar ucuz gördüğümüz su, aslında sadece hayat verdiği için değerli değildir. Onu değerli kılan ve bundan neredeyse 150 yıl önce hesabı yapılan bir savaşında başlıca sebebidir. Bunun için gelin 1897 yılına gidelim;
İsviçre’nin Basel kentinde 1897’de toplanan Birinci Siyonist Kongresi’nde alınan kararların başında 50 yıl içerisinde Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulması, 100 yıl içerisinde de Türkiye’nin Güneydoğu’sunu da içine alan Nil’den Fırat’a kadar ’Büyük İsrail’ devletinin kurulması kararları vardı. Batılıların desteği ile ilk 50 yıl içerisinde terörist İsrail Devleti kuruldu fakat Arz-ı Mev’ud 100 yıl geçmesine rağmen gerçekleşmedi. Bazı siyasi analistler tarafından Lübnan’da Hizbullah’ın güçlenmesi, 1996’da Türkiye’de Refah Partisi’nin iktidara gelmesi ve Filistin’de Hamas’ın başlattığı İntifadanın bu 100 yıllık süreci engellediği iddia ediliyor. Bu başarısızlık Siyonist lobileri de telaşlandırmış durumda. Çünkü Arz-ı Mev’ud için bastıran ABD ve İsrail, bunu gerçekleştiremezse, Batı’nın temelini oluşturan Hıristiyan-Yahudi medeniyetinin üstünlüğünü kaybedeceği ve üstünlüğün yeniden İslam’a geçeceğinden endişe ediyorlar.[1]
Bu cümlelerde yer alan en önemli mesele İsrail Devletinin kurulmasıdır. Her devletin bir bayrağı olduğu gibi İsrail’in de bayrağı yine ustaca hazırlanmış ve göndere çekilmiştir. Bayraklar, içerisinde çeşitli şifreleri barındıran yahut belirli meseleleri sembolleştiren unsurlardan oluşur. İsrail bayrağı da üstünde ve altında mavi çizgi ve ortasında mavi renkli Davut yıldızı barındırıyor. Peki, nedir bu bayrağın anlamı ve su ile ne alakası var? Hemen inceleyelim;
Bayraklarda bulunan renkler genelde aynı anlamı ifade eder; Kırmızı renk toprağı, sarı renk güneşi, mavi renk suyu, yeşil renk İslam’ı, beyaz renk barışı vb. gibi. İsrail bayrağında bulunan renklerin mavi olması ise İsrail Devletinin hegemonyaları altına almayı hayal ettikleri ve bu uğurda mücadele verdikleri FIRAT ve NİL nehrinin arasındaki toprakları temsil eder. Her ne kadar ortadaki Davut yıldızı, Davut mührü olsa da aslında verilen mesaj şudur; Fırat ve Nil arası bize verilen vaat edilmiş topraklardır. Yani Arz-ı mev’ud dediğimiz yegâne hedefleridir.
Gelelim su ile ilgili meseleye; İsrail yoktan var edilen bir devlettir. Asıl amaçları Büyük İsrail Devleti olmaktır ve bu sayede iki suyun olduğu topraklara yani verimli sahalara sahip olmaktır. Bugün Ortadoğu’da işlenen cinayetlerin! Filistin toprağında yapılan soy kırımların ve dahası Türkiye’nin doğusunu hedef almalarının tek sebebi sudur. O yüzden bunca savaşlar yapılırken, Yahudiler yüzlerce yıldır hayallerinden vazgeçmeden mücadele veriyorlarken bizler neden suyumuzun ya da suyun kıymetini bilmiyoruz?
Su deyip geçmemek gerekir. Evet, arz-ı mev’ud “bir toprak meselesidir”. Amaç sudan önce topraktır. Vaat edilen su değil topraktır ama susuz toprağın ne kıymeti vardır? Velhasıl geride Nil ve Fırat kaldığında bir damla su bir damla kandan değerli olacaktır.
[1] www.tevhidhaber.com/
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.