- 627 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
sessiz çığlık
05.02.1965 yılında Sivas kangal Akçamağra köyünde dünyaya geldim. İlkokulu köyümde bitirdim. 1976 ve 1977 öğretim yılında Eğitimimin devamı için Malatya ya geldim ortaokul ve liseyi Malatya yeşil tepe lisesinde bitirdim. Şiire ilkokul yıllarında başladım. Evliyim iki çocuğum var. Malatya da yaşıyorum. Emekli olduktan sonra şiirlerimi toplamaya başladım. 2009 yılından bu yana şiirlerim İnternet ortamında tüm şiir sitelerinde,Edebiyat defteri,antoloji.com. Şiir kültür sanat, şiir tutkusu, şiir fırtınası, iz edebiyat gibi birçok sitelerde yayınlandı. Malatya Hakimiyet gazetesi ve ezcümle edebiyat dergisinde yayınlanmaya başladı.2012 Beydağ-ı sanat günleri antolojisinde ve Türk şairleri antolojisi 2.cildinde yer aldı.2014 Ekimde ilk kitabım mesneviden gönlüme cinius yayınlarından çıktı. Anadolu üniversitesi büro yönetimi ve yönetici asistanlığını aynı zamanda İnönü üniversitesi güzel sanatlar ve tasarım fakültesi seramik mezunuyum hala Anadolu üniversitesi adalet bölümü 2. sınıf öğrencisiyim.
YAZARIN TAKDİMİ
Değerli okurlar ön söz adı altında ilk başlangıçta tüm yazarlar bir şeyler yazıp yazdıklarını içeriğini kısaca sizlere anlatmaya çalışırlar.
Aslında ne ön sözü nede son sözü bizler söyleriz. Ön sözde son sözde kainatın hakimi olan Allah’a aittir.
Bizler Allah vergisi olan yetenekleri ve değerleri sizlerle paylaşarak kıssadan hisse misali sizlerden bizlere bizlerden de sizlere bir şeyler katma çabasında olan hayattaki rolümüzü tamamlayan figüranlarız.
bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.
Hani bir atasözü vardır. İnsanın en aptalı kendi bildiği ile mezara gidenidir.
Bende benim yazdıklarım bende kalmasın tüm insanlıkla paylaşmak istedim ve bu yola çıktım.
Dualarınızı esirgemeyiniz.
… sessiz çığlık
Önce sizlere hikayenin geçtiği köyü tanıtayım;
Ünür Köyü Çankırı ilinde yer almakta olup, Çankırı Merkez Köyleri semtinde bulunan Ünür Köyü Çankırı Merkez ilçesine bağlıdır. Ünür Köyü haritası konumu ise 40° 35’ 25,9080’’ Kuzey ve 34° 0’ 34.8408’’ Doğu gps koordinatları-dır. Ünür Köyü bağlı olduğu Çankırı Merkez ilçe merkezine 33 kilometre mesafe uzaklıktadır. Ünür Köyü Çankırı şehir merkezine mesafesi ise yaklaşık 56 kilometredir.
İSTİŞARE
Numan beyle safiye hanım Kırşehir merkeze bağlı Ünür köyünde yaşamaktadırlar Numan Bey aklından geçenleri eşi safiye hanım ile istişare etmek için seslenir.
-Safiye Hanım, gel hele gel yanıma seninle konuşacaklarım var der.
- Safiye hanım buyur bey diyerek gelir. Yanına oturur Numan Bey beraberce istişare ederek bundan sonraki hayatlarını köylerinde değil de şehirde geçirmeye karar verdiğini söyler ve ortak akılla beraberce karar verirler. Çocuklarını okutup topluma ve ülkesine faydalı bir insan yetiştirmek için ortak kararla şehir’e göçmeye karar vermişlerdir.
-Safiye hanım ve Numan beyin toplamda beş çocukları vardır. Birol, bahadır, Remziye Raziye ve sultan diye üç kız ve iki erkek çocukları vardır. Köyde geçim sıkıntısı çekmekten usanan Numan Bey önce şehir’e gelir birkaç mahalleden ev şehirde iş bakmaya başlar. Bir kaç defa köyden şehir’e gelir gider. Hem iş hem de ev bakmaktadır. Nihayet Merkeze yakın bir yerden evi kiralar. Ev biraz eski kerpiçten yapılmış dış sıvaları dökük ve boyasız bir evdir. ama kirası ucuz olduğu için Numan beye cazip gelmiş başkada çıkar yol bulamamış ve evi tutmak zorunda kalır ve tutar.
Köyüne döndüğünde safiye hanım, evi tuttum. Yakınlarda bir marangoz hanede de iş buldum. Allah kerimdir. Yarın bir arabada bulayım sizleri de alıp gideyim der.
safiye Hanım da hayırlısı olsun Numan’ı m seninle her yer bana cennettir. Diyerek Numan beye destek olur. Numan Bey de ertesi gün Hanımını ve çocuklarını alarak şehir’e taşınmaya karar verirler. Evlerinde fazla eşyaları olmadığından bir pikap araba kiralayarak göçünü yükler.
Kırşehir merkez kervansaray Mahallesi mehtap tepesi 2303 sokakta merkeze biraz uzak yerde ucuz iki oda bir salondan oluşan eski kerpiçten yapılmış dış cephe sıvaları yarı dökülmüş boyası eskimiş ahşap bir ev tutar. Ev eşyalarını indirip evi yerleştirmeye koyulurlar evi yerleştirdikten sonra Numan Bey Mahallede bulunan ahşap doğrama atölyesinde bir marangoz hanede Ahmet ustanın yanında işe başlar. Birkaç ay çalıştıktan sonra bir yandan da güzel ve devamlı bir iş bulabilmek için sağa sola dilekçe vererek müracaatlarda bulunur. Altı ay olmadan belediyeye girer. Evleri Aynı zamanda ilkokula çok yakın bir yerdedir. Yazları köylerine gidip arazilerini işlemekte tarladan elde ettikleri hasatla şehirde geçimini sağlamaktadır. Aynı zamanda
Numan beyin hanımı safiye Birol, bahadır,Remziye ve Raziye den sonra en sonuncu çocuğu olan sultana hamiledir. Numan Bey bu çocuğu daha doğmadan benim Tarkan’ım diye sever ve erkek olarak Bekler. Yıl 1969 aylardan ağustosun 24 dür. Safiye hanım sancılanma ya başlar. Parası olmadığı için hastaneye götüremez yan komşu olan köyün ebesi Fatma nineyi çağırır.
Fatma nine Fatma nine ! diyerek telaşlı bir ses tonuyla seslenir .
-safiye hanımın yan Komşuları olan Ayşe ve yeter hanımı da çağırır ve onlara hemen sıcak su ısıtmalarını ve evin kızı Remziye den temiz bez ve havlu ister. Komşular suyu ısıtıncaya kadar Remziye de içeriden temiz havlu ve çarşaf çıkarıp getirmiştir. Remziye sağlık meslek lisesi hemşirelik okumaktadır aynı zamanda Ebe Fatma nine kızı dışarı eder Remziye sen çık dışarı der. Safiye hanıma yapması gerekenleri tarif eder. Numan Bey mahallenin meydanında bir o yana bir buyana dönüp dolaşır durur. Komşu Ayşe koşarak Numan beyin yanına gelir. Numan abi Numan abi ! gözün aydın gözün aydın der.
-Numan Bey heyecanla ne oldu? Ne oldu? Hadi söyle söyle diye telaşla sorar. Ayşe nur topu gibi bir kızın oldu der. Numan Bey sevinçli bir şekilde müjden başım üstüne der. Evine doğru yürümeye başlar Ayşe’nin eşi İsmail rastlamıştır yolda Numan ağa Numan ağa gözün aydın kızın olmuş der. Numan Bey evet sağ olasın darısı senin başına er gülümser.
Numan Bey evine gelir hanımı Safiye’ye geçmiş olsun hanım gözümüz aydın diye halini sorar.
Safiye hanım mahcup bir şekilde sağ ol bey iyiyim ama kız oldu der…
Numan Bey olsun hanım üzülme senin de çocuğumuzun da canı sağ ya Allah’ıma şükürler olsun der. Ve ekler sonra ben onu erkek gibi yetiştiririm şükür eli ayağı düzgün ya sen üzülme o benim Tarkan’ım diye eşini teselli eder.
Birkaç gün geçtikten sonra Numan Bey eşine hanım der mahallenin imamı Mustafayı çağıralım kızın kulağına adını çağırsın der.
-Safiye hanım elbette tamam bey sen nasıl istersen diye cevap verir. Numan Bey o zaman hazırlık yap biraz bir şeylerde hazırla da bir yemek de verelim. Birkaç komşuda çağıralım der ve öğle namazında imam Mustafa’ya hocam, hocam, akşam namazından sonra bize buyurun hem yemek
Yeriz hem de bizim kızın kulağına adını okursun. Olmaz mı?
İmam Mustafa tamam Numan abi inşallah ölmezsek akşama hallederiz düşündüğün bir isim var mı?
Numan Bey yok hocam siz koyun sahabeler den birinin ismi olsun.
Tamam, Numan abi der hoca..
Safiye hanım akşam yemeği için hazırlık meşgalesine düşer. komşu Ayşeyi ve yeteri de yanına alarak hazırlıklara tüm hızıyla başlarlar. Yemekler yapılıp kömbeler pişer. Tam bir köy ziyafeti gerçekleşir.
Vakit de akşam olmuştur.
Numan Bey
Hanım ben namaza gidiyorum gelirken komşuları ve hocayı da alıp geleceğim ona göre hazırlığınızı yapın der.
-Safiye hanım
Tamam, Numan Bey sen merak etme ben her şeyi hazırladım sağ olsunlar komşu Ayşe ile yeterde yardım ettiler. buyursun gelsinler misafirin başımız üzerinde yeri var der.
-Numan Bey mahalle camisinden içeri girer.
- selamı aleyküm der.
-Cemaat
-Aleykümselam
-Akşamın hayır olsun
- Numan Bey
Sağ olasınız cümlemizin inşallah
Akşam namazını eda ettikten sonra cemaat dağılmadan Numan Bey cemaate dönerek cemaat buyurun akşama hocam kızımın adını koyacak gelin beraber bir çay içelim diyerek cami cemaatini davet eder. gelmek isteyenler camiden çıkıp Numan beyin evine doğru sohbet ederek ilerlemeye başlarlar.
-Remziye kapıdan gelenleri görmüş anne, anne,! misafirler geliyor.
-Gelsinler kızım buyursunlar biz hazırız.
Sen ocağa çay suyunu da koy baban çay ister çay içirmeden kaldırmayalım misafirlerimizi
-Tamam anne;
-Ben çay suyunu koyarım sofra bezini de sererim odaya sen merak etme!
Sofralar kurulur yemekler yenir. Çaylar içilir…
Sohbet koyulaşmadan hoca bebeği getirin adını koyayım der. bebeği kucağına alır
Sağ kulağına ezan sol kulağına kamet getirdikten sonra sultan sultan, diye kulağına seslenir.
Sultan evin en küçük bireyidir. Onu herkes çok sever kucaklarından indirmezler o alır ona verir o alır ona;
Sultan beyaz tenli uzun kirpikli siyah ve büyük gözlü esmer tombul bir kızdır. Günler geçtikçe büyüyüp güzelleşir.
Yürümeye başlayınca Numan Bey onu yanından ayırmaz çok sever ve erkek gibi yetiştirmeye çalışır. Zaten sultanın takma ismi Tarkan dır. Numan Bey ona Tarkan’ım diye seslenir Tarkan’ım gel Tarkan’ım git; Sultan konuşmaya başlayınca daha da bir sevimli olmaya başlamıştır.
Kendi güzel, dili, tatlı cıvıl cıvıl, görünüşte kız ama hareketlerde erkek gibi davranır. Remziye okulu bitirip hemşire olarak Kırşehir devlet hastanesinde işe başlamış artık evin geçiminde babasına ve annesine destek olmaya başlamıştır.
Yıllar geçer sultan büyür ve okul çağı başlar. Numan Bey sultanı götürür. kervansaray mahallesi mehtap tepesi 2303 sokakta bulunan Sebahat Osman Yalçın kaya ilkokuluna kayıt yaptırır.
-Sultan siyah önlüğünü ve beyaz yakalığını yakasına takarak çantasını sırtına alıp sevinçli bir şekilde oynaya oynaya, okulun yolunu tutar.beyaz ten siyah önlük uzun iri siyah gözler beyaz yakalık sultana çok güzel yakışmış tombul topalak çok güzel bir öğrenci olmuştur.
Okuldan akşam geldiğinde babası Numan Bey kızını kucağına alır ve sever oy benim Tarkan’ım gelmiş Sultan kızım gelmiş öğretmenim gelmiş diye sever. Sultan gerçek sultan cilvesi ile babasının kucağında nazlanır babasını öper sevgi gösterisinde bulunur.canım babam baba baba der.
-Numan bey buyur kuzum baba ben seni annemi ablamları ve abilerimi çok seviyorum biliyormusun?.biliyorum kuzum bilmez miyim der sultanın tombul yanaklarından öper.
Diğer kardeşleri sultanı kıskansalar da babanın sevgisine engel olamazlar babası kıskanmayın yavrum o hepinizin küçüğü evimizin sarı gülü diye kardeşlerini teselli ederler.
Sultan okul hayatın da başarılı bir öğrenci olur öğretmenleri Numan amca bu kızın kafası çok güzel çalışıyor maşallah çok akılı sen ne yap yap bu kızı okut diye Numan beye tavsiyelerde bulunurlar.
Numan Bey kızını okutmak için köyümden göç etmek zorunda kaldım Evimi yüklediğim gibi Kırşehir’e taşındım Kırşehir’de ilk önce hemen bir marangozun yanında işe başladım burada çalışırken başka işlere aklındadır sürekli takip eder sorup soruşturur. Sonra belediyenin işçi aldığını duyar ve bir tanıdık vasıtası ile belediyeye işbaşı eder.
Artık üzerinden kaygı ve kasvetleri yavaş yavaş atmaya başlamış evine ve çocuklarının içine giderken daha mutlu ve huzurlu bir şekilde gitmektedir.
Bu arada kızları Raziye’nin görücüleri gelip gitmektedir. Numan Bey Aliye’m sor soruştur da kısmetlerin içerisinde hangisi hayırlı ise kızımızı baş göz edelim Mürvetlerini görelim evlatlarımızın der.
-safiye hanım tamam bey sen merak etme ban komşulardan sorup soruştururum münasip olana verelim Allah’ın emri ile yurdunu yuvasını kursunlar biz yaşlanıyoruz artık.
Olur safiyem der.
-Numan Bey sen benim gönlümün taze açan gülü gibisin diye iltifatta bulunur safiye hanıma
safiye hanım ve Numan Bey arasında inanılmaz bir sevgi saygı ve hoşgörü vardır. çocuklarını da bu sevgi ve şefkat ile yetiştirmişlerdir.
Gün gelir Remziye’nin kız isteme merasimleri başlar sonradan nişan telaşesi derken birkaç ay içerisinde düğün dernek kurulur ve remziyle baba evinden ayrılır. Evlatlarına bu derece şefkat ve merhametle davranan büyüten anne ve babanın gözlerinden sevinç gözyaşları şakaklarına doğru inerken Numan Bey içten ise sesiz sessiz ağlamaktadır. Âmâ Allah’ın emri böyle yaradılış fıtratı olması gereken de bu ne mutlu bize safiyem üzülme kızımız mutlu olur inşallah diye eşi safiye yi de kendini de teselli ederler.
Hadi hanım ağlama artık diğer çocukların karşısında dik dur. Ağladığını görmesinler zamanla hepsini de evlendirip baş başa kalacağız alışmamız lazım.
Raziye kızım bir çay koy çay içelim.
Tamam, baba hemen yapıyorum.
Hanım oğlanları da çağır oturup ailece çayımızı içelim dedi Numan Bey
-safiye hanım tamam bey diye cevap verdi.
Birol, bahadır, Raziye ve daha çay içemeyecek kadar küçük olan sultan(Numan beyin Tarkan’ı) gülümseyerek etrafını seyrediyor.
İleriki yaşlarda başına geleceklerden habersiz bir şekilde hemen babasının kucağına oturuyor. Babası saçlarını okşayarak sevip nazlandırıyor nazlı gülünü.
Numan beyin büyük oğlu sanat lisesi torna bölümünü bitirmiş. İş için birkaç kurum ve kuruluşlara müracaatta bulunmuş imtihana girmiş ve müracaat sonuçlarını beklemektedir. Nihayet sonuçlar belli olup hemen kamuda tornacı olarak işe başlamış. Büyük kızı Remziye sağlık meslek lisesi mezunu olup hemşirelik bitirmiş imtihanlara girip hemşire olarak Kırşehir devlet hastanesinde çalışmayı hak kazanmış. Hemşire onun küçüğü Remziye liseyi bitirdikten sonra oda imtihanlara girmiş memur imtihanını kazanmış atamasını bekler ken ataması memur olarak Kırşehir nüfus müdürlüğünde işe başlar memur ikinci oğlu liseyi bitirdikten sonra gardiyan imtihanına girer ve kazanır. Hoca Ahmet ya sevi bulvarı Aşık paşa mahallesinde bulunan Kırşehir açık ceza evinde göreve başlar. Kamuda memur r olarak görev yapmaktadırlar
Küçük kız sultanda ilkokulda gayet başarılı ve çalışkan bir kızdır. Babasının ve annesinin sevgisini sonuna adar hak etmektedir. İlkokulu bitirdikten sonra onu da merkez Nasuh dede mahallesi 390 sokakta bulunan Kırşehir Atatürk ortaokuluna kayıt ettirip okutmaktır. amacı ama sultan çok güzel esmer ve beyaz tenli kaşları yay kirpikleri ok gözleri iri ve siyah çok güzel bir kızı kim koyar daha küçük yaşta dünürcüleri gelmeye başlamıştır.
Tabi bu arada yıllar geçmiştir Numan Bey tüm çocuklarını evlendirmiş emekli olmuş ve yanında bir tek sultan kalmıştır.
Sultanda ortaokula başlayınca büyüyüp serpilmiş güzel bir genç kız olmuştur.
Mahallenin tüm gençleri sultanı sevip takip etmektelerdir hatta gençler kendi aralarında sultan için kavga bile Ederler. Mahalledeki komşu kadınlar dahi sultanı gelinim olsun diye sürekli safiye hanıma şaka varı söylüyorlar.
safiye hanım komşu benim kızım daha küçük daha okuyor diyerek kestirip atar. gerçekten de sultan on üç on dört yaşlarındadır. Akşam olup yatma vakti gelince safiye hanı v e Numan Bey yattıkları zaman yataklarında sohbet ederken safiye hanım Numan beye bu durumları anlatır. Numan Bey bir sultan kaldı yanımızda onu da bırakmayacaklar. Bugün hacı alinin karısı Fatma var ya bizim sultanı oğlu Burak a istiyor. Numan Bey hemen olur mu öyle şey benim kızım daha küçük okuyor o okuyacak demedin mi _ dedim dedim bey demez miyim? Maşallah sultanda birden büyüdü serpildi. Anlaşılan bu kızımızı da okutmayacaklar. hayırlısı ile bunu da münasip bir kısmetini bulsak da evlendirsek bey der.
Ama sultan aldığı terbiye gereği hiç kimseler ile konuşmaz kimseye yüz vermez evden okula okuldan evine gider gelir. Derken yıllar geçer ve sultan ortaokulu bitirmiştir. Sulta yaz tatilinde ablası Raziye’nin tayini izmite çıkmıştır ve İzmit de ablasının yanına gider. Raziye İzmit gölcükte yaşamakta kendi gölcük sağlık ocağında hemşire olarak çalışmaktadır. Sultanı gören komşuları ve arkadaşları Remziye’ye aman ne güzel kız kardeşin varmış maşallah derler. adı ne bu güzel kızın diye soran soranadır. sultanı Remziye’nin arkadaşı ve aynı zamanda komşusu olan Aysun söylemez ama sultana içten içe kardeşi için talip olmuştur. Sultan tatili bitirip Kırşehir’e dönünce arkasından görücüleri gelmeye başlamıştır. Sultanı ablasının komşusu vasıtası ile görücü usulü evlendirmeye karar verirler.
Sultan evlendikten birkaç yıl sonra annesi safiye hanım hastalanır. Numan Bey kıyamadığı safiyesini Dr. götürdüğünde tahlil ve tetkikler yapılır . sonuçlar on on beş gün sonra belli olur . Numan bey aldığı kötü haberle yıkılır kalır. Dr. Numan Bey der safiye hanımın hastalığı çok ciddi nedir doktor söyle doktor doktor yutkunarak nasıl şöyleyim bilemiyorum. Numan Bey her şey Allah’tan ama safiye hanım lösemi(yani kan kanseri der)
-Numan Bey yığılıp kalır oracıkta
-Dr. hemen hemşireyi çağırır nabız tansiyon derken bir tane sakinleştirici iğne yapıp gönderirler.
-Numan Bey çaresizlikten ne yapacağını şaşırıp kalırken çocuklarına da durumu haber eder.
-Gelin yavrularım anneniz kan kanseri kısa bir ömrü kaldı bu kısa ömründe onu mutlu edecek ne varsa onu yapalım. Ömrünün son günlerini mutlu bir şekilde geçirsin. Çocukların hepsi de teker teker baba evine dönerler safiye hanımın hastalıktan habersiz bir şekilde çok mutlu olur çocukları torunları hepsi yanına gelmişlerdir.
Numan Bey eşine ve çocuklarına bildirmez ama için için ağlamaktadır. Zaman ilerledikçe safiye hanım ağırlaşır ve Kocaeli üniversitesi eğitim ve araştırma hastanesi onkoloji bölümüne yatırılır. Uzman doktor neşe hanım safiye hanımla ilgilenir ve elinden gelen her şeyi yapar ama vakit gelmiştir.safiye hanımın ağız içi ve gırtlağı yara olmuş hiç bir şey yutkunamaz mama ile beslenir hale gelmiş günler geçtikçe erimiş bitmiş bu süre on beş gün sürmüş ve
Safiye hanım Hakka yürümüştür. Ertesi gün Kırşehir asri mezarlığına defnedilir Numan Bey yıkılmış bitmiştir. Bir süre sonra üzüntüden diyabet(şeker hastalığına yakalanır) artık Numan bey içinde hastalıklı ve sıkıntılı günler başlamıştır. Safiye’nin yokluğunu iliklerine kadar yaşar ne kızlarının yanına gider nede oğullarının yanına Safiye’sinin hatıraları ile baş başa kalmak ister ve derin düşüncelere dalarak hastalıkları iyice artan bir yıl olmadan Numan beyde Hakka yürür. Çocukları taziyeleri kabul eder ve bir süre sonra herkes evine döner.
-Sultan babasına babası da ona çok düşkün olduğundan en çok üzülen o olmuştur. Evine döndükten sonrada sultanın arkasındaki dağı devrilmiştir.
baba evinde gördüğü sevgi gördüğü ve tattığı en son sevgi olmuştur.
Eşinden, kaynanadan ve görümceler den doyduğu acı sözler içini içten içe yaralayıp gün geçtikçe içi çürümüş bir ağaca dönmüştür.
sultanı hayata bağlayan çocukları ve yaratana olan inancı onu hayatta tutuyordu.
Adeta ev hapsi ve köle muamelesi görüyor dışarıya çıkamaz hale geliyordu. Zaman zaman annesi ve babası hatırına düşünce kimsenin olmadığı bir odaya girip için için ağlıyor gözyaşlarını herkesler den gizliyordu. Dışarıya çıkınca da etrafına gülücükler dağıtıyor neşeli ve mutlu olduğunu sanmalarını istiyordu. Yıllar geçtikten sonra kaynanası iyice yaşlanır ve hastalanır doksan beş yaşına gelmiş ve yatağa mahkum olmuştur. Kaynana yatağa mahkumken sultanda ona bakmaya mahkum edilmiştir. Sultan kaynananın yemeğini önüne götürür altını değişir onu çocuk gibi bezler ve bakar.
Bunun karşılığında türlü hakaretlere ve gerek sözlü gerekse fiziki şiddette maruz kalır.
Stres ve sıkıntılarla geçen hayat sultanı da kanser eder.
-sultan hastaneye tek başına gidip gelmektedir .eşi götürüp getirmez hatta bu ne her gün bir hastalık çıkartıyorsun der .
-sultan kaynanasını da yalnız bırakıp gidememektedir.
vicdanı onu yatağında yalnız bırakıp gitmeye el vermez zaman zaman görümceler ini çağırsa bile görümceleri ne gelip bakarlar nede alıp evlerine götürürler. sanki anne sultanın annesi ve sanki sultan ona bakmaya mecbur gibi bırakırlar.sultan hastalığına değil bir yandan ölüm istediği için sevinir ama aklına küçük oğlu arifi düşünce ağlar ona üzülür.içindeki sesiz çığlığı kimselere duyurmadan Hakka yürür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.