- 382 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
boynu bükük kır çiçekleri
BOYNU BÜKÜK KIR ÇİÇEKLERİ
Yusuf Yılmaz
Yıl 1986.
Rotasyon dolayısıyla Anadolu’nun şirin bir köyüne tayinim çıktı.
Köyde ilkokul vardı, fakat ortaokul siyaset icabı olarak görünüyordu. Okullar açılalı üç ay olduğu halde bir türlü faaliyete geçirilmiyordu. Uzun hikaye … Ana yola yakın olduğu için Milli Eğitim Müdürü: “Çok uzak bir yere gitmektense, bu köyde kurucu müdürlüğü kabul edersen ve köy odasını üç sınıfa bölüp, hemen eğitim- öğretime geçirirsen, uzak yerden kurtarabilirsin “ telkini üzerine mecburen kabul ettim.
Köy halkı okumaya pek önem vermiyordu. Çocuklarını tarlada çalıştırmak için bunu fırsat kabul ediyordu. Kız çocuklarını, dini taassuba yakın oldukları için hiç okutmak istemiyorlardı.
Muhtarı ,azaları ve köyün ileri gelenlerini ve ilkokulda sevilen bir öğretmen arkadaşı da yanımıza alıp bir toplantı düzenledik.
Okumanın önemi üzerinde durarak” Allah’ın ilk emri oku olduğuna göre ve okunacak yer olmadan okuma olamayacağına göre, bize düşen en önemli farz, bu köy odasını üçe bölüp ortaokul yapmaktır. Bunun için eller cebe girecek. İlk parayı ben veriyorum” diyerek, on lira bıraktım masaya. Sonra diğer arkadaşlar, derken başlangıç için epeyi para topladık. Usta bulup tuğla, çimentoyla üç küçük sınıflı güzel bir okul yaptık. Şehir okullarını gezip masa ,sıra, tebeşir v.s aldık. Okulu donatıp eğitim öğretime hazır vaziyete getirdik. On sekiz yaşına kadar köydeki bütün gençleri gezip ancak on yedisi erkek, üçü kız olmak üzere yirmi öğrenci ortaokula kayıt yaptık.
Beni etkileyen ve hala yüreğimin burukluğunun geçmediği bir duygumu sizlerle paylaşma isterim :” Köyün bütün gençlerinin hele kız çocukların okumaya can attıkları halde babalarının onları okula göndermek istemediler. O kızlardan birisi birkaç gün okula geldi. Sonra babası tarafından - tarlada çalışmaya kimsemiz yok- bahanesiyle okuldan kaydını sildirdi. Hem okusun hem de istediği zaman okula gelir dediysek de olmadı.
Okulu bitiren o kız çocuklarından birisi- hastanende hemşire- her bayram beni arar, “o okul olmasaydı ben hemşeri olmayacaktım” diyerek duygularını dile getirir.
Okumayan kız çocukları ise boynu bükük kır çiçekleri gibi o kırlarda bayırlarda heder olup gider.
Anneleri görseniz “çocukları yeter ki okusun,” onların yapacağı işleri biz yaparız derken, ah bu babalar yok mu? Toprak akıllarını başlarında almış. Aydınlık Türkiye’nin yarınlarını, okumuş gençlerin, toprağı daha iyi verimli hale getireceğinin şuurunu bir yakalayabilseler. O kınalı parmakların hastanelerde kaç kişiye şifa verebileceğini, bilgi çağını yakalayıp ilimde, teknikte, edebiyatta, sanatta nasıl başarılı olacağını bir bilseler var ya! Ah bu taassup memleketimizi yedi bitirdi.
Sözlerimi bir şiirle son vereyim.
Kara taşların arasında boynu bükük,
Kırmızı bir çiçek.
Baharın koynunda sıcak bir düş.
Işığının nefesi şimşeklere vurmuş.
Ay gülemiyor bu akşam.
Karmakarışık duygular içindeyim.
Bir kız çocuğunun çığlığıdır,
Yüreğime damlayan.
Boynu bükük kır çiçeklerini koparmayın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.