- 612 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BATI ANADOLU’NUN İSYANKÂR TÜRKMENLERİ YÖRÜKLER…!!!
BATI ANADOLU’NUN İSYANKÂR TÜRKMENLERİ
YÖRÜKLER…!!!
Yörüklerle ilgili günümüze kadar pek çok kitap, yazılmış, makale yayınlanmış, sempozyum, kongre ve konferanslarda bildiriler sunulmuştur. Bunların çoğunluğu Osmanlı saray tarihçilerinin aktardığı bilgileri esas alıp, Yörük adını çok yürümeye ve yaylak, kışlak hayatı yaşamaya bağlamış, Yörük kültürüne kaynak olan Batı Anadolu Beylikleri ile Osmanoğulları Beyliği arasında geçen hakimiyet savaşlarını görmemişlerdir.
Söz konusu beyliklerin Osmanoğullarına başlık parası olarak verildiği, satıldığı, ilhak ettiği, kendi isteği ile katıldığı gibi tarih biliminde yeri bulunmayan söylemlerini tezlerinde yer vermişlerdir. Bu nedenle Anadolu’nun batısında kurulmuş Türk tarihi ve kültürüne büyük hizmetlerde bulunmuş sekiz tane Oğuz Türkmen devleti ahalisi ile sanki alay edilmiş, şanlı tarihleri ve vatan savunmaları görmezden gelinmiştir.
Tarihi kaynaklardan anlaşıldığı üzere değişik bölge ve değişik tarihlerde Anadolu’da yirmiyi aşkın Oğuz Türkmen Devleti (beylik) kurulmuştur. Bu devletler (beylik) den birisi de 1299 yılında Söğüt merkezli kurulmuş Osmanoğulları Beyliği’dir.
Osmanoğulları Beyliği zamanla yayılmacı politika izlemiş ve kuruluşundan daha 46 yıl geçmeden hâkimiyet savaşlarına başlamıştır. Komşu devletlerden Balıkesir merkezli Kara İsaoğulları (Karesi) Beyliği’nin siyasi hâkimiyetine son vermiş ve bunu 1392 yılında Eğridir merkezli Hamitoğulları Beyliği’nin siyasi hâkimiyetine son vererek sürdürmüştür.
Bektaş-î Tarikatı üyelerinin öncülüğünde oluşturduğu Yeniçeri Ocakları ve bu ocaklarda yetiştirdiği savaşçı güçlerle yaptığı bu hakimiyet savaşlarına karşı, devletlerinin siyasi hâkimiyeti sona erdirilerek, topraklarına el konulmuş bölge ahalisi yüksek dağlara çıkarak tepki eylemlerine başlamış ve bu eylemleri onlarca yıl sürdürmüşlerdir. Osmanoğulları yönetimi tarafından Yörük adı ile adlandırılan bu eylemci dağlı Türkmenler, Osmanoğulları Beyliğini uzun yıllar uğraştırmıştır.
Osmanoğulları yönetimi daha Karesioğulları ve Hamitoğulları Beylikleri ahalisi ile sulh ortamı oluşturup, Yörükleri dağdan indirmeden, Manisa merkezli Saruhanoğulları Beyliği, Muğla merkezli Menteşoğulları Beyliği, Antalya merkezli Tekeoğulları Beyliği, Birgi merkezli Aydınoğulları Beyliği, Kütahya merkezli Germiyanoğulları Beyliği, Kastamonu merkezli Çandaroğulları Beyliği’nin siyasi hakimiyetlerine bir bir son vererek topraklarını kendi egemenliğine almıştır. Söz konusu beylikleri siyasi hâkimiyetine almasıyla kendisine karşı direnç, diğer bir anlatımla Yörük adı verilen dağlı Türkmenlerin sayısı ve sorunları da artmıştır.
Osmanoğulları yönetimi, devlete karşı kavgalı, asker, vergi gibi zorunlu hizmetlerini vermeyen, şehirlerde ticareti, köylerde üretimi aksatan Yörük adı verdiği bu dağlı Türkmenlerin sulhu için bir hayli uğraşmasına karşı netice alamamış ve bu nedenle bölgelerde ki otoritesini zaafa uğratmıştır. Osmanoğulları Beyliği, isyankâr ve kendisine itaat etmeyen Yörük obaları için kapsamlı bir iskan politikası belirlemiş ve bu politika ile bunları bölgelerden uzaklaştırmayı, bu yolla bölgelerde oluşmuş otorite boşluğunu gidermeyi ve Rumeli de kazanılan yeni topraklara bent olmalarını sağlamayı amaç edinmiştir.
Bu meyanda Yörük obalarını Rumeli’ne zorunlu iskana (tehcir-sürgün) tabi tutarken, Kara İsalıoğulları, Hamitoğulları, Menteşoğulları, Tekeoğulları, Saruhanoğulları, Aydınoğulları hanedan soylarına bağlı aşiretlerde, komşu devletlerden Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları Beyliklerine sığınarak kendilerini korumaya almışlardır.
Rumeli’nde Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Ofcabolu Yörükleri, Selanik Yörükleri, Gökbilgin Yörükleri, Vize Yörükleri gibi adlarla anılmış olan Yörük Obalarının zorunlu iskanı ile Rumeli ve Batı Anadolu Bölgesinde sükunet ortamı oluşturmayı asker, vergi gibi zorunlu hizmetlerini almayı amaç edinmiştir. Ancak, bu Yörük Obaları Rumeli’nde de itaatsizlik ve isyankârlıklarına devam etmiş Osmanoğulları’na karşı zorunlu görevlerini yapmaz olmuşlardır.
Osmanoğulları yönetimi sorunu gidermek, Yörüklerden zorunlu hizmetlerini alabilmek amacıyla çeşitli defa kanunnameler çıkartmıştır. Fatih Sultan Mehmet döneminde çıkartılan bir kanunnamede Evlâd-ı Fatihan, diğer bir ifadeyle Fatih’in Evlatları diye iltifatlar yağdırılarak Yörükler motive edilmeye, isyankarlık içerisinde bulunan aşiretlerin beylerine vakıf tasarrufları ve maddi destek verilerek devlet yanlısı olmalarına çalışılmışlardır.
Hakimiyet savaşlarını sürdüren Osmanoğulları, batı Anadolu Devletlerinin siyasi hakimiyetlerine son verip, hakimiyet yönünü Orta Anadolu Devletlerinden Kadı Burhanettin ve Karamanoğulu, diğer bir anlatımla Bektaş-i Tarikat üyelerinin yoğun olduğu bölgeye çevirince Bektaşi-ler, Osmanoğulları yanından ayrılarak muhalif cephede yer almışlardır.
Osmanoğulları, Kadı Burhanettin Beyliğine karşı savaşacak, savaşçılarını Tunceli ve Erzincan yöresinde getirdiği on binden fazla Koçgiri Aşiret teşekkülü ile sağlamış iken, Orta Anadolu’nun en güçlü devleti olan Karamanoğulları Beyliğine karşı daha kapsamlı çalışma yapmış ve kalabalık savaşçı güç toplamıştır.
Zamanın ünlü tarihçisi Aşıkpaşazade’nin “Hünkar çok sayıda asker topladı. Rumeli’nin ne kadar Kafir askeri varsa onu dahi sürdü. Konya’ya yağma buyurdu. Karaman İlini öyle vurdular, kimi köylerini ve kentlerini elek elek ettiler. Harap ettiler. Karamanoğlu kaçtı Taşeli’ne girdi. Ve o yıl babası bilinmeyen nice oğlan, kız doğdu…” diye aktarımı, Bayburt ve Erzurum yöresinden getirip Karamanoğulları sınırları olan Aksaray yöresine konuşlandırdığı on binlerce savaşçı Atçeken Aşiret teşekkülü gücü ile bu devletinde siyasi hayatına son vermiştir.
Osmanoğulları, daha önce topraklarına el koyduğu beyliklerde olduğu gibi Karamanoğlu tebaası da kendisine karşı cephe almış ve bunun neticesi olarak bu beylik ahalisini de, diğer bir anlatımla Yörük Aşiretlerini de kendi yönetiminde bulunan Rumeli ve Anadolu’nun muhtelif yerlerine tehçire tabi tutarak soruna çözüm aramıştır. Ancak, Rumeli’ne tehçire tabi tutulmuş Yörüklerin XV. Yüzyıl ilk çeyreğinde Şeyh Bedrettin öncülüğünde çıkartılmış isyana ve Şah Kulu öncülüğünde Batı Anadolu merkezli çıkartılmış ve Orta Anadolu’da etkisi altına almış büyük isyanlara engel olamamıştır.
1515’li yıllara gelindiğinde Osmanlı tarihinin seyrini değiştiren olaylar meydana gelmiş ve bu bağlamda Yavuz Sultan Selim komutasında ki, Osmanoğulları Beyliği, Türkmen adı verdiği Safevi, Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları, Memluklu Beyliklerinin üzerine yürümüştür. Doğu Anadolu’da siyasi hâkimiyetini sürdüren Bayezitoğulları Beyliğinden aldığı İdris-i Bitlis-i komutasındaki 20.000 kişilik askeri güçle söz konusu devletlerinde siyasi hakimiyetlerini sonlandırmış ve topraklarını kendi idaresine alarak Anadolu Osmanlı Birliğini sağlamıştır.
Bu hâkimiyet savaşları sonrası, beyliklerinin siyasi varlığı sonlandırılmış Türkmen ahalisi Bozok, Maraş, Sivas merkezli büyük isyanlar çıkartmış ve bu isyanlara Batı Anadolu Yörükleri de destek vermişlerdir. İçel Yörükleri, Ankara Yörükleri, Eskişehir Yörükleri, Aydın Yörükleri, Haymana Yörükleri, Yeni İl (Sivas) Yörükleri, Ardıç Yörükleri, Zamantı Yörükleri, Ortapare Yörükleri, Şarkipare Yörükleri, Yüzdepare Yörükleri, Şam Yörükleri, Sosun Yörükleri, Bozdoğan Yörükleri, Sarı Keçili Yörükleri, Kara Keçili Yörükleri, Kılcan Yörükleri, Çuğa Yörükleri, Hassa Yörükleri, Çobanlar Yörükleri, Bozğuş Yörükleri gibi adlarla anılan Yörükler 35 bölük 586 cemaatle teşekküller oluşturarak güç birlikleri yapmışlardır.
Yaptıkları bu güç birliği ile 112.094 nüfuslu Ulu Yörük Konfederasyonu oluşturmuşlar ve Türkmen adıyla adlandırılmış Safevi, Kadı Burhanettin, Dulkadirli, Ramazanoğulları, Memluklu, diğer bir ifadeyle Orta, Doğu ve Güney Anadolu Türkmenleri tarafından oluşturulmuş Salmanlı, Danişmendli, Çunkar, Rişvan, Varsak, Boynu İnceli gibi güçlü teşekküller ile birlikte yüzlerce yıl sürdürmüşlerdir. Osmanlı Devleti, kendisine karşı isyan içerisinde olan asker ve vergilerini vermeyen, dağlarda, yaylalarda konargöçer yaşayıp, sürekli yer değiştirmelerinden dolayı arandığında bulunamayan Yörük, Türkmenlere yönelik yeni iskan politikaları uygulamış ve bunları Rumeli, Trabzon yöresi, Kıbrıs Adası, Doğu Anadolu yörelerine zorunlu iskana tabi tutarak soruna çözüm aranmıştır.
Bu iskan politikasından da netice alamamış, isyankar Yörük-Türkmen ahali ile sulh ortamı oluşturamamıştır. Osmanlı Devleti, yüzlerce yıl süren bu sorunu kökünden çözmek amacıyla XVII. Yüzyıl sonlarında kapsamlı bir iskan politikası uygulamış ve 84.000 çadır Türkmen-Yörük ailesini ekseriyeti Rakka (Suriye), bir kısmı da Kıbrıs Adası olmak üzere zorunlu iskana (sürgün) yollamıştır.
Zamanla pek çok Türkmen-Yörük ahalisi Rakka iskanından firar ederek kimisi Suriye sınırlarında kurulmuş illere dağılırken, bir kısmı Anadolu içlerine geri gelmiştir. Anadolu içlerine dağılmış olanları kolluk kuvvetleri yakalayarak bir kısmını geri iskan yerlerine götürmüş, önemli bir kısmını da Batı Anadolu İllerinden Eskişehir, Afyon, Kütahya, Uşak, Aydın, Manisa, İzmir yöresine zorunlu iskana tabi tutmuştur. Bu zorunlu iskanla Anadolu’da yüzlerce şehir, kasaba, köy boşalmış, on binlerce hektar verimli tarım arazisi ekilip, biçilemez olmuş, devlet vergi, asker gibi zorunlu hizmetlerini alamaz olmuş, Anadolu’da saltanat gurupları oluşmuş, devlet otoritesi iyice çökmüş ve bu nedenle bu zorunlu iskan Osmanlı Devletini çöküş dönemine geçirmiş, tarihte Karlofça Antlaşması adı verilen anlaşma ile toprak kayıplarını başlatmıştır.
Yukarıda belirtilmeye çalışıldığı gibi Yörüklük günümüzde kullandığımız hayvancılıkla hayatlarını sürdüren köylü Türkmenlerin yaz aylarında zengin bitki örtüsüne sahip, sulak ve otlak yüksek dağlara göç etmesi, kış aylarında kışlakları yani geri köylerine dönmesi geleneği değildir. Yörükler, her ne kadar Ermeni diasporası tarafından, Anadolu’da Yetmiş iki millet var, Büyük İsrail (BOP) diasporası tarafından Otuz altı etnik gurup var sloganı ile Oğuz Boylarından ve Türkmenlerden ayrı göstermeye çalışsa da bu söylemler tarih biliminde yer bulamaz.
Osmanoğulları Beyliğinin genişleme sürecinde devlete itaat etmeyen, kolluk kuvvetlerinden kollanmak için dağlarda çıkıp göçebe ve kaçak hayatı yaşayan ve devlet güçlerinin takibinden korunmak amacıyla sürekli yer değiştiren isyankâr, kaçak, dağlı Oğuz Türkmenlerine verilen bir isimdir.
Kaynakça ve ayrıntılı bilgiler:
Oğuz Boyları Aşiret, Oymak, Cemaatler adlı kitabımızın 1. BOZOKLAR, 2. ÜÇOKLAR adlı ciltlerinde verilmiştir.
Araştırmacı Yazar
İsmail UÇAKCI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.