- 397 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
En Büyük Bayram
Tarihle bugünü kıyaslarken yüzyıl önce’yi doğru okumak gerekiyor. 29 Ekim 1923 yılında Meclis’te yapılan bir anayasa değişikliğiyle Türkiye’nin yönetim şekli Cumhuriyet olarak belirlenmesinden ötedir öngörülenler. Dolayısıyla zamanın şartlarına göre okuyup ona göre değerlendirmek gerekir.
1. Dünya Savaşı sonrasında galip gelen İtilaf Devletleri, mağlup olan devletlerle barış antlaşması yapmaya karar vermişler. Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan ile barış antlaşmaları imzalamışlardır.
1. Dünya savaşı sonrasında galip gelen devletler Osmanlı Devleti ile Fransa’nın Sevr şehrinde 10 Ağustos 1920 tarihinde Osmanlı devleti ile Sevr Antlaşması imzalamış ve Sevr Antlaşması Birinci Dünya Savaşı’na sona ermiştir. Sevr anlaşması ile Osmanlı devleti kelimenin tam anlamıyla prangalar altına alınmış, vatan parça parça bölünmesinin önü açılmıştır. Bir yandan Anadolu’da diğer yandan Trakya’dan topraklarımıza girmek isteyen şer güçler azınlıklar silahıyla da içimizi iyice karıştırmayı hedefleyerek topraklarımızı kendi aralarında paylaşmak istemişlerdir.
Mustafa Kemal Atatürk bu şartlar altında 19 Mayıs 1919’da "Ya istiklal, ya ölüm" parolasıyla milli mücadeleyi başlatmış sonrasında da milli mücadele başarılı olup ülke düşman işgalinden kurtarılmasına öncülük ederek nasıl bir lider olduğunu dünyaya göstermiş Anadoluyu düşman işgalinden kurtararak kurtuluş savaşını başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Sevr anlaşması padişah ve hükümeti tarafından kabul edilmişse de ülkenin gerçek sahipleri bu anlaşmayı hiçbir zaman kabul etmemiş 19 Ağustos 1920 yılında toplanan birinci TBMM Sevr anlaşmasını kabul edenlerin ve onaylayanların vatan haini sayılmalarını kabul etmiştir. Dolayısıyla birinci meclis bu anlaşmayı kabul etmedi. Mustafa Kemal ve arkadaşları Türk topraklarının parçalanamayacağını tüm dünyaya ilan ederek " Misak-ı Milli " yemini etmişlerdir.
Savaşlar bitmiş ancak 1923 yılının Türkiye’sinde halk sefalet içindeydi. Yıllarca süren savaşlar memleketimizi perişan etmişti. O yıllarda toplumu ayağa kaldıracak bir kurum bile yokken Atatürk ve silah arkadaşlarının öngörüsü takdirden öte bir durumdur. O nedenle de Atatürk’e duyulan saygı dün olduğu gibi yarınlarda da hep olacaktır. Atatürk "Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" derken sadece ülkenin yönetim şeklini değil diğer bir ifadeyle siyasal denetim şeklinin belirlenmesi değil daha sonraki yıllarda da anlaşılacağı üzere birey olmanın ne kadar değerli olduğunu, kadın erkek eşitliğinin ilkelerini belirlemiştir. Çağdaş ve müreffeh bir Türkiye idealiyle hareket ederek yokluktan nasıl bir ülke inşaa edilir bunun dünyaya göstermiştir. Fikir serbestliği topluma yayılırken, Türk milletinin karakterinin Cumhuriyetle özdeşleştiği hepimize gösterilmiştir.
Dolayısıyla 29 Ekim 1923 Atatürk’ün dediği gibi " En Büyük Bayramdır" ve tatilden öte bir olgudur ki bu olguyu yarınlarımız olan gençlerimize anlatmamız gerekir. Gençlere Atütürk’ün seslendiği gibi " Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz" şeklinde seslenmek gerekir.
YORUMLAR
Bugün bu deftere özgürce birşeyler yazabiliyorsak ve sosyal paylaşımlarda bulunabiliyorsak Rahmetli Yüce Önderimiz sayesinde. Dilimiz ve dinimiz ne olursa olsun, aynı bayrak altında çok millet tek devlet anlayışıyla barış içinde yasayabiliyorsak, bizim her günümüz bayramdır. Kemalist ruhunuzu ayakta alkışlıyorum 👏👏👏👏