- 413 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Uygarlık Ve İnsan 2_3
İnsan kolektif grup içinde üretim hareketi ile yavaş yavaş "avcı toplayıcı kültürü" bırakıp; “üreten kültür denen" uygarlığa başlatmıştı. Ama hemcinslerimiz uygarlığı başlatsa da henüz insan değildiler. Henüz insan olamamıştılar. İnsan olma koşulları içinde değildiler.
Süreci ve koşulları olmadan kendi kendisine insan olmak gibi bir anlamaları, insan olmak gibi bir dertleri, insan olmak gibi bir istekleri yoktu. Dahası insan olmak bilinen; hedef bir şema diyagram da değildi. Kimse de şu insanlıktı, şöyle insan olunur demiyordu. Böyle bir şiar da yoktu.
Totem yapı, kendileriyle hiçbir ortak anılı yaşantısı olmayan ittifakı yapı içinde olan grubun adet ve kültürleriyle çatışıyordu. İşte insan olmak bu çatışmayı aşmakla başlayacaktı. Çatışma insan bağlaçla, grupların ortak melezleri üzerindeki aitlik ahdiyle aşılacaktı.
İttifak edenler karar alanlardı. Yani irade sahibi olanlardı. Üreten totem grubun kendisiydi. Geçmiş tarihlerin de üreten ilişkileri ile ayrılan totem gruptu. Yani ilah dediğimiz ittifak eden bu totem gruplar, üreten ilahlardı.
İttifaklar üreten ilişki nedenle bir araya gelmek, ittifak edip; ittifak alanı içinde birlikte yaşamak istiyordu. Oysa ittifak eden grupların bir de sosyal yaşamları vardı. Sosyal yaşamla olan kültür, zorunlu üreten ilişkileri anlayamıyordu. Üreten ilişkinin zorunlulukları sosyal mantık ile anlaşılamazdı.
Sosyal totem kültür, ittifak gruplarıyla, kültürel bir kimlik çatışması içine girecekti. İşte insan olmak, önce bu sosyal çatışmayı aşmak içindi. Sonra da insan olmak, üreten kültürlü, üreten yetenek donanımına bağlı biyo sentezle, bilişsel öznel gelişmeyi, bu insan kapsamı içine almak içindi.
Kısacası yeni kardeşlik “ittifak kardeşliğiydi”. İttifakla insan kardeşliğiydi. Yeni kardeşlik tabu kardeşliğine göre kendisine özgü sınırlarla meşruiyet ve yasak getiriyordu. Totemi tabu yerine şimdi ittifakın yasakları vardı.
Ve yeni kardeşlik ittifakı; üreten sentez içindeki insan söylemli anlam dahilinde ve insan söylemi üzerinde inkişaf ettirilecekti. İnsan olmak ittifak eden sürecin, sosyo toplum sal çatışmasını aşıcı bir çabaydı.
Dışa dönük temas etmezdik (tabu) ilkesini, ittifak içinde gruplar arası temas etme ilkesine (meşruiyetine) dönüştürdü. İlahlar dönüşen biyo genetik ilişkiyi, kendi aralarında yani kendi totem kardeşleri arasında yasaklıyordu. Seksi ittifak eden karşıt gruplar arasında meşru kılıyordu.
İşte insan olmak totemi tabu olan biyo genetik ve sosyo kültürel temassız olmayı temas haline getiren somut eylemli adımlardaki sorunsal anlayışı; açıklığa kavuşturmayı tamamlayacak olan algılatmaydı.
Ortada ne insan diye tanımlı bir gaye, ne insan olmak gibi bir ufki adım yoktu. Ne de böyle insan olmak gibi bir ölçü de yoktu. Bir totem grup içinde başlayan üreten ilişki, dışa açılan üretim hareketine doğru yöneldi. Böylece gruplar arası zorunlu bir ürün değiş tokuş girişmesi başladı.
Zorunlu ürün değiş tokuşu söz gelimi; kendi dışındaki kolektif birim zamanlı, kolektif üretim hareketi olmakla, zorunluydu. Akış buydu.
Ancak bu zorunluluk sosyal anlayışa takılıyordu. Grubun sosyal anlayışlı nedenleriyle kendi grubu dışındakilerle temas etmemesinin tabusu vardı. Grubu dışındakinin dokunduğunu yememek gibi bir yığın sosyal manalı totemdik tabucu yasaları vardı.
Sosyal engelleri aşmanın bir yolu vardı. Bu yol da karşı grubun “ilanen totem kardeşi” olmaktı. Yani totem kardeşliğin benzerini sürece uygun biçimde ittifak içine göçtürmekti. Kısacası totem kardeşliği içinde kişiler grubuna veya totem kardeşlerine cinsel bağlamla dokunan kişilerdi.
Yine totem kardeşlik kendi grubu içinde grubuyla paylaşma yapan sorumluluktu. Grubu içinde doğup, grup doğurucularının göğüslerinde emmek te temel bir totem kardeşlik ilkesiydi.
Üreten totem gruplar arasında yapılacak ilanen kardeşlik, büyükçe bir ittifaktı ve ittifakı bir İLAH grubuydu. İlahi grup, biraz değişen totemi sosyal kurallarla, totem kuralların benzeri tutumla ittifak içinde olacaktı.
3
Böylece totemi yasalara göre totemi yasaların hayli değişmiş şekliyle oluşan ilahi yasalar içinde geri bağlaşımlı olan totem yasanın imajı vardı. Totem yasalar, ilahi tanıma bürünen bağlaç imgeleriyle; ilahi grup içine yansıtılacaktı. Artık totem yasalar yerine totem yasalar imgeli ve totem yasalara göre totem yasasının kendi veya zıttı olan durumlarıyla, İLAHİ YASALAR vardı.
Yeni yasa, İLAHİ yasaydı. İlahi yasa totem yasalardaki im, imge ve imajlara göre anlaşılıp; seçme ayıklaması bu temel üzerinde ilahi yasa kodlarına göre yaptıktan sonra, üzerinde ittifak edilmesiyle İLAHİ yasaları oluşuyordu.
Totemi yasalar; sürü kaba kuvvetine göre biçimlenmişti. Kaba kuvvetin yerini günlük tekrarlı ve düzenli çevriyle olan sözlü yasalar almasıyla totem yasa dediğimiz yasalar oluşmuştu. Sürü kaba gücü sosyal birlikti sürecin, zorunlu birlik olucu kaide ve kurallarına göre biçimlenmişti.
Sosyal birlikti kaide ve kurallar, "benzer ortak özellikli tutum ve yapıların birbirini çekme itme yasaları ile oluştu. İçinde doğaya karşı direnç koyan, güç birliğini oluşan direncin; çekme itme yasaları" da vardı.
Sosyal birlikti yasalar, ortak özellik yöntemli seçilimle ve güç birliği gibi tutumlar ile bencil oluş içinde ortaya konan bir biçimlenmeydi. Bencil oluş ta doğada yalıtımlı olmanın “kendi öz bilinci” olmaydı.
Ve kişi her şeyi bu öz bilinci olan imaj öznelliğe göre anlayıp, biçimleyip yorumluyordu. Kişi her şeyin merkezine kendi ben bilinci olan bencilliğini ortaya koyuyordu. Her şeyi bu ben bilincine göre biçimliyordu.
Kısacası İlahi kardeşlik anlayışı da ister istemez; “totem kardeşlerdeki temas etme gibi bir temas etmenin, meşruiyeti olacaktı. İlahi kardeşler olma süreci de üreten yapıların, ittifakları ile ortaya konmuştu.
İttifak içindeki geleneksel sosyal ilişkiler, ittifakın asıl nedeni değildi. Bir üreten ilişkiye dek paylaşımlı tüketimin sosyal yaşamı, özel yaşam olarak kişi dinginliğini veren tutuma dönüşmesi esastı.
Ancak her bir özel sosyal yaşamın biçimlenmesi, geneli senkronluma ya ölçü olacak asıl ve esas değildi. Sosyal ilişkiler ittifakın vesilece bir parça yapı taşıydı. İttifakın asıl nedeni üreten ilişkilerdi. Üreten ilişkilerde kaliteli ve özel bir sosyal yaşamı, ortaya koyacaktı. Özel tüketim sınırsız değildi.
Ama ilahi ittifaklar için de her zaman yerine konabilecek, başka şeylerle değişebilecek sosyal anlayış gibi vesile nedenler de gerekiyordu. İlk ilahi sosyal kural, ilahi kardeşlikti. Yani ittifakı kardeşlikti. İttifak kardeşliği içinde ahde vefa esastı.
İlahi kardeşlik artık totem dönemdeki gibi totem kardeşlerin ile değil de ilahi kardeşlerin ile cinsel birleşme yapacaksın, diyordu. Kimi ilahi yasa; totem yasaya göre, totem yasanın tersi olmakla, ortaya konacaktı.
İlahi kardeşler birbirine dokunan, birbirinin dokunduğunu yer olmanın aitliğiydi. Totem kardeşler dokunum meşruiyeti nedenle alan içinde emziren herhangi birinde emebilirlerdi. Oysa ittifak içinde yeni doğana dokunma yasağı vardı.
Bu yasak nedenle yeni doğanlar önce gruplar arası bir paylaşıma tabii olacaktı. Paylaşmadan sonra yeni doğan hangi grup aitliğine verilmişse doğan bebek artık o gruptan herhangi birilerince, herhangi bir zamlarla emzirilip dokunulur olmanın kolektif sorumluluğundaydı.
Yani yeni doğan birinin kimden emeceğini ilahlar kurulu belirleyecekti. İttifakı grubun kolektif birim zamanlı yaptıran kolektif gücü, totem grubun yaptıran kolektif gücü gibiydi. İlahi yaptırım kurallarıyla kimi totem yasalar aşılmıştı.
Yeni ilahi yasalar totem yasa benzeri; imge ve imajlarıyla anlaşılıp, ilahi ittifak içine yansıtılmıştılar. İşte ilahi ittifak içende ve ilahi ittifak yasalarına göre düzenleme paylaşımı olan doğumlar, doğuran grup tarafından daha emzirilmeden, paylaşıma tabii tutuluyordu.
Bu paylaşım gereği yeni doğan bir bebek doğuran tarafa verilmişse yine doğuran taraflarca herhangi biri tarafından emziriliyordu. Yok eğer doğan bebe karşı gruba verilmişse bebek karşı grup doğurucularından herhangi biri tarafından emziriliyordu.
Yani paylaşımı yapılmadan doğan bir çocuğa doğuranın süt vermesi yasaktı. Şimdiki dini anlamayla günahtı. Mundarlıktı. Kısaca ne totem kardeşliği ne ilahi kardeşliği ne de şimdiki kardeşliği aynı gözle görmeyecektik.
Erken dönem kardeşliklerini ne aynı karında doğma belirliyordu. Ne de aynı doğuran tarafından süt emme, belirliyordu. Aynı karından doğmanın kardeşlik tanımı olacağı akla bile gelmiyordu. Aynı kişide süt emmenin kardeşlik tanımı olacağı, akla bile gelmiyordu. Grup seçilimi dışında kişisi aitlikle bir seçilim bahse konu bile değildi. Totem bir grup aitliği içinde doğmak önemli ve totem kardeşlik için olmazsa olmaz bir kuraldı.
Doğum tabii bir durumdu. Size bağlı olmadan ve sizin elinizde olan bir etki gerektirmesi olmamakla; bağ sal bağlamla hiçbir şeydi. Eğer siz doğal olan doğumlarla, beslenmenin, savunmanın, cinselliğin tabii referansı içindeki hareketle olmazsanız eğer, sadece doğmuş olmasıyla; girişen, gelişecek olan, süreci başlatamazsınız. Bu süreçlerin muktediri değilsiniz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.