- 1104 Okunma
- 8 Yorum
- 10 Beğeni
''Kırık Bir Nar Çiçeği' İmgesinde Gün Aşırı Düşlerimizi Betimlemek miydi Hayat?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
(Size tuhaf gelebilir fakat kimi zaman kendime
küçük küçük öyküler yazıyordum..
Çok mu fazla inanıyordum bazı şeylerin
değişeceğine yoksa yeni olandan mı korkuyordum
emin değildim..
Fakat hayatın tüm o kahrolası sıradanlığında,
önemsediğim duygularımın da yitip gitmemesi
içindi bütün çabam)..
.....
Düşüncenin kesiştiği yerdeydim..Kim bilir,
belki istesem tüm zamanların kipi olabilirdim..
Yine de bizi sırf ’düşlerini yaşamak’ adına
yaralayacak, üzecek kararlara tereddüt etmeden
kendimi bırakmayı tercih ediyordum..
Cumartesi’ye ’giriş gelişme sonuç’ bir kompozisyon
gibiyim..
Gelişigüzel yazmayı deniyorum..Olmuyor..
İçimdekileri öylece bırakmak istiyorum kağıtlara..
Her yanımız kaybolan anı defteri..
Şükrü Erbaş’ın ’Unutma Defteri’ndeki kayboluş sarıyor bedenimi..
Toplumsal sorumluluklarımız, şiiri besleyen öteki
yanlarımız, dergicilik..
Bütün bunları bir filmin kalıbına döksem
diner mi sancısı dünyanın..
Gelişigüzel yazmak istiyorum..
İçimde çoğalan sıradan cümlelerimle..
Gelişigüzel yazacaklarım, ben ve ıssız bir perona
giderdi en çok..
Yalnızım..Masamda portakalşekeri, bir kaç mum ve
bir afiş..Aklımda Temmuz’dan kalma sözler..
(Ne için yazarsanız yazın, eğer yazıyorsanız, bu yalnızca
bir mektup bile olsa, bir ayna tutarsınız kendinize;
o aynada varlığınızın aksini çoğaltırsınız..
Bir tutkuya hayat vermeden yakıcı bir ürpertiyi tanımak
şüphesiz imkansız olandı)..
Dalı rüzgar kökü rüzgar bir gece de bu esriklik
çok fena..
Bir yağmur ıslansam geçer bütün bunlar biliyorum..
Göğün döşünde sayamayacağım kadar çok yıldız var..
Oysa bir yanımız nasıl da şilte yumuşaklığında..
.....
Ben on dokuz yaşımdayken S Sezer
’Bana evini betimle’ demişti..
ilk anda algılayamamıştım ve çalakalem bir şeylerle geçiştirmiştim,
güldü ve ’’Kırık bir nar çiçeği imgesinde
takılıp kaldım’’ dedi..
’’Kırık bir nar çiçeği imgesinde’ gün aşırı düşlerimizi
betimlemek miydi hayat?..
Üstelik dışardan görünmeyen, küçücük bir sarsıntıyla
bile dağılıp parçalanarak her yanımıza dağılan,
açtığı sayısız kesiklerle acıtıp kanatan ruhumuz trajik
bir öykü gibi duruyorken..
.....
Güzel bir Cumartesi Emirgan Yeniköy arası arnavut kaldırımlı
bir cadde de kaldırıma çıkarılmış masalarından birinde oturuyorum..
Etrafta telaşla koşturan insanlar..
Oysa herkesin telaşı akşamın son otobüsüne yetişmek..
Garson ne içersiniz demeye gerek duymadan
bir bardak çayla bitiveriyor yanımda..
Belki tanımıştır beni diye iyimser düşünüyorum..
Yan masada küçük bir kız çantamla oynaştıkça
annesinin mahçubiyetine ruhumun kanadığını
hissediyorum..
Kalkıp gitmelerinin ardından bakakalıyorum,
çocuğun el sallaması derinlere çekiyor beni,
hüznüm dağılıyor..
Gün batarkenki kızıllığın baş döndüren
renk cümbüşüyle param parça bir aynanın
içinden baktığımı hissediyorum caddeye..
Günlerin ortak yanı akşamüstleri midir?..
Hep, gün bitmeden çöker akşamüstü karanlığı..
Fakat bir insanın hayatı topluma ters düştümü,
o andan itibaren istesek de istemesek de bir
serüvene dönüşmüştür..
Akşam, günü elinden tutup götürürken, sanki
herkesleri tek tek duraklardan toplayıp gider..
Nereye gittiğimizi soramayız..
Sorsak daha fazla acı çekebiliriz endişesi sarar
her yanımızı..
Günün eksik yanından, zamanını beklemeyen
bir bebek gibi sezeryanla aralarız akşamın kapılarını..
Günün hızlı yaşanmışlığı akşama yavaş çekilmiş
bir film gibi gerisin geri sarar içimizde..
Bir filme kaç şerit sığarsa o kadar sığıyoruz akşamın
kırılgan yanına..
Şehir mi böyle kendinden uzaklaşmıştı yoksa/
makul isteklerimiz mi bu dünyaya fazla geliyordu..
Çiçekli bir fotoğraftan geçerken düşündüm
bütün bunları..
Derken biraz daha sokuldum içindeki çiçeklere,
biraz daha..
Koklaya koklaya uyumuşum..
Cumartesigüncesi-Ekim 19..D.G
YORUMLAR
Bir öykü insanın aklına nasıl düşer,nasıl anlatılır yaşanır,nasıl fısıldar en naif kelimeleri,nasıl dolaşır sokak sokak,nasıl bakar nasıl görür,nasıl hisseder nasıl hissettirir,nasıl tanıştırır insanı içindeki ben ile...
hepsi bu yazıda buluşmuş sevgili doğan.
Yeni şeyler denemek,kendini aşmak halidir.Ben dilini kullandığın sürece etkili olacaktır öykülerin her daim.
sevgili doğan senin öykülerin yaşından önce olgunlaşmış bir çocuk gibi benim gözümde
iyi ki yazıyorsun
iyi ki okuyoruz seni..
sevgimle.
Koray Kzlcan tarafından 10/30/2019 6:58:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
elektriklerin kesilmesiyle saatlerdir karanlığa terk edilmiş durumdaydım,
Ve yağmur pencerelerde artık.
Ne güzel..
Ne güzel, böyle bir anda yazını tekrar tekrar okumak..
Kırık bir nar çiçeği imgesinden İngeborg'un düşlerine, mektuplara, şiirlere yol aldım.
Yağmuru hep sevdim, biliyorsun. Yağmurda yazını okumayı da.
hep yaz sen
Sevgiyle, daima..
Doğan Güneş
ne güzel olmuş:)..Yağmuru sevelim yağmura şemsiye açanları değil:)
Bu sözüde sık sık söylediğimi bilirsin:)..
Sevgilerimle Hena..
Söz konusu edebiyatsa vazgeçmediğim bir kalem.
Niteliği tartışılmaz.
Saygılarımla sayın yazarım
Doğan Güneş
Sevgilerimle..
Mahçup, ince, kırılgan nar çiçeği..
Meyvesi gibi hep kalıcı mıdır izleri..
Gönülden tebriklerimle..
Doğan Güneş
Belki bu yüzden her imge varoluş gerçeğine çarpıyor..
Doğan Güneş
''kırık bir nar çiçeği' imgesinde gün aşırı düşlerimizi betimlemek miydi hayat?
zihinsel olguları çok güzel kombine etmiş kaleminiz, Beynimiz sırlarla kaplıdır gün içinde görerek yaşadıklarımızın yansıması ve resmedilmesi güzel bir betimleme.. Okuyup geçilecek değildi kaleminiz izleri her sayfanız gibi, derin derin düşündüren...
Siz yazın bizler okuyup düşünüp çözmeye çalışalım sevgili Doğan Güneş...
Sevgiyle kalın...
Doğan Güneş
Yüreğine aldığı kadar..Yerleşik aşklar yaşadığımız çağa özgü değildi
belki fakat zamanı ve beklentileri suçlamakta ne kadar doğru
olabilir ki öyle değil mi?..
Hayallerimizi tıka basa dolduran beklentilerimiz ve
muhtemel olasılıklarımız; Belki hırçın rüzgarlara
kaptırdık düşlerimizi..Belki de kışkırtıcı beklentiler aralar hayatı..
Olasıklıkları belirleyen biraz da bizden habersiz süren
dış dünyanın karmaşasıdır..
İçimizdeki şehirleri çoğaltalım diyor J Berger..
İçimizdeki maviyi çopaltalım tıpkı senin tuvalinde yaptığın gibi..
Sevgilerimle..