İÇİNDEKİ ÇARESİZLİK KAÇINILMAZ OLUNCA...
..Buraya geldiğimde hep üzüntü ya da sıkıntılarımla gelmek istemiyorum, âmâ maalesef hep öyle oluyor ve ben her başım sıkıştığında, her düğümler boğazıma dizildiğinde kendimi burada buluyorum her nedense. Yok, öyle başıbozuk sıkıntılarım yok, daha doğrusu ben kendi kendime başıbozuk kişiliklere mahitap olunca kendim kendime karıştım ve kendi kendime konuşmaya başladım. Tamam, bunu hep yapardım ama bu kez çok farklı ve bu sefer gerçekten de delirtecek kadar oldum kız vallahi ya...
Karşında yetişkin iki insan var ve bu insanların her ikisi de çalışıyor, işleri var ve gelir düzeyleri de fena değil. Yaş olarak her ikisi de ellili yaşlarda ve tek sıkıntı hiç evlenmemiş olmaları ve bi de kadın olmaları, çekilmiyor ya. Vallahi de billahi de insanlar çekilmiyor ama mecburen çekiyoruz çünkü aynı binada, aynı çatı altında yaşıyoruz ve hepimiz aynı merdiven veyahut aynı asansörü kullanıyor olmamızın getirdiği bir sorumluluk olmalı insan da dimi. Âmâ işte bunlarda o yok. Hani böyle bir kenarda durur, hiç bir şeye karışmıyor havası yaratır ve aslında bütün bunları yaparken ne kadar çok korktuğunu etrafına çaktırmamak için yapar ve ilk fırsatı eline geçirdiği an saldır, tam da bunu yaşıyoruz binamızda ve bütün bunları yapanlarda yukarıda belirttiğim kişiler. Her yıl düzenli olarak lavaboları tıkanıyor, âmâ sadece onların lavabosu tıkanıyor ve bu masrafa da, bina sakinlerinin ortak olmasını istiyorlar hem de tehdit ediyorlar. Eğer bu masrafa ortak olmasanız bizde aidat vermeyiz ha, ona göre, deyip kendilerince bi kabadayılık tastıyorlar bina sakinlerine.
Yurt dışından her yıl düzenli olarak akrabaları geliyor, hepte bu mevsim geliyorlar, gelsinler tabi ki akrabadır kendi evlerine geliyorlar kimi ilgilendirir ki, dimi. Ama her nedense bu akrabalar gittikten kısa bir süre sonra lavabo tıkanıyor, işin garip yanı da burası işte... Hani, halka tatlılar satılıyor ya tatlıcılarda, sokakta falan. İşte tam da bunlar o tatlılardan yapıyorlar evde hem de öyle az boz değil çünkü dolaba koyup neredeyse bir yıl boyunca yiyorlar o tatlılardan ve o akrabaları geri döndüklerinde de o tatlılardan yanlarına götürüyorlar ayrıca. Nerden mi biliyorum, Bana da birinki kez verdiler çünkü. O zamanda çok uyardım, sakin bu yağları lavaboya dökmeyin lavabo tıkanır iş açılır başınıza demiş, tembih etmiştim..
. Onca un tozları ve kızartma yaptıkları yağı lavaboya döktükleri için bir süre sonra yağ borularda donuyor ve gideri tıkıyor. Tıkanan gider, suyu geri veriyor ve mutfağa doluyor, hepte mutfak giderinin tıkanıyor olması da ilginç değil mi. Bunu bunlara anlatıyorum ama kabul etmiyorlar ve üst komşuyu suçluyorlar, ’’o komşu kendi kirlerini aşağıya yolluyor lavaboyu tıkıyor ve su bizim mutfağa doluyor’ ‘diyorlar utanmadan…, hatalarını kabul etmiyorlar yani.
Geçen sene yine bu Vakitlerde tıkanan mutfak giderinin masrafına, o taraftaki tüm daireler ortak olup ödediler, bir yıl sonra yine mutfak gideri tıkandı ve Hala daha asansör parasını ödemedikleri halde, bana gelip, ’’masrafa ortak olacak mısınız’’? ,diye soruyor. Utanmadan sıkılmadan bunu sorabiliyor olması nasıl bir kişilikle karşı karşıya olduğumuzun en net örneğidir.
Giriş katı, yani bir numarayı satın alan kadından bahsediyorum ve bu ikisi onunla sigara külü yüzünden tartıştıkları için, ellerine fırsat geçti ya şimdi bunlar karşı atağa geçmiş, giriş kattaki dairenin bahçe girişinde demirler var ve tek başına, ve de eşinden şiddet gördüğü için boşanan bir kadın olduğu için ailesi sırf bu demirlerden dolayı satın almışlar bu daireyi kadına. Şimdi bu iki kız kardeş, Yani beş Numarada oturan iki kız kardeş, bir de yaşlı annelerinden bahsediyorum, tutturdular ki, ya o demirler sökülecek, yada biz asansör parası vermiyoruz diye...
Akşam, yani hava iyice karardıktan sonra kapı çalındı, açtım ki kızlardan büyük olan geldi evdeki durumu anlattı ve yine üst komşuyu, ama o komşu iki aya yakın oldu taşınalı, o komşuyu suçlayarak, ’’yine kirleri lavabodan yolladı ve bizim gider tıkandı, parasını biz mi yoksa ortak mi ödeyeceğiz? ‘diye sorunca. Tamam, dedim ve kendi kendime sakin olmaya çağırdım kendimi… Ustayı çağırdınız mı?
Kız, ‘Evet çağırdık’ ‘dedi. Tamam, usta gelince bana haber verin, ustanın ne söyleyeceğine bakar ona göre karar veririz dedim kıza,. Kız da, ‘Tamam’’ ,dedi ve de gitti arada usta gelmiş, lavaboyu açmış bana haber vermiyor çünkü yaptıkları ortaya çıksın istemiyorlar, okadar korkaklar ki, sadece arkadan ve de zayıf tarafından saldırmak için hazır bekleyen yırtıcılar gibiler...Karşı komşum aradı ve bana haber verdi, ’’yukardan sesler geliyor herkes seni suçluyor ilgilenmiyorsun, bi git bak istersen’ ‘deyince..
Tamam, konudan haberim var ama ustanın geldiğinden haberim yok, haber veririz demişlerdi ama vermediler deyip telefonu kapattığım gibi yukarıya çıktım, zaten bir merdiven var aramızda. Kapıdan çıktım, bir kaç basamak çıktıktan sonra, yedi numaralı daireyi satın alıp yeni taşınan komşu, hem de benim hemşerim, ‘bu ne biçim yönetim, yapamıyorsa dışarıdan birisini bulalım’ ‘dediği an cümlesini bitirmeden yanına çıkmıştım bile. Tamam, bulun dışarıdan bir yönetici, ne duruyorsun? Ne oldu ki, ne eksik, diye sorduğumda kadın birden geriledi ve’ ‘gel toprağım bu eve su bastı bizler de ne yapacağımızı konuşuyoruz’’ deyince. Usta bekleniyordu, usta gelince haber vereceklerdi bana. ‘Usta bu işte’’ dedi kadın. Usta kendince bir şeyler anlatıyordu ve aslında tıkanmanın nedenini bildiği halde söylemeye çekiniyordu alacağı tepkiden korkarak.
Şu kadarını söyledi, ‘tıkanıklık sadece bu katta var’ ‘demesi ortalığın birbirine girmesine yetti zaten. Biliyorum, adım kadar emindim bu tıkanıklığın nedeninin kendileri olduğunu. ‘Tıkanma; ana giderde, ister bu kattan yukarısı masrafı karşılasın, ister bu taraf baştan aşağı, ya da hep birlikte karşılarsanız daha ekonomik olur’’, deyince.. Yeni komşu, yani hemşerim olan. ‘Ne demek bina hepimizindir, ana boru tıkanınca mecburen hepimiz ödeyeceğiz buna herkes mecburdur’ ‘dedi haklı olarak...
Ben de seninle aynı fikirdeyim, binanın altı üstü, yan giderleri hep birlikte karşılayacağız ve her seferinde buna vurgu yapıyorum, olması gerekende bu zaten. Âmâ bu lavabo her yıl tıkanıyor, söylemiyorlar ama geçen sene bu taraf birlikte karşıladı masrafı, bu ilk değil ki, neden sadece bunların lavabosu tıkanıyor? Acaba. Kadın, sustu. Deyim mi, demeyeyim mi diye bayağı bir direttim kendime, hani parayı ay sonunda getirirler mi düşüncesindeydim hala ve teşhir olsunlar istemiyordum, çok safım çok...
Ama en sonunda dayanamayıp söyledim, hem de oradaki insanlar olaya şahit olsunlar istedim çünkü sıkışınca söylediklerini anında inkar ediyorlar.. Ha bu arada, mademki bütün bunlar ortak, neden asansör parası vermiyorlar bi sorar mısın?
..Kadın şöyle bir dikildi, ‘ne demek vermiyorlar’’ O arada da kadının kocası da yanımıza indi. Her ikisi de birden ’’olmaz öyle şey, ne demek vermiyoruz tabi ki verecekler’ ‘dediler bir ağızdan. Tam bu sırada kızların küçüğü, ‘vermiyoruz, vermeyeceğiz de, o demirler oradan kalkmayınca biz binaya para vermiyoruz’’ deyince, Kadın kocasına’’ biz nereye düştük böyle’ ‘dedi. Kadın, kıza yaklaşarak demirlerle asansörün ne alakası var, bu ikisini nasıl birbirine yaklaştırdın?’ ‘diye bir soru sordu ama sor ne olacak. Kız anlamıyor ki. Sabaha kadar anlat ve sabah, ilk söyleyecekleri şey, o demirler oradan kalkmayınca masrafa ortak olmuyoruz, demek olur, o derece ümitsiz vakalar anlayacağın..
Kadının kocası, ‘bu işler hallolur, yani kanun var, noter var AV halleder bu işleri neden uğraşıyoruz ki’ ‘deyince de. Evet, var ve ben araştırdım şikayet edilirse şu ankinin üç katı ceza öderler, der demez kızlardan küçüğü, ’’şikayet mi edeceksin, edersen ede’’, Şikayet denilince nasıl korktu anlatamam….Adama dönerek, bak işte, konuyu sen açtın bu bana saldırıyor;yani ha duvar, ha bunlar söz işlemiyor ne dersen de hep aynı duvar. Bak yarın bu konuşma başka şeye dönüşecek göreceksin, dedim adama. Kârı koca öylece kala kaldılar ve diyecek söz bulamadılar. Hani bana bir anda atarlanan kadın süs pus olmuş öylece kızlara bakıyordu..
Kızlardan küçüğü tehtitlerine devam etti, yine aynı konuşma, ’’o demirler kalkacak, demirlerin kalması için kim imza topladıysa yine o kişi kaldırtmak için şikayette bulunacak, ve o demirler kaldırtacak’ ‘deyince. ..Kıza,sıkıyorsa kaldırt o demirleri de göreyim seni. Burada böyle durup ahkam keseceğine kadın orda, in yüzleş, git şikayet ede, yapabiliyorsan yap, hadi bakalım, der demez benim hemşerim olan kadın ..’’O demirler kalksın diye benden imza isterseniz ben imza vermem, ama bahçe hepimizin bahçesidir girerim o başka. Kadın tek başına orada duruyor olur mu öyle şey’’ deyimce bu kez de kocası ekleme yaptı. ‘İnsanlık ne zaman öldü, insanız ve orası ters, tehlikeli bir yer ve de karanlık, asla o demirlerin kalkmasından yana imza toplayamayız ve buna da izin vermeyiz’ ‘dedi. Tamam, işte bu kadar, hadi kaldır bakalım demirleri deyince kız kala kaldı ve’’ o zamanda ben asansör parasını ödemiyorum’’ dedi. Tamam, ödeme, bizde bu masrafı ödemiyoruz, dedikten sonra apartman sakinlerine dönerek, ödesinler bakalım herkes evine deyip bir anda dağıldık ve tek başına kaldılar oldukları yerde...
Bu arada da benim hemşerim olan kadın ve de kocası beni tanımış oldular. Hani her ikimizde çokbilmişiz ya, o bakımdan dedim.:))İnerken de seslendim, yüzün tutuyorsa o asansöre bin bakalım binebiliyorsan. Kızlardan küçüğü, ’Biz zaten binmiyoruz’ ’dedi. Yalanında böylesi hiç görülmemiştir. Bakalım bundan sonra neler olacak, işimiz var bunlarla. Kısacası iş aldım başıma ha. Gel ki ben ne işler aşırdım bunlarımı aşıramayacağım ama, duvar, ve sadece duvar olunca karşında çaresizlik kaçınılmaz oluyor...Bir apartman sakininden. Gündüz YAVUZ..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.