- 334 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYLE BİR HİKÂYE / BÖLÜM -ON BİR
ÖYLE BİR HİKÂYE / BÖLÜM - ON BİR
Hakkı kahveden içeri girerek, etrafı araştırmaya başladı. Arkadaşı her zamanki gibi okey masasındaydı. Doğru yanına gidip zevk duyarak konuşmaya başladı, ‘’ Abi sen burada otur okeye dön. Mahalle dedikodudan yıkılıyor. Biri sana çift okey atmış, senin haberin yok.’’ Aldemir rüyadan uyanır gibi Hakkı’ya ters, ters baktıktan sonra, ‘’ Sen ne söyleniyorsun ulan Keleş Hakkı?’’
‘’ Valla ben bir şey demiyorum ama önce bir bakayım senin boynuzlar parlıyor mu?’’
‘’ Bak Keleş şimdi ayağa kalkarsam, seni ayaklarımın altına alıp bir güzel tepeleyeceğim. Ne diyeceksen ağzında gevelemeden söyle.’’
‘’ Abi senin sabık karı var ya, manita yapmış ortalıkta fink atıyormuş. Benden söylemesi gerisi sana kalmış bir şey.’’
‘’ Ne diyorsun lan sen? O kaltağı başkasına yar edecek göz var mı bende? Ocakçıya sade bir kahve söyle biraz düşüneceğim.’’
Kahvesini içerken, Keleş Hakkı sabah, sabah bütün keyfini kaçırmıştı. Okey tahtasını hırsla devirip,
‘’ Bu oyun burada biter arkadaşlar ben kaçar. Söyleyin kahveciye çayları hesabıma geçsin.’’
Annesini pazardan dönerken sokağın başında yakaladı.
‘’ Eve gidelim anne seninle konuşacaklarım var.’’
‘’ Zaten eve gidiyoruz, şu poşetleri taşımama yardım et.’’
‘’ Ver şunları bir işi beceremiyorsun anne.’’
Eve girer girmez annesinin karşısına geçip, bağırarak konuşmaya başladı.
‘’ Bak moruk mahallede dedikodu almış başını yürümüş, Sende tık yok. Buse zillisi bulmuş bir tane keyfine bakarken tasası bana düşüyor. Benim kaynana bozuntusunu bul ayağını denk alsın, yoksa?’’
‘’ Yoksa ne oğlum?’’
‘’ O kadını da kocasının yanına ben gömerim. Şu benim çilingir sofrasını da kuruver, kafam çok bozuk.’’
‘’ Oğlum daha gün ortasındayız, ne çilingir sofrası?’’
‘’ Sana mı soracağım ne zaman içeceğimi? Fazla dırdır yapma. Oklava kapının arkasında duruyor.’’
‘’ Tamam, oğlum hemen hazırlıyorum.’’
2
Sabah, sabah üzerine hiçbir şey almadan yataktan fırlayan Buse, beden hareketleri yapmaya başlayınca Oktay,
‘’ Bak kızım sabah, sabah ne oluyor, hiç olmazsa üzerine bir şeyler alsaydın?’’
‘’ Fit kalmak için bu hareketleri yapmak zorundayım. Sonra ben senin kızın değil sevgilinim. Aklın varsa sende bana katılırsın?’’
‘’ Bu hareketlerinle, aklımı başka düşüncelere yönlendiriyorsun.’’
Biraz nefeslenmek için spor hareketlerine ara veren Buse,
‘’ Burasını iyice elden geçirmek lazım.’’
‘’ Nesi varmış buranın?’’
‘’ Camlar silinecek, tavan badana yapılacak. Her yer bahçe dahil dökülüyor, duvar kâğıtlarının yarısı kalk gidelim diyor, öbür yarısı ise, bok yeme otur yerine diyor. Eğer burada yaşayacaksak, çeki düzen vermemiz lazım.’’
Oktay’ın tereddüt ettiğini gören Buse,
‘’ Öyle susma aklından geçenleri söyle?’’
‘’ Bir arkadaşım vardı, bu evde aşağı, yukarı bir sene beraber yaşadık. O duvar kâğıtlarını tek başına yapıştırdı. Onları sökmek sanki onun anısına ihanet etmek gibi bir şey.’’
‘‘ Öldü mü yoksa?’’
‘’ Allah korusun nasıl konuşuyorsun öyle. Beraberliğimizin sonu olmadığı için, kendi yolunda yürümeye başladı.’’
‘’ Neredeyse ağlayacaksın?’’
‘’ Bana abi diye hitap ederdi.’’
‘’ Ya sen kız kardeşim mi diyordun?’’
‘’ Adımı okyanus takmıştı ben de ona Kavin diyordum.’’
‘’Yani o kadar, sen onu benim külahıma anlat, yok abiymiş, yok kardeşmiş. Resmen beraber yaşıyormuşsunuz.’’
‘’ Sen sporuna devam etsene tatlım beni rahat bırak.’’
‘’ Tamam, tamam kahvaltıyı ben hazırlayacağım. Buralarda fırın var mı? Simit alacağım.’’
‘’ Bekle biraz sonra, simitçi geçer sokaktan. Daha evvel giyinsen iyi olur, yoksa burası bayram yerine döner.’’
‘’Terbiyesiz, aklın fikrin apış aramda.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.