- 294 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hele Ho Hooo!
Hele Ho Hooo!
Mevsimlerden yaz.
Giydiklerimiz beyaz.
Çıktığımız yer çok dar.
Her tarafında yâr,
Sıcak kalmamış ar.
Sanki ateşte yanar.
Beklediği bahar,
Bekleme gelmez o yar.
Vermek istersek ayar.
Çok zor şirazesi kayar.
Bugün Cuma eyleyin dua.
Sakın etmeyin beddua.
***
Başın sayesinde kuyruktan haberdar olunur; ama kuyruğa yapışınca, nedense baş unutulur.
***
Rahmani bir ruhla, şeytani bir bedenle, Sırat-ı Müstakim ’de yol almak istiyorlar.
***
Bir yüz var.
Bin yüz var.
Bir de bin bir yüz var.
Hangisi gerçek yüz?
***
Birilerine lâf götüren, lâf sokuşturan fırıldak müptezeller, gün gelir sizin de defteriniz dürülür.
Hele durun bakalım
Birilerine gerçeği yansıtmayan, olmadık lâflar yetiştiren yağdanlıklar, yıkayıp yağlamacılar, bir gün sizin de o yağınız eriyecektir.
İnsanın yüzüne gülüp, ardından olmadık fırıldaklıklar çeviren, her türlü düzenbazlıktan geri kalmayan insancıklar; bakalım nereye kadar…
Öyle insanı dolduruşa getirmek neymiş, göreceksiniz elbet!.
"Gün ola, harman ola!"
Şimdilik iyi gidiyor bakalım!
Bir gün bakacaksınız ki çevrenizde kimse kalmamıştır.
İşte o zaman, artık en büyük taşa kafanızı vurursunuz.
Vurursunuz, vurmasına da…
“Hele hoo hooo!” derdi bir büyüğümüz.
***
Bazıları bazılarına toz kondurmuyor.
Hâlbuki kendisi boğazına kadar çirkefe batmış haberi yok.
Bire bin katıp haberdar etmeyi kendisine marifet sayıyor.
Aynı bez, aynı kumaş, aynı kalite demek ki!
Körler sağırlar, birbirlerini ağırlar.
Haydi, bakalım rast gele, uğurlar ola!
Bilmem içinden kaça kadar saymaya başla hele!
Kerim BAYDAK
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.