hiç bir şey
Gün biraz daha uzun sürdü gibi geldi bana .
usumun derinliklerinde daha doğrusu yaşamımın gerisine gittim.
bir sabah ve aç dört çocuk.
karşıda mis gibi ekmekler gevrekler kokan iki fırın.
Baba Terzi ana işçi.
Kaderleri birleşmiş anlaşamayan bir çift.
Her ikisi de gerçek aşkları olan fakat kavuşamayan.
Adamın sevdiği arkadaşına verilmiş.
Kadının sevdiği aile baskısıyla terk etmiş.
İki yaralı kalp.
Adam aynı zamanda hem yengesi hem üvey annesi tarafından sokağa atılmış.
Babasının Terzi dükkanında tezgah üstünde uyuyor geceleri, ana , ana diye inleyerek görüyor rüyalarında ölen annesini. Yaş dokuz ve sigaraya başlıyor,ardından içkiye. Gece yarıları mahallenin kendi gibi olan büyükleriyle beraber geçiyor yıllar.
Kadın muhaciri.
Aile, Yunanistan da çift çubuk sahibi. Baya geniş arazileri olan .
Bağcılık yapıyorlar genelde.
Gelip Türkiye’de Tütüncülük yapma durumundalar.
Kadının babası Balkan ve istiklal sav 11 savaşlarında on bir
yıl ailesini görmeyen bir sıhhiye askeri.
Ailesini ancak savaş bitince İzmir’de buluyor..
Kadın , Atları öldüğünde pulluğu çekecek kadar güçlü.
Bu nedenle kasabada isminin önüne erkek gibi anlamında kelimeler ekleniyor.
Zaten ismi de genellikle erkeklerin kullandığı isimlerden biri.
Uzun hikaye. Şimdilik bu hikayeyi uykuya yatıralım. Yarın öbür gün bu uzun hikayeye devam ederiz.
Şimdilik sağlıcakla kalın.
Münir Süleyman Güresen
( Martı)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.