- 986 Okunma
- 4 Yorum
- 5 Beğeni
BEN GİDİYORDUM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yıllar önceydi.İlk görev yerim. Erzurum’un Olur ilçesinin bir köyü.Babam yine yüklendi yükümü. Biraz mutlu,biraz tedirgin beni Erzurum’ a bırakıp gitti. Ama ilçeye kendim gitmem gerekti.
Şans bu ya üniversitede en yakın dört arkadaş hepimizin tayini de Erzurum’a çıkmış.Daltonlar gibi sıra sıra dört arkadaş.Hatta Süse ile komşu olduk,o kadar.Üstelik Süse ’de Erzurumlu.
Köye gidişim tam bir macera.
Babam bırakınca Yasemin"le buluştuk Erzurum ’da.Köye beraber gidelim dedik.
Şenkaya’ ya giden minübüs bizi inin cinin top oynadığı bir kavşakta bıraktı.Dört tarafımız kayalıklar ve dağlarla çevrili.Ağaç,ot dersen arama.Börtü böcek sesi dahi olmaz mı.İnanır mısınız yok. Ağacın,otun ,suyun olmadığı yerde börtü böcek olur mu.Biz ne geziyoruz orda bilemedik. Yasemin’le ikimiz şaşkın şaşkın birbirimize baktık.İkimizin yüzünde de manasız bir ifade.Alayla korkuyla karışık bir duruş.Güldük halimize,alay ettik.
Bilmem kaç saat geçti.Gelen giden yok.Erzurum’ dan bizi bu kavşağa bırakan minübüsün şoförünü hatırladı.Karanlık suratlı bir herif.Tüyler ürpertici bakışlar.Sanki mezarlıktan kalkıp arabanın başına geçmiş bir mezar sakini.Bu suratı anımsayınca gelecek araç için de kaygılanmıyor değiliz tabii...
Saatler geçtikçe ümitlerimiz azalıyor,hala gelen giden yok.
Tahammül sınırlarımız çoktan zorlanmış.Güneş bile gitmeye yüz tutmuş.Akşam alacası bir kızıllık bastı çevremizi.Ya araç gelmezse, ya burda gecelemek zorunda kalırsak...Aklımıza binbir türlü lanet fikir geliyor.
Biz bu düşüncelerle dikilip dururken uzakta bir taksi belirdi.Önce serap mı görüyoruz diye gözlerimizi ovaladık.Araç yanımıza yaklaştı.Ama biz el kaldırmaya cesaret edemiyoruz tabii.Öyle ya burda, Erzurum da hem de otostop.Olur mu olmaz.Biz öyle iki hanımefendi gibi usul usul duruyoruz.El falan kaldırdığımız yok.Minübüs gelirse olur ancak derken lüks siyah bir taksi önümüzde durdu.içinde Kenan İmirzalıoğlu gibi bir adam.Hadi canım şaka mı bu,değil.Elde kaldırmadık,niye durdu.İçkillendik tabii.
Arabanın penceresini açtı."Olur’a mı bayanlar."dedi.Onayladık."Buyrun ben sizi götüreyim.Bu saatten sonra araç bulamazsınız."Haklıydı da.Bulamazdık gerçekten.Bİnip binmemekte kararsızdım.Gönlüm bir yabancının arabasına binmeme razı değildi.
Yasemin’e manalı bir bakış fırlattım.O tesettürüne dikkat ederdi.Onu kendimden daha ağırbaşlı bulduğum için onun fikrini sorma bakışıydı bu.Onaylamasını beklemiyordum."Binelim madem."dedi.Şaşırmıstım.Ama haklıydı da başka çaremiz mi vardı sanki.Kız başka ne desindi.Belki bana uysa orda geceleyecektik.
Bereket versin ki şanslı günümüzdeydik.Şoförümüz Olur ’daki bir eczanede reprezantmış. Beyefendi birine benziyordu.
Minübüs şoförüne kıyasla fazlasıyla kibardı.İçimiz az da olsa rahatlamıştı.Her ne kadar rahatlamış olsakta yaşadığımız stres hasebiyle olsa gerek yol boyunca hiç konuşmadık. Pencereden dışarıyı seyredip durduk.Muhtemelen şoförümüz bu ürkek hanımları yadırgamıştı.
Yola paralel dağları geçiyorduk. Yol boyunca Olur Çayı, kavaklar zaman zaman bize eşlik ediyordu. Yapayalnız,kupkuru dağların ardından bazen birdenbire yemyeşil cennet vadiler fışkırıyordu.Arabanın önünden bir kaç kekliğin dağa kaçışlarını izliyorduk.Büyülü bir dünyaydı burası.Bu manzara çocukluğumun silinmiş hatıralarını gözümde yeniden canlandırıyordu...Çocuksu duygularımı yine çocuklar vesilesiyle hissediyordum.
Radyoda bir türkü çalıyordu.
Kulaklarımın artık hep aşina olacağı bir türküydü bu."Erzurum dağları da kar ile boran.Aldı yarimi de dert ile veren.Sİzde bulunmaz mı bir kurşun kalem.Yazam derdimi de yare gönderem."
Bir garip türkü çalıyordu.
Dağlar yarimi almış mıydı.Başım belalı mıydı,dumanlı mıydı.Gözlerimden bir damla yaş mı düşüyordu bilemedim.Hangi duyguları hissettigimi,neden kederlenip gittiğimi bilemedim. Bir garip türkü çalıyordu.
Ben gidiyordum...
YORUMLAR
Belki hakkı ödenir de annelerin Öğretmenlerin ki ödenmez.
Erzurumlu olmam hasebiyle düştüm yazının içine her yerde ben vardım sanki Bizim oraları öyledir ıssız sessiz genişlikler arasına konmuş minik beraberlikler vardır can içre can her biri insan olan. Ve tabii Terörle anılmaktan lekelenmiştir yalnızlığı da dağların. Yoksa inanın şunu yazardın o yalnızlığın yanına.
""İnanın çok garip dağ başında çorak bir arazide kimsesiz olmamıza rağmen güven içinde hissediyoruz."" Bizim oraların öyle anne sevgisine benzer bir kucaklaması vardır insanı. Neredeyseniz oralı gibisinizdir şaşırdığınız ilgi olur sadece. tabii şu son çeyrek asrı saymıyorum.İnternet sosyal hayatı zehirledi köylerin bile artık lüks şehir semtlerinden farkı yok maalesef.
yeğinadnan
Yol ve yolculuk hikâyeleri hep güzel olur. Kutluyorum sizi.
Saygılarımla...