- 1157 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
'İKİ UYUMLU İSİM' 1)
(Bu satırları okumaya başladığında anlatacaklarımı
dinlemeye hazırsın demektir..
Sana, muhtemelen bildiğin şeylerden bahsedeceğim..
Fakat bilemediğin pek çok şeylerin olduğunu söylemek durumundayım..
Bunu neden mi yapıyorum?..
Bunun önemi yok..Şu anda senin kim olduğunun önemi
olmadığı gibi..
Biz sadece anlatılan öykünün oyuncusu, aktaranı ve
okuyucusu oluyoruz..
Bu kadar, başka bir rolümüz yok..
Bir mucize beklentisi içinde olacak kadar ’iyimser’
değiliz fakat fazlasıyla hayalperestiz..
Bir zamanlar alabildiğine hayalperesttik, bunun
sonsuza dek süreceğine inanırdık..
Hayalperest olmak heyecanverici olmakla birlikte
insanın en naif tutumudur bir bakıma..
İnsan her şeyi ertelemeli söyleyeceklerini asla..
Özellikle yazının bu kısmına panodaki bir
sözü not düşüyorum;
Özlenen özleyeni bir sarmaşık gibi sarsın ilk
gün doğumunda)..
’’Kelimelerin bittiği, seslerin bile çıkmadığı,
çıkamadığı andır belki sadece susmak, özlemek
gibi, bir şey ..... galiba’’..
.... Artık senin yanında değilim.. Ama bil ki seni
yüreğimin en güzel yerine mühürledim..
Seni özlediğimde yüreğimi elime alıp seni
hissediyorum’’ 06-05- (.).
.... ’’Aklımdan yüreğime damlayan sızı gibisin..
Benden gelmemi dilemişsin, bende hemen bir kuş
olup senin küçük ellerine, yüreğine kondum..
Bütün sevgimi sana getirdim hissettin mi..
Birbirlerini çok sevenler hissedermiş, senin de
benim sevgimi, özlemimi hissettiğini biliyorum..
Küçük yüreğini öptüm hissettin mi’’?..19-07-(.)
......
Göz ardı etmemek gereken tutkular da vardı;
hayata renk ve estetik katan, onu güzelleştiren..
Aşk katan, kışkırtıcı ve baştan aşağı zerafet dolu..
Bizi bizden başka kim götürebilirdi güneş ülkesine..
İki şehir kadar hüzünlü, iki şehir kadar umuttuk..
Coşku hüzünden, mutluluk ıstıraptan alacaklı
değildi belki bir zamanlar..
’Her şey mümkündü, yine de hiçbir şey
mümkün değildi’..
Bir açıklaması vardı özlemekle tutkunun
arasındaki karmaşanın..
Bir benzerliği vardı fakat aynı zamanda
bir birlerinden kopuk kopuk tirteşimleriydi ’gelmek’ ve ’
gitmek’ duygusu..
Bir ömre kaç ’Seni seviyorum’ sığıyorsa o kadar
sığıyor ’Ömrümün baharı’ imgesi
Hassasiyetlerimiz mi, duygularımız mı, aklımız mı
yaptırıyor bu tercihleri bize yoksa koşullar mı zorluyor..
Kim bilir belki içlerinden birinin belki de
hepsinin birden etkisi var üstümüzde..
(Esas soru, amaçlarımızı mı, hedeflerimizi mi,
tutkularımızı mı yazıya döktüğümüz için yoksa
yazıya mı bir amaç, bir hedef, bir tutku edindiğimizdir)..
İnsan yaşamı geçmişin silsilesi miydi yoksa?..
Hislerimizin en kötüsü hep gün gelir bulur mu bizi?..
Bir şehrin kapısını çarpıp çıkmak dönüşü olmayan
bir macera mıydı?.
Her birimiz yavaş yavaş su alan gemi değil miyiz?..
Hangi özlemlerimiz daha çok acıtır kalbimizi?..
Hangi özlemlerimiz heyecan, titreyiş, telaş,
hüzün bırakır yüreğimize?..
Hangi özlemlerimiz bunca incitici olmasına rağmen
sevdirir kendini?..
Bazı özlemler içi içine sığmazdır..
Uçuran da savurup atanda ona dairdir..
Yazmak ne zaman anlamını bitirir?..
Bir yansımanın, bir saptamanın önüne geçemiyor
artık yazmak..
Yüreğimiz bir uzak deniz mavisiydi..
Gece oldumu şehrin ışıkları kıskanırdı üstümüze sinen kelebek renklerini..
Kimse kimseye ömrümün baharı demezdi,
alfabesi hala çözülememiş imgeydin içimde..
Sana dair uzun, çok uzun şiirler yazıyorum..
Bazen sana dair hiçbir şeyi düşünmek istemiyorum..
Düşünmezsem sana şiirler de yazamayacağıma
inanıyordum..
Çünkü sana dair yazdığım hiçbir şiiri istediğim gibi,
karşına geçip okuyamayacağım..
Sence de makul bir istek miydi bu,
ve sence ’yüreğinin götürdüğü yere gitmek’
en doğrusu muydu?..
Neydi içimizde az ve ya çok, küçük ve ya büyük,
ancak sanki mutlaka olması gerekirmiş gibi bir yer
eden sıcaklık duygusu..
Hayat bazen kısa olduğu kadar hiç bitmeyecekmiş
gibi gelmesinden miydi bu duygu?..
(Belki oturup sabah uyanmaktı düşlenen..
Bir güze yaprak olmaktı belki de..
Bir çocuk yerde yalnızlık oynamak duygusu)..
Yüksek bir beklenti en kötüsü ve ya en iyisi idi..
Fakat bir tutkuya da hayat veremeyebilir, zira
o tutkuyu diri tutan kuvvetsizlikte değildir..
Renkler, sesler ve kelimeler arasında sürüp giden
belleğimizin bir süre sonra çıkardığı ses
ne kadar kırılgan..
Sana sevdalanmak
aynı suya dokunmaktı umutsuzca
bir güze yaprak olmaktı biraz..
İnsancıl bir erinçle/ umutla kal..
El değmemiş bir gök armağan ediyorum sana..
İnsana özlem düşünün gerçekleştiği bir evren dileğiyle...
Cumartesigüncesi..19..D.G.
YORUMLAR
sevgili doğan bu yazı;
üzgün gücenmiş bir iç sesin her şeye rağmen yüzleşmesi gibiydi yaşamla oysa bizler inanmıştık değil mi kuş diliyle türkü söylemenin acıları soğuttuguna?
cümlesiz kalmak sancılı,cümlesiz kalmak yoksunluk,cümlesiz kalmak kimsesizlik ne tuhaf değil mi kendine konuşacak kelime bulamamak? Oysa seni her zaman konuşturan cumartesilerin var ,bağdaş kurup nakaratında soluklandiğin şarkıların,fesleğen kokulu ege aksamların var en azından bir hatırlayis kapın var geçmişe dair dudağındaki yurtsuz yolcuların girip çıktığı.
en önemliside hayatın tüm olumsuzluklarına direnen inanmış kelimelerin var...
sevgili doğan;
herkes kendi gözlerinden tutunur göğüne ...
her yanın salkım saçak gök olsun...
sevgimle...
Koray Kzlcan tarafından 10/3/2019 10:14:55 AM zamanında düzenlenmiştir.
Koray Kzlcan tarafından 10/3/2019 1:28:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Doğan Güneş
her zaman mutlu etmiştir bilmeni isterim..
Hayranlıkla okuduğum, naifliğine kelimelerle tarif etmekte zorlandığım
değerli bir dostum olman doğrusu büyük bir şans benim için..
Yorumunda yüzleşme üzerine bahsediyorsun, haklısın bu bir yüzleşme..
Pek çok şeyle yüzleşme..İkincisinde göreceğin gibi yüzleşme ile
beraber bir son..Fakat öyle trajik bir sondan söz etmiyorum..
Aksine, tam da senin söylediğin gibi tüm o trajedilerimize dair
inatçı bir direnç var..İnanmışlık var..Adanmışlık biraz da böyle bir şey
değil mi sevgili dostum..
Sevgilerimle Kızılcan dostum..
Bazen duygu geçişleri o kadar yoğundur ki içimizde, işte bu kendimizi bir türlü ifade edemediğimiz hatta kendimize bile yabancı kaldığımız bir çaresizlik hissinden kaynaklı olabilir. Öyle çok oluruz ki içimizde, özlemler tutkular bir harman yeri gibi önümüze serilir.
Bizler için var olmak, ifade edilemeyen yoğun duyguların karşımızda hayat bulma çabasına değin sürecektir. Özlemde, tutkuda aynıdır bizim için. Sevilen zariftir, kırılgandır o bir bahar esintisinde bile üstüne kanat gerdiğimizdir. Ne için yazdığımız önemli değil bence, ancak fikrim sorulursa kendimizi yaşamak adına, gerçekliğe olan ihtiyacımız için yazıyoruz. Çünkü biz gerçeğiz ve bu gerçekliğe ihtiyacımız var, kaybolmamak için. Biz geçmişin gölgelerinden gelenleriz ve bu gurur kaynağımız olmalı, gelecek adına endişelerimiz yok, çünkü andır bizim için önemli olan ve ona ne kadar incelik katabildiğimiz, tüm evren karşımızda olsa da biz insan kalabilmenin yılmaz neferleriyiz. Sevgili Doğan okuduklarım benim için çok anlamlıydı zira günümüzde anlam aramak kadar zor bir şey yok. Yüreğine sağlık, sevgi ve selamlarımla.
Beliz.
Doğan Güneş
Tam da senin söylediğin gibi özlem duygularımız da bazı beklentilerimiz kadar
tutkulu ve meşakatlidir..Yalnızca bu kısma sayfalar dolusu yazabiliriz biliyorsun..Bilemiyorum belki de yağmurdan buluta, yere düşen
bir yaprağın hüznünden çocukların şen kahkahalarına kadar
İler tutar yanı kalmamış bir çağda nedenli nedensiz umutlar büyütüyoruz..
Uzun zaman sonra seni görmek beni çok mutlu etti sevgili Beliz...
Kıymetli sözlerin için özel olarak teşekkür ediyorum..
Sevgili Doğan Güneş,
Cumartesi günceleri vesilesiyle tanışıyoruz sizinle. Belki iç dünyanıza konuk oluyoruz ve belki dışa dönük kelimelerle dünyayı kucaklıyorsunuz. kendimimizi buluyoruz ve sizi buluyoruz. Kendimizi aklıyoruz biraz yazıynin icinde.
"Bizi bizden başka kim götürebilirdi güneş ülkesine.."
Bir şeyin bilgisine sahip olmak yetemiyor maalesef beklerken
camda parmak izleri var bu gece
insan ne kadar acziyet içindedir. Kalbi yorulmaya müsaitken bişeyler yazmaya karar verse kimi kelimelerin malumu ona ağır gelebilir.
Kim dinleyecek bizi doğan güneş?. Varsın duymasınlar. Gönlümüz geniştir bizim.
*Yazmak ne zaman anlamını bitirir?..
Bir yansımanın, bir saptamanın önüne geçemiyor
artık yazmak..
Bir arayışı olmalı insanın doğan güneş...
Yeni şeylere, ilklere, başlangıçlara gebedir ömrümüz
aşk diye güttüğümüz yolda duygular pusulamız olur. Kime nereden başladığımız önemli
Her birimiz yavaş yavaş su alan gemi değil miyiz?..
Süregelen mücadele.... hayatin içinden ve hayatın dışından
ordan burdan. Beni bu yazıyı okumaya yüce Rabbim tayin etti elbette... şükürler olsun
Bilinir, ihtimaller sevgiye dairdir umuda özleme dairdir.
Siz öyle iyi bir iş çıkarıyorsunuz ki yazarken terapi niyetiyle okuyorum sizi
İnsan stresle baş edebilmeli değil mi ? Malesef yaşamın bir uzantısında o var.
Tam da ihtiyacım olan anda imdadıma koştu yazı.
Sizin yazınızı okurken notlar alıyorum çünkü yazının akıcılığı içinde söyleyeceklerim aklımdan uçup gidiyor
Tutamıyorum doğan şair... tutunamıyorum belki de...
Kim yaşamın kıymetini biliyor ki
Ben biliyor muyum
Kimim ben
koskaca alemde hiçim ben
"Var olun siz..."
Mahvash tarafından 9/28/2019 1:37:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
Doğan Güneş
İnsan okuduğu herhengi bir şeyde 'klasik' yorumdan çok kendinden bir şey bulması, karşılaştırma yapması, yer yer önermelerde bulunması ne güzel.
Yorumunda bütün bunları ve daha fazlası görmek beni mutlu etti açıkçası..
'Camda parmak izlerii' var derken aslında diğer bütün izleri gerçekçi kılıyorsun..İzler, gölgeler ve düşlerden ibaret bazen hayat..
Arayışlar gün geliyor insanı, çok yoruyor..Çünkü bir yankıdan öteye
geçemiyor sözcüklerin..Burdan bir umutsuzluk imgesi üretmiyorum fakat
büsbütün 'iyimser' olmakta ne kadar doğru olabilir ki değil mi..
İhtimaller; onlar olmasa yaşamın pek sevilecek yanı kalmaz sanırım..
İhtimallerimin gözlerinden öpüyorum demiştim bir şiirde..
Umut ona dairdir, aşk ve özlem ve hayaller de..
Yinede Cumartesi'ye ve geceye minnatarım beni hiç düş kırıklığına uğratmadığı için..
Güzel sözlerin için teşekkür ederim..Sevgiler..