- 423 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
GENÇLİK VE KİTAP
Gençlik en büyük sermayemizdir. Bu yüzden gençliğe her zaman sahip çıkmalıyız. İslam dini ilme irfana büyük önem vermiştir. İslam’ın ilk emri “oku” diye başlar. Bu konuda Kur’ân’ı Kerimde şöyle buyurulur.
“Sizin yanınızda bulunan doğrulayıcı olarak indirilmiş bulunduğum Kur’an’a inanın ve onu inkâr edenlerin ilki olmayın; ayetlerimizi az bir karşılığa satmayın.” (Bakara, 41.)
“Onların içinde bir de ümmiler (okuryazar olmayanlar) var ki; kitabı bilmezler, bütün bildikleri birer kuruntulardır. Onlar sadece zan içinde bulunurlar.” (Bakara, 78.)
“Elleriyle kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için; "Bu Allah’ın katındandır." diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıkları yüzünden vay haline onların! Ve yapıp ettikleri yüzünden vay haline onların!” (Bakara, 79.)
“Nitekim aranızdan size bir peygamber gönderdik: O size âyetlerimizi okuyor, sizi arıtıp temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor; yine size daha önce bilmediklerinizi öğretiyor.” (Bakara, 151.)
“Görmeyenle gören, karanlıklarla aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz.” ( Fatır, 19-21.)
“(Bu adam mı) Yoksa âhiret kaygısıyla ve Rabbinin rahmetine nâil olma ümidiyle gece vakitlerinde secde ederek, ayakta durarak kendini ibadete veren kişi mi (daha iyi)?" De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Doğrusu ancak akıl iz‘an sahipleri bunu anlar.”(Zümer, 9.)
“Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı alaktan yarattı. Oku Rabbin en büyük kerem sahibidir. O insana kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediğini öğretti.” (Alak, 1-5.)
Bir hadisi şerifte sevgili Peygamberimiz: “Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı öğrenen ve öğreteninizdir” buyurmaktadır.
Gençlik ve kitap birbirinden ayrılmaz vasıflardandır. Kitap, gençliği içindeki buhrandan çekip çıkaracak en iyi arkadaştır. Gençlerin en iyi arkadaşı olduğu gibi en kötü arkadaşıdır da. Nasıl olur diyeceksiniz? Gençler gerçek kitapları olan Kur’an-ı Kerim’i tanımadan diğer kitapları okursa, dost olarak gördükleri kitapların bazıları düşmanları olarak çıkar karşılarına. İnsanların hidayet kaynağı olan kitabı tanımadıktan sonra bütün kitapları okuması nafiledir. Bütün kitapları okumamız bizim yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’i anlamamız içindir. Temel kaynaklarımızdan olan Kur’ân ve sünneti tanımayan gençler, dost değil düşman kazanırlar. Tabi ki kendilerine göre en iyi dostlar okudukları kitaplardır.
Bir millete vurulan en büyük darbelerden biri, o milletin dilinin değiştirilmesidir. Geçmişle gelecek arsında bir bağ kuramayan insanlar, iki duvarın arasında bocalayıp dururlar. Hele hele bir milletin yakın tarihini bilmemesinden daha kötü ve acı bir şey olmasa gerek. Müslümanlar kendi leh ve aleyhlerinde işleyen bütün sistemleri tanımak zorundadırlar. Sadece kendi içinde yaşadığı sistemi tanıması ve anlaması yetmiyor. Bütün sistemleri kapsayan dünya sistemini de tanımalıdır. En büyük darbeden bahsetmiştik. Şimdi kütüphanelerimiz kitap yüklü olduğu halde niçin bu kitaplar okunmuyor? Bu kitapların okunmama şartlarının başında, kitap okuyan gençlerin anlaşılır kitapları piyasada çok az buluyor olmalarıdır. Gençlerde kitap okuma alışkanlıklarının olmamasıdır. Parasal nedenler de bu sebeplerden biridir. Gençlerin bu problemlerle aralarının düzeltilmesi gerekir…
Kitap yazarlarının yazdıkları kitapları, Allah (cc) rızası için yazma işini ön plana çıkarmaları gerekir. Kitapçıların kitapları piyasaya sürüp satma konularında da Allah’ın rızasını gözetmeleri gerekir. Bir kitabevi kitaplarını satmak için bir konuşmacı getiriyor ve iş ta başından rayından çıkmış oluyor. Bilhassa bu işlerin ön planında mutlak ve mutlak surette Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Diğer işler son plana düşer…
Gençlerin okudukları kitaplar, bilgilendirmekten ziyade pratik yaşamın içinden sunumlu olmalıdır. Kitaplar hayatın kendisi olmalıdır. Bilgilenmek için de kitap okunabilir. Fakat bu yeterli değildir. Şeytan da çok şey biliyordu fakat Rabbine itaat edeceği yerde isyan etti, bütün bu bildiklerine rağmen. İnsanlara çok şey bilmek yetmiyor. Hakkı telkin etmek, salih amel işlemek ve sabrı tavsiye etmek gibi konulara yönelik olmalıdır okunan bütün kitaplar. Şeytan Allah’ın en büyük düşmanı olarak kaybedenlerden oldu.
Başarının dört temel unsuru vardır: İman, samimiyet, gayret ve çalışmadır. Bütün bu vasıflar da gençlerde bulunmaktadır. İmanın esası; canlı bir kalp, samimiyetin esası; temiz bir ruh, gayretin asası; kuvvetli bir şuur, çalışmanın esası ise genç ve dinamik bir gayrettir.
“Onlar Rablerine inanan gençlerdir. Biz onların hidayetlerini artırdık.” (Kehf, 13.) Gençler, milletin kayıp hürriyetini almaya hak sahibi tek adaydır.
Bütün çalışmaların başarıya ulaşmasını engelleyen nedenler vardır. İdeolojilerin çoğalması, yolların ayrılması, liderlik ve idarecilerin aday olarak artmasıdır. Bu sebepler karşısında enerjimiz şu olacaktır: Gayemiz Allah rızası, liderimiz Resülûllah, yolundan gitmemiz gereken kitabımız Kur’ân-ı Kerim, yolumuz cihat, en büyük arzumuz Allah yolunda şehadettir. Kuvvetin başı imandır. İmanın sonucu vahdettir, vahdetin sonucu ise şehadettir.
Kur’an ve sünnetin dışındaki bütün kitaplar, bu iki kaynağa bizleri yaklaştırıyor olmalıdır. Bunu ölçü olarak alırsak, bütün okuduklarımız kitaplardan daha da müstefit oluruz. Bazıları derler ki; “Düşmanını tanımak için onların bütün kitaplarını tanıyıp okumalısın.” Bu yanlış bir yargıdır. Sen kendi kitabını ve kendini tanımadan başkasını tanıman sana güç kazandırmaz, aksine senin zafiyetini ortaya çıkarır. Sen, ilk önce kendini tanımalısın. Kendini tanıman için de kendi ilâhi kitabını tanıman gerekir. İşte bu ilâhi kitapla kendini tanıdıktan sonra ölçü senin elindedir. Bütün kitapları irdeleyebiliriz. Çünkü Kur’ân ve sünnetin dışındaki her şeyin yüzde yüzlük bir doğruluk payı yoktur.
Günümüzde gençlik bir buhran içinde yüzmektedir. Televizyon ve çevre kendi bünyesi içinde eritmektedir gençleri. Hele hele insanın en heyecanlı olduğu odağında bulunması kaçınılmaz olarak bunu doğuruveriyor. Basın, yayın yalan haberlerle dolup taşmaktadır. Televizyonların çoğunda ahlaksız yayınlar başını almış gidiyor. Bütün bu durumlarda gençlerin zehirlenmemesi elde mi? Bir taraftan Yeşilay içki içmenin ve sigara kullanmanın zararlarını anlatırken, televizyon ekranlarında şerefe kaldırılan milyonlarca kadeh, içilen sigara ve kullanılan diğer uyuşturucular, reklam aracı olarak gösteriliyorsa bu gençlik ne yapsın? O ekranlardaki ve gazetelerdeki çırılçıplak resim ve görüntüleri de siz düşünün. Artık bütün bunlar karşısında gençlerin kitap okuması biraz zorlaşmıyor mu ya da tamamen terk edilmiyor mu?
Her şeyden önce gençlerimiz, mutlak surette kitap okuyarak bu kültür emperyalizmine son vermelidir. Gençliğin enerjisinden faydalı bir şekilde istifade edilmelidir. Onlara nasıl kitap okutulur? Kitap okuma oranları nasıl artırılmalıdır? Bütün bunların planları yapılmalıdır. Bu konularda çeşitli anket veya kamuoyu araştırmaları yapılarak bir an önce bu problem çözülmelidir. Gençlerin neden kitap okumadıkları araştırılmalıdır. Özellikle kitap okumak için kırsal kesimlerde ne gibi çalışmaların yapılması gerektiği planlanmalıdır. Biz okuldayken durum böyledir. Ancak bir yüksekokul ile tanışınca kitaplarla tanıştık onlarla dost ve arkadaş olduk. Bu bir geç kalmışlık değil midir? Bizlere öğretmenlerimiz ne bir kitap tanıtırdı ne okuduklarını gösterirlerdi. Ne de şu şu kitabı okuyun derlerdi. Tek söyledikleri derslerinize iyice çalışın. Tamam derse çalışılmasın demiyorum fakat ders çalışmaya paralel olarak da kitap okunmasının zorunluluğuna inanıyorum.
Kitap tanıtımlarında çok yetersiz kalınıyor. Öncelikle yaş gurubuna göre hangi tür kitaplar okunmalıdır? Bunların tespiti yapılmalıdır. Biliyorsunuz piyasa kitap yüklü tabi ki bu durum çok sevindiricidir. Bir genç, günde en az bir gazete, haftada bir dergi, ayda da bir kitap okumak zorunda olduğunun bilincinde olmalıdır.
Gençlerin kendilerini yetiştirmeleri kitapla başlar. İlkokullarda, ortaokullarda Liselerde, yüksekokullarda ve üniversitelerde okumayan gençlerimiz için önlemler alınmalıdır. Asla onlar bu toplumdan dışlanmamalıdır. Yoksa bu gençler sadece resimli gazetelerle ve görüntülü televizyonlarla avunup duracaktır. Bunlar ne tür kitap okur? Bunlara nasıl ulaşılır? Bütün bunların hesapları iyi yapılmalıdır…
Yarın Müslümanların televizyonları olacak, şimdiden bunların hazırlığı yapılmalıdır. Şiir, Roman, hikâye ve deneme yazma özelliklerini nasıl elde edecekler? Tabi ki kitap okumakla olacak bu işler. İşte yarınlara hazır olmak için Müslümanları yönlendirici eserlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bütün bu edebi eserlerin temelinde kendini iyi yetiştirmek yatmaktadır. Dikkat ederseniz resmi ve özel televizyon kanalların önemli elemanları yazarçizer takımıdır. Bir bakıma kitapla yapamadıklarını televizyon aracılığıyla halka aktarıyorlar. Biz Müslümanlar, kendimizi iyi ve faydalı kitaplarla yani alternatiflerle hazırlarsak, günümüzü ve istikbâlimizi başkalarının hayat tarzına uydurmaya mahkûm etmeyiz. İşte benim kendi kendimi bina etmemin, kitap okuma eğitimimden geçeceğine inanıyorum.
Milyonlarca genç, kahve köşelerinde kumar oynayarak çok değerli zamanlarını çürütmektedirler. Yine milyonlarca genç, çığırtkan gibi her hafta stadyumları tıka basa dolduruyorlar. Ne uğruna kıymetli zamanlarını çürüttüklerinin farkında bile değiller. Bu gençler, eğitilmeli ve onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Bütün bu sorumluluklar hepimize düşmektedir.
Kur’an’ın hayat nizamı olduğu anlatılmalıdır. Gençler, bütün görüşlere açık olarak eğitilmelidir. Onlar, ilim ve irfan sahasının her tarafına yayılmalıdır. Dinini, Rabbini ve Peygamberini tanımalıdır gençlik.
Rabbimin ilk ayeti okudur. Müslüman olan olmayan herkese Rabbimin emridir bu. Okumak, hakikatlerin derinliklerine doğru yol almaktır. Kitap okumayan birinin durumu kör bir adama benzetilmiştir. İşte okumayan insan kördür. Bakar ama göremez, kulağı vardır ama işitmez, dili vardır ama hakkı söylemez, o yaşayan bir ölüdür. Çevresinde olup bitenlerin ululuğuna kaptırmıştır kendini. Bu dünya böyle gelmiş böyle gider der zavallı adam. Dikkat ederseniz akleden bilim adamları Müslüman olurlar. Aklı olan demiyorum çünkü bu iki kelime farlı anlamları içermektedir. Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Yüce Rabbimiz, Müslümanlar için önemli noktalara parmak basmaktadır. Bir şeyi bilmek için mutlak surette okumak lazımdır. Okunacak en iyi kitap da Kur’an-ı Kerim’dir. Bütün okuyacağımız kitaplar birer ırmak olmalıdır. Kur’an-ı Kerimi de okyanus olarak düşünürsek kitaplar asla özüne ters düşmez. Ben özellikle kitap ve gençler hakkında övücü sözlerden ziyade ek konulara değindim. Yani hastaya teşhis koymaya çalıştım ki tedavisi kolay olsun. Çalışmak bizden takdir Yüce Rabbimizdendir…
1993/Konya