- 441 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
TIBBIYELİ HİKMET'TEN KEMAL YAVUZ PARACIKOĞLU'NA 9 EYLÜL
Evet, bugün 9 Eylül
Aslında Türk tarihi açısından oldukça önemli bir gün.
Bugün en azından 9 Eylül 1922 nin hatırlanmasını ümid ediyordum ama ne gezer. 1 Eylül sözüm ona Dünya Barış Gününü unutmayanlar yine önce 4 Eylül 1919 u, bugün de 9 Eylül 1922 yi unuttular.
Ne olmuştu 4 Eylül 1919 da?
Milli Mücadelemizin en önemli kongresi olan Sivas Kongresi yapılmış ve vatanın bir bütün olduğu, asla bölünemeyeceği bütün dünyaya net bir şekilde anlatılmıştı. Ve o kongrede Tıbbıyeli Hikmet adında genç bir doktor aynen şunları demişti :
“Paşam, delegesi bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle ret ve takbih ederiz. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz.”
Ve işin ilginç tarafı neydi biliyor musunuz? Tıbbiyeli Hikmet, 4 Eylül 1919 da başlayan Sivas kongresinde işte bu konuşmayı 9 Eylül 1919 da yapmıştı.
Boşuna bir bekleyiş olduğunu bilsem de yine de bir ümit beklerdim kendisini Atatürkçü olarak tanıtanlardan Sivas Kongresi, Tıbbiyeli Hikmet hakkında bir şeyler yazmalarını
9 Eylül 1922 İzmir’in düşman işgalinden kurtulduğu gündü. Tabii ki İzmir’in düşman işgalinden kurtulması yanı sıra bu günü önemli kılan asıl sebep yurdun düşman işgalinden kurtulması, Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanması idi ama o da unutuldu.
Rus’un icadı olup bugün kendisinin bile kutlamadığı 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutlayanlar 4 Eylül 1919 u, 9 Eylül 1919 u ve 9 Eylül 1922 yi unutmuşlardı.
İşte bu unutkan vatandaşlar 9 Eylül 1923 ü de unuttular. Yani pek çoğunun bağlı oldukları siyasi partinin Mustafa Kemal Atatürk tarafından 9 Eylül 1923 de Halk Fırkası adıyla kurulduğunu.
Böylesine unutkan insanlardan 9 Eylül 1933 ü hatırlamaları tabii ki beklenemezdi. Yani İzmir Uluslararası Fuarının çekirdeğini oluşturan 9 Eylül Panayırının açılışını...( Açılışı Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak yapmıştı.)
1955 Yılının 9 Eylülünde Hükumet ( Adnan Menderes Hükumeti) üç gün önce yani 6-7 Eylül 1955 de özellikle İstanbul başta olmak üzere bazı şehirlerimizde Rumlara yapılan saldırı neticesinde ev ve işyerleri harabeye dönen, bazıları yaralanan ve hatta ölen bu vatandaşlarımıza yardım etme kararı aldı.
Bakın 9 Eylülde unuttuğumuz çok önemli bir şey daha var. Hani bazı vatandaşlar diyorlar ya ’’ Eskiden her şey bundan çok çok daha iyiydi ’’ Diye, işte o vatandaşların pek çoğunun henüz ana rahminde bile olmadığı yıllarda bu ülkede sıkıyönetimler ilan edilirdi sık sık ve o sıkıyönetim komutanlıkları basılmış,ya da henüz baskıda olan kitapları toplatırdı. Nitekim 9 Eylül 1972 de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tam 278 kitabı toplattı.
9 Eylül 1973 de İstanbul- Ayvansaray’da bir civata fabrikasında 215 işçi birden açlık grevine başladı. ( Türkiye Cumhuriyetinde bildiğim kadarıyla ilk kez Nazım Hikmet bir açlık grevine başlamış 1950 yılında ve sonuçta çıkartılan af kanunu ile önce cezasının üçte ikisi indirilmiş, sonra da tamamen serbest bırakımış. 1963 de Celal Bayar ikinci kez tutuklanınca üç günlük bir açlık grevi yapmıştı. 1969 da Toptaşı cezaevindeki 500 mahkum af isteği ile açlık grevi yapmıştı ve 1972 de Deniz Gezmiş ve iki arkadaşı 12 gün süren bir açlık grevi yapmışlardı. Açlık grevlerine daha sonra her nedense Ölüm Orucu denmeye başlandı. )
9 Eylül 1974 de Keban Barajı ve Hidroelektrik santrali açıldı. Hatırladığım kadarıyla o günlerde hiç kimse ’’HES’ lere hayır.’’ demedi. Yani iyi ki o günlerde açılmış. Bugünlerde biraz sıkıntılı olurdu açılması.
Adana- Yumurtalık savcısını öldürmesinin ardından cezaevine konmuş olan Yılmaz Güney ceza evinden kaçarak yerleştiği Paris’te 47 yaşında hayata gözlerini yumduğunda takvim yaprakları 9 Eylül 1984 ü gösteriyordu.
9 Eylül 1993 de olmaz denen oldu. İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü karşılıklı olarak birbirlerini tanımayı kabul etti.
9 Eylül 1995 de Yeşim Palandüz adlı kızımız Dünya güzeli seçildi. (Keriman Halis Ece’den sora ikinci kez...)
Ve 9 Eylül 2017...
Sitemizin değerli Şair- Yazarlarından olup bu sitede Kemnur, bir başka sitede Ali Kemal mahlasıyla yazı ve şiirler yazan Kemal Yavuz Paracıkoğlu Hakkın rahmetine kavuştu.
Karşılıklı mizahi atışma tarzı yazılarımızda ben ona ’’ Kamil Oğuz Mangırcıkoğlu’’ O bana ’’Sami Emekli’’ Derdi ve her ikimiz de pek çok hikayemizde birbirimizi Hakkın rahmetine gönderirdik. Gerçek hayatta nasip onun oldu maalesef. Ve asıl daha üzücü olanı öldüğünde birbirimize dargın olmamızdı. Allah rahmet eylesin. Makamı cennet olsun.
NOT: Maalesef yine resim paylaşamıyorum.
YORUMLAR
Sevgili Kardeşim,
Kemal Paracıkoğlu için yazdığın anma yazısı, onun bir dostu olarak beni de hüzünlendirdi. Hatırlar mısın Kadıköy'de buluşarak evine ziyaret için gitmiştik ve Hanımefendi' nin hazırladığı muhteşem sofrada yemek yemiştik.
Benim de unutamadığım değerli dostumun anısına yaptığın hatırlatma için teşekkür ederim. Allah rahmet eylesin. Hani eskilerden bir söz vardır ' Hafıza- i beşer ,nisyan ile malüldür' derler. Affet sevgili dostum .
Selam ve saygılarımla
sami biberoğulları
O günü unutmak mümkün mü? O günün fotoğrafını eklemek istedim yazıma ama maalesef bu sitede yazılarıma resim ekleyemiyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Tarihsel konularda top sizde hocam
Sizin yanınızda şahsen ben topu dikerim
"KEMNUR" hocamıza da Allah'tan rahmet, size ailesine ve sevenlerine ise başsağlığı dilerim
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
levent taner tarafından 9/9/2019 6:53:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Yarım hekim candan, yarım imam dinden, yarım tarihçi de "soy"dan eder gibi geliyor bana.
1500 yıllık olayı sanki dün olmuş gibi yorumlamaları şaşılacak şey... Ben yaşadığım tarihi olayları bilgi kirliliğinden dolayı yorumlayamazken bu nasıl bir yetenektir fi tarihini yorumluyorlar.
Siyasetçiden beter olurlar. Sinsilikde uzmanlaşırlar. Zihinlerindekini gerçekmiş gibi anlatırlar.
O yüzden pek inanasim gelmez yazdıklarına.
Misal 6-7 eylül olayları kimi diyor Menderes'in tezgahı.. kimi diyor eoka rum örgütünün yaptıklarına bir tepki.
Kimi diyor Batı Trakyada Ataturk un evine saldirilmasına cevap.
Daha saymaya gerek yok bu yüzden tarihçilerin yazısını pek okuyasim gelmiyor hele bir de art niyetli olunursa...
Selamlar olsun.
sami biberoğulları
Ama bence siz kendinizin de belirttiğiniz gibi tarihçilerin yazılarını okumayın. Sizin için en doğrusu bu.
Benden de selamlar.
Saygılar hocam
9 Eylülün ruhunu güzel özetlemişsiniz
bir ATATÜRKÇÜ ruhuna sahip bir kardeşin olarak teşekkür ederim
Tarihçi olmanız itibariyle bu anlattıklarınız NEDEN okul müfredatında ki tarih kitaplarında yer almaz
Bir tarihçi öğretmen olarak bu konularda milli eğitime sunmuş olduğunuz bir belge var mı
sorumluluğunuz ve vicdanınız gereği bunu soruyorum?
hayatta her daim el elden üstündür şiarıyla düşünmeyi bilinç edinen bu kardeşin
inandığı düşünceleri gereği diye düşün lütfen
hakkın rahmetine kavuşan tanımadığım şahsa ise Allah'tan rahmet diliyorum
nice saygılarımla
sami biberoğulları
Şimdi halen vardır sanıyorum. Benim fiilen öğretmenlik yaptığım yıllarda her sene dönem başlarında yani senede iki kez öğretmenler kurulu toplantısı yapılır. Toplantının değişmez gündem maddelerinden birisi de 'Daha verimli ve faydalı bir eğitim için alınması gereken tedbirlerdir. Her sene bir sürü öneri getiririz. Ayrıca bizim raporlar sunmamıza da kalmaz Milli Eğitim bakanlığı zaman zaman okullara genelgeler göndererek müfredatta değişmesi gereken hususlar nelerdir diye sorar. Bizler de yazar göndeririz.Sonuç: Bakanlık bildiğini okur yine de. Ya da '' Valla bu müfredat şahanenin de ötesinde. Değiştirilmesine gerek yok'' Diye giden raporlara rağbet eder. O sebeple de değişmez bir türlü.
Selam ve sevgiler.