- 693 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Allah Cc. Herkesi Kalbine Göre Versin
Değerli şair Ahmet Zeytinci beyin güne düşen son yazısına yorum yapan Mücella Pakdemir hanımın yapmış olduğu yorumdan çıkan bu yazı için onlara teşekkür ederim. Benim Danimarka’ya gelişim neredeyse 40 yıla tekabül edecek. Geldiğim ilk günlerde eve hoş geldin’e gelen bir hanım - Çocuklar büyüdü, muhabbet kuşunu verecek yer bulamıyorum dediğinde - Alıcısı karşınızda duruyor diyerek kendimi gösterdim. Tebessümle, ne zaman gelip alırsınız dediğinde? Yarın size uygunsa demem ile anlaştık.
O Gün bugün, tabiri caizse evimize girmeyen beslemediğim hayvan kalmadı. (muhabbet kuşu, hamster, marsvin, 1 çift cennet papağanı) ve sevimli kedimiz 4 yaşındaki Pati hanım.
Bir kaç muhabbet kuşumuzun ölümünün haricinde diğer hayvanlara iyi hayvan-sever aileler bularak bedava verdik. Evimizde sadece Pati kızımız kaldı. Ahmet bey bahsi geçen yazısında ’sineğin haleti ruhiyesi’ni mizahi şekliyle çok da güzel anlatmış. Mücella hanımın haşereleri dahi öldüremediğini okuyunca da açıkçası yazma ihtiyacını hissettim. Evde sineğin haricinde örümcek nadiren olur. Ki, gördüğümde hemen aşağı çalıların içine atarım. Bulunduğumuz ülke kuzey ülkeleri ve de soğuk olur. Bu sıralar hava sıcaklığı yüksek ve de çok nemli, geçen ay balkonu ve cam kenarlarını minik minik adeta yeni doğmuş veya başka bir sinek türü istila etmişti. Markette 2 Arap kökenli genç kadının konuşmalarında bu minik sinekler vardı, eve geldiğimde ilk işim cam kenarları ve balkon oldu. Bir avuç böcek nasıl yayılmış anlatamam, ne yapacağımı şaşırmıştım, elektrikli süpürgeyle çeksem, canlılar ve de günah, öldürsem ona keza. Allah’ım affet diyerek minik kürekle hepsini şeffaf bir poşete koyarak aşağı inip çalıların içine üzerime gelmeyecek şekliyle silkeledim.
Geçen hafta arabaya binmeden önce kızıma - Arabanın dikiz aynasıyla fazla oynama arkasında örümcek var. Daha lafımı tamamlamadan, minik bir çığlık duydum, tabi ben durur muyum? (sinsice güldüm) Ve.. oh iyi ki söyledim, dikiz aynasının arkasını örümcek
mekan yapmış. Bir haftadır dikkatimi çekiyor, kızım aynayı bir milim dahi kendine çevirip bakmak ne kelime, camı dahi açmadı :)) Tonton örümcek, sağ dikiz aynasının arkasında, arabayı yıkatmış olsam muhtemelen ölür diye yıkatmadım.
İnsanın insana değer vermediği bir dünya mı desem yoksa ülkem mi? Kurşunların havada uçuştuğu, bırakın bıçağı, satırla birbirlerini yaraladığı, vahşetin de vahşeti varmış dedirttiği yurdum insanı mı? Hayvanlara neden değer verilmiyor! Bu konuda da ne söylesem adeta boş,
hayvanları yaratanın da Rab olduğu unutulmuş gibi. onların da rızkını aradığı yerler var, Allah cc hepimizin rızkını dağıtırken, onları unuttu mu? Tabi ki hayır! Her İstanbul faslı başladığında gittiğim marketlere dahi kuru mama poşeti ile girer, alış verişi yaptıktan sonra da
gördüğüm her köpeğe mamadan veririm, kedileri eskisi kadar besleyemiyorum sebebi ise; Sitelerin sıklığı olsa gerek. Saksağan ve kargaların dahi mamalardan sebeplendiğini görüyorum. Helali hoş olsun. Dünyada dört dörtlük bir mutluluk yakalanmış olsa, tövbe haşa Allah cc. unutulur yoksa bana mı öyle geliyor? Neden böyle yazdığımı eleştirmeyin, ve de ortalıkta dönüp duran Allah’tan korkmayan korkusuz işkencecilere bakmanız yeterli!
Geçen yıl, hiç unutamıyorum; Cuma günü ezan okunurken, tam da sitenin yan tarafında belediyeden gelen ekip dükkan sahipleriyle bir köpek yüzünden münakaşa ediyorlardı. Ortada 8 tane köpek uyuşuk vaziyette arabaya adeta leş gibi atılıyordu. Belediye işçilerine sordum zehirlemediklerini, iğne yaptıklarını, muayene aşı yapıldıktan sonra tekrar buraya getireceklerini söylemişlerdi. Esnaftan bazıları bana - Abla inanma, bak biz bu köpek için de şimdi onlarla atışıyoruz. Köpeğe dönüp baktım, halis cins köpek, sokağa atılmış mavi gözlü
Rus kırması. Nasılda mahzun, melül ve yardıma muhtaç, ezan okunurken onların yanında gözlerim yaşardı. Yetkililere onun özelliklerini anlatan esnaf öfkeli, neden onu da götüreceksiniz kesin ormana bırakacaksınız değil mi? Bu çıkış karşısında belediye çalışanlarından birsi - Madem
o kadar değerli alın evinize, yok burada olacaksa tasma takın da bilelim! Hmmm, demek ki doğru, köpek ve kedileri ormana bırakınca, yırtıcı hayvanların galeyanına geliyorlar. Açtım azımı yumdum gözümü, o kadar vurdum duymaz olmuşlar ki, onları Allah’a havale etmekten başka elimden bir şey gelmedi, eve geldiğimde moralim bir hayli kötüydü, yemeği nasıl yaptım o ruh haliyle, inanın bilmiyorum. Akşam yemeğimi dahi onları düşünmekten doğru dürüst yiyememiştim. Bunlar sadece gördüklerimiz, ya görmediklerimiz? Son sözüm bu; Allah herkesi kalbine göre versin, sevgilerimle..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.