- 433 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
“Tencere dibin kara, seninki benden kara”
31 Mart da yapılan Mahalli İdareler Seçimlerinin üzerinden henüz birkaç ay gibi kısa bir zaman geçmişken seçimi kazanan belediye başkanlarının siyasi ahlaka ve etik ilkelerine uymayan atamalarla ilgili haberleri yayılmaya başladı.
Son haftalarda ulusal ve yerel medya organlarında konuyla ilgili bir haberdir aldı başını yürüdü.
Neymiş efendim, büyükşehirlerden tutun da il veya ilçe belediyelerine kadar birçok yerde belediye başkanları yakınlarını işe alarak üst kadrolara atamışlar.
Falan partiye bağlı büyükşehir belediye başkanı oğlunu, kızını belediyenin iştirak şirketlerinde işe almış…
Filan partinin il ya da ilçe belediye başkanı da akrabalarını belediye bünyesinde bilmem nerenin müdür yardımcısı olarak atamış…
İşe almış ya da atamış diyorum ya bunlar öyle asgari ücretlilerin çalıştığı normal maaşlı sıradan yerler değil bilesiniz...
Bunlar yüksek ve dolgun maaşla üst kadrolara alınmışlar…
Bildiğiniz ballı kaymaklı makam mevkii yerlere oğlunu, kızını, yeğenini hatta ve hatta kendilerini atamışlar…
Bu daha ne ki? Kendini bir yere atamış olsa öpün başınızın üzerine koyun!
Adamcağızlar kendilerini belediyenin ne kadar iştirak şirketleri varsa hepsinin de yönetimine atayarak maaş üzerine maaş almışlar…
Almış, atamış, mış, mış…
Bu mış’ların muş’ların sonu gelmez…
İşin tuhafı ballı kaymaklı çifter çifter maaşları alanlar söz konusu edilmez ve göz ardı edilirken diğer tarafta ise EYT’lilerin (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) emeklilik haklarının emekli olduktan sonra ikinci bir işte çalışarak çift maaş alacakları düşüncesiyle göz ardı edilmektedir.
Bu işe alma, atama konularında uyguladıkları ilginç taktikleri gördükçe, izledikçe hayretler içerisinde kalıyor ve yuh artık bu kadarda olmaz diyesiniz geliyor!
Alın sizlere bu kadarda olmaz diyeceğiniz bir örnek…
Belediye başkanlarından biri, kızını önce İŞKUR üzerinden belediyede işe alır. Daha sonra aynı şehirdeki bir başka belediyede özel kalem olarak yerleştirir.
Mübarek adam bununla da yetinmemiş daha sonra da kızını Kredi ve Yurtlar Kurumu İlçe Müdürü olarak atanmasını sağlamış…
Türkiye’nin dört bir köşesindeki şehirlerimizden tek tek gündeme düşen konuyla ilgili haberlerin bir benzerleri ilimizden de gerek büyükşehir belediyesi gerekse de ilçe belediyeleri hakkında gündeme geldi.
Ne diyelim, atasözümüzün dediği gibi “Bal tutan parmağını yalar” sözleri tam da bu olayları anlatmak için söylenmiş sanki!
Medyada yer alan haberleri okurken ya da izlerken sanıyorsunuz ki bu tür olaylar daha önceleri hiç mi hiç yaşanmamış…
Oysa herkesin çok iyi bildiği gibi seçilmiş siyasilerle atanmış üst düzey idarecilerin geneli de siyasi ahlak ile etik ilkelere uygun olmayan bu tür uygulamaları her zaman ve her fırsatta yapmışlardır.
Benim üzerinde durduğum nokta yıllardır bilinen ve yaşanan bu olayları yeni yaşanmışçasına gündeme getirilmesidir. Bunu anlamak gerçekten zor…
Sözlerim yanlış anlaşılmasın, ben gündeme getirilmesine karşı değilim… Sadece yeni yaşanıyormuş gibi bir algı yaratılmasına karşıyım…
Konuyla ilgili bazı haberleri ve yorumları okuduğumda “Adam seçilmiş, elbette kendi güvendiği adamlarla çalışmak isteyecek.”, “Adam bu göreve güvendiği kişi olarak elbette yakınını oturtmak zorunda.” vb gibi neresinden tutsan elinizde kalacak sözlerle karşılaştım.
Hatta biraz daha ileriye giderek göreve atananların liyakatinin önemli olmadığını, aksine güvenilir olmasının daha önemli olduğunu dile getirenlerin olduğunu da gördüm.
Anlayacağınız senin oğlunun, kızının yıllarca dirsek çürüterek üniversite okumasının, yüksek lisans yapmasının, liyakat sahibi olmasının hiçbir önemi yoktur. Milyonlarca insanın işsizlikten dolayı başta ekonomik olmak üzere sosyal, psikolojik sorunla boğuşmasının, bunalıma girmesinin hatta intiharın eşiğine de gelmesinin hiçbir önemi yoktur. Önemli olan seçilmiş siyasilerle atanmış idareciler arasında yakın bir akrabanın olmasıdır.
Sözün özü olarak, seçilmiş siyasilerin konuyla ilgili olarak medya önünde birbirlerini suçlayarak “Tencere dibin kara, seninki benden kara” misali tartışarak kamuoyunu oyalamalarına hiç gerek yoktur. Sonuçta al birini vur ötekine, hepsi birbirinden beter durumda…
Ali Haydar Koyun
Yazar/Engelli Aktivist
YORUMLAR
bir müftü ile kızı aynı müftülükte baba kız çalışıyorlarmış, basına düştü olay sonra diyanet oha demeyi bildi, kızı aldı başka bir yere görevlendirdi, lakin yine birbirlerini bulmaları yakındır, ne de olsa din hizmeti, makamlar boş kalmamalı değil mi hocam..
bu ülke çürümüş, dürüstlük, doğruluk, hakşinazlık vb göğe mi çekilmiş, başka ülkere mi kaçmış bilemiyorum artık..
bir kaç haber daha, linklerini vererek paylaşmak isterdim lakin minareler çuvala sığmıyor ki...hangi birini vereceksin..
Fakir fukara aileye sahip olanlara..işçi asgari ücretli küçük esnaf ve memurlar sakın fazla çocuk yapmasın bu devirde...
batıyoruz her konuda..
saygılarımla hocam..
iyi geceler.