- 145 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM – 13
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM – 13
Musa Amirle konuşurken, birden duraladı. Bir şeyi atlamış gibi bir his vardı içinde. Yeniden geriye dönüp hangara girdi. En son kontrol ettiği odaya giderek, içeri girdi. Tamam dedi, buradaydı. Baskını uğradıklarını haber verdiler, oda gizli geçitten kaçtı. Ya sonrası? Gizli geçide girerek yürümeye başladı. Bu yürüyüş beş dakika kadar sürdü. Yeniden ormana çıktı. ‘’ Peki, bundan sonra nasıl ve nereye gitti?’’ Biraz daha yürüdü, daracık yolu o zaman gördü. Yerdeki tekerlek izleri dikkatini çekti. Cebinden telefonunu çıkartarak fotoğraflarını çekti ve yürümeye devam etti. On beş dakika süren bir yürüyüşten sonra, tali bir yola çıktı. ‘’Soru bir, olay yeri bu kanıtı nasıl atladı. Soru iki, elimden kaçırdığım Cihanbeyli’ miydi? Yoksa her hangi bir kişi miydi? ‘’ Yine de eli boş dönmediği için, kendini mutlu hissediyordu. Yeniden geldiği yoldan geri döndü. Hangardan çıkınca şaşkınlığı iyice arttı. Ortalıkta kimse görünmüyordu. Yani resmen unutulmuştu. Kendini tutamadı kahkahalarla gülmeye başladı. Neye güldüğünü dahi bilmiyordu. Ta ki arkasından birisinin sesini duyuncaya kadar.
‘’ Kızım deli misin sen kendi kendine gülüyorsun?’’ Karşısında yaşlı bir adam duruyordu. Gülmesini kesti, yaşlı adama bakarak, ‘’ Ben gülmeyeyim de kimler gülsün amca? Beni burada unuttular. Şimdi tabana kuvvet yürüyeceğim.’’ Yaşlı adam cevap verdi, ‘’ O kadar da şanssız değilsin kızım. Seni yolağzına kadar götürebilirim. ‘’ Hadi beni unuttular amca, seni kim unuttu?’’ ‘’ Beni yukardaki unuttu. Yıllardır burada yaşarım, ne arayanım var ne de soranım. Sen kaçakçıların peşindesin değil mi?’’ ‘’Evet’’ ‘’ Gel benimle.’’ ‘’ Senin ismin ne amca?’’ ‘’ Ayvaz kızım, gel seninle biraz yürüyelim.’’
On beş dakika kadar yürüdük, Ayvaz amca keçi gibi zıplaya, zıplaya yürürken, ben ona yetişmek için soluk soluğa kalmıştım. En sonunda güzel bir bahçenin içinde minicik kulübenin önünde durduk. ‘’ Sen şimdi şuraya oturup biraz soluklan kızım. Bende çayı ocağa koyayım. Dur bir dakika.’’
Ayvaz amca, beni bahçede bırakıp kulübeye girdi, biraz sonra elinde bir defterle yanıma geldi. ‘’ Bu ne Ayvaz amca?’’ ‘’ Al bunu incele kızım çok işine yarayacak.’’ ‘’ Bu defter neyin nesi Ayvaz amca?’’ ‘’Bu defterde ambara gelen kaçak mallar ve karaya çıktığı yerlerin yeri ve tarihleri var.’’ ‘’ Belki işine yarar diye düşündüm.’’ ‘’ Sen niye bunları yazmak için uğraştın?’’ ‘’ Can sıkıntısı de geç kızım. Benim adımı ordun ama kendi adını söylemedin? ‘’ Adım, Büşra, Baş komiserim. ‘’ Anlamıştım zaten.’’
Ben sadece çay beklerken, mükellef kahvaltı ile karşılaştım. Ayvaz amcanın hikâyesini dinlerken kahvaltımızı yaptık. Ayvaz amca,
‘’ İyi ki seni unutmuşlar kızım, sayende çok güzel bir, iki saat yaşadım. Artık seni yolcu etme zamanı geldi. Sen beni burada bekle ben düldülü alıp geleyim.’’
Ben eski bir araba beklerken, gözlerime inanamadım yepyeni, tertemiz bir Anadol’la yanıma geldi. Kötü başlayan ama rüya gibi biten bir kaç saatten sonra bir daha buraya gelmek şartıyla Ayvaz amcayla vedalaşıp ayrıldım. Bu saatten sonra Asayişe gidemeyeceğime göre eve doğru yola çıktım.
2
Anahtarı kilide sokarken, kapı kendiliğinden açıldı. Karşımda Birkan duruyordu. Bir an boş gözlerle bana baktı, sonrada kurulmuş makine gibi sarıldı. ‘’ nere de kaldın hayatım, meraktan öldük, öldük dirildik. Geç içeri bana bir açıklama borçlusun.’’
Bende durur muyum Birkan’a sarıldım. Kapının yanında öylece kaldık, annemin sesini duyuncaya kadar.
‘’ Şapşal âşıklar hala kapıda dikilip duracak mısınız?
Salona geçtik, Birkan merakla bana bakıyordu. ‘’ Anlatacağım ama önce bana bir bardak su getir. Bugün yaşadıklarım bende hararet yaptı.’’ Annem, ‘’kızım açmışın?’’ diye sordu ‘’ Hayır anne’’ diye cevap verdim. ‘’ Bugün öyle şeyler yaşadım ki, yazsam roman olur.’’ Mutfaktan bizi dinleyen Birkan, cevap verdi, ‘’ Anlat, anlat bilirsin kitap okumayı severim, hele içinde sende varsan tadından yenmez.’’
‘’ Beni Allah’ın ormanında unuttular. Ya koskoca kadın unutulur mu? Şileye kadar otostop çektim. Amaa yarın o Cahit serserisinin benden çekeceği var.’’
‘’ Seni unutan o mu?’’ ‘’ Hayır, onun ekibi.’’ ‘’ Asayiş te ortalık karışmış, senin ortadan kaybolman Sedat Amiri telaşlandırmış.’’
‘’ Ama bir de işin iyi tarafı var, Birkan. Bir ihtiyarla tanıştım. Bana bir ziyafet çekti tadı damağımda kaldı.’’ Annem lafa karıştı, ‘’ Bu kadar yeter sen yorgunsundur şimdi. Herkes yataklara. Yarın akşam kaldığın yerden devam edersin.’’
Birkan’ın bana bakışlarından, uzun bir gece olacağını anlamam pek uzun sürmedi.
3
Asayişten içeri girip sağa sola bakmadan, doğru Sedat Amirin odasına daldım. Cahit Baş komisere hitaben,’’ Sen benimle dışarı gelsene Baş komiserim.’’
‘’Ne oldu Büşra Baş komiser, bu ne resmiyet?’’
‘’ Hele bir gel dışarı anlatırım ben sana. Amirim, sizde sağ olun, elemanınız ortadan kayboluyor, kimsenin umurunda değil.’’
‘’ Sen ne diyorsun Büşra?’’
‘’ Ben ne dediğimi biliyorum da, neyse. Arkamdan gelebilirsin Baş komiser.’’
Arkama bakmadan odadan çıktım. Sinirden zangır, zangır titriyordum. Arkadaşların yanına gelince, ‘’ Cahit Baş komiser, sizin ortak çalışma anlayışınız bu mu?’’
‘’ Bir hata olmuş özür dilerim. Buradasın, istersen bu konuyu fazla uzatmayalım. Gerçekten çok üzgünüm.’’ ‘’ Sen üzülmeye devam et, benden buraya kadar. Bundan sonra yalnız çalışıyorum. ‘’ Bağırarak,’’ ‘’ Leyla elinde ne iş varsa bırak benim sana vereceğim işle ilgileneceksin.’’
Leyla, yerinden kalkarak, Sedat Amirle göz, göze geldi, sonrada bana bakarak,’’ Emredersiniz Baş komiserim.’’ ‘’ önce sana bir isim vereceğim, bu ismi araştıracak ve Şile’de kaç tane var adresleri ile beraber tespit edeceksin. ‘’
Asayişte tık yoktu, sinek uçsa sesi duyulacak. Arkadaşlara döndüm, ‘’ Şu andan itibaren bu dava çözülünceye kadar Büşra Baş komiser öldü. Selma güreli var. Heval, Hansa ikiniz benimle gelin. Arka odalardan birine geçelim.’’
Kirli,
‘’ Vay be Büşra Baş komiseri hiç böyle görmemiştim.’’
Aynınur,
‘’ Baş komiserim siz ne gördünüz ki, Bir kızdı mı tersi çok pistir.’’
Bu arada, Sedat Amir yanımıza geldi, ‘’ Ee çocuklar Büşra Baş komiserin bu haline ne diyorsunuz?’’
Cansın Komiser cevap verme hatasına düştü. ‘’ Amirim, çok fena kızmış.’’ ‘’ Yanılıyorsun Cansın, Bir şeyler bulduğu belli. Sizi motive etmek için sizinle oyun oynuyor.’’
Cahit Baş komiser,
‘’ Amirim eğer bizimle oynuyorsa, gerçekten kızdığı zaman, gözüne hiç gözükmemek lazım.’’
‘’ Ben malımı bilmez miyim, onun ciğerini bilirim. Leyla, senden ne isterse hiç itiraz etmeden yap.’’
‘’ Emredersiniz amirim.’’
Anlat bakalım Büşra bu isyan kime diye lafa girdi Heval. ‘Dün beni resmen Şile’de unuttular. Deliye döndüm.’’
Hansa,
‘’ Eee sonra ne oldu?’’
‘’ Beni bir gülme krizi tuttu, ama nasıl, kahkahalarla gülüyorum. Karşıma bir ihtiyar çıktı. Biraz konuştuk beni evine davet etti. Önüme bir kahvaltı çıkardı neredeyse parmaklarımı yiyordum. Benim külüstürle seni köyün meydanına bırakayım dedi. Boynumu büküp kabul ettim. Arkadaşlar, benim külüstür dediği araba pırıl, pırıl bir Anadol değil mi? Aptallaştım kaldım. Köyün merkezine kadar getirdi, ha birde şu defteri verdi. İçerde bağırıp çağırdığıma bakmayın. Defter bizim için çok önemli. Bu defterde yapılan sevkiyatların nereden karaya çıkardıkları ve tarihleri yazılı. Yarın Sedat Amirden bir toplantı isteyeceğim. ‘’
Hansa,
‘’ Neden bu gün toplantı istemiyorsun?’’
‘’ Defteri inceleyeceğim, ayrıca Leyla, Ayvaz amcayı bir araştırsın bakalım hakkında ne bulacağız.’’
Hansa,
‘’ şanslı kızsın Büşra, yine dört ayak üzerine düştün.’’
‘’ He valla doğru söylüyorsun.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.