- 395 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şair Mücahid Karaçınar ile
“Bir Şehir Arzuladım” adında şiir kitabı çıkaran Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümü Öğrencisi Mücahid Karaçınar: “Önümüzü göremediğimiz karanlık buğulu bir yolun içinde olmak ve deneyimsiz bir bilginin içinde yavan ekmeğin tadını veren bir birikimle üniversiteyi bitirdiğimizde bize bir öncülüğü olmuyor”
SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okulları okudunuz bugüne kadar?
MÜCAHİD KARAÇINAR-1994 yılında Sivas’ta doğdum. İlkokulumu Durdulu İlköğretim Okulunda, liseyi Sivas Merkez de bulunan Anadolu Halil Rıfat Paşa lisesinde okudum. Üniversiteyi ise Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat bölümünde okudum.
SORU- Neden İktisat? Neden Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi bu okulu tercih etmeden önce ve şuan arasında ne fark var?
MÜCAHİD ÇARAÇINAR- Tercih etmek istediğim bölüm aslında psikolojiydi. İnsanları dinleyen ve çözüm odaklı olan biri olarak bu bölümü kendime uygun görüyordum. Analiz ve yorumun yoğun bir şekilde bilgiyle harmanlanıp değerlendirilmesine olanak sağlayan iktisat bölümü benim bir noktada ilgimi çekti. Özellikle Türkiye’nin ekonomik manada ilerleyişi ve tabiri cazipse “bu çarkın” nasıl döndüğünü merak etmiyor değildim. Haddinden fazla olan kalabalıklar beni hep sıkmıştır. Sakin ve huzurlu bir şehir hayal etmiştim. Hiç unutmuyorum. Sivas’tan Tokat’a ilk geldiğimde meydan denilen bir yerde indim ve o gün ise yoğun bir yağmuru gerisinde bırakmış Tokat. Karşıda duran yamaçtaki evlere bakarken içimden bu evler bir sel gelse alıp götürür diyordum. Ali Paşa Cami’sinin avlusuna geldiğimde bu düşüncem biraz daha pekişti açıkçası. Çünkü; Avlunun tam ortasında nerden geldiği bilinmeyen bir taş vardı. Selin etkisinden olmuş olmalı ki oraya kadar gelebilmiş. Caddelerinde ki o farkındalık ve şirinlik hep ilgimi çekmiştir. Kendi kabuğunda gelişebilecek bir şehirdi. Kalabalık olmayışı ne kadar hoşuma gitse de yaz mevsiminde yaprak kımıldamayacak konuma gelen sıcaklıklarda otobüslerde gitmesi zor oluyordu. Sivaslı biri olarak fazla sıcağa alışık bir insan değilim. Biri bana” Tokat nasıl bir yer” diye sorsa. Mütevazi kendi halinde sessiz sakin bir emekli ve memur şehri derdim. Bir Şehir Arzulamıştım bundan beş sene önce arzuladığım şehri yavas yavaş tamamlayan bir duruma gelmeye başlamıştı Tokat bu son dönemlerde. Memleket sevdalısı insanları sayesinde. Hocalarım gerçekten de öğrencilerine karsı ilgili ve duyarlıydılar. Benim küçüklükten gelen öğretmenlerden çekinen bir yanım vardı. Bazı hocalarımın sayesinde bunu da kırmayı başardım.
SORU- Yazmaya başlama hikayenizi anlatır mısınız?
MÜCAHİD KARAÇINAR- Kendi içime kapanık bir çocuktum. Bu kapalı duvarları biraz da olsa aşmama yardımcı olacak bir şeylere ihtiyacım vardı. Tercümanım olabilecek dizelere belki de...Programlarda aldığım görevler beni bir şekilde kendimi tanımama ve yeteneklerimi ortaya çıkarmama yardımcı oldu .Sahnede insanlara hitap edebilme arzusu ilkokul yıllarının sonunda daha da belirgin bir hal aldı. O kadar belirgin bir hal aldı ki bir seferinde Altın Hızma Mülayim isimli türküyü dört defa 23 Nisanda söyledim yoğun istek üzerine. Her çocuk gibi boş bir kağıda anlamsızca karalanabilmeyi adet edinen bir çocuktum. Bu karalamalar Necip Fazıl Kısakürek’in “Kaldırımlar” isimli şiirinden sonra biraz daha şekil almaya başladı.12 yaşımda yazdığım ekşi erik tadı veren dizeler gün geçtikçe kendini olgunluğa ve çevresine karşıda duyarlı olmaya hazırladı beni. Bir dayanak noktası olarak gördüğüm şiirlerimin bir gün kitaplaşacağını hayal ediyordum. Lise yıllarında iken Devlet yurdunda kaldığım dönemlerde Yavuz Emin Kuruçaylı diye Sivas’ın Zara ilçesinde oturan bir yurt arkadaşım vardı. Saza meraklı bir insandı. Güzel de saz çalardı. Bende o dönemlerde şiirle haşır neşirdim. O dönem birbirimize birimizin sanatçı birimizin ise yazar olacağını hayal etmiştik. Kurduğumuz hayaller bir kabza gerçekleşti. Şimdi kendisi konservatuvar bitirdi TRT ses sanatçısı ben ise çıkardığım Bir Şehir Arzulardım isimli kitabım ile yazarlığa adım atmış bulunmaktayım. Küçüklükten gelen hayallerin büyüdüğünde filizlendiğini görmek çok güzel bir duygu. Her konuda yazışım çevremdeki insanlar tarafından da kafa karıştırıcı ve dışlanır cinsten bir hal aldı. Necip Fazıl Kısakürek’in. ”Yürüyorum sokak ortasında Gözlerim kapalı” dizeleriyle başladı bu vurgunluğum ve değer verdiğim insanlarla şekillendi filizlendi meyvesini ise yemek siz değerli okurlarıma kalmış.
Soru- Şiir yazarken hangi kaynaklardan beslenmektesiniz?
MÜCAHİD KARAÇINAR- Söz konusu şiir olunca seçici bir insanım. Dolgun ve anlamlı, okurken insana bir şeyler katabilen şiirler hep hoşuma gitmiştir .Kapalı ve anlamlı bir üslüp olduğu gibi her dizeside ayrı bir mana katabilen dizelerle bezenmiş şairleri örnek alıyorum...Bazen bir sözcüğün devamı olur dizelerim, bir sözcükle tamamlanır. Bazense birbirinden bağımsız olan halim ve dizelerim arasında uçurumlar olabilir. Her fon yazılan şiirde ayrı bir tarz ve tat bıraktığına inanıyorum. İçimizdeki duygulara yön vererek farklı konulara değinebilen bir kalem olmak bu yolda iyi bir yol katlettiğinizin bir göstergesi olduğuna inanıyorum. Tabi ki çok şiir kitabı ve deneme okuyarak kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.
SORU- Şairlerden ve yazarlardan nasıl faydalanıyorsun?
MÜCAHİD KARAÇINAR- Öncelikle kitap seçimi çok önemli. Eserin size katacağı değer sizin çıkaracağınız işte bir öncülük ediyor. Şiir kitabı alırken kendi tarzıma yakın yazarları tercih ediyorum. Okuduğum romanın can alıcı noktalarına dikkat kesiliyorum. Anlatım üslubundaki incelikler okurken hayalimde canlandığı gibi farklı bir kurgunun krokisini kafamda çiziyor. Boş zamanlarımda kitap okunmayı kendime bir ihtiyaç olarak görüyorum. Bunun verdiği fayda beni gözde eserlere ulaştırmamda yardımcı oluyor.
SORU- Sosyal medyadan bu konuda nasıl faydalanıyorsunuz?
MÜCAHİD KARAÇINAR- İnternet çağımızın vazgeçilmez bir aracı olmakta... Düşünürlerin fikirlerini okumak ve bu konuda eleştirel bir tarzda yaklaşmak her zaman bize bir şeyler kazandırır. Yazarlarımızı ve şairlerimizi yakından delice takip etmek onların yaşan tarzını kendimize empoze edip bir şeyler yazabilirim inancına kapılabiliyoruz. Öncelikle kendimizi tanımaktan başlamalıyız. Doğru zamanda yazabilirsek doğru zamanı bulmuş isek kendi farkındalığımızı ortaya koyabiliriz.
SORU-Yazarken neler hissedersin?
MÜCAHİD KARAÇINAR- Sessiz ve sakin bir ortamın ya da kalabalık bir ortamın içinde yalnız bir insan olabilmek. Her ikisi de yalnızlığa kapı aralıyor diyebiliriz. Duygularımız ve duyarlı kaldığımız konulardan tut analiz ederek kendimizden ayrı bir duygunun içinde bulup çıkardığım şiirlere kadar öncülüğüm empati olmuştur. Bu yüzden bir çok insanın duygularına ortak olmak durumunda kalabiliyorum. Yazacağım şiire odaklandığımda dünya benim için duruyor. Şiir bitene kadar ise rahat edemiyorum. Bu yazacak olacağım romanda da öyle. Bittiğinde ise rahatlıyorum. Bazı şiirlerimin dinletisini tekrar tekrar dinlediğim oluyor. Dinlerken de insana o duyguyu ve tadı veren mısraları kavuşturmak benim için paha biçilmez bir duygu. Kalbin beyinde bütünleşip ruhun kendini ona adadığı bir zaman dilimi olarak görüyorum şiir yazdığım zamanı.
SORU- Gelecek hayallerinizden bahsetseniz?
MÜCAHİD KARAÇINAR- Yazmayı sürdürdüğüm bir bilimsel bir de edebi olmak üzere iki tane kitabım var. Onların basılacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum. Okulu küçüklüğümden bu yana sevmişimdir. Akademisyen bir yazar olarak hayatımı sürdürmek istiyorum. Bir radyoda çalışmayı da çok isterdim. Nasibimizde varsa gayret eder çalışır o konuma geliriz Allah ın izniyle .Fark edilmeyeni fark ettirmek insanların duygularına tercüman olmak ruhumuza işlenmişse bize çalışmak ve kendimizi geliştirmek düşüyor. Ne zaman kuytuda kalmış bir mağdur yüreğimize dokunsa imkan dairesi içerisinde el uzatabilmeyi adet edinen bir birey olmayı kendime düstur edinmişindir. Şimdilik dizelerimizle kalplere dokunabilsek de ilerde el uzatabilecek bir konuma gelebilirsek ne mutlu bize.
SORU- Üniversite öğrencisi olmanın kolay ve zor yönleri neler? Üniversiteli olmanın liseden farkı ne?
MÜCAHİD KARAÇINAR- Öğrencilik hayatımın büyük bir çoğunluğunda ailemden ayrıydım bir çok arkadaşım gibi. Aynı çatı altında birçok insanla aynı ekmeği peyniri paylaştık. Aynı hüznün ve sevincin içerisinde bulunduk. Menfaatin boy gezdiği bir dönem olarak görülse de zor zamanlarımızda birbirimize kenetlenebileceğimiz ihtiyacı olan arkadaşımıza cebimizdeki son parayı verdiğimiz günler oldu. Derslerde gerçek hayatta ihtiyacımıza yarayacak bilgilerin öğrencilere örnekler ve uygulamalar içerisinde verilmesini isterdim. Kimi zaman bazı bilgilerin sadece sınavda ezberleyip bir beş puan daha alabilmemizi sağlayacak gereksiz bilgi birikimi olması bizleri gelecek hayatımızda karşımıza daha çıkmayacak bir bilginin bilincinde olmak bizleri o derse karşı ilgisiz kılıyor. Önümüzü göremediğimiz karanlık buğulu bir yolun içinde olmak ve deneyimsiz bir bilginin içinde yavan ekmeğin tadını veren bir birikimle üniversiteyi bitirdiğimizde bize bir öncülüğü olmuyor. Kendi yağımızda kavrulma olanağımızın kıt olması dolayısıyla bu şansı elde eden arkadaşlarım şimdi bir işin ucundan tutmuş durumda peki diğerleri. Kendi olanaklarımızla bir şeyleri başarabilecek bir donanımla dört senemizi değerlendirmemiz lazım. Üniversitede prosürde olanı değil kendi hedeflerimiz doğrultusunda kendimizi geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Arkadaşıma nasıl olacak bu diye sorduğumda eline bir tepsi simit verir git bunu çarşıda sat gel derdim diyor. Karını zararını ve marjinal faydanı daha iyi kavramak açısıdan. O zaman okumaya ihtiyacımız yok alalım bir tepsi simit çıkalım çarşıya pazara .Aslında mevzu bu değil anlatılmak istenilen dersi hayata duyarlamak. Ve bunu uygulamalı olarak gösterebilmek. Olanakların bu konuda elverişsiz olması ayrı bir durum. Üniversite başlı başına bir zorluk ve büyük bir deneyim. En büyük kolaylığı ise kendimizi keşfetmemize bir girişimde bulunmamıza yarayacak bir zaman dilimi. Bu dilime pay verecek ise değerli hocalarımız. Lisedeki yıllarda gelişim çağı içerisinde oluşumuz bizleri birçok konuda gereksiz birçok kuruntuya yitmesine sebep olmaktaydı. Başlanacak bir yer varsa lisede ki devlet yurtları derdim. Bunalım ve kendi içine kapanmış o kadar çok gencimiz vardı ki şimdi bu daha da artmış ve fiziksel boyuta ulaşmış durumda. Bu konuda lise yurtlarında kalan belletmenlere büyük görev düşüyor. Akşam yurda gelmiş mi diye metal bir elektronik cihazla bakıp gözlenmek bir annenin babanın yerini tutmaz biraz ilgi sevgi ve anlayış bekliyorum. Nerden gelip nereye gideceğini bilemeyen bir genç neslin içerisindeyiz bunun izlerini Bir Şehir Arzulardım kitabımda olan “Çocuk” isimli şiirimde görebilirsiniz. Uzun vadede yapılan karşılığının uzun bir zaman diliminden sonra alınabileceğine inandığımız öğrencilik aslında bizler için yeni uğraşlara ayırabileceğimiz bir fırsat olarak görüyorum.
Soru- İktisat okumak isteyenlere ne önerirsiniz?
MÜCAHİD KARAÇINAR- Uzun vadeli planları olan sabırlı ve realist düşünülecek bir bölüm. Analiz yetisini geliştirmesi ingilizceyi bilmesini ve en önemlisi de ticaretle uğraşmasını öneririm. Küçük çaplı bir işletme dahi olsa ona çok şey katacaktır. İlk yıllarda bir çiğ köfte dükkanı açarak başlayabilir. Okul yıllarında. zaten çalışmaya ihtiyacı oluyor. Olacaksa kendi işinin patronu olsun. Üç dört arkadaş ortaklaşa açabilir. Aynı zamanda okulunu da okur. Üç saatini kafede harcayıp para yiyeceğine ortaklaşa açtığı dükkanında üçer saat deneyim sahibi olur. Buna benzer bir çok iş sahibi olabilir bu sadece bir örnek.
Teşekkür ederim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.