Tımarhane Dünlüğü(47)
Bırakıldığım yer alabildiğine yeşil. Sonsuz çim. Gökyüzü. O da yeşil. Felaket uykum var. Baş döndürücü. Yarı çıplağım. Boynumda kravat. Elimde siyah çanta. Ne var içinde? Öyle uzun zamandır taşıyorum ki… Kendimi ağır ağır yere bırakıyorum. Uzanacağım. Bir kadın çıkageliyor. Havada şekilden ibaret.
“Merhaba” diyor, “çok uykum var, ama evsizim… Rica etsem evinde biraz uyuyabilir miyim?”
“Evim?”
Duvarlar hızla örülüyor. Bir kapı önündeyim. Dışarı çıkıp bakıyorum. Çim denizinin ortasında küçük bir ev.
Kadının sesi çok tatlı.
“Peki” diyorum.
Birlikte yürüyoruz. İki yataktan birini seçmesini istiyorum.
“Önce onları uyutmalıyız” diyor, havadaki şekilleri göstererek. Bir adam ve kadın. Yaşlılar. Sessizce ayrı ayrı yataklara uzanıyorlar.
Kadının elinde bir makas. Boşlukta açıp kapıyor.
“Olmuyor” diyor, “olmuyor. Bir türlü kurtulamıyorum şu bağlardan.”
Arkamı dönüyorum. Kapısı açık bir oda. Yatak görünüyor.
“Orada uyuyabilirsin.”
Onu yürürken izliyorum. Havada kendine yol açarak ilerlerken, hareketleri, etrafa yaydığı koku davetkâr. Az sonra yanındayım. Kadın artık görünür. Gerçekten güzel.
“Birlikte uyuyabilir miyiz?”
Parmağıyla işaret ediyor. Kafamı açık pencereden heyecanla uzatıyorum. Bir koşu dışarı çıkıyorum. İnsan çemberinin ortasındayız. Parlayan binlerce göz. Ağır ağır yaklaşıyor. Kadına geri dönüyorum.
“Hepsi uykusuz ve tek ev bu” diyor. Birinin nöbet tutması gerek ki yaklaştıklarında kaçabilelim.”
“Çimlerde uyusunlar.”
“Uyuyamazlar.”
“Neden?”
“Korkarlar. Rüya görmekten. Canavarlar rüyaların en tatlı yerinde gelir.”
Pencere dışına odaklanmış gözlerim, topraktan fırlayan korkunç ağızın uykuya yenik düşmüş gruptan iki kişiyi yutuşuyla kapanıyor. Açtığımda çim hızla eski halini alıyor.
Kadınla göz göze geliyoruz. Bakışları tahrik edici. Eli elime değiyor. Tutuyorum. Sıcacık. Birden gözlerini kaçırıyor. Ben de onun baktığı yöne bakıyorum. Kalabalık koşar adım. Elini elimden kurtarıp beni itiyor. Kalabalık ağır.
Nöbetteyim. Evin etrafında volta atıyorum. Sağa sola. İleri geri. Parlak gözler üzerimde. Zaman zaman canavar sesleri. Aklımda kadın var. Napıyor acaba? Rahat mı? Açık pencereden başımı uzatıp bakıyorum. Usta bir ressamın tablosundan çıkmışçasına. Uyuyor. Bebek gibi. Volta atmaya devam edeceğim. Sağa sola. İleri geri. İyi uyku açıyor. Sağa sola. İleri… Kadın gözüme çarpıyor. Çatıda. Kocaman kanatları var. Uçmak üzere.
“Hey, nereye?”
Yüzünü bana dönüyor olduğu yerde kanat çırparken. Eli göğsüne gidiyor. Bir menekşe söküyor kalbinden. Boşluğa bırakıyor. Bir damla da gözyaşı… Önce gözyaşı düşüyor avuçlarıma. Sonra rüzgârın getirdiği menekşe buluşunca can suyuyla, kelebek oluyor. Bakakalıyorum ufukta kaybolan kadının ardından. Kalabalık çember artık yok.
Gözyaşlarımı silmek üzereyken kelebek parmağıma konuyor. Çekip birkaç metre yürütüyor beni. Havada süzülerek uçarken onu takip ediyorum. Ağaçlar beliriyor geçtiği yerlerde. Çiçekler. Kuşlar. Kızıl sisli bir nehir beliriyor sonra. Salla ilerliyorum. Nehrin ortasında kara delik. Düşüyorum. Kara bir ormandayım. Kelebek kayıp. Ben duruyorum. Orman ilerliyor.
“Hayrola” diyorum. “Nereye?”
“Yağmurumu arıyorum” diyor.
Kendimi çorak toprakta buluveriyorum. Elimden kayan çanta gürültüyle açılıyor. İçinde iki bulut. Yükselip her biri bir omuzuma konuyor. Olduğum yere çöküyorum. Birkaç damla düşüyor bulutlardan. Ayak uçlarımda kıpırtı. Deliniyor toprak. Küçük bir menekşe beliriyor. Usulca büyüyor. Kadın oluyor. Kadının yüzünde gülücükler. Omuzlarında iki bulut. Ayağa kalkıyorum. Kanatlanıp ormanını aramaya gidiyor omuzlarımızdaki bulutlar. Az sonra dudaklarım dudaklarına değecek. Kalbim küt küt. Ilık nefes. En mutlu an. Birden yarılıyor toprak. Açılıyor korkunç ağız. Sonrası boşluk.
Canavar midesi iğrenç bir şehir. Vızır vızır arabalar geçiyor penceremden. Odamda menekşe rengi kelebek.
YORUMLAR
olricx
teşekkürler.
olricx
2017 tarihli güzel ve çirkin uyarlamasına bir göz attım az önce. şarkı söyleyen çaydanlık hoştu. aklıma daha acayip bir fikir getirdi. ilerde kullanırım.
sevgiler...
hena
Evet 2017 yapımı filmdi söylediğim...
yazını bekliyoruz o halde..
sevgiler..
ne güzeldi oli...çok ilginç gelecek belki böylesine içten yazıları resmederek okuyorum...o yüzden gözümün önünde o kadın...o iki bulut...boynundaki kravat...elindeki siyah çanta...o ağırlık...o boşluk...hepsi ama hepsi bi adım uzağımda sanki...
hörmetler:)
olricx
hörmetler benden.