- 644 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MİLİS YÜZBAŞISI İPSİZ RECEP
12.-14. yüzyıl arası Kafkasya üzerinden gelip Karadeniz kıyısı boyunca yerleşim alanları oluşturan Türk boylarından Emiroğlu Beyliği’ne bağlı göçerlerin Batum-Sinop arası bölgeye yerleştiğini; Karadeniz’de kurulan beyliklerin Osmanlı’nın bölgeyi kontrol altına almasıyla 15. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’ne entegre olduğunu, Bizans- Osmanlı dönemini araştıran akademisyenlerin çalışmalarından biliyoruz. Emiroğlu olarak bilinen Sarı Hüseyin ailesiyle birlikte 19. yüzyılın ilk yarısında Çayeli bölgesinden Rize’ye Portakallık Mahallesi’ne göçer.
Sarı Hüseyin’in çocukları olan Abdullah ve Recep, küçük yaşta bölgenin en popüler mesleği olan denizciliğe yönelmişler. Batum merkezli ticarette, kara yolu ulaşıma uygun olmadığı ve güvenlik sorunu yarattığı gerekçesiyle, deniz yolu tercih edilmekteydi.
Rize’den Batum’a portakal, limon taşınır, Batum’dan Rize’ye tuz, un getirilirdi. Osmanlı’nın son yıllarında devlet otoritesinin zayıflaması nedeniyle bölgede de asayiş sorunu ortaya çıkmıştı. Silahlı soygunların artması, taşıma işiyle uğraşanları silahlanmaya ve kendi adamlarıyla güvenliklerini sağlama arayışına itmişti.
Recep Reis’in Rize’de güvendiği arkadaşlarını ve yeğenleri Kara Emin ve Hamza’yı yanına alarak güvenlik sorununu çözmeye çalıştığı ve taşımacılık-ticaret işini sürdürdüğünü biliyoruz. En güvendiği arkadaşlarından Erol Evgin’in dedesi olan Tiryakinin yusuf, Çekmişin Bayram Ali ve Altıkanoğlu kardeşler milli mücadelede de yanında yer almışlardır.
Recep Reis yeğenleriyle mavna ile Rize-Batum arası mal taşımacılığı yaparken ağabeyi Abdullah Rize’deki işleri yürütüyordu. Ağabeyinin ölümü üzerine, küçük yaştaki Emin ve Hamza’nın sorumlulukları da Recep Reis’e kalmıştı.
Recep Reis’in Tiflis’te bulunduğu sırada Abdülhamit’e yapılan bombalı saldırı nedeniyle buradaki Taşnaklarla çatışmaya girdiğini ve ölümler nedeniyle arandığı için Tiflis’i terk ederek Batum’da dönemin bölgedeki en popüler işi olan fırıncılık işine girdiğini Çekmişin Bayram Ali’den öğreniyoruz.
Osmanlı’nın çöküş sürecinin hızlandığı bu dönemde, devletin kurtarılması yönündeki faaliyetleri artmaktaydı. Bu dönemde Recep Reis’in İttihat ve Terakki, Teşkilat-ı Mahsusa ve Karakol Cemiyeti gibi yapılanmalarla bağlantı içinde olduğu, silah arkadaşları tarafından anlatılagelmiştir
Recep Reis’in milli mücadeleye katılışındaki süreç şöyle: Mustafa Kemal. İttihat ve Terakki’nin Anadolu’daki örgütlenmesinden desteği Almanya’daki Talat Paşa aracılığıyla almış. Bilindiği kadarıyla Rize bölgesinde Teşkilat temsilcisi Mataracı Mehmet Efendi Recep Reis’le görüşmüş, Mustafa Kemal’in Milli Mücadele için destek istediği kendisine iletilmiş, Recep Reis bu teklifi kabul etmiş. Kendisine adam toplama yetkisi verilmiş. Topladığı adamlarla Adapazarı, Karasu-Kefken hattına yerleşmesi istenmiş. Oluşturduğu müfrezeye İpsiz Recep Müfrezesi adı, kendisine de Milis Yüzbaşı rütbesi verilmiş.
Rusya’da bulunan Enver Paşa’nın Talat Paşa aracılığıyla İpsiz Recep’e bir mektup gönderdiği, Anadolu’ya geçmek istediği ve yardım talep ettiği Şevket Süreya tarafından aktarılmaktadır. Fakat İpsiz Recep Mustafa Kemal hareketine bağlıdır. En yakın silah arkadaşlarından Çekmişin Bayram Ali’nin söylediğine göre: Karasu’da iken Mustafa Kemal Paşa’nın gönderdiği telgrafları yanındaki birine yüksek sesle okuttururmuş ve telgraf okunurken ayağa kalkıp dinlerlermiş.’
Bölgede İstanbul hükümetine bağlı grupların ayaklanmaları önemli sorunlar yaratıyordu. Mustafa Kemal hareketine karşı olan silahlı grupların tasfiyesi görevi yanında, Yunan birliklerinin Geyve Boğazı üzerinde. Ankara’ya ulaşmasının engellenmesine yardımcı olma görevi de ona verilmişti. Recep Reis’in adamlarının ayrıca İstanbul’dan Anadolu’ya milli mücadeleye katılmak isteyenlerin yol güvenliğinin sağlanması görevini de üstlendiğini biliyoruz.
İngiltere’nin yönlendirmesiyle Anadolu’nun Yunan Ordusu tarafından işgali başlayınca, İpsiz Recep’i Alaşehir Kongresi’nde Albay Refet Bey’le birlikte görüyoruz.
İpsiz Recep müfrezesinin en önemli görevlerinden biri Geyve Boğazı’na dayanan Yunan birliklerini vur-kaç yöntemiyle zayıflatmak ve böylece bölgede General Kazım Özalp komutasındaki düzenli birliklerin işini kolaylaştırmaktı. Kazım Özalp anılarında bu faaliyetlerden söz eder. Genel Kurmay Harp Dairesi belgelerinde İpsiz Recep Müfrezesi’nin vuruşarak geri çekilme taktiğinden söz edilmektedir.
Recep Reis’in Sakarya bölgesindeki faaliyetleri sırasında İstanbul’daki azınlıktan bazı silahlı grupların özellikle Sarıyer-Beykoz bölgesinde Müslümanlara saldırdıkları haberleri geliyordu. İstanbul’un işgaliyle birlikte özellikle bazı Rumlar silahlanmıştı. İpsiz Recep’e bu grupların tasfiyesi için talimat verilmiş. Bu ayaklanan Rumların içinde en tehlikelisi, Sarıyer bölgesinde faaliyet gösteren ’’Andon Çetesi’’ imiş. Andon ve adamlarının sıkça gittikleri bir lokanta varmış. Emice burada bulaşıkçı-garson olarak çalışmaya başlamış. Bir gece Andon ve adamları içki alemindeyken Emice Andon’un masasına servis tepsisiyle gitmiş. Tepsinin altında revolveri varmış. Andon’a ateş etmeye başlayınca dışarıda bekleyen adamları içeri dalmış ve büyük çoğunluğunu temizlemişler. O günden sonra Sarıyer bölgesinde asayiş sorunu olmamış. Bu tür faaliyetler diğer bölgelerde de sürdürülünce İstanbul’daki, İngiliz işgalcilerinin temsilcisi Osmanlı Hükümeti’ne İpsiz Recep ve adamları için bir tutuklama kararı çıkarttırmış. Bu kararın bir nüshası İstanbul’daki Osmanlı arşivlerinde çalışan M. Safi tarafından bulunmuş ve Rize Vakıf Dergisi’nde yayınlanmıştır.
Sakarya Muharebesi!nin yoğunlaştığı bir dönemde İstanbul üzerinden deniz yoluyla silah-cephane naklinin mavna ile yapıldığı bir sefer sırasında, fırtına çıkmış ve mavna Karasu açıklarında parçalanarak batmış. O kazadan sadece çocuk olduğu için mavna batmadan bir tahta parçasına bağlanarak denize atılan Molanın Bayram kıyıya canlı olarak vurmuş ve kurtulmuş. O zaman 14 yaşındaymış. Anlattığına göre İpsiz Recep’in yeğeni Kara Emin ve tayfalar İstanbul’dan aldıkları bazı silahları iyice sardıktan sonra tahtalara bağlamışlar. Kendilerini de bu tahtalara bağlamışlar. Fakat malzemeleri kurtaralım derken fırtınada tümü boğulmuş. Ve cesetleri kıyıda bulunmuş. Bu yükler onların kurtulmalarını engellemiş. Çekmişin Bayram Ali, Recep Reis’in diğer yeğeni ise bir çatışmada şehit olmuştu.
İpsiz Recep’in en güvendiği adamı Tiryakinin Yusuf bu olayın Emice’yi çok üzdüğünü, Hamza’nın bekar olduğunu, Kara Emin’in Rize’de bir-iki yaşlarında iki çocuğu olduğunu, onları büyütebilmesi için Kara Emin’in eşi Fadime’ye bir miktar altın gönderdiğini söylermiş.
İpsiz Recep, Yusuf’a çok güvenirmiş ve uyumak istediği zaman onu çağırırmış. Yusuf gelince de, ’’Ben uyuyayım biraz güvenle’’ dermiş.
Savaş sonrası TBMM kendisine İstiklal Madalyası vermiş ve maaş bağlamış. Fakat bu maaşı İpsiz Recep Kızılay’a bağışlayarak, ömrünün son günlerini geçireceği Karasu’ya yerleşmiş. Mustafa Kemal Paşa’nın Meclis’te görev alma teklifini kabul etmemiş, fakat ’’Karasu’da bir Emicen olduğunu unutma’’ demiştir. Işık içinde yatsın!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.