- 477 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EVRAKA...
Ç/ağlayan ne varsa ihbar etmeliyim ve gizemin her rafına yığdığım sır dolu kitaplarla hayatı ve mutluluğu inşa etmeliyim.
Bilgi dağarcığımda boyutsuz ovalar ve tepeler var bir de aksıran iç sesime, çok yazmalıyım, demenin de meali akşam karanlığı.
Gönlün rotasında kalpazan düşlerimi b/arındırıyorum ve göle maya çalıyorum huzurun dipçiğine tutunduğum ve tutuklu kaldığım tüm muteber duyguların yasını tutuyorum devre arasında günün.
Renklerin bağımsız coşkusunda resmettiğim her mevsim aslında içimdeki telaşlı çocuğun hızına yetişemeyişimden.
Bağdaş kurduğum ayaklarında ön sözümün aslında provasını yaptığım ölümün belki de açık tuttuğum gözlerimi kapatıp içinde kurulan sirkte koşmaktan yorulmayan Arap Atına duyduğum kıskançlık.
Aşmam gereken engeller var bizzat benim koyduğum.
Aşmam gereken engeller var insanlığın yorgun doğasında alt edemedikleri kötülük ve zulüm yüzünden yüzleştiğim sıkıntılar.
Her sirk hayvanına ayrı özen gösteriyorum.
Bazen ağırdan aldığım hayallerim yine kaplumbağa adımlarla üstelik sırtlandığım beynimle yüreğime söz geçiremediğim…
Evraka, dediğim her cümlede boyutsuzluğumu da ilan ediyorum ve aşka ve inanca düşkün özlem yüklü beyitlerimde okuduğum duaların huzur nakşettiği bir pantomim oynuyorum belki de aslında mimiklerimde asılı karıncalar sayesinde çalışkan olmaya ahdettiğim lakin mızmız varlığımın ket vurduğu.
Sanrı yüklü coğrafyalarında insan izleklerinin ve demirbaşı iken hüzün ben sadece solluyorum önümdeki duyguyu.
Göz teması kurduğum kurmadığım…
Aklımın ritmine yenik düşen bir nüans belki de ikircikli dünyaların akışkan doğasında ben sadece kendimle yüzleşmekten pek bir haz aldığım.
İklimin doğurganlığı bana da sirayet ediyor ve bahara nazire yapan gülümsememi evrene armağan ediyorum.
Her kaygımı inanca bandığım aslında her duygumun közünde telvesi bol kahveler pişirdiğim ve demli mizacımla dem tutuyorum nemli göğün her rahmetine dikip de gözümü feraha çıktığımın da müjdecisi iken öykündüğüm ne varsa yarına dair.
Posta güvercinleri ise güncellemişken kanatlarını günümüz dünyasında belki de tek mektup yazan kimlik olma yolunda sırtlandığım bir misyon belki de iç sesimin muzip tınısında varlığımı katlarken her cümleyi de içimde pişirip taze mektup kokusuyla içlendiğimi içerlemekle eşleştirip bir bir kıyıma uğradığım koca ömrün geçitlerinde ödün vermeden yaşamayı ve mutluluğu hak ettiğim gerçeği ile sığındığım katında rahmetin ve sınandığıma vesile bunca devingen öykülerin.
Derlediğim.
Dertlendiğim.
Densizlere bir cevap olarak sunduğum sükûnetim.
Surların dibine serdiğim aşkın arka bahçesinde şehri İstanbul’u anıyorum her yazdığım satırda bir İstanbul kızı olmakla övündüğüm ve daha da ötesinde bu vatanına sevdalı bir fert iken belki de tüm çabam devletime olan borcumu ödemek ve insanlığımı koruyup kolladığım kadar inancın her kademesinde sınıf atlamak yine hakkıyla bir mümin olmak adına taviz vermediğim değerlerimi gözümden sakınırken ve peyda olan o sessizlik…
Geceyi dinlediğim.
Evren beni dinlerken.
Aslında ruhumu dinlendirdiğim ne de olsa sınırsız coşkuma tek tanık iken Mevla…
YORUMLAR
Eğer son birkaç yılda önemli bir fikrinizi değiştirip yenisini edinemediyseniz hemen nabzınızı kontrol edin.Ölmüş olabilirsiniz.. G.BURGESS
Çok doğru bir söylem.
İnsan yapılan yanlışları gördükçe kendine yaklaşıyor daha doğrusu ehemmiyet sıralamasına koyuyor hem insanları hem de idealarını.
Edebiyatın güzelliğini savunmaya devam ediyorum ve edeceğim de.
Değişmeyen tek gerçek.
Ama görüş alanımda değişen çok şey var ve ne de çok insan ilk günkü kimliğinden uzak bu anlamda korumak kimliğimizi bir de ilkelerimizi.
Kabul görmek ya da görmemek bir de ön yargılar.
Hiç sorun değil ve asla da yolumdan alıkoyamaz.