- 481 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Nasıl Yaşar Neden Ölürüz 1
"Her can ölümü tadacaktı"; kişinin kendisi ölümü yaşamadığı halde ölümü yaşamışçasına belirten (!) bu söz halk folkloru içinde ki gözlemsel (gözleme dayalı) bir sözdür.
Unutmayınız ki, inşamız içine giren özdek ve diğer özdek, özelliği olan doğa kuvvetleri; 13,8 milyar yıl önce başka bir evrenin uzantısı olarak dönüştü.
Yani başka şartların ürünü olmakla yola çıkan özdeki inşa şimdiki halimize kadar evirilmişti. Yani ne Dünya ne evren ne de hayat; bizim için değildi. Bizim için evirilmemişti. Aksine biz bu evrimim ürünüydük.
Yasa belli şartlar altında belli durumla davranan olgu olay süreçleri olmakla pekin bilgidir (duru-açık seçik bilgidir). Yasa size bilgi vermez. Siz bir yasayı bilgi olarak açıklıyorsanız bu teoridir.
Teori de çok doğru, çok kesin bilgi olmakla beraber, her zaman ve daima eksikliği ikame edilecek bilgi olarak bakılan bilimsel çalışma yöntemidir.
Her an bir yönü ile yanlışının eksiğini giderme, umulur, beklenir. Yani bunlara doğa yasaları gibi mutlak gözü ile bakılmaz. Pratiğe uygulanır. Her an yeni açıklamalarla desteklenir. Geliştirilir. Elektrik teorisi gibi. Bu teori ile çamaşır makinası, televizyon bilgisayar çalıştırırız.
Kendisi değil, içeriği eksiltilir. Yanlışladır doğrulanır. Ancak teorinin kendi referansı bir yasa olmakla, teori yasaya göre olmak zorundadır. Bu nedenle teori mutlak değilse de doğruluk payı hep çok yüksektir.
Teori her zaman yüzde yüze yakın doğrulukla ama hep yüzde yüz olmayan değerle örneğin %99,99 değeri aşamayan bir doğruluk olarak görülür. Ki mutlaka öyle olmalı. Teori bir yasanın, neden ve nasıl öyle oluşunu açıklar.
Sözgelimi adına yerçekimi, kütle çekimi, gravitasyon denen yasayı açıklayan Newton teorisi, Einstein’ın Genel ve özel görecelik teorisi ve bileşik alanlı kuantum teorisi hep bu bir türlü eksiği dolmayan ve dolmayacak olan teorem olmakla %99’luk kısma ikame olacak tamamlana bilir durumuyla yasanın açıklayıcısıdırlar.
Bu teorilerin hiçbiri birbirini yanlış kılmazlar. Birbirinin eksikleri üzerine birbirini geliştirir. Biri diğerini daha bir etraflı boşluk alanlarla açıklayan teoriler olmakla, hepsi de sonuçta kütle çekim yasasını nedeni ve nasılı olan durumlarıyla birbirini açıklayan tamamlayan teorilerdir.
Newton teorisini bilmezseniz Einstein teorisini ve Heisenberg teorisini anlayamazsınız. İşte bunun gibi Evrim de bir yasadır. "Cisimler yere düşer" söylemi nasıl yerçekimi yasası içinde kavranırsa "bütün canlılar da cansızlar da farklılaşır" söylemi evrim yasası içinde değerlenir.
Darwin’in doğal seçilim teorisi evrime ilişkin bir açıklama ce cevap olmakla evrim yasasının işleyişini açıklamaya çalışır.
Yine, Van Valen’in red gueen effect teorisi evrimi bir başka biçimde açıklayan teoridir. Red queen effect ile der ki evrimde bir tür gelişirken -çevre gelişirken- çevre içinde buna bağlı olarak başka bir tür de gelişir, değişir. İşte bu isim bu türün gelişmesine verilen bir addır.
Lamarck teorisi. Ve yine Dawkins’in Gen bencil diri. Gould’un sıçramalı evrim teorisi, Feynman ve sicim teorisi vs. hep evrim yasasının nedenini, nasılını açıklamaya çalışan yaklaşık ve kimi kez pratik bilgidirler.
Şunu da belirterek bu konuyu kısaca burada kapayayım. Teori bir olgu ve olayın sürekli olarak doğrulanmış gözlem ve deneylerini ele alır. Teorinin bir yasayı açıklaması teori kapsamında olduğu gibi yine teori henüz deney içinde doğrulanmaya sokulmamış bir kuram durumunda da olması hep mümkündür.
Aksiyomu ile ortaya konan hipotez ispatlanmakla teori olmadığı gibi teori de ispatlanınca asla yasa olmaz.
Büyük patlamadan önce zaman, kütle, enerji, foton kütle olmadığı için ağırlık çekim görünür nesne yoktu. Yani enerji olsa da görünmezdir.
Kütle oluşunca zaman başladı. Birim hacme düşen kütle miktarı olağan üstü yoğunken 1 cm³ hacim de kütle, akıl almaz denli bir kütle ile trilyon tonlardaki değerleriyle ağır gelecektir.
Birim hacim kütle bu basınçtaki patlamalarla o birim hacimdeki madde seyreldi genişleme başladı m³ te 8, 10 atom seviyelerine kadar seyreldi genişledi. Böylece zaman ve özdek geleceğe doğru akışına başladı
YORUMLAR
Yanlış mı anladım...Bilim diyorki; benim söylediğim doğrudur lakin yeni soylecegim doğru eskisini geçersiz kılarsa biri miadını doldurmak üzere her ikisi de doğrudur. Yani bilim katı ve net bir şekilde "bana iman adın"diyor. Sonuçta bu günkü bilimin sahipleri emperyalistler bilgiyi halka doğru olarak ne kadar yayarlar. Şüpheli....halk için ilk okul seviyesindeki bilgi bile fazla der bilimin sahipleri.
Bayram bey,
Evren oluşumunda ve işleyişinde biraz fazla mekaniklik yok mu? Doğrusunu isterseniz bu fazlaca bir tek düzelik çeşitliliği nasıl sağlıyor biraz şüpheli. Bilincin evrimini bile Descartes mekaniklikle açıklamış (ruhun ihtiraslari)
Zeka,ruh,mind her neyse maddeye ve enerjiye ait değilmiş gibi gözüküyor.
Huzur ve sağlıcakla...
Bayram KAYA 1
Bir şeyin belli koşullarla, belli şartlar altındaki her uygulaması o sonucu veriyorsa bu böyledir der. Ta ki göstere biliyorsanız "siz onun öyle olmadığını gösterene" kadar.
Bilimsel olup ta kral öldü yaşasın yeni kral denen bir bilimsel uygulama bilmiyorum.
Bilim Nevton yasasına yok demez. Aksine Nevton mekaniğinin göreceli bağıntı içinde ve kuantum dünya içinde ne olduğu ne olması gerektiğin açık seçik ifade etmektedir.
Bu Nevton'un kütlesi büyük olan cisim kütlesi küçük olan cismi kütlesiyle orantılı çeker diyorsa bu yanlış değildir.
Görecelik yasasına göre Nevton yasaları Dünya gibi özel bağıntılı yasalarla görece öyledir. Oysa genel bağıntılı Evren salınımlı alan büyük kütleli cisimler tarafından eğilip bükülmektedir.
Dört bir tarafından gerili bir çarşaf üzerine yarım kiloluk bir kütle koyun. çarşafın nasıl eğilip bükülmekle kırışmalar ortaya koyduğunu görürsünüz.
Bükülmüş çarşaf uzay zamanı içine yarım kiloluk kütle kadar olmayan muhtelif büyüklükte bilyeler attığınızda; bilyelerin kimi kütleye düşerken kimileri kütle çevresinde bir süre dönmeye başlarlar. İnternette simülasyonları çok var izlene bilir.
İşte bu Nevton mekaniği dediğimiz çekim aslında Nevton mekaniği gibi bir çekim değildir. Fakat Jüpitere uydu gönderirken de enerji tasarrufu yapmak için Nevton yasalarına göre mekiği Jüpiter çekim etkisine sokmakla saatte kırk bin kilometre hıza kadar yakıtsız bir hız elde ederiz.
Burada Ne Jüpiter mekiği çekmekte, ne de mekik Jüpiter'e doğru çekilmektedir. Jüpiter'in büktüğü uzay zaman alanı içinde mekik Jüpiter çöktürme alanına doğru ivmektedir. Mekik belli bir açı ile Jüpiter'e yaklaşmadıkça mekik Jüpiter'e de düşmez. Çevresindeki bir kırışmış alan içinde döner durur.
Nevton'un çekim yasası yanlışlanmıyor Nevton'un çekim yasası tanımındaki eksiklikler açıklanıyor. Dünya özel bağıntısına göre olan açıklama evrene göre yapılmaktadır. Bu çekimin kuantum durumunu hiç anlatmayım. Biri sindirilmeden diğeri anlaşılamaz.
Yani jüpitere doğru düşen cisim kuş tüyü de olsa, Himalya dağı da olsa aynı hız ve ivmeyle düşerler.
Yani bükülmüş uzay alanda kütlesine orantılı çekim yoktur. kütlesine orantılı çekim Dünya gibi alan içinde hava direnci vs. gibi etkilerle Dünya gibi belli koşullarda geçerlidir. Nevton yasaları böylece daha iyi anlaşılmıştır.
Bilim bana iman edin hiç demez. Aksine kendisinin sürekli sınanıp sorgulanmasını ister. Bilim iman mantığı değil dinler iman mantığıdır. Bu da kendisini sorgulatmayan sistemler için normaldir
İkisi de doğrudur mantığı Dünya şartlarında aynı yükseklikte ve aynı anda yere doğru bırakılan demir bilye her zaman tüyden önce yere düşer.
Oysa jüpiter'e doğru demir bilye de tüyde aynı hızla aynı anda düşerler. Tabii ki atmosferden girer girmez Jüpiter iç koşullu özel bağıntıyı unutmamak şartıyla. Bu bakımdan ikisi de doğru.
"Sonuçta bu günkü bilimin sahipleri emperyalistler bilgiyi halka doğru olarak ne kadar yayarlar. Şüpheli." bu değerlendirmenize çok doğru. Ve rezerv koyuyorum .
Değerlendirmeniz içinde "emperyalistler " demekle değerlendirmenin cevabı bundan daha güzel ifade edilemezdi. Emperyalist olmayan kolektif bir süreç bilimi saklamayacaktır (semantizm-bilmesinlercilik). Çünkü kâr güdüsü olmayacaktır.
Tek düzeliğin karmaşık ilişkilerin çeşitliliği nasıl sağladığı bir anda ortaya çıkan süreçler değildir. Hem çok basit hem de alanına ilgisi olmayanlar için haliyle anlaşılır değildir.
Dekart çok müthiş bir analisttir. Ancak unutmayınız ki Dekart bizim bildiklerimizin şöyle binde birini bile bilmiyordu.
Dekart ne evrimi biliyordu. ne atomu duymuştu, ne elektrondan haberi vardı. ne genel ve özel bağıntılılık yasalarını biliyordu ne bile kuantumdan, evrenin yaşı ve çapından haberi vardı. Evrimi bilmeyenin bilinç evrimini açıklaması düşünülemez.
Ruh kavramı öznel oluşumun enerji düzen yasaları içinde olmakla özellikle kolektif ruh kişiyi ruh hastası yapmaktadır. Ruh kendi başına bir yeti değildir. Ruhun bir ucu dıştan kolektif bilinçli, kolektif tutumlu, davranışların kişi dünyasına yansımasıydı. Kolektif birim zamanlı kolektif bilinciniz, kolektif tutum ve yeteneğiniz olmasaydı; ruhunuz da olmayacaktı.
Ne ruh ne zeka maddeye ait değil demek doğru olmadığı gibi maddedir diye mekanik ve ham yaklaşmak ta hiç doğru değildir. Zaten madde bir kuantum durumun görece belirmesidir.
Oysa evrende görece maddeye kadar ve madde üstü o kadar çok kuantum durumlar var ki. Bunun bugünkü bize öğretilen mantık anlayışıyla anlatmak ve anlamak olası değildir.
Sevgim kere sevgimle ...