- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AY/a (uyanış)
Her nedense kendimi sana anlatma başarımı bu yaz akşamlarına borçluyum. Gün ışığına aksanı bozuk hiçbir uğraşı edinmedim. Keza edinmek de aynı; edinme misim de aynıydı. Belki yüreğimin götürdüğü o yer beni; ben ben olmayınca da.
Derler ki " çok birikenin savurganı mutlaka bulunur" bende savurganlığımı tam sessizliğe göre ayarladım. Biraz kısık sonra duruma göre alıştığım o güzelim cümleleri edersen.
Tabi ki etmeni bekliyorum. Etmenin çok acı/liyeti olduğunu sende önce saklamak istedim. Avuçlarım bomboş dilim balık oltasında ve cümlelerim daha da bir dalgalı olunca beceremedim.
Ama sen güzel cümlelerini bir an önce bizim faydamıza azat etmelisin. Çünkü biz kadar İki adım beri ve ötemde gelip sadece durabilen faydalansın da isterim.
"-Kime bu cimrilik İnsana demezler mi? Ulan cüzdanın boş ve aklın da. Boş değil ki!"
Lakin yüzünün asıldığı ve her bir noktayla çamurlaşan bir dünya dolusu insan var. Eğer kimi ayıklayacağını karar vermek gerekirse azizlik suya düştü. Tıpkı o diğer iki cemreler gibi, senin benim onların bütünü de
.
Elde olanın bir bardak suyuna gelince vaaay ki! Ne vay! Her şey bir yıkanış arına bilme peşindeymiş ona göre davranmalısın da
.
Sonrası daha sonrasına kolay gelir. Heves ettiğin o sevgi içine kıvrılmış bir pantolon paça gibi ütülenmek ister. Giyinmenin o kabataslak bahanesine gelince taşındığın ve taşınma yetkisi elinde bulundurduğu o kalp, senin olması ve olmaması da. Hiç önemli değil
Daha çok ruhunda herkesinin yakasına para iliştiren bir erkek olasılığı var. Ama aklının götürdüğü her yer sana rezil bir kadınlık bırakacağını unutma!
Bu vesile ile buharlaşma mantığını gözden iyi geçir
"-Kime bu cimrilik İnsana demezler mi? Ulan cüzdanın boş ve aklın da. Boş değil ki!"
Hayat sahnede oynadığın oyunun kurallarını ne az; nede fazla tam boyutuna göre genişletirken.
Ama sen beynindeki o kara kutuların çoğul yönüne takılıyorsun.
Acaba bulunması mı? Yoksa bulunmaması gerekli? Benim tek bildiğim ve iç çektiğimi şeye gelince sen bilgeliğin duymazı ve görünmezi olup biraz bildiğim sorularla beni kazanmaya bak
bu sabah iyi yanımda kalkmış sana sırlarımı da emanet ediyorum .iyi dinle !
Benim gücüm ancak bana yetiyor. Başkalarından çok kendimle örnekleşen biri olduğum bu güne ise hiç kolay gelmedim.
Ve ne kötü bir histir ağırlığınca sana bedel biçilmesi demi! Her salı uğradığım bir pazar tezgahım var
Mesela hiçbir yer gezinmeden ve kendini yormadan. Hemen orada.
Güzel yaşamanın çakmasını ucuza kapatabilirim? Niye .uzaklara gideyim ki! Ve bütün yaşantımla beraber hiç abartısız ilk defa keyfe hatırlı bir an yakalamışım ve onu hiç bırakır mıyım? Bütün gün koltuk üstü bedenime şekillenip dururum.
Dediğime hiç bakma /
"-Kime bu cimrilik İnsana demezler mi? Ulan cüzdanın boş ve aklın da. Boş değil ki!"
Biliyorum sen kafaya koymuşsun gitmenin daha hayırlı olacağını da.
Bana hiçbir şey olmaz, hani oldu diyelim.
Birinin peşinden matemi ben deyip ağlamayı bırakalı çok oldu. İyi de olmuş alışkanlık ters bir rüzgârla beni önüne katıp şu an buralara kadar getirenim di.
Şimdi ve içimden avaz avaza neyin benden çok hatırı emeği var diye bağırmak gelir.hemde nasıl bir çığlık bu yok kalsın be gülüm!
Tam sekiz buçuk ayın gerisini bir anlatayım sana
iyi dinle beni!
İçilmeye unuttum son sigaramı kül ile senden bir karış acı ile daha büyümesinin. o İkinci şansa hiç bırakmam
Onu artık gözyaşımla sulamam.
Çünkü annemin bir tek bende kırk yıl değil; tam elli iki yıl hatır vardı. "Sen hiç ağlama" derdi. Ve uğruna ağlamadığım o kişinin günahını yüklenme mi de.Ama sık sıkıya tembihlerdi.
Ben yasakların olduğu bir şehre dikilen anlamsız bir bitki olmaktan çıktım. Ve sanki bir fahişenin sımsıcak kollarında. Adeta yirmisine, İş çıkarıyorum. Kısaca bir terli tenine o ergenlikteyim.
Bu evrende tek ve eşsiz bir varlık değilim ve ergenliği kendi çapında herkesin yaşadığını biliyorum. Elimde bir gitar vücudumun her bir karesine serenatlar yaparak buluyorum kendimi.
Arzularım adil bir düzenin en son basamağında. İnişin kefir mayası gibi sıcağına kesilir süt dışım ve Çene boynuma doğru bir dokunuş hakim sonra fark ediyorum ki onlar hep var olan korku idi.
Zaman bir mini put bulmuş kendine yedi güne tapınıyor. Bense, evet farklı şeyleri tanıtıyorum şu avuç hissine ve bekleyiş ekleyen göğüs uçlarıma da.
Elbiselerim;sanki çıplaklığa sahte bir imza gibi, Kimi yarı hayalim var.
Bacaklarımı saran kısa şortumu topuğa ineme mucizesine takıldığım anlarda oluyordu…
Gündüze pek yakınlaşma yoktu. Ama geceleri bir fena oluyorum ve olduğunla idare etmenin şekil şemalini iyi öğrenmenin bir tık arkasındayım.
Her zaman haklı değil kaçamak bakışlarım bir severken yüreğim ağzıma geliyor. Otuz iki takma dİş gibi gülüşümü saklayan o dudak ıslaklığı
Sanki ateşten yanan plastik poşet gibi hızlıca yamulup ve gözden düşüyor
Sen cennetimin kemiksiz yanım
ve bir sen biliyorsun yemin cephaneliğimin boş olduğunu .tövbesiz geçen bu ömre
Sen hiç kimseye söyleyemediklerimin başından geliyorsun
Sadece kötürüm bir yalnızlık seni aklımdan ve kalbimden alır.
Kime bu cimrilik
diyenlere
bari sen kız yerime.....
17-07-2019 zaralıcan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.