- 289 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM-4
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM-4
Geç vakit Asayişe dönüp elimizde çantayla Sedat Amirin odasına girdik. Sedat Amir,
‘’ Başın sağ olsun Cahit. Babanın ölümüne üzüldüm
‘’ Sağ olun Amirim, babamın ölümü normal bir ölüm değil. Düpedüz cinayet.
Bende öyle tahmin etmiştim, diye cevap verdi Sedat Amir. Sonrada devam etti. ‘’ Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? Bu işin altından pis kokular geliyor.’’
‘’Amirim katili buluncaya kadar bu işin peşini bırakmayacağım. Siz ne yaptınız?’’
‘’ Sahil güvenlik tankerin yolunu kesti. Her taraf didik, didik arandı. Bir tona yakın hap ele geçti. Senin götürdüğün valizi de ele geçirdik. Valizin içi yüzlük Amerikan doları ile doluydu. Baban seni kullandı.’’
‘’ Yanılıyorsunuz Amirim, babam son anda yaptığı kötülüklerin farkına vardı. Beni bilerek işin içine karıştırdı. Düşünün ben o valizi götürerek kuryelik yapmasaydım, bir ton hap ve paralar kimlerin eline geçecekti?’’ Babam benim ne kadar meraklı olduğumu bildiği için işin içine karıştırdı. Son saatlerinde bana olan vefa borcunu böyle ödedi. Eve saldıranların kimlikleri tespit edildi mi?’’
‘’ Öyle büyük vukuatları olmayan sıradan tetikçiler.’’
‘’ Sıradan değiller Amirim birinin yüzünü sonradan hatırladım. Onlara da sıra gelecek.’’
‘’ O çantada ne var?’’
‘’ Bizde bilmiyoruz amirim. Büşra ile sizin yanınızda açmayı düşündük. Bu çantayı tanıyorum babamın. Anahtarı da üzerinde olmalı.’’
Bu sırada Cansın kapıyı tıklatıp içeri girdi.
‘’ Gelebilir miyim Amirim?’’
‘’ gel Cansın.’’
Elindeki poşeti yere bırakarak, ‘’ Cahit Baş komiserim babanızın giysileri.’’
Cahit yerinden kalkıp giysilerin ceplerini karıştırmaya başladı. Pantolonun cebinden anahtarı çekip aldı.
‘’ Anahtar burada Amirim çantayı açabiliriz artık.’’
Anahtarı çantanın kilidine sokarak çevirdi. Çanta hiç zorlanmadan açıldı. Cahit,
‘’ Burada yaklaşık beş yüz bin lira karşılığı dolar olduğunu tahmin ediyorum, ama telefonlar yok.
Çantayı masanın üzerine boşaltınca paraların altından iki telefonda çıktı. Büşra,
‘’ Telefonların biri senin diğeri de babanın olmalı?’’
Cahit, evet diye cevap verdi.
Büşra,
‘’ Şu kağıt parçası da ne? Baksana?
Cahit, kağıt para destesinin arasına sıkıştırılmış notu yüksek sesle okudu. ‘’ Evdeki kasaya bak.’’
Bu sırada Kirli ve ekibi Asayişe girdi. Kirli doğru bizim yanımıza geldi.
Sedat Amir,
‘’ Kirli, yine yapacağını yapmışsın?
‘’ Öyle oldu Amirim, başka türlü kaptan ikna olmayacaktı.’’
Neyse olan olmuş diye cevap verdi Sedat Amir. Amirin yanından ayrılıp Leylaya uğradım.
‘’ Detaylı bir rapor istiyorum. Çıkmadan evvel elimde olsun?’’
Baş üstüne Baş komiserim.
2
Asayişten çıkarken kapıda Serra Komiserle karşılaştım. Selamlaştık, birkaç adım yürüdükten sonra, arkamı dönerek
‘’ Serra, bakar mısın?’’
‘’ Buyurun Baş komiserim?’’
‘’ Bu akşam için birine verilmiş sözün var mı?’’
‘’ Yok, Baş komiserim. Neden sormuştunuz?’’
‘’ İşin yoksa bu akşam sana yemek ısmarlamak isterim.’’
Serra şaşırmıştı, biraz durakladıktan sonra, ‘’ Tabii ısmarlayabilirsiniz Baş komiserim.’’
‘‘ Saat sekiz senin için uygun mu •• ?’’
‘’ Uygun Baş komiserim, Çapa otobüs durağında olacağım.’’
Cahit Baş komiserin yanından ayrıldıktan sonra Serra, Hansa ile karşılaştı.
‘’ Şu Cahit Baş komiser çok acayip adam Hansa.’’
‘’ Neden Serra?’’
‘’ Bu akşam bana çıkma teklif etti.’’
‘’ Kabul ettin mi?’’
‘’ Biraz düşündükten sonra kabul ettim.’’
‘’ Bak Serra, sakın aklına başka düşünceler gelmesin. Bu adam acılı. Babası daha bugün öldürüldü. Sana çıkma teklif ettiyse, bunun altında başka sebepler vardır. Etrafına dikkat et.’’
‘’ Öyle mi diyorsun Baş komiserim.’’
‘’ Yanına silahını almayı unutma. Böylede paspal giyinip gitme. Kadın gibi giyin.’’
‘’ Emredersin Baş komiserim.
Saat tam sekizde durakta bekliyordum. Önümde bir Mercedes durdu. Direksiyonda oturan adam uzanarak kapıyı açtı.
‘’ Buyurun Serra Komiser.’’
Kapıyı bana açan Cahit baş komiserdi. Yan tarafına oturdum, ‘’ Şimdi ne yapıyoruz?’’
‘’ Gideceğimiz yerde gözüm kulağım olacaksın. ‘’Caz Bara gidiyoruz. Yanımdan bir dakika dahi ayrılmayacaksın.’’
‘’ Ya lavaboya gitmem icap ederse?’’
‘’ Tut kendini evde gidersin.’’
‘’ Tamam, tamam şakaydı.’’
Acele etmeden ağır, ağır Beyoğlu’na doğru yola çıktık. Benim içinde epey değişiklik olacaktı. Barın önünde durduk, Cahit Baş komiser benden önce arabadan inerek, Kontak anahtarını kapının önünde duran valeye atarak, ‘ arabayı parka çek komutunu verdi. Centilmen bir şekilde elini belime atarak bardan içeri girdik. Kapıda bekleyen korumalardan biri, ‘’ başınız sağ olsun Cahit Bey, babanız bir kazaya kurban gitmiş.’’
‘’ Sağ ol Yusuf dostlar sağ olsun. Vakit kaybetmeden bana hemen Orçun’u bulun.’’
‘’ Baş üstüne efendim.’’
‘’ Hadi şekerim, bizde içeri girip boş bir masa bulalım.’’
Koşar adım yanımıza gelen garsonlarda biri, kalabalıktan uzak bir masaya götürdü. Cahit, Garsona,
‘’ Bana Orçun’u bul hemen?’’
‘’ Haber veriyorum efendim.’’
Ben iri, yarı sakallı çam yarması gibi bir adam beklerken, garson ufak tefek zayıf bir adamla konuşmaya başladı. Bizi işaret edince, adam vakit kaybetmeden yanımıza geldi.
‘’ Hoş geldin ağabey başın sağ olsun.’’
‘’ Sende sağ ol Orçun Otursana.’’
‘’ İçeri geçelim ağabey.’’
‘’ Peki dediğin gibi olsun, ben içeri geçiyorum canım.’’
Garsona seslenerek,
‘’ Hanımefendi ne istiyorsa getirin misafirimdir.’’
‘’ Baş üstüne efendim.’’
Kapısı dışarıdan belli olmayan dar bir koridora girdik. Orçun soldaki ilk kapıyı açarak, bana yol verdi. İçeri girdik, tahminimin aksine çok güzel döşenmiş bir oda idi. Karşılıklı oturduk. Orçun,
‘’ Çok üzüldüm ağabey, babanın üzerimde çok büyük emeği vardı.’’
‘’ Şimdi bunları boş ver bana önce Karamürselliler kim onlardan bahset?’’
‘’ Ağabey seni severim onlara bulaşma. Berbat adamlar.’’
‘’ Orçunnn kafamın tasını attırma.
‘’ Abi İstanbul’u parsellemişler, bir zamanlar Bay Robert vardı. Bütün pis işlerin altından çıkan, şimdi onun yaptığı işleri yapan Karamürselliler var.’’
‘’ Bu kadar mı?’’
‘’ Abi kaçakçılık onlarda, kadın ticareti, uyuşturucu kalpazanlık ne ararsan var.
‘’ Büyük baba kim?’’
‘’ Sermet Bey diyorlar. Soyadını kimse bilmiyor. Adamın astığı astık, kestiği kestik. Kimse karşı gelemiyor. Bana, ona ulaşabileceğim bir aracı bul. Sana vereceğim isimler hakkında araştırma yap. Tamam mı?’’
‘’ İki gün sonra gel ağabey elimden geleni yapacağım. Bunları hallettikten sonra ortadan kaybolmam lazım.’’
‘’ Merak etme o iş bende. İçeri geçelim.
Serra’nın yanına döndüm.
‘’ Masa niye boş, bir şeyler ısmarlamadın mı kendine?’’
‘’ Seni bekledim, konuşmanız bitti mi?’’
‘’ Evet, ne içersin?’’
‘’ Meyve suyu.’’
‘’ Serra, burası gazino değil bar. Bira içer misin?’’
‘’ İçelim bakalım.’’
Biraz sonra bir tabak çerezle biralarımız geldi. İçmeye başladık. Serra,
‘’ Ne yaptın bir şeyler öğrenebildin mi?’’
‘’ İki güne kadar haber gelecek. Sen ne yaptın?’’
‘’ Buradakiler seni seviyor mu? Sevmiyor mu anlayamadım.’’
‘’ Ayaklarına çelme taktıklarım sevmez, ama sevenimde çoktur.’’
‘’ Altında Mersedes, para harcamaktan çekinmiyorsun. Merak ettim, polis maaşınla nasıl geçiniyorsun? Özür dilerim, özeline girdim. Sorumu geri alıyorum.’’
Cahit, gülerek cevap verdi.
‘’ Özür dilemene gerek yok. Sor ki hakkımda yanlış düşüncelere kapılma. Bugün öldürülen Selim Bey, annemin ikinci kocası. Gerçek babam üç yıl önce, kalp krizinden öldü. Anneme yüklü bir miras kaldı. Selim Bey annemin mirasına dokunmayarak tamamını bana bıraktı. Hanımefendi merakınızı giderebildim mi?’’
‘’ Beni çok mahcup ettiniz.’’
‘’ Serra, Bu davayı çözünceye kadar yanımda olur musun? Çünkü sana çok ihtiyacım olacak. Bu konuyu Sedat Amirle de konuşacağım.’’
‘’ Sonuna kadar seninle beraberim.’’
‘’ İçkilerimizi içtikten sonra sahile ineceğiz, bizim Cemil ustanın balık ekmeği çok meşhurdur. Sonrada seni evine bırakırım.
Bu sefer ben gülerek cevap verdim,
‘’ Balık ekmek yemeyi çok severim, ama yanında kırmızı soğan da olacak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.