Bir çay molası "küçük şeyler üzerine"
Büyüdük...
Aşk gibi yalın aşk gibi gerçek şeyler aradık yaşamımızda. Yaşam yürekli bir sözcüktü. Yaşam bir piyanonun tuşlarından kopan tınılar gibi nereye gittiğini bilmeyen upuzun bir melodi.
Beni bulunduğum yerden uzaklara götürecek olan kuvvet neydi. Sonra bütün samimiyetimle inanmıştım duyguların gücüne.
Küçük bir çay bardağını dudaklarıma değdirip dünya sahnesinden geçmekti yaptığım. İnsanın yeter gücü olmalıydı bir defa. Yaşamı kıymetli kılmaktı gayemiz. Bilmemiz gereken bir şey vardı. Bütün şarkılar iyilikçi değildi. Zaman uçucuydu. Acelesiz yarınlar adına heybemizde dualar mutlaka olmalıydı.
Size bir şey söyleyeyim mi? Didaktik eserlerden hiç haz etmedim. Neden mi çünkü kişinin bilgi havuzu sürekli değişen başkalaşan bir şeydir. Ben hislere ve onların gücüne ehemmiyet veririm.
Büyüdük, küçük mutsuzluklarımız oldu. Yanlış inançlarımız oldu. Sonra bir gün o şeyler bütün bir dünyamızı kaplayıverdi. Adı pişmanlıktan başkası değildi. Dev aynaları ısmarlamıştık şahsımıza. Yaşamdan tat alma duygusu kaybolurken kendimizi garip bir yalnızlığın içinde buluverdik. Bu öyle bir yalnızlıktı ki bir tek duaların huzurlu ikliminde dağılabilen.
Peki ya şimdi içime çöreklenen bu garip duygunun cismi nedir. Sanırım hep eksik kalıyor bir şeyler. Kendi sığ dünyamın kapılarından sizi buyur ettiğim için üzgünüm. Benimki küçük bir çay molasıydı aşka uzantısı olmayan. Kanatlanamayan. Fakat buna hevesli.
Yaşamın telaşından bir nebze de olsa uzaklaşıp kendinize küçük molalar ısmarlayın. İnanın her şey çok daha güzel gelecektir gözlerinize. Gözler demişken, Benim gözlerimden hayata bakmaya var mısınız?
Neden bu kadar hüzünlüyüz. Hüznün etki alanı nedir. İlk hüznümüz neydi. Bunları bir düşünelim. Benim ilk hüznüm babamın öğrettiği peygamber efendimizin duasıydı. Yaşama anlam yüklerken kalbimin bir odasında mor bir sandığın içindeydi o dua. Ne vakit zahmet verse bana dünya o duaya müracaat ederdim.
Güzel günlere efendim…
Mahvash
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.