- 288 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yusuf aleyhisselam kaderin de delilidir
Ben de şöyle düşünürüm arkadaşım: Gerçekleşen rüyalara sahip olanların kadere iman etmesi daha kolaydır. Çünkü bu tecrübe, velev bir kez dahi yaşanmış olsun, varlığa zamanüstü bir bakışın mevcudiyetinden haber verir. Yusuf aleyhisselamın rüya ile ilgili mucizeleri, kıssasında geçen buna dair detaylar, sadece kendisini değil kaderi de anlatır bizlere. Bu nedenle kaderin Kur’an’da yeralmadığını söyleyenlere itiraz edeceğimiz zemin hazırdır:
Allah’ın herşeyi bilen olduğuna işaret eden her yerinde Kur’an kaderden bahseder. Çünkü Allah’ın Alîm olduğunu bilmekten kaderin varlığına ulaşmak, normal bir akla sahip olanlar için, bir adımcıktır. Mesafesi o kadarcıktır. Yürümesi bir kolaycıktır. Fakat, yine biliyoruz, görmek istemeyene güneşi göstermek dahi meseledir. (Tanıdığım kadarıyla kader inkârcılarına da öyle.)
Yusuf aleyhisselamın kıssasını bir parça hatırlayalım arkadaşım: Bir rüya görmüş. Babası o rüyasına bakıp ileride olacağı şeyi haber vermiş. Öyle olmuş. Zindandayken kendisine bu meziyetini duyarak gelenler bulunmuş. Onların da başlarına gelecekleri sapasağlam söylemiş. Öyle olmuş. Devrin Mısır kralı kendisine rüyasını anlatmış. Ona da ülkesinin başına gelecekleri hatasız bir şekilde bildirmiş. Öyle olmuş. Yani, kafamızı istediğimiz yöne çevirelim, hatta istersek deli danalar gibi sallayalım, koca bir kıssa boyunca Yusuf aleyhisselam ’zamanın üzerinde bir bilişten haber verir şekilde’ okumalarda bulunmuş.
Rüyaları buna vesile kılmış. Hiçbirinde yanılmamış. Atmadan tutturmuş. Kur’an da bunu bize, elhamdülillah ki elhamdülillah, nakletmiş. Yani bu hususta da hidayetimize vesile olmuş. Kainata bakışımızı zamanüstü bir seviyeye çıkarmış.
Bu eşikten bakarak artık diyebiliriz ki arkadaşım: Hâşâ huzurdan, insan eşek olsa, sonra bir daha eşek olsa, sonra bir daha eşek olsa, sonra bir daha eşek olsa, hatta eşekliğinin şeddeleri buradan köye yol olsa, yine de Yusuf aleyhisselamın kıssası apaçık önünde dururken "Kur’an’da kader yok!" diyemez. Çünkü daha yolun başındayken azıcık başında olan aklının göstermesiyle bilir ki: Kader aslında Allah’ın Alîm isminin bir tecellisidir. Hatta gereğidir. Vücubudur.
Olmazsa olmazıdır. Allah’ın herşeyi bilen oluşu, eğer Kur’an’ın haber verdiği şekilde ’mutlak’ olarak tanınıyorsa/tanımlanıyorsa, o halde ve de elbette, ancak aciz bir mahluku olan zaman da bu bilişe kayıt koyabilici değildir. Allah’ın ilmini esir alıcı değildir. Yani onun ancak aciz bir yaratığı olan zaman da mutlak kudret sahibini aciz bırakabilir değildir. Böyle saçmalık olmaz. Olamaz. Mahluk Halık’ını sınırlayamaz. Sanatı sanatçısını aşamaz. Haddi varmış gibi Ustasının önüne geçip "Bundan sonrasını bilemezsin!" diyemez. Bir ilah hem hâkim hem mahkûm olamaz. Sanî sanatının her deyatı bilir. Her detayını kuşatır. Görür.
Böyle de olması lazımdır. Çünkü yaratıcısı odur. Bugünü yaratan Allah’tır da yarını yaratan başkası değildir ki! Başka başka yaratıcılar olsa, biri diğerinin yarattığını bilmese, bütün mantıksızlığı içinde bir mantığı vardır. En azında şu yanlışa düşmeye müsait bir teolojisi vardır. Fakat Kur’an’a bakan, tevhide iman eden, "Allah bir!" diyen nasıl olup da Allah’ın zamana yayılmış mahlukatına dair bilgisizliği olabileceğini düşünebilir? Kur’an’ın buyruğuyla söylersek: "Yaratan bilmez olur mu hiç?" İşte kader bunun ifadesinden başka nedir ki?
Arkadaşım, zaman başka bir zaman oldu, salaklar prim yapıyor. Yusuf aleyhisselam gelecekten onca haberler veriyor, hepsi doğru çıkıyor, Kur’an bunu anlatıyor da bir avuç nâdân aynı mushafa bakıp "Kur’an’da kader yok!" diyebiliyor. Sesimiz isteksizlerin kulaklarına gitmez ya, yine de vazifemizdir, biz söyleyelim: Kur’an’da kader var kardeşim. Allah’ın herşeyi bilen olduğunu gösteren, anlatan, vurgulayan, açıklayan, imâ eden, işaret eden, zikreden, bahseden, dikkat çeken, nazara veren her yerde kaderden bahsediliyor aslında.
Çünkü buna inanmakla Allah’ın bilişinin zamandan da aşkın, zamandan da üst, zamandan da ötede olduğuna iman edilmiş oluyor. Kader de zaten bize bunu söylüyor: Allah herşeyi yaratıyorsa o halde herşeyi de biliyordur, görüyordur, takdir ediyordur, kuşatıyordur vs. Ağacın geleceğini tohumuna tutturduğu gibi, insanın olacağını genlerine yazdırdığı gibi, rüyalarla gaybını bildirebildiği gibi, kader defterinde de evrenin bahtını tutuyordur. Bilmese yaratamaz. Yaratması bilmesinin delilidir. Bilmese bildiremez. Bildirmesi bilmesinin delilidir. Doğru olmasa Kur’an’ına almaz. Yusuf aleyhisselamın tabir ettiği rüyalar ilminin/kaderinin delilidir. Fakat yine de denildiği gibidir: Görebilene. Yoksa köre ne?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.