- 397 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanlığa konuş
İnsan, uçurumdan korkup ona koşarak giden kafası karışık bir formdur. Önce ait olmak ister, ya da ait olsun. Olur sonra, ya da oldu zanneder. Sonra, hiç olmadığı gibi davranır, istemeden. Aslında onun bu bilinmez tavırları, yürümeyi bilmeyen bir çocuğu maratona bırakıp "Hadi birinci ol!" diyen bir sesten kaynaklanır. Yürümeyi, turnuvalarda öğrenir, yanından koşarak geçen metrelik adımları gördükçe, santim ilerleyebilmek için bir hırs kaplar vücudunu. Sonra, kaybın kroşesini yediğinde, artık kendi boğazından bir iris tükürür yerlere. Zaman, kendi kendini bile düzeltemez.
Kimisi vardır, kahve fincanının içindeki telveleri görebilmek için kahve içer, oradan bir detay yakalayıp, bir ümit asidinin ortasına kulaç atabilmek adına.
Bazen bir saksıya çiçek ekmek ister insan. Ektikten sonra, boş bir bahane ile, o çiçeği kurumaya bırakır. Peki soruyorum size, evet cevap verin, büyütmeye olmayan cesaretiniz, ekmeye nasıl oluyor? Yani bir aşkı bir kalbe ekmeye cesaretiniz var da, o aşkı, kuruyan topraklara rağmen, güneş olmasa da "Yahu en azından çabaladım be!" diyemeyecek iseniz, neden ekiyorsunuz?
Ben hep çok sevdim defter. Barut oldum, üzerime ateşler geldi, patladım, belli etmedim. Sonra bir gün görüldü mü yerlerde başıboş parçalarım, süpürdüler. Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu? Sormadılar.Farklılık severim diyen, farklısın dedi ve gitti.
Aşka düşman değilim, hayır. Ben aşk görünümlü şeylere karşıyım.
Çok konuştum değil mi defter? İdare et, yıllardır susuyorum. Yok dilim konuşuyor da, ben yıllardır insanlığa konuşup, insanlara susuyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.