Adalet Kur’anda Aranır
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.”İsrâ süresi, 37
Her şey benim olsun, insanlar kölem, her eşya hanemde var olsun… Emrime amade! Hayatım garanti olsun… Ne istersem koşulsuz elde edeyim. Hep bana, Rabbena! Yediğim mideme, yemediğim çöpe… Giderse gitsin! İsrafta neymiş, haksızlıkta neymiş, adalette neymiş… Adalet söz konusu olmuşken, elbette var, ama sadece bana! Ben her şeye layığım, kralım, seçilmiş insanım! Ne dersem o olur, isterse olmasın! Hey, emrimdeki kişiler, bana isyan edeni atın dehşetli zindanlarıma… Der ve işin içinden çıkarım!
Günümüzde böylesi var mı? Her yerde… Ama imkânı az ama imkânı fazla… Firavun gibiler, Karun gibiler başı öne düşmeyen kişiler… Ne olmuş sonları? Kabire döşenmiş cesetler… Ne kalmış geriye? Çürümüş ten ve kemikler! Yemiş görünen neyi varsa karıncalar, böcekler, yeraltı canlıları!
Peki, bu ve buna benzer örnekler çokken, böylesi kişilerin mezarları bilinirken, hikâyeleri anlatılırken, ders almayıp, onun peşinden hala niye giderler ki? Niye onun gölgesine tutunup, başka gölgeleri doğururlar ki? İnsan bile bile yakalanacağını bilir de, çaldığını harcayamayacağını bilir de, neden çalar ki… Madem çalacaksın, yakalanmamanın bir yolunu bul ama bulamıyor da… Onu deşifre eden gizli bir güç var! Bedelini ödemediği hiç bir şeye sahip olamıyor, oldurmuyor… Alın teri ile kazanılmayan, doğru işler yapmayan, her amel, haydan gelip huya gidiyor… Alıyor parayı, gidiyor kumarhaneye, bir çırpıda kaybediyor. Alıyor parayı gidiyor bara, her türlü eğlenceyle para çar çur oluyor… Durmuyor üzerinde ve kısa sürede onun bedelini hapishanede ödüyor. Yaşıyor, buna yaşamak dersek!
Bize yaşamı sunan yaratıcı, yaşam için kuralları açıklamış. Kim bu kuralları yaşamazsa, rezil rüsva oluyor. Kim Yaratıcıya sırtını dayamıyorsa, azgın bir boğaya benzer şerrine, arenada onun üstüne binip de tutunmaya çalıştıkça, altına alıyor boğa-şerri kısa sürede, alırken de boynuzundan nasipleniyor. Ölmezse, tövbe edecek zamanı var. İyileşebilir de… Ama bu da risk hem de geri dönüşü olmayan, değer mi? Tövbe edende yeniden dönüyor adaletsizliğe, yeniden gücü yerine gelmiş ya… O güç elinden yine alınmayacakmış gibi!
İnandım diyen bile, inandığı gibi yaşamıyor, Yaratıcının kurallarını ne öğreniyor ne de inandığı ölçüde kendine göre kuralları ile değişiyor yaşamı. Başka kurallar peşinde, üstelik hakkım diyerek yaşamaya başlıyor.
Allah aşkına bu adalet nasıl bir şey, eline alan adaleti çar çur ediyor. Herkes başka bir adaleti savunuyor. Yok mu bunun ölçüsü ki? Ya Hu, sen bir şeyin sahibi olacakken, bu elde ettiğin şeyin başkasına daha fazlası nasip olsun diye istekli olamıyorsan, hangi adaletten bahsedebilirsin ki? Ne istiyorsan, başkası da aynısına layık ve ister diyen bir anlayıştır, duygudaş olmaktır adalet… Hep bana diyen bir niyet adaleti istemez ki? Kendisinden aşağı kalitede yaşayan kişiye yardımı olmayan nasıl adaletten bahseder ki? Kendi lüks içinde yaşarken, adalet yokmuş nasıl der ki. İşte firavun gibiler, böyle idiler. Her şeyi kendi nefisleri için istediler, başkası bana yok mu sahiplendiğinden derken, diyenleri ötekileştirdiler, yok ettiler, sindirdiler, köleleştirdiler, kendisine kul ettiler!
Adalet, Allah yolunda yaşanan tek yoldur, insana sıhhattir. O çizgiden sapan zalimdir. Bir eli yağda bir eli balda yaşarken, senin adaletin adaletimdir diye yollara düşmüşse, verdiği mesaj, zalim yoldaşlarına-patronlarına bir mesajdır. Yedirdin, içirdin, beni ne hallere getirdin, işte yürüyorum da senin için! Rızkımı kesme, bana tapmış insanlardan ayırma! Sen firavunumsun, bende senin gölgenim, emrindeyim daima… Sen yaşadıkça, bende yaşarım, beni senin adaletli yolundan ayırma, der…
Ey gözü görmez, kulağı işitmez insan, ne sen ne de firavunun bir ömürden fazla yaşayamaz, sahibi Allah olan dünyada, yaşamadı da asla… Allah senin adaletsiz niyetine karşı, kendini seven dostlarıyla, belki de başka bir zalimle gerekli cevabı verecektir sana, verir de… Allah en büyüktür, Allah’u ekber!
Adalet ancak, Kur’anda aranır ve yaşanır! Allah’tan adaleti isteyen, dört dörtlük adaleti tanır ve yaşar… Huzuru da, iki dünya saadetini de…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Var olana yok demeyin, vara yok diyende yok olur....
Var olanda yok olanda Elhamdülillah.
Selam ve saygılarımla
saf şiir
kuran'da adalet ve hukuk olduğunu kesinkes, son kararınız olarak inanıyor musunuz? hani çok meşhur bir soru var, emin misiniz?
elbette inanıyorum diyeceksiniz.
çünkü islamın sadece çiçeği gülü böceği anlatılmış bize camilerde okullarda din derslerinde..
öyle konular var ki...
uzatmayayım, kuranda da islamda da adalet yoktur..
zorla makale yazdıracaksınız bana:)
saygılarımla...
Bu konu tartışılır felaket olur Demokrasi... Bilmeyenlerde var Kuran ı (Azimüşşan ı) (LEVHİ MAHFUZU) Gökün yeri Yerin Gökü anlamak sevmek her şeyin üstünde tabiki adalette hukuk tanıyan bir alim olması gerekir. İslamın ölçütleri Kuranın ölçütleri hukuksal zemindir zaten. Demokraside öyledir devlette ayrı kanun bireyde kutsanmış yaşam.
TÜRK KIZI (EMİNE SEZEK AKBAŞ)