- 823 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SANCAKTEPE
SANCAKTEPE
İstanbul’a "En güzel ilçen hangisi?" diye sormuşlar. Ne desin? İstanbul bu. Ayrım yapmak İstanbul olmanın namına yakışmaz zaten. Soru işte, soran sormuş bir kere. "Bir anne nasıl evlatlarını ayıramazsa ben de ilçe ayrımı yapamam, dolayısıyla bu soruya cevap veremem." demiş.
Sizler de hak verirsiniz ki İstanbul’dan da bu cevap beklenirdi. Ben Sancaktepe olarak böyle düşünmüyorum. Neden mi? Neden olacak, en güzel ilçesi benim de ondan. Onca güzelliğe ve özelliğe sahip olup da mütevazi olmanın gereği yok.
Bir kere İstanbul’un Anadolu yakasında yer alıyorum. Kuzeyimde Çekmeköy, güneyimde Kartal ve Maltepe, doğumda Sultanbeyli ve Pendik, batımda ise Ümraniye ve Ataşehir ilçeleri bulunuyor. Samandıra, Sarıgazi ve Yenidoğan Beldelerinin birleştirilmesiyle meydana geldim.
19 mahalleden oluşuyorum, 62,41 km2 alana ve 414.143 nüfusa sahibim. Havza niteliği taşımam nedeniyle son derece hassas bir yerleşim alanıyım, Kurtköy Sabiha Gökçen Havalimanı’na olan bağlantılarım, TEM otoyolu ve TEM-Kartal bağlantı yolunun sağladığı ulaşım olanakları nedeniyle konumsal önemimi daha da arttırmaktadır.
İlk çağlardan itibaren mesire alanlarım ve yazlık saraylarımla ön planda oldum. En eski yapı bir Bizans Sarayı olan I. Tiberius Konstantinos (578-582) ve Mavrikos (582-602) dönemlerinde inşa edilen Damatris Yazlık Sarayı’dır. Damatris Sarayı adını Demeter ‘Tarım Tanrıçası’ adından almıştır. Bugün kalıntıları Samandıra sınırları içindedir.
mandıra ve Sarıgazi’dir.
Samandıra eski bir yerleşim yeridir. Sarıgazi köyünün ise İstanbul’un fethinden sonra kurulduğu rivayet olunmaktadır.
Türklerin ilk defa gelişi Avar Türkleri’nin İstanbul’u kuşatmasıyla VII. yüzyıl başlarında olmuştur. Türkler IX. yüzyıldan itibaren yoğun olarak Bizans topraklarında görülmeye başlamış ve Üsküdar’a kadar gelmişlerdir. Ancak bölgede kalıcı olmaları Osmanlı Beyliğinin ortaya çıkmasından sonra olmuştur. Bugünkü Sancaktepe bölgesi, 1328 yılında Orhan Gazi’nin Samandıra’yı fethi ile Türklerin eline geçmiştir. Sancaktepe’yi oluşturan iki ana unsur Samandıra ve Sarıgazi’dir. Samandıra eski bir yerleşim yeridir. Sarıgazi köyünün ise İstanbul’un fethinden sonra kurulduğu rivayet olunmaktadır. Fethe katılan Sarı Kadı isimli kişiye buranın mülk olarak verilmesiyle bir yerleşim yeri halini almıştır.
Cumhuriyet döneminde ise 1970’lı yıllara kadar sakin bir dönem geçirdim. Sosyokültürel anlamda önemli bir değişiklik olmadı. Bu tarihlerden sonra ekonomide tarımsal üretimden sanayi üretimine doğru yönelişin hızlanmasıyla kırsal kesimden kentlere doğru hızlı bir göç başlamıştır. En çok göç İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlere doğru olmuştur. Bugünkü benim bulunduğum saha da en çok göç alan iki şehrin; Kocaeli ve İstanbul’un ortasında bulunmaktadır. Dolayısıyla göç hareketlerinden en fazla etkilenen yerlerden birisi oldum. Sanayi faaliyetlerinin gelişmesine paralel olarak, günümüzde göç hala artarak devam etmektedir.
SAMANDIRA YAZLIK SARAYI (DAMATRİS SARAYI)
Bizans İmparatorları II. Maurikios and Tiberius (578-602) tarafından Samandıra’da inşa edilen Damatris Sarayı, boyutları ve nitelikleri göz önüne alındığında Bizans’tan günümüze ulaşan en önemli yapılardan biri olarak görülüyor. Sarayın adı Samandıra’nın tarihteki ilk ismi olan Demeter’den gelir. Yunan mitolojisinde Demeter “ Tarım ve Bereket Tanrıçası” anlamına gelir ve insanlara ekip biçmeyi öğreten tanrıça olarak bilinir. Saray yapıldığı dönem içinde İstanbul dışında inşa edilmiş en büyük ve en önemli eser olma özelliğine sahip olmuştur. 14. yüzyılın yorgunluğuna rağmen saray hala tarihe meydan okumaktadır.
ABDURRAHMAN GAZİ TÜRBESİ
Abdurrahman Gazi Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük hizmetleri geçmiş bir kumandan, Aydos kalesinin fatihidir. Doğum tarihi ve yeri bilinmemektedir. Ertuğrul Gazi zamanında başlayan devlet hizmetini Osman Gazi ve oğlu Orhan Gazi devirlerinde de devam ettirmiştir.
ARAP HEKİM CAMİİ
Cami, Sancaktepe’nin üç beldesinden biri olan Samadıra’da bulunur. Caminin ne zaman yapıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak Tahsin Özcan tarafından yapılan Osmanlı Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait Üsküdar şeriye sicillerinde Arap Hekim Camii ve vakfı ile ilgili hüccet kayıtları olduğu belirtilmiştir. 1520-1567 tarihleri arasında Arap Hekim Camii ve vakfı ile ilgili 48 belge tespit edilmiştir.
SARI KADI (SARIGAZİ) MEHMET EFENDİ TÜRBESİ
Sarıgazi Köyüne ismi verilen zatın türbesidir. Gebze’den geldiği rivayet olunmaktadır.İstanbul’un fethinde bulunmuştur. Kaynaklarda köyün kendisine mülk olarak verildiği belirtilmektedir. Halk arasında dolaşan rivayetlere göre türbenin bugünkü Sarıgazi Ticaret Lisesi’nin bahçesinde bulunan üç eski ağacın ortasında olduğu düşünülmektedir. Lise bahçesinde türbenin olduğu varsayılan yer belirgin bir şekilde dikkat çekmektedir.
SARI KADIZADE ŞEYH MUSTAFA EFENDİ TÜRBESİ
Türbe Sarıgazi’de, Sarıgazi Köyü Camii diye bilinen caminin sağ tarafındadır. Mustafa Dede Sarı Kadı Mehmet Efendi’nin oğludur ve babası ile birlikte İstanbul’un fethinde bulunduğu rivayet edilmektedir. Fetih yıllarında Sarıgazi’ye yerleşen Mustafa Dede, 1482 yılında vefat etmiş ve türbenin şu anki bulunduğu yere defnedilmiştir. Sandukasında destarlı külah vardır ve türbenin dışında eşi ve çocukları medfundur. Türbe yığma taştan yapılmıştır ve ahşap çatısı vardır. Kuzeye açılan kapısı önünde bir revak, kapısı üzerinde de bir kitabe vardır.
ŞEVKNİHAL USTA ÇEŞMESİ
Çeşme, Sultan Abdülmecid’in saray ustalarından Şevknihal tarafından yaptırılmıştır. .284 Sarıgazi’de, Önceleri bugün mevcut olmayan eski caminin karşısındaki meydanda idi. 1950’li yıllarda yıkılan çeşmenin kitabesi ve mermer taşları Sarı Kadızâde Şeyh Mustafa Dede türbesinin yanına nakledilmiştir.
Şimdi anladınız değil mi, İstanbul’un en güzel ilçesinin Sancaktepe olduğunu? Ben size baştan söylemiştim zaten. Sevgiler.
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.