- 687 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dr Cemal Mert İle Söyleştik
Hakan Yozcu
Hakikat Gazetesi
DR CEMAL MERT İLE SÖYLEŞTİK
Hakikat Web TV’de “Hakan Yozcu İle KKTC Güncel” adlı programımızda Dr Cemal Mert ile son yayınladığı kitabı “Solcu Efendi” üzerine Kıbrıs Sorunları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Dr Cemal Mert, sorularımıza açık yüreklilikle cevap verdi. Programa dolu dolu gelmişti. Adeta bilgi yüklüydü ve bu bilgiler beyninden taşıyordu.
Dr olmasına rağmen edebiyata nasıl başladığını sorumuza “Lise öğrencilik yıllarında okulun sosyal faaliyetlerine katıldığını, tiyatroda oynadığını, şiir okuduğunu, öyküler ve romanlar okuduğunu ve böylece edebiyat dünyasının içine girdiğini” söyleyerek cevap verdi.
Dr Cemal Mert, “Söz uçar, yazı kalır, anlayışıyla hareket edip kitaplar yazdım. Eleştirel bir bakış açısıyla eserlerimi meydana getirdim. Pozitif olması bakımından eleştirilerimizi dile getiriyoruz. Mesela geçen yıllarda CTP ciddi bir oy kaybı yaşadı. Nerede hata yapıldı diye kendimize soruyoruz. Tabi bunu eleştirenler de oluyor. Eleştiriye de açığız. Yeter ki seviyeli eleştiriler olsun.” diyor.
“Neden Solcu Efendi?” sorumuza “Ben solcuyum. Efendi, İngilizcede usta, master demektir. Yani bizde lider, yol gösteren, öğretmen anlamlarına gelen bir söz. Topluma doğru yolu göstermek gerekiyor. Geçmiş yüzyıllarda topluma yol gösteren liderler çıktı. Onlardan ders alarak toplumu yönlendirecek liderlere ihtiyacımız var. İşte bunlara efendi diyoruz. Belki bu nedenle bu ismi kullandım.
Bir kısım sol akımlarda devrim günü gelene kadar bekleyen var. Bazıları elindeki imkânları kullanarak bu günden itibaren yöneten sol olmak istiyor. Ben, bu ikinci fikri benimsiyorum. Bizim dışımızdaki insanlara nasıl yaklaşacağız? Solun bakış açısı ne olmalıdır? Biz de Avrupa’daki ırkçı insanlar gibi diğer insanları dışlayalım mı? Yoksa bizim gibi düşünenlere eşit mesafede miyiz? Bizim dışımızdaki insanlara nasıl yaklaşacağız? Eğitim, sağlık, göçmen sorunları ne olacaktır?
Sorunları yaratan düşüncelerle bu sorunları çözemezsiniz. Bu sorunları çözerseniz, olaya bakış açınızı değiştirmeniz lazım. 1878’den bu yana adada ne yaşandı? Hangi hatalar, yanlışlar yapıldı? Bunları tespit etmek lazım.
İngilizlerin en büyük politikası böl ve yönet anlayışıdır. Bu gün İngilizleri konuşamıyoruz. Osmanlı Kıbrıs’tan çekildikten sonra sormak lazım. “Siz, Kıbrıs’ta ne arıyorsunuz?” Osmanlı adadan ayrılınca, Kilise siyasi bir mücadele başlattı. Hayalci bir politikanın peşine düştü. Enosisi gerçekleştirmek istediler. Ama bu gerçekleşmedi. Oysa Kilisenin din işleriyle uğraşması gerekirdi. Uhrevi işlerle uğraşması gerekirdi. İngilizlerin de kışkırtmasıyla adada yaşayan toplumlar birbiriyle çatıştı.
İki toplum liderleri kaç defa bir araya geldi. “Anlaştık, anlaşıyoruz” diyerek bu kadar yıl geçti. Anlaşma sağlanamadı. Yüzde yüz bir anlaşma sağlanmadan bir çözüm olamaz. Hep yanlış yöntemler uygulandı. Barışı halklar yapar. Bu adada yaşayan insanlar yapar. Rumlar, bugün pazaryerlerimize gelip alışveriş yapıyor. Bu da bir barıştır. Çözümü halkların iradesine bırakmak gerekir. Hukuk da buna onay vermelidir.”
Dr Cemal Mert devam ediyor: “Tarih ve coğrafya Kıbrıs adasında Türkleri ve Rumları dostça ve barış içinde yaşamaya mahkûm etmiştir. Buna da Türkiye ve Yunanistan saygı duyacak. 1878’den beri birlikte yaşadık. Sonra tarihin bir hatası olarak bugüne geldik. Bizim bu kavgamızdan Amerika, İngiltere ve Rusya faydalanıyor.
Görüşmelerde varılan anlaşmalar hemen yürürlüğe girmeli. Bu kadar yıl içinde oluşmuş toplumsal sorunu incelemeden şablonla çözmek mümkün değil.”
Türkiye’nin AB’ye giremeyişi üzerine başka bir alternatif var mı? AB dağılırsa ne olacak? Türkiye neden bu birliğe giremedi? Sorumuza şöyle cevap veriyor: “500 yıllık bir dönem incelendiğinde en medeni kıtanın Avrupa olduğunu görüyoruz. Dostluğu, kardeşliği, barışı savunan bir Avrupa medeniyeti Türkiye’yi kendi üyesi yapma noktasına geldiğinde Merker ve Sarkozy gibi liderler Türkiye’yi dışladılar. Bunlar “Avrupa, Avrupa değildir” dediler. Kötü bir Amerika taklidi, baskıcı bir Çin’e dönüşebilir. Gerçek Avrupa değerleriyle Fransız İhtilalinin ortaya attığı veya önemli kişilerin fikirleriyle gerçekleşebilir diye düşünüyorlar.
Biz, dünyadaki barışı nasıl sağlayacağız? Avrupa’dan, orta Asya’ya kadar hepimiz aynı genetik formasyona sahibiz. Dinimiz, dilimiz farklı olabilir. Bu yapay ayrılıklara izin vermeyelim. Herkes kendi dilinde, dininde, düşüncesinde özgürce yaşasın. Bizi birleştiren insanlık zemininde birleşelim. Bunu yapamazsak insanlık, insanlık olmaz.”
Son olarak KKTC’de ayrımcılığın olup olmadığını, bazı kesimleri doğum yerlerine veya geldikleri yerlere göre farklılaştırmayı nasıl bulduğunu sormamız üzerine “Adada ayrımcılığın olmaması gerektiğini, bu ülkeden birlikte yaşadığımızı, birlikte gülüp birlikte ağladığımızı, adada yaşayan tüm vatandaşların aynı haklara sahip olduğunu, kimsenin kimseden üstün tutulamayacağını, demokratik şartlar altında ve yasalar karşısında herkesin eşit olduğunu” belirtti.
Dr Cemal Mert konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Son günlerde bir güvenlik sorunu yaşıyoruz. Türkiye’den gelmiş burada vatandaş olmuş ve burayı kendi yurdu bilmiş kişilerle pek fazla sorun yaşanmıyor artık. Son 20 yıldır çok daha iyiyiz. Son yıllarda diğer ülkelerden gelen insanlar da arttı. Çalışma amacıyla geliyorlar. Bakın, Pakistanlılar, Türkmenler, Azerbaycan’dan gelenler, Cezayir’den gelenler veya Afrika’nın diğer ülkelerinden gelen öğrenciler var. Baktığınızda KKTC’ye dünyanın her yerinden gelen insanlar var. Bunlar da güvenlik bakımından sorun oluyor. Son günlerde soygunlar, cinayetler artınca bizler de huzursuz oluyoruz. Bu sorunu çözmek lazım.”
Davetimizi kırmayıp programa katıldığı ve düşüncelerini bizimle paylaştığı için Sayın Dr Cemal Mert’e çok teşekkür ediyoruz…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.