- 590 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Kalbinizdeki Yüklerden Kurtulun
Bir TV. programında Uzman Dr..." Boynunuzu ve Belinizi korumak için ağır paketler, ağır çantalar taşımayın" diyordu. Çantamız , en fazla kilomuzun onda biri ağırlığında olmalıymış. Yaani 60 kilo iseniz 6 kg. Beden sağlığımız için idealmiş. Oysa hayatın yükünü taşımak zorunda kalanlar, sırtlarında ağır yükleri taşıyan Hamallar var. Alışverişten dönüşte, ağır yükleri ile yürümek zorunda kalan, anneler, babalar var. Sırt çantalarında çok sayıda kitap defterle okula gitmek zorunda kalan Çocuklar var. ( Haa bunları düşünürken , aklıma Karıncalar geldi, kendi ağırlığının ON katını taşıyabilirmiş bu çalışkan canlılar..bunu ayrıca incelemek araştırmak gerek.) Biz yine insanlara dönelim. Taşımak zorunda kaldığımız ağır yükler nasıl ki bedenimizi olumsuz etkiliyorsa, Olumsuz duygular da kalbimizi beynimizi, ruhumuzu olumsuz etkilemekte.Sırtımızda 20 kilo yükle bir yokuşu çıkarken nasıl nefesimiz daralıyor, kalbimiz çarpıyorsa, beynimizdeki, Kin, Nefret, Öfke, Evham, kuruntu gibi olumsuz duygu ve düşünceler de ,kalbimizi, beynimizi ve ruhumuzu olumsuz etkiler. Bu duygulardan kurtulmak kendimiz için önemli ve faydalı. Örnekleyelim birkaçını. Mesela Nefret. Nefret ettiğin kişiye zarar verir mi bu duygu? Hayır. Ama yüreğinde durduğu sürece bu nefret sana zarar verecektir. Bir diğeri ,Kıskançlık kıskandığın kişinin belki bundan haberi bile olmayacak, ama senin yüreğini, beynini sürekli yıpratacak. Kendin için, kendi huzurun ve mutluluğun için bütün bu kötü duygulardan kurtulmak, bunların yerine Sevgi, merhamet, yardımlaşma, paylaşma, hoşgörü, gibi güzel duyguları doldurmak gerek kalplerimize. Af edebilsek bize yapılan hataları. Barışabilsek küs olduklarımızla. Nasıl hafifleyecek yüreklerimiz, beyinlerimiz, ruhlarımız. Nasıl mutlu ve huzurlu olacağız.. Bir Özdeyiş der ki.. -- " Sevgi, Her Kapıyı Açan Sihirli Bir Anahtardır." Çocuklarımıza iyi eğitim vermek önemli tabii ki, amaa yabancı dil öğretmenin yanında Sevgi Dili de öğretmeliyiz onlara.
Yaz geliyor, her evde temizlikler başladı. gereksiz şeyler atılıyor. Kışın yapılamayan işler yapılıyor. Halılar yıkanıyor. Temiz, ferah evlerde daha huzurlu oluyoruz. Aynı temizliği iç dünyamızda da yapalım. Atalım bütün kötü duyguları kalplerimizden. Kuruntuları atalım beyinlerimizden. Ruhumuzu temizleyelim kin, nefret ve öfkelerden. Kurtulalım bu ağır yüklerden. Sevgi dolu, huzurlu ve mutlu sabahlara uyanalım. Böylece, dünya da daha güzel olacak. Ruhumuz sağlıklı olunca, beynimiz huzurlu olunca , bedenimiz de sağlıklı olacaktır. Mutluluk bütün hastalıklara ilaçtır. Hadi,Hep Beraber , Yaz Temizliğine başlayalım.. Mutlu olalım , huzurlu olalım, çevremize de örnek olalım. Varmısınız..?
YORUMLAR
Güzel bir yazı kaleme almışsınız. Tebrik ederim.
32 yaşındayım. Son üç yıldır iyimser ve pozitif bakış açısının önemini kavradım fakat günlük hayata uygulamanın o kadar da kolay olmadığını gördüm. Kronikleşmiş düşünme, inanma, hissetme, konuşma ve davranış alışkanlıklarını bir kenara itip yerine pozitif bir bakış açısı koymak çok çok zor. Bu durumu siz kabullenseniz çevrenizdekiler kabullenmekte zorlanıyor. İçiniz farklı birşey isterken sizin farklı alışkanlıklar ortaya koymaya çalışmanız samimiyetsizlik ifade ediyor. Tabii değişim, gelişim ve yenilenmeyi arzu eden bir birey için bunlar asla mazeret olamaz. Birden bire pozitif ve gerçekçi bir bakış açısı kazanmak mümkün olmasa da negatif ve kötümser bakış açımızın derinliklerinde yatan gerçek nedenleri keşfedip onları değiştirmeye çalışarak çözüm sürecine girebiliriz. Hadi ben değişeyim, deyip bir anda değişmeye çalışmaktansa negatif ve kötümser bakış açısını, özellikle bilinçaltımızda yer edip hissettirmeden bizi yöneten olumsuz düşünce ve inanç alışkanlıklarını bir bir ele alarak üzerlerine gitmek daha mantıklı. Örneğin işe en keskin duygumuz olan, zaman zaman fiziksel şiddete de dönüşebilen öfke duygumuzun altında yatan hatalı düşünce ve inançları keşfederek başlayabiliriz. Ben öyle yaptım ve öfkemin derinliklerdeki görünmeyen nedenlerini keşfettikçe, dizginlemeye yönelik gerçekçi önlemler almaya muktedir oldum. Ama belirttiğim üzere birden bire olmadı, yıllara yayarak başarabildim ancak. Sonraki süreç doğrusu mükemmeldi. Yavaş yavaş birçok olumsuz özelliğim de değişime uğramaya, hayata bakışım gerçekçi bir nitelik kazanmaya başladı. Şimdiki düşüncem, bir olumsuz alışkanlığı değiştirmenin, diğer birçok alışkanlığın da pozitifleşmesine zemin hazırladığı yönünde.
Alışkanlıklarımız kişiliğimizdir. Kim olduğumuzu alışkanlıklarımız belirler. Ben yukarda da belirttiğim üzere alışkanlıkları beş ana gruba ayırıyorum: Düşünce, inanç, duygu, söylem ve davranış alışkanlıkları. İlk etapta bu ayrımı yapmak zor fakat insan değişimi arzuladıkça, kendi içinde derinleştikçe bu ayrımın farkına varabiliyor. Her ne kadar keskin çizgilerle ayrılamasa da...
Her bir alıskanlık bir kısır döngü halinde sürekli birbirini tetiklese de en temelde düşünce alışkanlıkları var. Zira düşünceler zihinde düşünceler oluşur, tekrar edile edile inanca dönüşür. İnançlarımız duygularımızı şekillendirir, duygularımız konuştuklarımızı... Davranışlarımızın temelinde konuştuklarımız vardır. Ama genellikle bu beş alışkanlık türü belli bir sıraya bağlı kalmaksızın birbirlerinin oluşumunu da hazırlarlar. Düşünce doğrudan davranışı tetikleyebilecegi gibi, konuşmalarımız da düşüncelerimizi tetikleyebilirler. İnsan psikolojisinde herşey iç içe geçmiş vaziyettedir.
Bireyin değişebilmesi için bu kısır döngünün negatiften pozitife evrilmesi gerekir. Yine değişim de bir kısır döngüdür. Örneğin düşünceler değiştikçe duygular değişmeye başlar, duyguların değişmesi düşünceleri değiştirir. Aynı döngü inanç, konuşma ve davranış alışkanlıkları için de geçerlidir.
Anlattığınız üzere toplumsal hoşgörünün, anlayış kültürünün, tahammülkârlığın vs., gelişebilmesi için bireylerin kendi olumsuz alışkanlıklarından kurtulması gerekir. Zira alışkanlıkların birbirini tetiklemesi neticesinde bireysel değişimin başlaması gibi, toplumsal değişimin başlayabilmesi için de değişimi, yenilenmeyi ve gelişmeyi kendisine şiar edinmiş bireylerin varlığı önem arz eder. Sevgi, saygı, hoşgörü gibi özellikler zamanla bireylerden topluma da sirayet etmeye başlar.
Kendi bakış açımdan katkı sağlamak istedim. Saygılarımla...
Demircioğlu tarafından 6/6/2019 5:04:03 PM zamanında düzenlenmiştir.