- 539 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN ÖLDÜKTEN SONRA SEN- BÖLÜM 19
BEN ÖLDÜKTEN SONRA SEN- BÖLÜM 19
Annem eve çok üzgün döndü ve büyük bir ihtimalle, Onur Beyden duyduklarını hala hazmedememişti. Mutfağa girip çıkıyor. Ara sıra salona gelip fark ettirmediğini sanıp bana üzgün gözlerle bakıyordu. Daha fazla dayanamadım anneme seslendim,
‘’ Anne bırak ortada dolaşmayı karşıma geç otur seninle biraz konuşalım.’’
Annem istemeye, istemeye karşıma geçip oturdu.
‘’ Bana bak anne, ben senin ve babamın kızıyım. Onur Abi size ne anlattı bilmiyorum. Zor bir sınavdan geçtiğimi anlamışındır. Ben sizden fazla bir şey istemiyorum. Tek beklentim yanımda olmanız ve hiçbir zaman bana karşı olan güveninizi yitirmemeniz. Ben sizin kızınız Başağım ve geçmiş beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Bu yükün altından kalkacağım. Size söz veriyorum.’’
Annem,
‘’ Biz kime ne kötülük yaptık kızım. Senden özür dilerim. Ben sanmıştım ki?’’
Başak,
‘’ Ne sanmıştın anne, kapris mi yapıyordum? Ah anne ben seni ve babamı üzmeye nasıl cesaret ederim? Sil o gözyaşlarını, bu işin üstesinden geleceğiz hep beraber. Allah’ın izni ile.’’
Akşam babam her zamankinden daha geç geldi. Yemekten sonra salonda otururken, babam gözlerimin içine bakarak,
‘’ Çok üzgünüm kızım. Bugün Onur Bey senin hakkında hiç iç açıcı şeyler söylemedi.’’
Babamın konuşmasını keserek,
‘’ Baba bugün anneme de söyledim, kim ne derse desin. Bu psikoloğumda olsa dahi! Ben çok iyiyim, daha da iyi olacağım. Hatta bazen düşünüyorum da şanslı sayılırım. Bana ikinci bir şans verilmeseydi, sizi tanımayacaktım. Evet, doktorumun da dediği gibi ilk yaşantımda erkek çocuğu idim. Ben bunu kabullendim ve hazmettim. Bu neyi değiştirir. Ben sizin kızınızım ve hep böyle kalacağım.’’
İkisinin de yüzlerinin gülmesi, bana bir psikoloğun vereceğinden daha fazlasını verdi. Anne ve babamı sevgi ile kucakladım.
Ertesi gün sabahtan evden çıkıp, randevum olamamasına rağmen kliniğin yolunu tuttum.
‘’ İşte bu benim için sürpriz oldu başak seni yarın bekliyordum.’’
‘’ Haklısın Onur abi, yolum buradan geçiyordu, Onur abinin yanına uğrayıp teşekkür edeyim dedim.’’
Onur Bey,
‘’ Başak sen boşuna gelmezsin, söyle bakayım bu sabah yolun buradan boşuna geçmez.’’
‘’ Haklısın Onur abi, teşekkür etmeye geldim. Annemle babamı bilgilendirdiğin için.’’
‘’Bu benim görevim kızım, yine de gösterdiğin ilgi
için teşekkür ederim. Yarın geliyor musun?’’
‘’ Tabi geliyorum abi seansımı kaçırır mıyım hiç. Evde uyuyamadığım uykuyu Seda ablanın sayesinde telafi ediyorum.
‘’ O zaman şimdi kaybol ortadan kızım.’’
‘’ Emredersiniz Amirim.’’
’’ Gel Başak uzan şuraya hemen başlayalım.’’
Uzandım onu beklemeye başladım. İçimdeki beni alıp, çok uzaklara götürsün. Geldi gülümseyerek elimi tuttu ve uçmaya başladık. Karanlık uzayda aydınlık bir güneşe doğru. Seda Ablamın soruları dahi keyfimi kaçırmaya yetmedi. Neredesin diye soruyordu.
‘’ Üşüyorum abla, dışarısı çok soğuk. Diz boyu kar var. Zorlukla yürüyorum. Yolun karşı tarafı bomboş. Yağmurdan toplanan su donmuş buz olmuş. Biz çocuklara buz pateni yapmak için ideal bir saha.
Akşam annemle babamdan izin alarak odama çekildim. Ne olur ne olmaz diye kapıyı kilitledikten sonra, aklıma koyduğum şeyi yapmaya başladım. Soyundum ve çıplak olarak boy aynasının karşısına geçtim. İlk defa kendimi alıcı gözle seyretmeye başladım. İnsanın kendisini seyretmesi çok tuhaf geldi bana. Aynada baktığım vücuda can veren ruh bir zamanlar erkek bedenine can vermişti. Üzerime hiçbir şey giymeye gerek görmeden öylece uzanıp beklemeye başladım. Mutlaka gelecekti, gelmeliydi. Zamanın içinde kaybolduğumu sanırken beynimde sesi yankılandı.
‘’Beni bekliyordun işte geldim Başak. Sen bana alıştın ben de sana’’
‘’ Buna alışmak demesek daha doğru olur. Bu gece sadece sesini değil, seni de istiyorum.’’
‘’ Bu nasıl olacak?’’
‘’ Çok basit daha öncede yapmıştın. Vücudumu ele geçir. Ne istediğimi çok iyi anladın.’’
‘’ Yani kendi kendinle sevişmek istiyorsun?’’
‘’ Evet, sana ihtiyacım var. Anlamıyor musun?’’
‘’ Dikkatli ol bu sende alışkanlık yapmasın.’’
‘’ Bırak onu da ben düşüneyim.’’
Önce sana bazı şeyler hatırlatmak istiyorum ondan sonra kendini istediğin kadar tatmin edersin. Şimdi, biraz uyuman lazım.’’
Başak derin bir uykuya dalarken o hayalin vücuduna sahip olduğunu anladığında yüzünde mutlu bir gülümseme oluştuğunu fark etti. Şimdi yattığı yataktan çok uzaklarda ve dokuz, on yaşlarındaydı. O evin bahçesinde düğün yapılıyordu herkes eğlenirken, Ayşe teyzenin oğlu Sabahattin ahıra girerek eşeğin yularını bağlı olduğu yerden çözüp ahırdan çıkardı. Yolunu kesip sordum;
‘’ Eşeği nereye götürüyorsun?’’
Sabahattin cevap verdi,
‘’ Sokağın başındaki çeşmenin yalağından su içireceğim.’’ Bir müddet biz önde eşek arkada yürüdük.
Ben Sabahattin’e ‘’ Eşeğin yularını ver birazda ben götüreyim.’’
‘’ Olmaz ben götüreceğim.’’
‘’ Bak Sabahattin sen o yuları bana vermezsen bende kuyruğundan tutar götürürüm.’’
Bana ne deyince, eşeğin kuyruğunu yakalayıp çekiştirmeye başladım. Eşek ortada Sabahattin yularından ben kuyruğundan çekmeye başlayınca olanlar oldu. Eşek sağ kaşımın üzerine bir çifte atınca bana da havada uçmak kaldı. Önce etraftan toplananlar önce gözümün çıktığını sanmışlar. Şanslıymışım. Sadece kaşım yarılmış yüzüm kan içindeydi. Bu yaşıma geldim o yara izini hala taşıyorum.’’
Başak mırıldanarak cevap verdi,
‘’ Şanslıymışsın desene?’’
Evet, şanslıydım, bir daha hiçbir eşeği kuyruğundan çekerek sulamaya götürmedim. Sen yine de sabah uyandığında aynada sağ kaşına bak bakalım bu yara izi sana da geçmiş mi?’’
Başak,
‘’ Güldürme beni o eşek çoktan ölmüştür?’’
‘’ Kimse bunu bilemez. Bu arada seni seviyorum. Vücudun güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Gün gelecek evleneceksin, işte o gün en çok ben üzüleceğim. Bu gecelik bu kadar yeter. Bakarsın yarın yine gelirim. Yanında bana da yer ayırırsan çok sevinirim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.