- 456 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜSLÜMAN NASIL OLMALIDIR –(2)?
Bir kimse Resulullah efendimizden nasihat istedi, “Kızma, sinirlenme” buyurdu. Birkaç kere sordu, hepsine de; “Kızma, sinirlenme” buyurdu. (Buhari)
Hadis-i şeriflerde:
“Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir.” [Buhari]
“Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte Allah’ın rızasını gözetir. Acele etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar. [Deylemi]
“Müminler, birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olup onun tedavisi ile meşgul olunduğu gibi, Müslümanlar da böyle birbirine yardıma koşmalıdır.” [Buhari]
“Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.” [Deylemi]
“Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayâsız olmaz.” [Hakim]
“Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.” [Beyheki]
“Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir.” [Dare Kutni]
“Komşusu kötülüğünden emin olmayan, mümin olamaz.” [Buhari]
“Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki Müslüman olasın.” [Harâiti]
Bu hadisi-i şerifleri örnek alan bir Müslüman herkese güven verir. Aldanmaz ve aldatmaz. İşlerini aksatacak, kendisini telaşlandıracak acelecilikten uzak durur. Fakat bu günün işini de asla yarına bırakmaz. Yüreği sevgi doludur, şefkat ve merhametlidir. Ailesinin, akrabalarının, arkadaşlarının ve tüm insanların yardımına koşar.
Onların üzüntü ve acılarını anlar, hisseder, paylaşır ve gidermeye çalışır. Kötü söz bilmez, argo konuşmaz, kaba davranmaz ve konuşmaz. Hiç kimseye lanet etmez. Yanlış, kötülük yapanların hatalarını düzeltmeleri ve düzelmeleri için temenni ve dua eder. Merhametli, şefkatli ve sevgi doludur. Çevresine, doğaya, tüm canlılara ve insanlara asla zarar vermez.
Sever, değer verir ve korur. Müspet ve olumlu katkılarda bulunur. Tamahkâr, kıskanç, bencil ve açgözlü değildir. Herkesin iyi şartlarda insanca yaşamasından yanadır. Zengine düşmanlık, fakiri hor gören bir tavra asla girmez. Çalışır kendi nafakasını çıkarır, asla dilenmez. Dini duyguları, çıkarı için kullanmaz. Kendisiyle barışıktır, kazandıklarına şükreder. Aç gözlülük ve hırs içinde huzurunu kaçırmaz.
Mala, makama aşırı tamahkârlık göstermez. Mütevazı yaşar, israftan, gösterişten, kibirden kaçınır. Onun için değerli olan insan ve insanlıktır. O yüzden; ötelemeden, yargılamadan, her insana değer verir, ilgilenir, yardımcı olur. Güler yüzlü ve neşelidir, etrafına pozitif enerji dağıtır. Fakat vakarlı, ağırbaşlı, saygın ve olgundur. Şımarık, fevri, laubali, alaycı, çiğ tavırlarda bulunmaz.
Akrabalarını, dost ve arkadaşlarını, komşularını sever değer verir. Hak ve hukuklarını gözetir. Arar hatırlarını sorar, ziyaret eder, yardımcı olur değer verir ve sevindirir. Ailesini, eşini, çocuklarını, ihmal etmez. Değer verir, sever ve sayar. Üzmez, kırmaz, rencide etmez. Bir hata varsa uygun zeminde ve zamanda yapıcı bir dille kırmadan dökmeden düzeltmeye gider.
Mesela çocukların yanında eşiyle tartışmaz, onların duymaması gereken ifadeler kullanmaz. Çocuklarının hatalarını başkalarının yanında dile getirerek rencide etmez. Çocuklarını hiçbir zaman birbiriyle ve komşu akraba çocukları ile mukayese etmez. Çünkü her çocuk kendine özgü kapasitede ve karakterdedir. Bir başkasına asla benzemez. İhtiyaçlarını temin eder, gezdirir, birlikte iyi vakit geçirmeleri, sağlıklı ve mutlu olmaları, iyi yetişmeleri için gayret gösterir.
Ailenin saadeti çok önemlidir. O yüzden ailede değer verme, sevme saygı duyma, eşit muamele, katılımcılık, birlikte karar verme, planlı ve bilinçli yaşama, paylaşma çok önemlidir. Çocuk büyüklerden gördüğünü taklit eder. Öyleyse büyükler çok iyi bir Müslümanlık örneği sergilemelidir. Çocuklar daha küçükken; güzeli, iyiyi, doğruyu, vefayı, dürüstlüğü, merhameti, paylaşma ve yardımlaşmayı, tutarlı olmayı, çalışkanlığı vb. tüm güzellikleri büyüklerinin söylem ve davranışlarından öğrenir ve uygularlar.
Bir Müslümanın hanımı evde hizmetçi değil, sultandır. Hanımını üzmek akıllı insanın yapacağı iş değildir. Akıllı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir. Bayanlar tabiatları gereği hassas ve duyarlıdır. Kırıldıklarında üzülerek sinirleri bozulur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur.
Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, mutluluğu sona ermiş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun sıkıntıları ile uğraşmakla, ona doktor aramakla, Bütün bunlara, bitmeyen sıkıntılara erkeğin huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini dövse de, ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapılan kötü muamelenin zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalıdır! Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Allah-ü Teâlâ’nın rızasını da kazanır!)
Hanımının güzel huylu olmasını isteyen, önce kendisi güzel huylu olmalıdır! Kur’an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. O halde, dinimizin emir ve yasaklarına riayet eden, hanımı ile iyi geçinir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:”Bir mümin, hanımına kızmasın! Kötü huyu varsa, iyi huyu da olur.” [Müslim]
“Müslümanların iman yönünden en üstünü, ahlakı en güzel olanı, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranandır.” [Tirmizi]
(Müslümanların en iyisi, en faydalısı, hanımına en iyi, en faydalı olandır. Sizin aranızda hanımına karşı en iyi, en hayırlı, en faydalı olan benim.) [Nesai]
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: “İyi kadınlar, Allah’a itaat eder ve kocalarının haklarını gözetir. Kocaları yokken, onların namuslarını ve mallarını, Allah’ın yardımı ile korurlar.” [Nisa 34]
Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalıdır. Çünkü O başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendini neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.
“Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allah-ü Teâlâ’nın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!” [Müslim]
“Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allah-ü Teâlâ sever, rızklarını artırır.” [İ.Lâl]
Huzurun anahtarı tebessümdür. Kusursuz kul olmaz. Kusursuz arkadaş arayan, arkadaşsız kalır, kusursuz eş arayan bulamaz. Yiğitlik, kusurlu insanla iyi geçinmektedir. Evde hiçbir şeyi kusurlu bulmamalıdır!
Tenkit, münakaşa, bir yuvanın yıkılmasına veya huzursuz hale gelmesine sebep olur. Şunu iyi bilmeli ki, yalnız karı-koca değil, hiç kimse tenkitten hoşlanmaz. Herkes takdir bekler. Genellikle giyimlerine dikkat ederler. Aldığı bir elbise için, “Bu elbise, sana ne kadar da güzel yakışmış” dersek, bir şey kaybetmeyiz. Çünkü dinimiz, hanımla iyi geçinmek için yalan söylemeyi bile caiz görmüştür
Bir kadın için en büyük mutluluk, kocasının kendisini takdir etmesidir. Bayramlarda, mübarek gecelerde, evlenme yıldönümlerinde ufak da olsa bir hediye vermeyi ihmal etmemelidir!
Kadının biri, senelerce güzel yemekler yapar. Buna rağmen, beyinden en ufak bir takdir, bir teşekkür görmezmiş. Bir gün kapalı bir sahan içine saman koyup yemeklerle birlikte sofraya koyar. Beyi kabı açıp samanı görünce, şaşırır, kızarak;
- "Bu ne, saman yenir mi? Ben hayvan mıyım?" diye çıkışır. Hanımı der ki:
- Yıllardır nefis yemekler yapıyorum. "Beyim galiba iyiyi, kötüyü ayıramıyor. Önüne ne konsa yer" diye düşünmüştüm. Şimdi, yalnız kötüyü anladığın, iyiyi hiç anlamadığın meydana çıktı.
Yabancıya gösterilen nezaketin hiç değilse onda birini, evde karı-koca birbirine göstermelidir! Kabalık, sevgiyi köreltir, huzursuzluğa yol açar. Mesela yabancı birine (Hep aynı şeyi anlatıyorsun) diyemediğimiz halde, evimizde de hiç duymamış gibi dinleyemiyorsak, mesela (Yine aynı şeyleri mi anlatıyorsun) diyorsak, nezaketten ne kadar uzak olduğumuz anlaşılmaz mı?
Evdeki mutluluk, iş yerindeki nezaketten daha mühimdir. Huzur, milyarları kazanmaktan daha önemlidir. O halde, takdir edici, nazik ve güler yüzlü olanın evinde geçimsizlik olmaz.
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.