- 645 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk ne büyük seni seviyorum..
Onu ilk kez İlk Okul 2 de görmüştüm. Gerçekten çok güzeldi. Dümdüz saçları, ela gözleri vardı. İçimde acayip bir şey hissetmiştim. Ama o bana sadece bakmıştı. Benim sanki dünyam yıkılmıştı. Sonraki günler gene okulda onu görüyordum. Ama o bana sadece bakıyordu. Onu düşünerek bütün yılı geçirmiştim.
Orta Okul son sınıftaydım. Okulun ilk günüydü. Herkes birbiriyle selamlaşıyordu. Ben biraz geç gitmiştim. Zaten okulun ilk günüydü. Gene onu görmüştüm. Çok daha güzeldi. Daha bir güzel olmuştu. Sanki bütün bir yaz, güzellik merkezinde geçirmiş gibiydi. Koridorda yürürken herkes ona bakıyordu. O an “ALLAHIM, NE KADAR GÜZEL BİR KIZ…” diye geçirdim içimden. Ama biliyordum, böyle bir kız benimle beraber olmazdı. Sınıfı benimkinin hemen yanıydı. Arkadaşlarımı görme bahanesiyle sınıflarına girerdim. Amacım onu daha çok görmekti. O gün birçok kez onunla göz göze gelmiştim. Ama o hep başka taraflara bakıyordu. Benimse sanki dünyam yıkılıyordu. O akşam eve gittim. Gece hep onu düşündüm. Kendi kendime: “Ben ne yapıyorum” dedim. Muhakkak beraber olduğu biri vardır diye geçiriyordum içimden. Unutmaya çalışıyordum. Ama hep onu düşünüyordum. Her gün göz göze bakışmalarla sömestr gelmişti. Kafama koymuştum. Tatilden sonra muhakkak onunla tanışacaktım. Bu hayalimle yarıyıl tatiline girmiştim.
Nihayet tatil bitmişti. 15 gün bana 15 asır gibi gelmişti. Nihayet onu görmüştüm. Koridorda yürümüyor adeta süzülüyordu. Sınıfına girdi. Arkasından bende girmiştim. Sınıf çok kalabalıktı. Yerine oturdu. Sonra bana baktı. Güldü. Beni o şekilde donmuş bir mumya gibi görünce yüzünde bir gülümseme oldu. Bense kıpkırmızı olmuştum. Hemen oradan uzaklaştım. Hiç teneffüse bile çıkmadım. Okul çıkışında eve yıldırım hızıyla varmıştım. O akşam hiç uyuyamadım. Uzun zamandır hoşlandığım kız bana gülümsemişti, ama ben kaçmıştım. O kalabalık ortam benim bütün cesaretimi kırmıştı. Bir hafta boyunca hiç onun yüzüne bakamamıştım.
Bir gün kantinde tek başıma otururken yanıma geldi. Ben şaşkınlıktan hiçbir şey yapamamıştım. O dünya güzeli kız neden yanıma gelmişti diye kendi kendime sorarken, bana : “Geçen gün için sizden özür dilerim. “ dedi. Uzun uzun gözlerimin içine baktı. Gözlerimin içine bakarken yüreğimde bir sıcaklık hissettim. Ama heyecanımdan hiçbir şey söyleyemedim. Yanımdan kalktı gitti. Hiçbir şey anlamamıştım. Neden özür diledi. Neden gözlerimin taa içine uzun uzun bakmıştı.
Artık karar vermiştim. Onunla ne pahasına olursa olsun tanışacaktım. Bir gün okul çıkışında gözlerim onu aradı. En sonunda onu gördüm. Hem de yalnızdı. İşte fırsat diye geçirdim içimden ve ona doğru yürümeye başladım. Yanına vardığımda bana baktı ve gene uzun uzun gözlerimin içine baktı. O an nasıl yaptım hala bilmiyorum ama ona : “ Sizinle konuşabilir miyim” dedim. Bir an bir suskunluk oldu. Ve “Olabilir” dedi. Sanki dünyalar benim olmuştu. Uzun zamandır hoşlandığım kızla tanışma imkânı bulmuştum. Okulumuzun hemen yanında park vardı. Oraya doğru yürümeye başladık. Ama hiçbir şey konuşmuyorduk. En sonunda parka varmıştık. O oturmuştu ben ayaktaydım. “Benimle ne konuşmak istiyorsunuz?” dedi. Bende bütün cesaretimi topladım. “Sınıflarımız yan yana, sizin sınıfta hemen herkesi tanıyorum. Siz hariç. Sizinle de tanışmak istemiştim de.” demiştim. Oda “Biliyorum hemen her teneffüs bizim sınıftasınız.” dedi. Heyecanım giderek azalıyordu. Ama kalbim deli gibi atıyordu. Sonra : “Ben Sami” dedim elimi uzatarak. “Ben de Yasemin” dedi. Tokalaştık. Yasemin dedim içimden. “Efendim” dedi. Sadece bakışıyorduk. Bir an “Elleriniz titriyor” diye bir ses duydum. Özür dilerim dedim. Ellerimiz ayrılırken dualar ediyordum. Bu an hiç bitmesin diye. “Yarın daha çok vaktimiz olur. Eve geç kaldım” dedi. Ben sadece bakakalmıştım. Ayrılırken gene bana baktı ve güldü. Ama bu seferki bir başka gülüştü. Kalbim deli gibi atıyordu. Sabahı iple çekiyordum. O gün zar zor uyumuştum.
Erkenden kalkmıştım. Apar topar okula varmıştım. Koridorun ucunda adeta kamp kurmuştum. İçimden “Yasemin, Yasemin, Yasemin” diyordum. Bir an “Efendim” diye bir ses duydum. Arkamı döndüm ve onu gördüm. Meğer o gün erken gelmiş. Ben heyecandan ne yapacağımı bilmezken o bana “Merhaba” dedi. Biraz bekledikten sonra “Merhaba” diye karşılık verdim. “İlk iki dersim boş. “ dedi. Lafını bitirmesine izin vermeden “Benimkilerde “ dedim. Beraber kantine indik. Kimseler yoktu. Masanın etrafına karşılıklı olarak oturduk. Sadece bakışıyorduk. Bir an kitaplarım yere düştü. O ses beni kendime getirdi. Onunla muhabbet etmeye başladım. Nereli, kaç yaşında, kaç kardeş her şeyini öğrenmiştim. Konuştukça ne kadar güzel konuşuyor, ne güzel fikirleri var diyordum. Sonra zil çaldı. 2 ders bu kadar mı kısa sürerdi. Sınıftayken yıllar gibi gelen dakikalar, şimdi sanki birkaç saniye gibiydi. “Zil çaldı, gitmem gerekiyor. “ dedi ve yanımdan ayrıldı. Giderken gene o hasta olduğum gülümsemesini yaptı.
Daha sonraki günler gene onunla kantine inip muhabbet ettik. Bazen sınıflarına gittiğimde onunla konuşan erkek gördüm mü ters ters bakardım o çocuklara. Onun hiçbir erkekle beraber olmasına tahammül edemiyordum. Onu herkesten kıskanıyordum. Hemen her teneffüs beraberdik. O da bundan rahatsız gibi görünmüyordu. Samimiyetimiz bayağı ilerlemişti. En sonunda kafama koydum. Ona soracaktım. Beraber olduğu biri var mı? Eğer beraber olduğu biri yoksa acaba beni kabul eder mi? Evet bunu yapacaktım.
Bir cuma günü, okul çıkışında “Hafta sonu ne yapacaksın?” diye sordum ona. Arkadaşlarıyla okulda buluşup taksime gideceğini söyledi. Üzülmüştüm. Oysa benimle beraber olmasını o kadar çok istiyordum ki Kafamı önüme eğdiğim anda “Ama pazar günü evdeyim” dedi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda gülümsüyordu. Hemen lafı değiştirip “İstersen evine kadar beraber yürüyelim” dedim. “Tamam” dedi. Yolda yürürken hep o konuşuyordu. Bense pazar günü ne yaparım diye kafamda planlar yapıyordum. Evinin önüne geldiğimizde “İşte evim burası “. “Benimle beraber yürüdüğün için teşekkürler” dedi ve usul usul bana bakarak evine girdi. Pazar gününü iple çekiyordum. Bir bahane bulur ve evine giderim diye düşünüyordum. Pazar günü erkenden kalktım. Ama pencereden dışarı baktığımda bütün planlarım altüst olmuştu. Dışarıda acayip bir yağmur vardı. Bende mecburen evde oturmak zorunda kaldım.
Okulların kapanmasına bir ay kala “Liseyi nerde okuyacaksın?” diye sordum ona. “Bilmiyorum ama büyük ihtimalle burada Soma da” dedi. “nasıl yani büyük ihtimalle” diye sordum. “Sana gösterdiğim ev teyzemin evi annem babam ve abim Mersin de oturuyorlar. Oradaki okullar pekiyi değil onun için beni buraya, teyzemin yanına gönderdiler.” dedi. Nasıl yaptım bilmiyorum ama “İyi ki göndermişler” dedim. Bana baktı ve güldü. “İnşallah aynı okula düşeriz” dedim. O da kafasını evet der gibi salladı.
Son hafta “Tatilde ne yapacaksın” diye sordum Yasemin’e. “Memlekete gideceğiz” dedi. Ben sanki yıkılmıştım. “Yani Mersin’e mi gidiyorsunuz” diyebildim. Başını öne eğerek “evet” dedi. Bir an durdum ve “Sen gelene kadar seni bekleyeceğim” dedim. Bana baktı ve güldü. Gözlerine baktım sanki ışıl ışıl parlıyordu. Aniden boynuma sarıldı. Sanki “Beni bırakma” der gibiydi. O an kalbimde bir sıcaklık hissettim. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Sonra “Hadi git ne olur çabuk dön” dedim. Gitti.
Okul bitti. Tatile girdik. Ben hep onu düşünüyordum. Geceleyin sokaklarda boş boş dolaşıp onu hayal ediyordum. Eve geç gidiyordum. Bu aralar evle de aram açılmaya başlamıştı. Onun yanındayken birkaç saniye gibi geçen saatler, artık asırlar gibi geliyordu. Onu çok özlüyordum. Acaba oda beni özlüyor mu diye içimden de geçiriyordum. Her gün dualar ediyordum. Onun yüzünü biran önce görmek için. En sonunda dualarım kabul olmuştu. Okulların açılmasına bir ay kala Soma ya gelmişti. Telefon çaldığında bakmıştım. Arayan oydu. Sesini hemen tanıdım. “Ben geldim beni hala bekliyor musun?” diye sordu bana. “Evet, hem de dualar ederek bekliyorum” dedim. Okulun önünde buluşalım dedi. Tamam dediğim gibi dışarı çıktım. Yürümüyor sevincimden koşuyordum. Okula vardığımda ter içinde kalmıştım. Onu beklemeye başladım. Onu köşeden dönerken gördüğümde gözlerime inanamadım. 2 ay boyunca göremediğim, uğruna dualar ettiğim kız bana gülümseyerek geliyordu. Bende ona doğru yürümeye başladım. En sonunda beraber olmuştuk. “Hoş geldin” dedim, oda “Hoş bulduk” dedi. Gözlerim dolmuştu ağlıyordum. “Seni çok özledim Yasemin” dedim ve boynuna sarıldım. Öyle bir sarıldım ki 2 ayın hıncını çıkartıyordum adeta. Oda bana sarılıyordu. Sonra gözlerimiz buluştu. “Senin en çok neyini özledim biliyor musun ela gözlerini ve en çok da gülüşünü” dedim. Bir an bakakaldı. Sana bir şey söyleyeceğim dedi. Ailem liseyi burada okumama izin verdi. Bu lafı duyunca sanki dünyalar benim olmuştu. Sevdiğim kızla aynı yerde liseyi okuyacaktım.
Birbirimizin telefonlarını aldık ve onun hangi liseye kayıt olacağını öğrendim. Kendimi de o liseye kayıt ettirdim. Okulun ilk günüydü. Onu kapının önünde bekleyeme başladım. En sonunda görünmüştü. Ama yanında bir erkek vardı. O an dünyam başıma yıkılmıştı. Sevdiğim kızın yanında bir erkek vardı. Hem de bayağı büyük biriydi. Bu bana çok koymuştu. Ben bunları düşünürken o beni gördü koşarak yanıma geldi. “Merhaba” dedi. Ben sadece gözlerine bakıyordum. Cevap vermediğimi görünce “Ne oldu” dedi. “Kim o çocuk” dedim. Şakayla karışık “Yoksa kıskandın mı?” dedi. Bayağı sinirlenmiştim. O da bunu anlayınca o benim abim. Okulun ilk günü beni bırakmaya geldi. Nasıl bir okul olduğunu annemlere söyleyecek dedi. Ben “Oh be “ dedim. “Neden oh be dedin” diye sordu bana. “Hiiiç” dedim. Gözlerimin içine baktı. Sanki bana bir şeyler anlatmak istiyordu. Sonra “Yasemin” diye bir ses duydum. İkimizde aynı yöne bakınca abisinin yanımıza geldiğini gördüm. Hadi gir içeri dedi. O da tamam dedi. Abisi bana bir baktı. Sonra çekti gitti. Ben çok mutluydum. Çünkü sevdiğim kızla aynı okuldaydım.
Bir hafta sonra Yasemin’ e “Seninle bir şey konuşacağım.” dedim. “Ne hakkında” diye sordu. “Özel bir şey” dedim. Gözleri parladı “Tamam” dedi. “Cumartesi okulun önüne gel orda buluşup bir yerlere gidip konuşuruz” dedim. O da olur dedi. Bu sefer bütün cesaretimi toplayıp bu kıza onu deliler gibi sevdiğimi söyleyeceğim. Diye içimden geçiriyordum. Cuma günü Yasemin birini getirdi yanında. Ben arkadaşı sanmıştım. Sizi tanıştırayım dedi. Kızın adı Fulya ymış. Yasemin’ nin yeğeniymiş. Aynı okulda olmasının bir sebebi de oymuş. Ailesi bir akrabası yanında olursa daha iyi olur demiş.
Ertesi gün erkenden kalktım güzelce giyinip okulun yolunu tuttum. Okulun önünde beklemeye başladım. Köşeyi döndüğünü görünce şok olmuştum. Harika giyinmişti. “Ne kadar güzel” diye geçirdim içimden. Yanıma geldi “Merhaba” dedi. “Bugün çok güzelsin” dedim. Yanakları kıpkırmızı oldu. Başını önüne eğip “Teşekkür ederim” dedi. İleride bir kafe var oraya gidelim dedim. Olur dedi. Kafe ye vardığımızda bir şeyler söyledik. Konuşmaya başladık. “Benimle ne konuşmak istiyorsun?” diye sordu Yasemin. “Bir kızdan hoşlanıyorum. Ama ona bir türlü açılamıyorum. Bana yardım eder misin?” dedim. Ben bunları söyledikten sonra gözleri dolmuştu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Gözlerimin içine bakarak “O kızı tanıyor muyum?” diye sordu. “Evet, hem de çok yakından tanıyorsun.” diye cevap verdim gözlerinin taa içine bakarak. Sanki daha bir yıkılmıştı. Ama bilmiyordu ki hoşlandığım kız oydu. “Sence ne yapmalıyım?”
Diye sordum ona. İçinden ne geliyorsa onu yap dedi. “Ben duygularımı kolay kolay anlatamam.” dedim. “Sen bilirsin.” “Artık beni eve götür” dedi.“Neden! Ne oldu ki ?” diye sordum. “Başım ağrıyor” diye karşılık verdi. Peki deyip onu evine kadar götürdüm. Eve gidene kadar yolda hiç konuşmadık. Evinin önüne gelince gözlerimin içine baktı. İçim sızlamıştı o bakışlar karşısında. Boynuma sarılıp kulağımın içine bir şeyler söyledi. Ama anlamamıştım. Tekrar söyler misin dedim. Boş ver dedi yüzüme bakmadan apartmanın içine girdi. Sanırım ağlıyordu. Sanırım onu üzmüştüm. Hayatta tek değer verdiğim insanı ağlatmıştım. Bu bende tarif edilemez bir acıya sebep olmuştu. Ondan sonraki günler benimle pek konuşmamaya başlamıştı. Onu her gördüğümde bir yerlere dalıp gidiyordu. Bir hafta sonra “Yasemin neyin var kaç gündür benimle fazla konuşmuyorsun.” diye sordum. O da bana “O hoşlandığın kızla seni yalnız bırakıyorum ya daha ne istiyorsun” dedi. Sinirli sinirli bakarak. Beni okul çıkışında eski okulumuzun orda ki parkta bekle. Sana o kızın kim olduğunu söyleyeceğim dedim. Başını öne eğerek “Olur beklerim” dedi. Okul çıkışını iple çekiyordum. Çok ama çok heyecanlıydım. Sonunda zil çalmıştı. Okulun kapısından çıkarken “Allah ım bana güç ver” diye dualar ettim. Parkın önüne gelip beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra yanıma geldi. “Hadi söyle” dedi. “Sana daha öncede söylemiştim ben duygularımı, içimdekileri kolay kolay dile getiren biri değilim.“ dedim. Gözlerinin taa içine bakarak. “Hoşlandığım kızın en çok neyini beğeniyorum biliyor musun?”diye sordum. Gözlerimin içine bakarak “Söyle” dedi. Gözlerimi kapatıp ve bütün cesaretimi toplayıp
“Ela gözlerini ve en çok da gülüşünü” dedim. Sonra gözlerimi açtım. Rahat bir dakika sadece bakıştık. Sonra boynuma sarıldı. Hüngür hüngür ağlamaya başladı. Kulağıma “Ben de” dedi. O kız kim anladın mı? Diye sordum. Başını salladı. Sonra yüzüme bakarak tekrar “Ben de” dedi. Koşarak evine gitti. Hiç kıpırdayamıyordum. Sanki donup kalmıştım. “Allah ım sana şükürler olsun” diye defalarca içimden geçirdim. En sonunda benimde artık bir sevdiğim var. Diyordum. Heyecanımdan kalbim deli gibi atıyordu. O hoşlandığım kız, uğruna dualar ettiğim kız. O da benden hoşlanıyormuş. Bunu bildikçe sevincim bir kat daha artıyordu. Sonra o parktan taa eve kadar yürüyerek geldim. Akşam yattığımda ne kadar yorulduğumu anladım. Sabahleyin kalkar kalkmaz kahvaltı bile yapmadan okula gittim. Sınıflarına gittim daha gelmemişti. Çok iyi dedim içimden. Onu karşılarım. Dedim içimden.10 dakika sonra koridorun ucunda görünmüştü. Sanki bana daha bir başka gözüküyordu. Daha bir güzelleşmiş gibiydi. Koca okulda sadece koridorda yürüyen Yasemin, birde ona bakan ben vardım sanki. Hiç kimseyi gözüm görmüyordu. Koridorda yürürken sadece o bana bende ona bakıyordum. Yanıma geldi “M ” dedi. Kekeleyerek “Merhaba” diyebildim. “Kantine gidelim mi “ diye sordu. “Tabi ki” dedim. Kantine vardığımızda kimseler yoktu. Kantinin ortasında durdu, bana döndü, resmen ağlamak üzereydi. Boynuma sarılıp “Ne olur beni bırakma” dedi. O anki duyguyu anlatamam. Hani derler ya yaşanmadan anlamazsın, gerçektende öyle bir şeydi. Ağla cevap verdim.“Hiçbir zaman” dedim. Sonra bana daha bir sıkı sarılmaya başladı. Rahat bir dakika boyunca birbirimize sarılmıştık. Sonra gözlerimiz birbirimize baktı ikimizde ağlıyorduk. “Biliyorum duygularını dile getiremiyorsun ama inan sendeki duyguların aynısını bende sana hissediyorum Söylemesen de biliyorum beni deli gibi seviyorsun bunu hissedebiliyorum” dedi. Ben sadece kafamı öne eğip “Evet” diyebildim. Neden bilmiyorum ama söyleyemiyordum. Onu deliler gibi sevdiğimi uğruna canımı verebileceğimi bağıra bağıra söylemek istiyordum, ama yapamıyordum. Bütün bir yıl boyunca hep beraber dolaştık. Hafta sonlarını ve teneffüsleri iple çekiyordum. Onu daha fazla görebilmek amacı ile.
Yılsonu yaklaşıyordu. Okulun kapanmasına yaklaştıkça daha bir hüzünleniyordu. Bir gün “Neden son günlerde hüzünleniyorsun?” diye sordum. “Biliyorsun tatiller de hep memlekete gidiyoruz. Sen den ayrılmak beni mahvediyor onun için üzülüyorum.” dedi. Biliyordum. Her yaz memlekete giderlerdi. Bu beni daha bir üzerdi. “Ne olur gitme hiç olmazsa bu yaz Soma da kal” dedim ağlıyordum. “Ağlama sen ağladıkça ben dayanamıyorum. Çok üzülüyorum.” diyordu. “Benim içinde çok zor geçecek. Sensiz 2 koca ay” dedi. Sonunda okullar kapandı. Giderken onu son bir kez daha görmek için evlerine gittim. Kapıda babasının arabası vardı. Evet gidiyorlardı. Az sonra hepsi birden kapıdan çıktılar. Anne si, baba sı, abi si ve en sonun da Yasemin. Herkes arabaya bindi. Yasemin tam binerken kendimi gösterdim. Ağlıyordum ona baktım sanki o da ağlıyordu. “Ne olur beni bırakma gitmeme izin verme” der gibiydi. Araba çalıştı. San ki, deliler gibi sevdiğim kızı elimden zorla alıyorlar, götürüyorlar gibiydi. Gitmişti. 2 ay boyunca onu göremeyecek, onunla olamayacaktım. Her gece dualar ediyordum. Sokaklar da boş boş dolaşıyordum. Onu düşünüyordum. “Keşke yanımda olsa” diyordum.
Bir gün telefon çaldı. Arayan Yasemin’ di. Hatırımı sormak için aramış. “Yakında geleceğim seni çok özledim.” dedi. “Bende” diye cevap verdim. “Beni düşünüyor musun?” diye sordu. “Her gün her saat“ dedim. “Dinle o zaman” dedi. “Beni yanında istiyorsan, geceleri ay’ a bak beni düşün. Eğer kalbinde bir sıcaklık hissedersen, anla ki bende sen, ay’ a bakıp düşünüyorumdur” dedi. Ben ağlamaya başladım. Beni, benden fazla seven biri vardı diye geçirdim içimden. “Tamam, canım” dedim. Sonra telefonu kapattı. O akşam onun dediğini yaptım. Aya baktım onu düşündüm 10-15 dakika sonra bir kalbimde sıcaklık hissettim. “Allah ım sen ne büyüksün” dedim içimden. Gerçektende kalbimde onu hissettim. Ne olur çabuk gel dedim aya bakarak.
Aradan bir ay geçti. Tekrar telefon çaldı. Arayan gene Yasemin’di. “Soma ya geldim. Teyzem ler deyim. Bir saat sonra okulun önünde buluşalım canım “ dedi.“Tamam” dedim. En güzel kıyafetlerimi giydim. Eee kolay mı? Sevdiğim kız uzaktan geliyor. O kadar çok heyecanlıydım ki. Hemen okulun önüne gittim. Daha 20 dakika vardı. Onu beklerken her dakika bir ömür gibi geliyordu bana. En sonunda görmüştüm onu. 2 aydır göremediğim sadece kalbimde hissettiğim kız, bana doğru geliyordu. Bende ona doğru koşmaya başladım. Yan yana geldiğimizde “Hoş geldin “ dedim. Ağlamaya başladım. Sonra öyle bir sarıldım ki, bütün özlemimi sanki ondan çıkarıyordum. “Seni çok özledim canım” diyordum. “Bende” dedi. Hep o bana bende derdi. Sonra “ Gel seni teyzemle tanıştıracağım” dedi. Teyzesinin evine doğru yola koyulduk. Eve vardığımızda teyzesini gördüm. Koltuğa oturdum. Yasemin’ de yanıma oturdu. Teyzesi “Bu o çocuk mu?” diye sordu. Yasemin’ de utanarak “Evet” dedi. Teyzesi “Bahsettiğin kadar varmış kız“ dedi. Bir ara gülüştüler. Ben hiçbir şey anlamamıştım bu konuşmadan Ama onların gülmesi benimde hoşuma gitmişti. Bütün gün teyzesinde oturduk. Muhabbet ettik. Teyzesi beni sevmişti. Ayrılırken kapının önünde ben ayakkabılarımı giyerken teyzesi ve Yasemin beni izliyordu. Ben hoş çakalın diyecekken teyzesi “Ben sizi yalnız bırakayım?” dedi gülerekten. Sanki aklımı okumuştu.“Teyzen çok iyi biri
ne olur kendine dikkat et.” dedim ve ona doya doya sarıldım. O da “Güle güle” dedi. Onu çok seviyordum. Oda bunu biliyordu. Ama bunu bir türlü söyleyemiyordum. Okullar açılana kadar her gün onunla beraberdim. O yanımdayken zaman hiç geçmesin, o anlar hiç bitmesin istiyordum.
Okullar açıldığında gene beraberdik. Sınıflarımız gene yan yanaydı. Her teneffüs onu görmek için yanına giderdim. Her yanına gidişimde, ayrı bir heyecan vardı yüreğimde. Kalbim onun yanındayken deli gibi atardı. Eğer ben onu üzmüşsem, yalnız kaldığımız bir anda bana masum masum bakar, ben ne olduğunu anlar nedenini bile sormadan “Özür dilerim“ derdim. Bütün yıl boyunca hep böyle geçti. Derslerim zayıfmış artık hiç umurum da bile değildi. Onunla beraberken dünyayı tanımıyordum. Yılsonunda onun doğum günü vardı. Ona söz vermiştim. Okulların kapandığı hafta onu bir yere götürecektim ve doğum gününü orda beraber kutlayacaktık. Hafta sonu Yasemin’le beraber yola koyulduk. Akşam saat 10’da teyzesinden zor izin almıştım. Doya doya 2 saatim vardı. Onunla ormana gittik. Bir demet kırmızı gül almıştım. O gün hava biraz bozuktu. Çiçeği Yasemin ‘e verdim. Biraz yürüdükten sonra bir bankta yan yana oturduk. Bana “Kırmızı gülün ne anlama geldiğini biliyor musun?” diye sordu. Başımı evet anlamında salladım. “Söyle o zaman“ dedi. Gözlerine baktım, sanki o iki kelimeyi ona söylemem için bana yalvarıyordu. “Ayağa kalk” dedim. Onu karşıma aldım ve bütün cesaretimi toplamaya çalışıyordum. Gözlerimi kapadım. “Hadi söyle” diyordu. Söylemiyor adeta yalvarıyordu. “Yasemin” dedim. “Evet devam et” dedi. “Ben ise” dedim ve burnuma bir yağmur damlası geldi. Sonra bir tane daha, bir tane daha. Yağmur başlamıştı. O an onun gözlerine baktığımda sanki “Ne olur durma söyle ” diyordu. Ama benim bütün cesaretim kırılmıştı. O yağmur beni mahvetmişti. Yağmur o anki bütün büyüyü bozmuştu. Sonra o bana ben ona bakarak gülmeye başladık. Yağmur deli gibi yağıyordu. Birden onun gözlerine baktım. Gülmeyi bırakmış sadece bakışıyorduk. “Nereye gidersen git yanında olacağım o iki kelimeyi söyleyemesen de” dedi. Gözlerimin taa içine bakarak. Ondan sonra bir sarıldı ki. O an hiç bitmesin istedim. Islanmaya başlamıştık. Seni evine götüreyim dedim. Eve kadar yürüdük. Hiç durmadan çiçeklere bakıyordu. “Benim güzellerim” diyordu. Eve geldik. İyi geceler dedim. Ona sarıldım. Onu eve bıraktıktan sonra sokaklarda, o yağmurlu caddelerde dolaşmaya başladım. O kadar mutluydum ki. Her ne kadar söyleyemesem de, bir sevdiğim vardı. Hem de benim onu sevdiğim kadar. O kötü an gene gelmişti. Her yaz olduğu gibi gene memlekete gidiyorlardı. Onu uğurlamaya gidecektim. Ama o izin vermedi.“Senin ağlamana dayanamıyorum. Seni üzmek istemiyorum.” dedi. Onun yanında ağlamamı hiç istemezdi. Gitti. Ben gene o boş sokaklarda deli gibi onu düşünüyordum. Her gün aya bakıyordum. Onu düşünüyordum.
Ama bu sefer tatil sanki daha bir erken bitmişti. Gene okul açılmıştı. Onu gene görmüştüm. Okulun koridorunda yürürken bana öyle bir bakıyordu ki anlatamam. Yanıma geldiğinde “Hoş geldin canım” dedim. “hoş bulduk” dedi. Bütün bir yılı onunla beraber geçirdim. Okulun kapanmasına 2-3 ay kala “üniversite sınavına girecek misin?” diye sordum. Evet dedi. “peki, İstanbul içini kazanabilir misin?” dedim. “bilmiyorum ama sanmam İstanbul içi çok puan o kadar puanı alamam” dedi. Bende “ o zaman sende, açık öğretimi yaz” dedim. Olur dedi. “ama sende bir yere gitme olur mu? Sensiz ben buralarda ne yaparım” dedi. “seni hiçbir zaman bırakmayacağım” dedim. Okul kapanmıştı. Sınav günü gelmişti. Onu aradım. “inşallah kalbindeki yeri kazanırsın” dedim. “kazandım bile çünkü kalbimde sen varsın“ dedi. Ben o an müthiş derecede sevinmiştim. Sonra sınava girdim. Sınavda dualar ediyordum. Yasemin yanımda olsun diye. Ama onun benim yanımda olması için benimde İstanbul içinde bir yere puan tutturmam lazımdı. Bunları düşünerek sınavdan çıkmıştım. Sınavdan sonra hemen Yasemin i aradım. Nasıl geçti diye sordum. “çok iyi seninki nasıldı” diye sordu. Benimkide iyiydi dedi. O sene tatile gitmemişti. Bütün yaz beraberdik sınav sonuçları açıklanınca kendi kazandığım yere baktığımda şok olmuştum. Boğaziçi gibi bir yeri tutturmuştum. Bu mutlu haberi hemen Yasemin e ilettim. O da çok sevindi. Sen nereyi kazandın diye sordum. “ilk tercihim açık öğretimdi orayı kazandım” deyince dünyalar benim olmuştu. Bir ara ailesinin yanına gitti. Bir hafta kadar sonra geri geldi. Onları da çok özledim. Onun için gittim dedi. En sonunda ben üniversiteye yazıldım. İlk gün beraber gittik. Kantindeki manzara çok güzeldi. Kantinde çevreme baktım. Her kesimden insan vardı. “ne kadar özgür bir yer değil mi?” diye sordum. Gözlerimin içine öyle bir baktı ki “ne oldu? Niye öyle bakıyorsun” dedim. “ben sana bir isim takmıştım. Demin onu söyledin?” dedi. “neymiş o isim” diye sordum.“baş başa kaldığımız bir zaman söylerim.” dedi. “peki “ dedim.
Yarıyıl tatili yaklaşırken arkadaşlarımla kantinde konuşurken biri “yaa harç la rada baya zam yaptılar bee” dedi. Ben şaşırmıştım. Daha bir açıklayıcı olmasını istedim. Çok para istiyorlarmış. Zaten benim babam harcın bir kısmını zar zor vermişti. Bu kadar parayı kesinlikle bulamazdı. Hemen rehber öğretmenin yanına gittim. Her şeyi anlattım hocaya. Hoca “derslerin nasıl diye sordu” diye sordu. “pekiyi değil” dedim. Biraz daha konuştuktan sonra benim babamın bu parayı bulamayacağını söyleyerek birazda kızarak kaydımı sildirdim. Üniversite hayatım tamamen bitmişti. Canım çok sıkılıyordu. Ama Yasemin hep yanımda oldu. Bu durumu hemen atlattım. Bir ay sonra Yasemin telefon etti. “Ne olur yanıma gel” dedi. Ben şok olmuştum. Telefonu kapattığım gibi teyzesinin evine gittim. Kapıyı çalar çalmaz açtı. Beni karşısında görünce daha çok ağlamaya başladı. Onu salona kadar götürdüm. “Ne oldu kızım. Anlatsana” dedim. “biliyorsun. Babamı işten kovmuşlardı kaç aydır iş arıyor. En sonunda burada yapamayacağımızı, İzmir deki akrabalardan birinin iş teklifi yaptığını söyledi. Baba gitmeyelim dedim ama o beni dinlemedi. 2 gün sonra İzmir e taşınıyoruz” dedikten sonra hüngür hüngür ağlayarak boynuma sarıldı. Ben bu sözleri duyunca şok oldum. Dayanamayıp bende ağladım. “Sen ağlama. Ben senin ağlamana dayanamıyorum. “ dedi. Salonun ortasında konuşmadan öylece duvarlara bakıyordum. “Peki, ne yapacağız” dedim. “bilmiyorum. “ dedi. Ben felaket derecede üzülmüştüm. Sevdiğim kız bu sefer gerçekten gidiyordu. Hem de dönmemecesine. Bir ara o bana baktı ve gülmeye başladı. “Neden gülüyorsun” dedim. “Sen benim en çok neyimi seviyordun” diye cevap verdi. Sonra bende gülmeye başladım. “Seni ağlarken görmek beni kahrediyor. Lütfen ağlama” dedi. Sonra bende ne demek istediğini anladım. Gözlerine baktım ağlamamak için kendini zor tutuyordu. O bana ben ona bakıyorduk. İkimizde biliyorduk 2 gün sonra ayrılacağız. Sonra birden “Hani sen üniversitedeki ilk günümde bana bir şey söylemiştin hatırladın mı” diye sordum. “Hiç unutmadım ki “ dedi. “Neydi bana taktığın o isim “ dedim. Elini kalbime koydu ve gözlerimin içine bakarak “Özgür adam” dedi. Ben donmuştum. Ama kalbimde öyle bir sıcaklık hissettim ki anlatamam. “Neden “ diyecektim ki elini ağzıma götürüp susmamı söyledi. “Sen sokaklarda beni düşünürken ben seni rüyalarımda görüyordum. Sokaklarda dolaşıp beni düşünüyordun. Bunu sadece özgür bir adam yapar.” Dedi. O an içimden “işte gerçek sevgi bu olmalı “ dedim. O gün onlarda kaldım sabahleyin kalktığımızda telefon çaldı. Arayan babasıydı. Hemen eve gelmesini istedi. Onu istemeyerek de olsa evine götürdüm. Ona sordum “nereden saat kaçta gidiyorsunuz.” Cevap vermedi. “senin ağlamana dayanamıyorum. “ Dedi. “Akşama son kez buluşalım ”dedim. Kafasını evet anlamında salladı.
Onu bıraktıktan 1-2 saat sonra yağmur yağmaya başladı. Akşam olunca evinin önünde onu beklemeye başladım. Onu çağırdım. Aşağıya geldi. “Biraz yürüyelim” dedim. “Ama bu yağmurda ya hasta olursan ben ne yaparım” dedi. “Sana bir şey söyleyeceğim.” dedim. Gözlerinin taa içine bakarak. Gözlerinin içi parlamıştı bir anda “hadi yürüyelim “ dedi. Yağmur altında koca sokakta yürümeye başladık. Bir kaç adımdan sonra bana döndü. “Ne olur söyle artık o iki kelimeyi duymak istiyorum” dedi. Anlamıştı sanırım. Bu sefer söyleyecektim. Gözlerimi kapattım. “Söyle ne olur söyle” diyordu. “Seni seviyorum” dedim ve Yasemin diye kalın bir sesle irkildim. Camdan babası çağırıyordu. Yasemin de bana usul usul bakarak evine gitti. O koca caddede sadece o ve ben vardık. O bana bakarak eve giderken, ben ona elimi uzatmış “ne olur gitme beni bırakma” diyordum. Apartmana girerken bana son bir kez baktı ve güldü. Ben kaderime isyan ediyordum. Sevdiğim kıza bir kez olsun onu deliler gibi sevdiğimi söyleyemedim diye. Sevdiğim kızı elimden alıyorlar diye. Kalbim çok acıyordu. Onsuz ne yapacağımı düşünüyordum. Ertesi gün erkenden kalktım. Evlerinin önüne gittim. Ama camlarında perde yoktu. Apartmana koşarak girdim. Kapı açıktı eve girdim hiçbir eşya yoktu. Bütün odalar bomboştu. “Siz kimsiniz” diye bir sesle irkildim. “Ben Yasemin in bir arkadaşıyım. Onu ziyarete geldim “ dedim. “onlar taşındılar.. Bir daha Soma ya belki de hiç gelmeyecekler. Ben onların komşusuyum. Sen galiba o çocuksun.” Dedi yaşlı teyze. “Hangi çocuk” diye sordum. “Bazen Yasemin’ i evde görürdüm. Çok nadiren onu her gördüğümde kendi duvarına bakıp dalardı. Gözleri dolardı.. Sanırım birini düşünüyordu delikanlı bizde genç olduk. Bizde bu duyguları yaşadık Allah sana yardım etsin” dedi ve gitti. Ben hemen onun odasına gittim. Duvarına baktım. Baktığım gibi gözlerim doldu. Bir kalp resmi vardı. Çok ufaktı. Ama benim için çok büyüktü. Kalbin içinde bir şeyler yazıyordu. Yaklaşıp baktığımda kalbimde bir sıcaklık hissettim. Kalbin içinde “özgür adam” yazıyordu. Gözlerim dolmuştu. O bana böyle bir isim takmıştı. Demek duvara bakıp beni düşünüyordu. Diye geçirdim içimden. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gene sokaklarda boş boş dolaşıyordum. Ama bu seferki bir başkaydı. İçimde kötü bir his vardı. Sanki bir şey olacakmış gibi bir his vardı içimde.
Aradan 4 gün geçti. O gün 2 Mart tı. Akşam uyuyamamıştım. Geceleyin hava biraz bozuktu. Gökyüzüne bakıp ayı aradım. Ama bulamadım. Uykuya dalar gibi oldum. Kalbimde çok büyük bir acıyla uyandım. Kalbim çok acıyordu. O an aklıma Yasemin geldi. Acaba ne oldu diye düşünürken, aklıma gökyüzü geldi. Orda ayı aradım. Bir kaç dakika sonra görmüştüm. Hem de bütün ihtişamıyla duruyordu. Bembeyazdı. Onu düşünürken gene kalbimde bir acı hissettim. Tam o anda ayın yanından bir yıldız kaydı. 10 saniye boyunca o yıldızın kayışını izledim. İzlerken de kalbim acıyordu. Yıldız kaydı. Kalbimin acısı da durdu. “Acaba ne oldu” dedim içimden. Ertesi günler içimde bir huzursuzluk vardı. Aşağı yukarı 2 hafta olmuştu. Ama Yasemin hala aramamıştı. 9 Mart günü telefon çaldı. Arayan fulya ydı. Sesi ağlamaklıydı. “Sami” dedi. “ben şu an İzmir deyim. Yasemin ve babası trafik kazasında öldü Murat abim de komadan yeni çıktı. Ne olur metin ol” dedi. Ben yıkılmıştım. Telefonu kapattım. Yere diz çöktüm. “Allah ım neden ben?” dedim. Kendi kendime bir söz söyledim “kaybetmeye mahkûm bir adamsın” kısaca kmba derdim. Dışarı çıktım. Ağlamamak için acayip çaba sarf ediyordum. Çünkü o benim ağlamamı istemezdi. Kimse ler yoktu. “Hayır ya neden ben ya neden” bağırmaya başladım. En sonunda dayamayıp ağladım. Gözümden bir yaş damladı. Kalbimde bir sıcaklık hissettim. Sanki bana ağlama diyordu. Ama ben kendimi tutamıyordum. Deliler gibi ağlıyordum. Şimdi ne yapacağım diyordum kendi kendime. O akşam deli gibi yağmur yağıyordu. O yağmurlu sokaklarda, o soğuk caddelerde ben tek başıma ağla dolaşıyordum. Ağlamam hiç durmuyordu. Hep onu düşünüyordum. Bir kaç gün sonra gene fulya aradı. “ne olur ağlama. Biliyorsun o senin ağlamanı hiç istemezdi.” Dedi. “Peki “ dedim. Bana telefonda her şeyi anlattı. Kaza nın nasıl olduğunu. Kim in hatalı olduğunu. Ondan mezarlığın adresini aldım. Sonra hemen bir işe başladım. Amacım para bulup bir an önce mezarlığa gitmekti. Kafama koymuştum, mezarlığın yanına gittiğimde bir şey yapacaktım. Hala düşünüyorum.
Ben ogün bugün ağlıyorum ama ağlamamı istemezdi, ben hala ağlıyorum, onu hiç ama hiç unutamıyorum yaşım ilerledi hala onu ilk gün gibi o günden fazla seviyorum, seni seviyorum diyemedim haykıramadım, hayallerimi söyleyemedim onu tam öpemedim her yıl mezarlığa gidiyorum ona yaklaşmadan durup ağlıyorum biliyorum beni görüp ağlama ‘’özgür adam ım‘’ der gibi ağlıyordum sonra yanı başına oturup sohbet ediyorum sanki bana gülümsüyor gibi onu görüyorum. Saçlarım beyazlamış hala Yasemin imi sayıklıyorum onu hala seviyorum.
Neden ben neden Allah ım ona doyamadan onu kaybettim ki, hala bunun cevabını bulamadım sizler biliyor musunuz biliyor musunuz? söyleyin lütfen..
Sami Arlan..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.