- 631 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Atlar Dörtnala Kaleler Dik Duruyor
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
’’Sıkıldım’’ dedi Kale... Dur dur, dur burada, beyefendinin keyfi gelecekte atları filleri oyuna sokacak ya bir rok yapacak ya da başka şekilde bizi oynatacak... Karşı kaleye seslensem duyar mı ki acaba? Önce yanındaki beyaz ata döner ’’Az öteye git hemşehrim çok dibime girmişsin yahu!’’ At gayet sakindir ’’Ne yapayım sahibim koymuş böyle bana artistlik yapma.’’ Kale karşı kaleye döner ’’Şşşşşt karşı kale karşı kale ne var ne yok oralarda?’’ Karşı kale hemen duyar yankılanarak gelen sesi... ’’Ne olsun işte durup duruyoruz demin elini değdi tepeme zibidi, hah dedim tam, rok yapacak herhalde, sonra vazgeçti kerata.’’
Vezir daha yeni uyanmıştır ve Şahının yanındadır... Şah Vezir’e döner ’’Vezirim nasıl durumumuz ver bakayım raporunu.’’ İki piyon kaybedilmiş, iki piyon da karşı tarafa zayiat verdirilmiştir... ’’Şahım iki piyademizi kaybetsek de biz de onlardan iki tane götürdük, fazla zararımız yok gibi.’’ Bir an sessizlik olur. ’’Daha dikkatli olun, daha dikkatli, savaşı piyadeler kazanır unutmayın.’’
Filler de birbiri ile selamlaşır... Biri diğerine döner ’’Aaaaah kardeş aaaaah en zor durumda da biziz ah diyeyim sana ancak çapraz gidiyoruz ya beyazdan ya da siyahtan. Nasıl gıcık kapıyorum biliyor musun bu duruma hem de nasıl.’’ Öbür fil de dertlidir. ’’Sorma kardeşten ben de senin gibi aynı dertten sıkıntılıyım.’’
Piyonların ikisi yendiğinden altı piyon kalmıştır geriye... Piyonlar arasında homurdanmalar başlamıştır... ’’Ya birader iki kardeşimizi boşu boşuna yedirip telef ettiler. Bu oynayan herif de biraz acemi galiba hemen yedirdi arkadaşlarımızı, öyle hemen feda edilir mi piyonlar, piyadeler?’’ Yine homurtular devam etmektedir...
Atlar yerlerinde bayağı sıkılmışlardır... ’’Offf ki of şu piyonun üstünden atlasak da bir an önce hücuma katılsak hiç de fena olmayacak hani.’’ Diğer taraftaki atta sıkılmıştır hayli fazla... ’’Sorma birader sorma ya seni ya beni bir an önce oyuna soksa ne iyi olur çok sıkıldık buralarda... Hayır L gidiyoruz diye, kendileri L gidemiyorlar diye bizi de çok kıskanıyor arkadaşlar.’’
Şah rahattır koruma altındadır... Biran önce yanlarda ki atlar ile fillerden biri oyuna girse de ya sağdan ya soldan rok yapsa oynayan diye içinden geçirmektedir... Önce ata döner ’’Ah bir girsen artık şu oyuna ne güzel olur.’’ At beklemededir. Sakindir. ’’Vallahi ben de çok istiyorum dalayım aralarına da işte sokmuyor dürzü bizi oyuna, ne bekliyorsa.’’ Sonra file döner Şah ’’ Senin de önünü açtı da bakalım ne zaman sokar oyuna?’’ Fil de dertlidir... ’’ Yerimde duramıyorum hem sıkıldım hem de heyecanlıyım oyuna girmek için.’’
Epey zaman geçmiş hamleler bayağı ilerlemiştir... Zor durumda olan siyah takım, kaybetmeye daha yakındır... Beyaz takım büyük bir hata yapmazsa maçtan galip ayrılacaktır. Siyah taşlar aralarında konuşmaktadır yine... ’’Gördün mü fil kardeş bizi hareket ettiren nasıl da kendi hatalarının kurbanı oldu.’’ Fil de dertlidir. ’’Sorma kale kardeş sorma kendi hatalarının kurbanı oldu en azından berabere bile bitirebilirdi.’’ Şah mat ve oyun biter... Dostça el sıkışırlar iki arkadaş...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
öykü biraz daha uzun, biraz daha geniş ve biraz daha detaylı olabilirdi. öyle olmasa bile bir şeyler anlatmış. şah mat olmuş ve sonunda el sıkışılmış. bu güzel bir son, günümüz türkiyesinde hayali ve afaki olsa da. savaş istemiyoruz. buna karşıyız. satranç akıl ve zeka oyunudur ki bunu savaşla asla eş tutmuyoruz. ama insan aklına çağırışım yaptığını da yansıyamayız. var olan bir şeyi yok sayamazsın. realite böyle der. hayat vardır ve gerçektir. savaş varsa ölüm kaçınılmaz bir şeydir. ölmek ya da ölmemek içinse bazı şeyler bunun gerçeği piyadelerdir. satranç oyununda piyon demişler bunlara. piyonlar kolayca harcanabilir. lakin bu masum oyunun ya da savaş denile acımasız durumun kazananı da kaybedeni de onlardır. yani kazandıranı ve kaybettireni... atlar ölür ömrü bittiğinde, kaleler yıkılır. at yoksa, kale yoksa, piyadeler hiç hiçine yok edildiyse şahın sonu ölümdür. ölümden öte başka da bir köy yoktur. bu yazının özü başka olsa bile sözü bana "in ali bin ali" isimli utanmazı ve onu besleyip şişiren dinsiz imansız o malum şahsı hatırlattı. sevgilerimle...