- 903 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
100. Senesinde Bir Milletin Uyanışı yahut Samsun'dan Doğan Güneş
M. NİHAT MALKOÇ
Vakitlerden Mayıs başları; yani baharın son demleri, yazın arifesi olmasına rağmen yüreklerde yaşanan sanki zemheriydi. Bahar sadece tabiata gelmişti, yüreklere değil. Bir millet amansız bir esaretle boğuşuyordu. Uçurumun kenarında asılı duran, ha düştü ha düşecek konumunda mahzun bir ülke vardı. Atatürk o günleri bakın nasıl anlatıyor:
"1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes antlaşması imzalanmış. Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta…
İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya’da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da, İtilâf Devletleri’nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir’e çıkartılıyor.
Bundan başka, memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar. Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi’nde kurulan Mavri Mira Heyeti illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Kızılhaç’ı ve Resmî Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Heyeti’nin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli. Mavri Mira Heyeti tarafından yönetilen Rum okullarının izci teşkilâtları, yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Heyeti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde örgütlenmiş olan ve İstanbul’daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor."(Nutuk-Atatürk)
Atatürk’ün yukarıda çizdiği tablo iç karartıcıydı. Bu millet aç yaşamaya alışmıştı; ama hürriyetsiz yaşamaya alışamamıştı. Zira hürriyeti ekmek ve sudan elzem görüyorlardı. Mevcut durum bundan ibaretken milletçe oturup düşmanın gelişini bekleyemezlerdi. Bir şeyler yapılmalıydı ama ne? Bu hususta farklı düşünceler olsa da, bu düşünceleri makul ve mantıklı bir biçimde ortak bir noktada toplayacak ve şekillendirecek güçlü bir lidere ihtiyaç vardı. O lider de kadim tarihin milletimize bahşettiği Mustafa Kemal’den başkası değildi.
Gelecekte "Atatürk" olacak olan Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal, Samsun yolculuğuna Bandırma Vapuru’yla çıkmıştı. Tarihçi Murat Bardakçı’ya göre Mustafa Kemal, Samsun’a 48 kişiyle beraber çıkmıştı. Yani kurtuluş mücadelesinde yalnız değildi. Bu 48 kişiden 23’ünü Mustafa Kemal Paşa ile karargah mensupları, 25’ini de er ve erbaşlar teşkil ediyordu. Atatürk’ün Samsun’a çıkmadan evvel Yıldız Sarayı’nda zamanın padişahı Sultan Vahdettin’le görüştüğü, bu gidişten onun da haberi olduğu yetkin tarihçiler tarafından söylenir. Öyle veya böyle, neticede Atatürk 19 Mayıs 1919’da büyük bir vatan sevgiyle Samsun’a çıkarak kurtuluş meşalesini yakmış, bir milleti uçurumdan döndürmüştür. Bu durum, aslında en zor şartlarda bile kendine güvenmenin ve inancın emsalsiz zaferidir.
19 Mayıs’ta başlayan Kurtuluş mücadelesinin 100. sene-i devriyesinde başta Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, onunla birlikte Samsun’a çıkan ve ona destek olan bütün kahraman askerlerimize ve komutanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şâd olsun.
YORUMLAR
Değerli yazar ,
Öncelikle şu yetkin tarihçiler kimdir? Hangi belgelere göre Sultan Vahdettin 'in haberi olan bir kurtuluş mücadelesinden bahsederler?
Murat Bardakçı dediğimiz tarihçi (!) defalarca Ilber Ortaylıdan canlı yayında bilgisizliği yüzüne vurularak dayak yemiş bir isimdir. Ben kendisini tarih trolü olarak görüyorum.
Ben sizi ve bu vahdettin masalına inanmak isteyenleri anlıyorum. Bizim sultanımız bu kadar da hain olamaz diye düşünüyorsunuz. Ama öyle! Bir sürü tarihi belge ortada ve en önemlisi Atatürk'ün bizzat kendi söylemleri her yerde açıkça ulaşılır durumda. Lütfen biraz araştırın. Atatürk bu samsun meselesi daha ortada yokken bile aylar öncesinden kulis yapmış ve ikinci bir anadoluya kaçış planı bile belirlemişti. Hem madem haberi vardı o zaman Atatürk ve arkadaşlarına hem idam fermanı hem de fetva çıkardı. Madem haberi vardı kendi insanlarını öldürtmek için kuvvacı avlamak için o yoklukta para harcayıp ordu kurdu ? Yapmayın bunu. Öyle veya böyle diye bir şey yok. Yazdıklarımız bizim sorumluluğumuz dur. Araştırmadan böyle bir iddia yı yazamazsınız.
Son olarak Atatürk ün yanında isterse 50 kişi olsun bunu bir şey ifade etmez. Sultanın emrinde yüzlerce kişi vardı ama bir kurtuluş mücadelesi başlatacak zekasi ve kudreti yoktu. En pahalı malzemeler elinizde olsa bile yemek yapmayı bilmiyorsanız bir işe yaramaz.
Son olarak o gemide iki tane de cins at vardı. Aslında dört tane olması için uğraşmıştılar ama ingilizler ancak iki tanesine vize verdiler. Bu isyan bastırma emri zaten ingilizler tarafından verilmişti.
Bayramımız kutlu olsun.
Sevgilerimle
Den(iz) tarafından 5/19/2019 4:16:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz) tarafından 5/19/2019 4:18:07 PM zamanında düzenlenmiştir.