- 460 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Terapi Üzerine
“TERAPİ” Üzerine
Hakan Yozcu
Hakikat Gazetesi
Lefkoşa - KKTC
12 yaşındaki çocuğunuza tanımlamayan bir hastalık teşhisi konulsa ne yaparsınız? Çocuğunuzu hastaneye götürüyorsunuz, bir ara çocuğunuzu bırakıp dışarı çıkıyorsunuz. Bir iki dakika içinde geri dönüyorsunuz ve çocuğunuzu yerinde bulamıyorsunuz.
12 yaşındaki çocuk esrarengiz bir şekilde kayboluyor. Sanki yer yarılıp içine giriyor. Tüm aramalarınıza, tüm çabanıza rağmen onu bulamıyorsunuz? Böyle bir durumda ne yaparsınız? Nasıl bir ruh hali içine girersiniz. Üstelik bu da yetmiyor ve aradan 4 yıl gibi uzun süre geçiyor. Ondan hiçbir haber alamıyor, hiçbir iz bulamıyorsunuz. Öldü mü? Yaşıyor mu? Kaçırıldı mı? Nerede? Kimle veya kimlerle? Hiçbir bilginiz yok…
Öldü diye umudunuzu kesip bırakır mısınız yoksa “Yaşıyor, mutlaka bir gün çıkacak, bir haber gelecek” diye bekler misiniz?
İşte son okuduğum “Terapi” adlı roman, yukarıda sorduğum soruları sorduran ve sizi yıllarca psikolojik bir bunalıma sokacak olan bir roman.
Kitabı elinize aldığınızda müthiş bir bunalıma sürükleniyorsunuz. Daha ilk sayfalardan itibaren merak edip kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. “Bir sonraki sayfada ne oldu?” diye gözleriniz kapanana kadar okumayı bırakamıyorsunuz…
Terapi adlı romanı Alman Yazar Sebastian Fitzek yazdı. Pegasus Yayınları arasında yayınlandı. Adından da anlaşılacağı gibi Terapi romanı Psikolojik gerilim türünde yazılmış bir roman. Bu türdeki eserleri sevenler için mutlaka okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Kitabı elinize aldığınızda bana hak vereceğinizden adım gibi eminim.
Sebastian Fitzek,13 Ekim 1971 yılında Berlin’de dünyaya gelmiş. Psikolojik gerilim türünde yazdığı romanlarla adını duyurmayı başarmış bir yazar. Esprili bir kişiliğe sahip olan yazar, okurları ile de iyi ilişkiler içinde bulunuyor. Bu da onu diğer yazarlardan ayrı olmasına, onun tutulmasına ve beğenilmesine yol açıyor.
Terapi adlı eser, yazarın ilk romanı. İlk romanı olmasına rağmen ülkesinde büyük bir başarıya imza atmış. Öyle ki Dünyaca ünlü yazar Dan Brown’un “Da Vinci’nin Şifresi” adlı eserini en çok satan kitaplar arasında geride bırakmış. Almanya’da en çok satılan kitap olmayı başarınca tüm dikkatleri üzerine çekmiş.
Toplamda 12 kitabı yayınlanan yazarın eserleri birçok dile çevrilmiştir. Ama her ne hikmetse Türkiye’de yazarın sadece üç eseri Türkçe’ye çevrilip yayınlanmıştır. “Terapi”den başka “Kıymık” ve “Uyurgezer” adlı eserleri çevrilmiş Türkçeye.
Yazar, önceleri veterinerlik okumuş ama tamamlayamadan ayrılıp hukuk alanında eğitim görmüş. Belki de veterinerlik eğitimine başlamasından dolayı eserlerinde mutlaka evcil hayvanlara yer vermektedir. Terapi adlı romanda da evcil köpeklere yer vermiştir. Kahramanın Sindbad adında bir köpeği vardır. Sindbad da adeta romanın kahramanlarından biri olarak verilmektedir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, roman kahramanı Psikiyatr Viktor Larenz’in 12 yaşındaki kızı Jossy gizemli bir şekilde hastanede ortadan kaybolur. Ne bir görgü tanığı, ne bir delil, ne de bir ceset vardır ortada. Başına ne geldiği bilinmemektedir. Adeta bir sırdır.
Victor Larenz, yas tutar. Küçük bir adaya çekilir ve burada her şeyden uzak tek başına yaşamaya başlar. Karısı da şehirdedir. Aradan 4 yıl geçer.
Victor Larenz’in hayatı birdenbire değişir. Gizemli bir kadın adaya gelir. Bu, şizofreni hastası bir kadındır. Ve Victor Larenz’in kendisini hastası olarak kabul etmesini ister. Fakat Viktor Larenz artık hasta kabul etmemektedir.
Kadını dinler. Kadın, çok ilginç biridir. Anlattıkları Larenz’e bir şeyler çağrıştırır. Kadın, psikolojik bunalım yaşayan bir hastadır. Kendisini öyle tanıtmıştır. Yazar olduğunu, öyküler yazdığını ama öykülerindeki kahramanların ve olayların günlük hayatında gerçeğe döndüğünü, yarattığı kişiler ile karşılaştığını anlatır.
Olay, Larenz’in dikkatini çekmiştir. “Hayır” demesine rağmen adının “Anna Spiegel” olduğunu söyleyen kadını her defasında dinler ve adeta onu terapiye alarak seanslar yapar.
Kadın, çok gizemlidir. Garip davranışları vardır. Anlattıkları olaylar çok ilginçtir. Yazdığı bir romanı anlatmaya başlar. “Romandaki olayları sonradan yaşadığını ve kahramanlarıyla karşılaştığını” söyler. Son romanında tanımlanamayan bir hastalığa yakalanan küçük bir kızın aniden ortadan kayboluşunu yazmıştır.
Bu konu, Larenz’in dikkatini çeker. Çünkü 4 yıl önce kaybolan kızının başına gelen olaya çok benzemektedir. İlgisini çeker ve her defasında kadını dinlemeye başlar.
Victor Larenz , her şeye rağmen “Hastayı kabul edemeyeceğini, kadının da adadan gitmesi gerektiğini” söyler. Ertesi gün ayrılacağını söyleyen kadının, çıkan fırtına yüzünden adadan ayrılamadığını ve birkaç gün burada mahzur kaldığını öğrenir.
Eser, kısa cümlelerle ve gayet açık anlaşılır bir dil ile Türkçe’ye çevrilmiş. Bu nedenle de okurken hiç sıkılmıyorsunuz. Akıcı bir üslupla yazılması da esere ayrı bir güzellik katmış. Bölümler kısa kısa olduğundan okumada da zorluk çekmiyorsunuz. Dilediğiniz bölümde ara verip dinlenebiliyorsunuz.
Anna Spiegel, adadan ayrılmamıştır. Davetsizce Victor Larenze’nin evine gider kendisini zorla dinlettirir. Victor Larenz, anlatılan olaylarla kızının bir ilişkisi olup olmadığını düşünmeye başlar.
Adanın belediye başkanı Larenz’e “Bu kadının tehlikeli olduğunu, ona dikkat etmesi gerektiğini” söyler. Ve Larenz’e ihtiyacı olabilir düşüncesiyle bir silah verir. Burada da ister istemez bazı sorular soruyorsunuz kendinize: Belediye başkanı kadın için neden böyle bir yargıya varmıştır? Victor Larenz’e kendini koruması için neden silahını vermiştir?
Victor Larenz’in çok sevdiği köpeği Sinbad ani bir şekilde kaybolmuştur. Belediye başkanı köpeği ölü vaziyette getirmiştir? Köpek neden kaybolmuştur ve kim tarafından öldürülmüştür? Köpeği öldürmekle Larenz’e ne mesajı verilmek istenmiştir? Köpeği Anna Spiegel adlı kadın öldürmüş olabilir mi?
Kimdir bu gizemli kadın? Neden birdenbire çıkmıştır? Ve neden ısrarla gitmemekte Victor Larenz ile sürekli görüşmek istemektedir? Yazdığı roman ile Victor Larenz’in yıllar önce kaybolan küçük kızı arasında bir ilgi var mıdır? Victor Larenz’in peşine neden düşmüştür? Neden hep onu görmeye gelmektedir?
İşte Victor Larenz, tüm bunları düşünerek kadını hastası olarak kabul eder. Ve ona terapi uygulamaya başlar. Bu arada Larenz’in şehirde bir de dedektifi vardır. Kai adındaki bu dedektif yıllardır kızı için araştırmalar yapmaktadır. Larenz’in isteği üzerine Anna Spiegel’i de araştırmıştır. Fakat böyle bir kadının gerçekte olmadığı ve onun yalan söylediği ortaya çıkmıştır.
Terapi romanı iç içe giren olaylarla okuyucuyu büyük bir gerilime sokan bir eser. Adeta bir korku filmi izler gibi geriliyorsunuz sayfalar ilerledikçe. Ve hep kafanızda ne olacak diye sorular soruyorsunuz. En önemlisi de “Kim bu Annan Spiegel?” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Kitap boyunca kendinizi hep bir bilmece oyunu içinde buluyorsunuz. Durmadan bu bilmeceleri sorup duruyorsunuz kendi kendinize…
Kitap çok ilginç ve heyecan verecek şekillerde gelişmeye devam ediyor. Sonuca yaklaştıkça heyecanınız kat be kat artıyor. Öyle ki kitap sonuna doğru, yaptığınız tahminlerin hiç biri sonuçla örtüşmüyor.
Yazar o kadar farklı ve değişik bir şekilde kurgulamış ki romanı, bütün tahminleriniz bu kurgu karşısında allak bullak oluyor. Ve siz, yenilgiye uğruyorsunuz.
Üstelik öyle bir defa da değil. “Tamam, şimdi anlaşıldı her şey” dediğiniz anda bir defa daha hayretlere düşüp şaşkınlığınızı artırıyorsunuz. Heyecanınız tavan yapıyor.
Tempo hiç ama hiç düşmüyor. Romanı bitirip sonucu aldığınızda bir “Oh be!” çekip gerilimden kurtulmaya çalışıyorsunuz. Ama bu, o kadar kolay olmuyor… Çünkü kitap sizi o kadar çok sarmalıyor ki uzun süre etkisini üzerinizden atamıyorsunuz…
Mutlaka okumanızı salık verdiğim kitaplardan biri Terapi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.