Mutluluk Dünya Masalı Aslında
Herkes hata yapar. Ağzımızdan söz çıksa bile, sözümüzü tutamadan yaşayabiliriz de... Herkesi yerden yere vurur ama bize kimsenin bu şekilde vurmasını istemeyiz de… Her zaman böyle yaşadıktan ve yaşadıklarımız alışkanlık haline geldikten sonra geride dönemeyebiliriz de… Neden hep iyiler model olur da kötüler yerden yere vurulur ki… Her filmin sonunda kötüler ölür iyiler hayatta kalır ki… Kime göre iyidir de kime göre kötüdür? Hep kötülük kazansaydı nasıl bir dünyada yaşar olurduk ki… Buna hemen cevap verebilirim, zaten iyiyi yaşamak isteyen yok ki... Sadece filmlerde, kitaplarda ve öğütlerde yer alıyor iyi karakterlerin görüntüleri. Sözler iyiyi anlatsa da eylemler öylemi, üstelik bunu kabul edemeyen ne çok insan var! Hata yapabilmek normal olanı ama hatasından pişman olup değişen var mı? Hatasını düzeltebilen, tevazu sahi ve Allah’tan korkan birileri nerede gizleniyorlar ki…
Doktor sigara ve alkol içme diyor hastasına ama kendisi içiyor.
Ebeveynler hep iyi modelleri sunuyor çocuklarına ama dediklerine ters yaşamları devam edip sürüyor.
Sokak mitinglerinde sloganlar huzur için atılıyor ama sonu terör olup, birilerinin canını yakıyor, sonu vahim bitiyor, birilerinin kazanabilmesi için birçokları sömürülüyor.
Okullar eğitim vermeye çabalıyor ama yanlış izleri-uygulanabilir olmayan yorumları çocuklara tembellik saçıyor, çeteler doğuruyor, kötü alışkanlıklara sevk ediyor.
Mutluluk deriz dururuz. Nedir bu kelime, ulaşılması zor bir erek midir ki, onu ararken acıyla tanışırız. Araba kullanarak seyahat etmek isteriz-mutluluk budur ya! Ama aşırı hız yapar seyahatimiz kazayla son bulur. Bir yeri görme isteğiyle başlar her şey ama hedeflediğimiz yeri görmek için harcayacağımız zamanı hastanede geçiririz veya ölür temelli veda ederiz dünyaya. Mutluluk var mıdır gerçekten ya da var olduğuna mı inanırız. Yoksa gülmek midir durmadan ya da sarhoş gibi birbirimizi aldattığımız eğlenceler midir mutluluk? Gülen kişi, nedense daha çok ağlıyor, eğlenen insan eğlenceden bıkıp başka bir eğlence bulamayınca sıkıntıdan kıvranıp, depresyona giriyor. Çekilmez insan oluyor. Mutluluk doyumsuzluk mudur? Doymak uğruna her şeyini feda eden ama bir türlü doyurmayan acı mıdır?
Tenimizde
Her tadılan
Her uyutan
Her katılan
Bir anlık masum yaşayışla akar incecik çizgi gibi…
Tadıldıkça genişler genişledikçe daha fazlasını arzular büyüdükçe büyür doruklar, ulaşılamaz olur. Ta ki o su okyanus olana kadar. Okyanus olunca daha ötesi kalmaz. Bu noktaya gelene Allah kolaylık versin. Ne yapacaktır peki, beyni küçülür, düşünemez olur, yok olmayı ister-kurtuluş sayar bunu. Yani canına kıyar, intihar eder… Öyleyse mutluluk diye bir şey yok, uydurma bir şey bu… Bunu anlamak için bir ömre gerek var mı? Bu dünya acıdan başka ne veriyor bize. Ne sahiplenirsek, sırtımıza yüklenen çuval oluyor, yaşadıkça ağırlaşan, onu taşıyan da ki ruh hali, yaşanan acılara ya sabır diyerek mutluluk masalıyla katlanan, oluyor!
Sen masallara, filmlere, anlatılanlara inanma… Sen iyi gibi görünen kötü kahramansın dostum. Mutluluk var diye sömürülüyoruz. Her yaşadığımız kötülükle dünyayı tüketiyoruz. Bundan nemalananlar var. Onlar nemalansa da mutluluk olmayan sona bizden daha hızlı gidiyorlar. Acıları bizden daha fazla oluyor. Biz sadece az acı çekiyoruz. Bu vicdanını rahatlatmasın, sende masum değilsin.
Din öğretilerinde bu dünyaya mutlu olmak için gelmediğimiz söyleniyor, “Çok ağlayın, az gülün!” diyor. Yaratıcıya kul olmalıyız sadece deniyor. Saf bir kulluk anlayışıyla mutlu olunur deniyor. Dünya önümüzdeyken, içinde bu kadar seçenek varken, kul olmak yerine, adı dünyayı kazanmak olan keşfetme adına kör gibi yürüyor ve yaşlanıyoruz. Ne kul oluyoruz yaratıcıya nede mutlu. Son esen yel diyor ki, boşa yaşadın kardeşim, attık işte seni çukura! Topraktan geldin toprak olacaksın… Kim bilir orada neler göreceksin ama şu gerçek ki orada masallar ve beklentiler olmayacak!
Mutluluk sadece bir kelime,
Ne ruhu var nede canı
Dünya yalanı
Ona inanan eroin almış gibi şahlanıyor
Bozkıra, çöle, kuraklığa rağmen cennet yaşar gibi!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Mutluluk, çok çeşit tanımı var bir çok insana göre değişen. Kimi parada buluyor mutluluğu, kimi aşkta sevdada... Sahip olduğu ile kimseler yetinmiyor, yetinmek istemiyor. Hep daha fazlası hep daha fazlası ve bir çoklarının yüreklerinde kıskançlık zirve yapmış durumda... Oysa kadere iman denen de bir durum var. Siz böyle diyorsunuz ama birileri de çıkıp ''Yoksulluk kader olmaz.'' diye yapıştırıyor cümleyi... Bir hadisi şerifte de ''Yoksullar zenginlerden beş yüz sene önce cennete girecekler.'' deniyor. Tabi ki sabırlı olurlarsa, kadere isyan etmezlerse eğer... Dünyanın çivisi çıkmış. İnsan öldürmek bu kadar kolay olmamalı... Nedir bu insanların dünya ile diğer insanlar ile alıp veremediği ki insan anasını babasını bile öldürecek kadar akıl sağlığını kaybedecek duruma geliyor. Mutluluk dünya masalında değil tabi ki... Mutluluk imanın, ihlasın, ibadetin lezzetinde... Bir anlayabilseler insanlar bunun ne kadar önemli olduğunu, dünyadaki kötülüklerde bitme noktasına gelecek zaten... Hani Cem Yılmaz dalga geçiyor ya stendap gösterilerinde ''Mutluluk nerede nerede, içimizdeeeeeee'' diye, aslında hiç dalga geçilebilecek bir şey değil, gerçekten içimizde... Eğer ki iç huzurunu, ama öyle, ama böyle yakalayabiliyorsa insanlar, daha ne isterler hayattan ve yaratıcımız Yüce Allah'dan... Gelmiş geçmiş peygamberlerin bir çokları yeri gelmiş zengin de olmuş, yeri gelmiş yoksulluk da çekmişlerdir, ama Rahman ve Rahim olan Allah'a kulluktan ve de tebliğ görevinden vazgeçmemişlerdir... Özetle güzel bir yazı kutluyorum yürekten bu manidar yazınızı...
saf şiir
Mutluluğun ta içimizde saklı olduğu bir gerçek aslında mutluluğun neye denk düştüğü çok da göreceli.
Yaşarken mutluluğun illa da şart olmadığını düşünüyorum öncelikle huzuru yakalamak ve insan kendisiyle de barışık olmalı ve işte gaf yaptım: bir insan kendisi ile barışıksa nasıl daha daha iyi olmaya meyleder?
Bitimsiz bir mücadele daha güzele odaklı ve huzura biat.
Sevmek mesela...mutluluğa dair.
Maddi imkanlar ya da imkansızlıklar: işte günümüz insanının biteviye cebelleştiği.
Ya da pahal bir restoranda yemek yemeyi mutlulukla eş gören oysaki mutluluk bir dilim ekmeği sevdiklerimizle paylaşıp iç huzurun resmi değil mi?
Manevi kazanımlar...
İnanç gibi büyüyen bir çığ ve vicdanımız ile barışık olmak.
Bazen yanlışlıkla söylediğimi bir kelime ve de kalp kırkma korkusu ile kendimi yeyip bitirdiğim oysaki insanlar inatlarına kötü söz söylemeyi yüreklerine pelesenk etmiş ve mutluluk kategorisine denk düşen bir edim adeta kimince mutluluk kaynağı.
İhtiyaç sahibi birine elimizden gelen yardımı yapmak aslında mutluluğun ta kendisi.
Ve alın terimizle bir şeyler başarmak üstelik karşılığı para bile olmadan.
Aynı fikirde olduğumuz insanlar.
Hatta yolun ortasındaki bir taşı alıp kenara koymak kimse takılıp düşmesin diye.
Mutluluk düşüncenin içinde saklı adeta ve duyguların muteber tınısında dile gelen.
Var olun çok değerli hocam.
Çok çok güzel bir paylaşımdı yüreğimle içime çektiğim.
Selam ve dua ile.