- 609 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KADRİYE'NİN OKUNMUŞ SUYU
Sırtımda bir ağrı, ateşle yatarken durum kötüleşmeye başladı. Arabayla gideyim dedim ama takatim kalmamıştı. 112 ambulans geldi, beni evden aldı. Vivivivivivi sesleriyle son sürat Balıkesir Devlet Hastanesi Acil servise götürdü.
Nöbetçi doktora şikayetlerimi anlattıktan sonra EKG çekildi, akciğer filmi çekildi, damar yolu açıldı ve kan tetkikleri alındı. Ateşim 39.5 dereceydi, nabız artmıştı ve tansiyon hafif düşüktü. Akciğer filminde sıvı ve kalpte büyüme görüldü. Başka bir hastaya gelen kardiolog doktorumuza durum izah edildi.
Doktor Bey beni muayene ettikten sonra hanıma bir şeyler izah etmeye çalışıyor, Hanım soruyor o anlatıyordu. Onlara bakarken yandan görüş alanım kapandı. Sonra görüntü sislendi.
-Hocam sizi göremiyorum
deyince hemen tansiyonum alındı. 70/40 çıkınca büyük bir panikle ve son sürat acil servisten koroner yoğun bakıma nakledildim. Peşpeşe ilaçlar,serumlar verildi. Görüntü tekrar geldi ve rahatladım. Ateşim düştü. Korkunç bir ter attım yatak dahil her şey sırılsıklamdı. Yoğun bakıma ilk defa yatmıştım. Yoğun bakım bölüm bölümdü. Benim olduğum bölümde 3 yatak vardı. Hem tavanı seyrediyordum , hem diğer hastalara bakıyordum. Kimi inliyor, kimi öksürüyordu. Zaman zaman telefon sesleri, hemşire koşuşturmaları sessizliği bozuyordu.
Yatışımın üzerinden 6 gün geçmişti. Yanımdaki 5 nolu yatakta Sındırgı Kınık’tan 80 yaşında Raşit dede yatıyordu. Dedenin hanımı vefat etmiş, yalnız kalmış.. Yaşamak pek umurunda değil ama çocuklarının ve doktorların çabalarıyla mecburen yaşayan bir insandı.. Bıraksalar kendi gönlüyle ölüme gidecekti.
6 nolu yatakta emekli öğretmen, müdür Muzaffer hoca yatıyordu.. Kalbin iki damarı tıkanmış, kriz geçirirken yoğun bakıma alınmış, tedavisine başlanmış fazla sessiz ve sakindi. Bazen yorganın içine yumuluyordu, yumulmadığı dönemde yine pek sesi çıkmıyordu. Ameliyat kararı verilmiş, kurbanlık koyun gibi ameliyatı bekliyordu..
Ziyaret saatinde hanım elinde bir su şişesiyle geldi...
- Bunu Kadriye gönderdi, kırk yasin okunmuş şifa olsun diye gönderdi. İyi olman için dua ediyor... dedi... Ben ve Muzaffer hocam susadıkça suyu içip bitirdik.
Karşıda, 2 nolu yatakta oldukça yaşlı bir hastamız vardı. Kendisi emekli hemşire babasıydı...
Hemşire hanım babasının tüm bakımlarını yaptı, üstünü değiştirdi sonra yatağa oturup;
- Baba bak bu zemzem suyu.. İç ve iyileş diyerek birkaç yudum zemzem içirdi. Daha sonra erkek torunu sözlüsüyle geldi. Biraz sohbet edip anneyide alıp gittiler...
Sonra akşamın mahmurluğu ve hüznü çöktü yoğun bakıma, herşey sessizleşti. 2 numaradaki hasta bir ara ayaklarını sallayarak oturdu, fakat bir iki saniye sonra yana doğru devrilmeye başladı..
- Hemşire hanım koş demeye kalmadan nöbetçi hemşire yetişti, dedeyi yakaladı, yatağa uzattı.. Tüm hastalar merakla ona bakıyordu, hastanın kalbi ve solunumu durmuştu.. Nöbetçi doktorda geldi dakikalarca müdahale ettiler ama hastayı döndüremediler.. Üstünü örtüp götürdüler.
Gözüm Muzaffer hocaya kaydı.. Gözler endişeli bana bakıyordu, kim bilir neler geçiyordu kafasından.
- Hocam rahat ol.. O hastaya zemzem suyu verildi. Zemzem gidecek hastalara verilir genelde... Bizim ki dualı suydu.. Okunmuş suydu.. Kadriye Çayırhisar’ lıdır. Yüreği tertemizdir. Onun duası kabul olur, ben buradan taburcu olacağım, sizde ameliyat sonrası çıkacaksınız.. Dursunbey Dada’ da buluşacağız, sen saz çalacaksın, ben söyleyeceğim. Tamam mı hocam?
- Tamam doktorum,
derken sesinde ki hüzün ve endişe kaybolmuştu... O gece sabaha çıkana kadar üç hastamız daha vefat etti...
Ben oldukça rahattım. Kadriye’nin manevi varlığı ve sevenlerimizin büyük desteği yanımdaydı..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.