- 435 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İblis de bilir zamanın kıymetini
Kendimizi abartmayalım arkadaşım. Elimizde yalnız bir ’şimdi’ var. Başka da birşey yok. İşte, bu şimdi makinesiyle çoğu zaman geleceği geçmişe, bazen de geçmişi geleceğe dönüştürüyoruz. Geleceğin geçmişe nasıl dönüştüğü malum. Yaşıyoruz. Dönüşüyoruz. Dönüşüyor. Bizden geçenler bir defterden diğerine aktarılıyor. İlim defteri kudret defterine işleniyor. Katiplik ediyoruz. Temize çekiyoruz. Belki de çektiriliyor.
Yahut da şöyle söylemeli: Gelecek nehri geçmiş havuzuna insan sayısınca oluktan akıtılıyor. Her dökülüşün neşesi başka. Nakışı başka. Kalemi başka. Hattı başka. Sanatı başka. Şairin de dediği gibi biraz. Oluklar çift. Fakat çiftlerin çeşidi de çok. Mürekkepleri başka başka. Karışmayan denizlerin ortasında âdemoğlu duruyor. Haberi var/yok. Şahitliğiyle sedler kuruluyor. Baraj suyunun dinamo marifetiyle enerjiye dönüştürülmesi gibi insan da kendisinden akan varlığı ve zamanı kulluğa dönüştürüyor. Zikrediyor. Fikrediyor. Şükrediyor. Her ’ettiği’ sonsuzlukta onu bulmak üzere kaydediliyor.
Elhamdülillah. İyi ki varolmuşuz. Varolmaktan bahtiyarlığımız kaçınılmaz. Çünkü güzellik namına her neyi biliyorsak onunla biliyoruz. Bizi hayat tanıştırıyor. Hayatla tanıyoruz. Bakma ehl-i kibr u yeisin sözlerine. Bekara karı boşamak misali boş lakırdılar onlar. Zaman sözleşmesinden pişmanlık duyan varlık yoktur. Kötülüğü bilmek dahi iyiliği bilmeye matuftur. İntiharın bile düşlediği ama ulaşamadığı bir rüyası vardır. Belki ölümüyle vuslatına ihtimal verdiği bir cenneti vardır. Her şekilde onun dünyasında dahi iyilik vardır. Varolanlar ölümü ister hale geldiklerinde dahi iyiliği isterler. Demek her neyi severlerse ona benzetip severler. Böyle bir tanışıklığa şükredilmez mi hiç?
Zaman elimizdeki en değerli sermaye. İblis bile Allah’tan reziletini isbatlamak için mühlet istemiş. Demek zamanın kıymetini o da biliyor tüm azgınlığı içinde. Herşey rüştünü isbatlayabilmek için zamana muhtaçtır. Evet. İnsanın şahit olduğu, irade ettiği, peşinde koştuğu veya şöyle bir bakındığı ’şimdi’lerle amel defterine ’geçmişi’ yazılır. O geçmiş bir yönüyle aynı kendisi olur. Yani kitabı yazarının şahidi olur.
Peki, geleceğin geçmişe dönüşmesini konuştuk da, geçmiş nasıl geleceğe dönüşür? Arkadaşım, bencileyin derim ki, dua dua dönüşür, emek emek dönüşür, arayış arayış dönüşür, fakat en çok da ’okuya okuya’ dönüşür. Evet. Okumak büyük bir dönüştürücüdür. Sahaflar en büyük zaman tüccarlarıdır. Bir kitapçıya uğradığınız zaman bir başkasının geçmişini satın alırsınız iki kapağın içinde. Emeklerini alırsınız. Yoğunlaşmasını alırsınız. Kanaatlerini alırsınız. Tecrübelerini alırsınız.
Sonra bunun karşılığında kendi zamanınızdan bir parça koparıp boşluğa bırakırsınız. Bu kitap kaç günde okunacak? Kaç gün onunla meşgul olunacak? Kaç gün zihinde evrilip çevrilecek satırları? İşte, ayırdığınız zaman kadar zamandan verip, okuduğunuz zaman kadar zamandan kazanırsınız. Okuduğunuz zaman ’kitabı okuduğunuz zaman’ değil, kitaptan aldığınız bilginin dünyanıza taşıdığı zamandır. Hadis-i şerifte buyrulan, ’bir saat tefekkürün bir sene nafile ibadetten evla oluşu’ hakikati, tefekkürle kazanılan zamanın kıymetine de işaret eder.
Bazen bir saatte öyle birşey öğrenirsiniz ki onunla bütün hayatınız değişir. Bazen bir saatte öyle birşey farkedersiniz ki bütün dünyanız yeniden şekillenir. "Ucunda böyle uyanışlar olan emeklere bir saatinizi ayırmaktan çekinmeyin!" der bir yönüyle mübarek hadis-i şerif bizlere. Zamanınızı yeni zamanlar kazanmak için vermekten çekinmeyin. Düşünmekten çekinmeyin. Okumaktan çekinmeyin. Öğrenmekten çekinmeyin. Eylemsizlik görünen eylemlerden çekinmeyin.
Öğrenmek yaşamanın en güzel şeklidir. Başkasının yıllarca emek sarfederek farkettiği birşeyi, bir saatte, bilemediniz bazen birkaç dakikada bizim yapar öğrenmek. Bir mürşidin karşısında dizkıran talip de benzeri bir uyanışı yaşar. Dinlemek konuşmaktan daha çok kazandırır o makamda. Kur’an da kendisi okunurken dikkatli dinleyiciler olmamızı buyurur. Çünkü şu ticaret durmamaktadır. Sürekli zaman verilip zaman alınmaktadır. Bazen alınan verilene değmemektedir. Bazense az ile çok elde edilmektedir. İşte bu ticaretin zirvesini bize Tevbe sûresi söyler: "Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek sûretiyle satın almıştır."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.