- 1062 Okunma
- 8 Yorum
- 2 Beğeni
Kızılderili Gözüyle
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kızılderili Gözüyle
Bir suda iki balık kavga ediyorsa, oradan beş dakika önce bir İngiliz geçmiş demektir. (Kızılderili Atasözü)
Nerede bir Kızılderili sözü görsem pürdikkat okurum ve en doğal haliyle payıma düşeni alırım. Saf saf kovboy filmleri izlediğim yıllarda dahi Kızılderililere içten içe bir hayranlığım hep olmuştur. Vakur, bilge ve tabiatla iç içe duruşları hep ilgimi çekmiştir. Ayrıca Moğolistan, Kırgızistan, Uygur Türkleri, Uzak Asya, Afrika ve zor şartlarda yaşayan kimi insanların vakur, bilge ve yaşından önce büyümüş hallerini hep hayranlıkla izlemişimdir.
İnsan ve dünya aynı sistemin paydaşı. İnsan varsa dünyanın anlamı var. Dünya varsa insanın anlamı var. Birbirinin tamamlayan iki sevgili gibi. Dünya şekillenerek de olsa içerisinde misafir ettiği insanı yüz yılda bir yeni nesillerle beraber yeniliyor. Mekân olarak dünya, insanı beden ve kalp ev sahipliğiyle ağırlıyor.
Obezite, Hollanda hastalığı, rahatlık, bencillik, adamsendecilik gibi onlarca hastalığı kapitalist dünyada görmek pekâlâ mümkün ama doğanın bir parçası olan insanın bütün canlılarla birlikte kaynakları ortak ve adil kullanma felsefesini edinmiş Kızılderili anlayışını görmek ve yaşatmak gerekiyor. Maalesef ki kapitalist dünyanın aynılaştırıcı ve tüketime şartlandırıcı anlayışı en vahşi haliyle varlığını sürdürüyor. Ne yazık ki küçük dünyaları gasp etmeye devam ediyor.
Yeme içme, barınma, güvenlik, sağlık ve mutluluk insanoğlunun dünyada aradığı öncelikli şeylerdir. Afrikalı bir çocuğun ayakkabısının olması ile olmaması arasındaki kaybı ve kazancı sorgulamak gerekiyor. Enerjisini hep toprakla paylaşan bir çocuğun ayaklarına dikenlerin batmasının yanında enerjisini ayakkabılar, beton zeminlere hapis eden insanın kayıplarını da görmek gerekiyor. Dünyayı paylaşan bütün insanların acılarını duyumsayan, hak ve adalet değerlerini önceleyen felsefelerin yaygınlaşması illaki toplumların ıslahında çok büyük katkılar sunacaktır.
Başı, göklerde ki yıldızlara ulaşma hevesinde olan insanoğlu yerdeki gelinciklere, papatyalara, nergislere basma tezatlığını her dem gösteriyor maalesef. Savaş ile barış, iyi ile kötü, korku ve ümit, dostluk ile düşmanlık gibi tezatlar, zıtlıklar tekerrür ediyor tarih boyu olduğu gibi. Atomun yapısındaki elektronların, güneşin, ayın, mevsimlerin, gece ve gündüzün akışı ve dinamizmine insan aynı hareketlilikte katılıyor adeta.
Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.(Kızılderili Atasözü)
Kızılderili sözlerinin birçoğu beyaz adama yönelik olması tesadüf değildir. Beyaz adam sanayi devrimleriyle beraber tabiat ve çevre ile hep savaş hâlinde olmuştur. Sömürgecilik mantığıyla da kendi dışındaki halklarla da daha büyük bir cephede savaşarak, zülüm mekanizmasını hep aktiflemiştir.
Demem o ki, dünya üzerindeki emperyalizmin ve beyaz adamın karşısında mazlumları desteklemek, önünden çeken arkasından iten olmak gerekiyor. Geri kalmış bütün ülkelerin insanları, ağaçlara kendi çabalarıyla tırmanan bireyler olmaları yönünde çalışmalar yapılmalı ki ağaçtan inişleri de kolay olsun. Kendi kendilerine yetsinler ve zalimlere muhtaç olmasınlar.
Söze Kızılderili sözüyle başladım. Sözü yine bir Kızılderili sözüyle sonlandırayım.
Yükün dürüstlükse gücün düşer belki ama başın düşmez. (Kızılderili Atasözü)
İlkay Coşkun
14.04.2019
YORUMLAR
İlkay Coşkun
Tebrik ederim üstadım.
Ben de hayranlık duyduğum ve bizim soyumuzdan olan Kızılderili adı verilen Turan topluluğunun asil insanlarını çok seviyorum. Amerikan vahşiliğinin hunarca katlettiği inşalarımızın çizgi romanlarını ve filimlerini yaparak bizlerin gözlerinin içine baka baka '' bakın soyunuzu burada kurutuyorsuz!'' dercesine bizlere izlettirdiler, okutturdular gençliğimizde ve bizde alkış tuttuk. Amerikan köpekliğinin kapitalizm ve sömürüden çok soy kırımdır onların bu katliamları.
Duyarlı yüreğinizi kutlarım.
teşekkürlerimle...
direniş tarafından 4/15/2019 3:50:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
İlkay Coşkun
Kızılderililere karşı adını tam koyamadığımız bir yakınlık toplumun genişçe bir kesimi tarafından hissediliyor diye düşünüyorum. kültürel genetik şifrenin bunda bir itici gücü olmalı.
'Güneş Dil Teorisi'ni araştırmak için Atatürk tarafından görevlendirilen Tahsin Mayatepek, dönüşünde yazdığı raporda Mayalarla ve Kızılderililerle Orta Asya Türklerinin benzerliklerine madde madde değinmiştir.
Anaerkil düzenden, kıl çadırlarından, erkek çocuklarına hak ettiği adın konmasından, önemli kararlarda kabilenin en yaşlı kadının fikrinin alınmasından, at binme ve ok atma becerilerinden, kadınların savaşçılığından... söz edilecek o kadar çok ortak değer var ki... Amerikan kültürünün empoze edildiği o çok taraflı çizgi kahramanlar bile Kızılderilileri gözümüzde küçültmedi, tam tersine ilgimizi artırdı.
Sunay Akın'ın da bu konuyla ilgilenen kitapları var. Özellikle 'Onlar Hep Oradaydı' kitabını bu konuyla bağlantısı nedeniyle öneririm.
Sade ve akıcı yazı dilinizi çok beğenerek okuyorum. Buna bir de ilgimi çeken konu eklenince fırsat bulduğum ilk arada yazmak istedim...
Yazınızı ve Güne gelişini kutlarım İlkay Bey. Daha nicelerine.
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 4/15/2019 4:14:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
İlkay Coşkun
Oysaki bizim beynimize nasıl çaktılar o çoğu İtalyan Menşeli çizgi romanlarda teksas tommiksler de Kızılderilileri... Gerçek vahşiliğin Kızılderilileri yok eden beyaz adamlarda olduğunu çok sonraları öğrendik... Sam Amca bizi söz de soykırımlar ile itham etmeden önce kendi tarihi ile yüzleşecek... Kutluyorum günün bu güzel yazısını...
İlkay Coşkun
Güzel. Beyazadam, geride kalan tüm renkler için şeytan.
Öyle de...
Şimdi aynı adam kıyametin senaryosunu yazmakta. Senaryonun son bölümünde ben ve O ölmüş olacağız.
Çok saygımla.
deniz_tayanç tarafından 4/15/2019 6:23:12 AM zamanında düzenlenmiştir.