- 671 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Âdem Allah'ın habercisidir!
“Allah, Ya Âdem! Meleklere varlığın isimlerini bildir, dedi. Âdem’de bildirdi…” (Bakara 33)
Bakara suresinin 30, 31 ve 32. ayetlerinde Âdem’in yaratılışını ve bu yaratılıştaki hikmeti yetirince kavrayamayan meleklerin Allah Teâlâ ile diyalogları zikrediliyor. Allah Teâlâ ise, Âdem’den, varlığın isimlerini ve hâllerini onlara anlatmasını istiyor.
Bu manzara muhteşemdir; şöyle bir sahne hayal edebiliriz: Âdem yaratılmış ve Allah’ın Halifesi olarak ululuk tahtına oturtulmuştur. Melekler, bu büyüleyici varlığın etrafında toplanmışlardır. Allah, Âdem’den, varlığı onlara anlatmasını, tanıtmasını ister. Âdem, varlığı, aslında yüce Allah Teâlâ’yı, Onun sıfatlarını anlatmaya başlar. Allah Teâlâ ve Melekleri, Âdem’in verdiği bilgileri dinlerler. Varlık, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisi olduğundan, Âdem, taşıdığı ilahi ruhla, varlığı anlattıkça anlatır. Âdemin içinde bir beka gözesi kaynamaya başlamıştır; melekler, bu gözeden taşan bilgiler karşısında şaşıp Âdem’e hayran kalmışlardır.
Allah Teâlâ, cenneti, cehennemi, yeryüzünü, uzayı yarattıktan sonra Melekleri de yaratarak kurduğu düzenin işleyişinde onlara görev verdi. 30-33 ayetlerinde anlatıldığı üzere, melekler, hem idari görevleri yapmakta hem de Allahı hamd, takdis ve tespihle yüceltmektedirler. Ancak melekler, cennetin, cehennemin, yeryüzünün yaratılışındaki hikmeti Âdem’in yaratılışına kadar anlayabilmiş değillerdi. Bu yaşam bölgeleri kendileri için olamazdı, çünkü kendileri bu yaşam bölgelerinin yönetimde görevlendirilmişlerdi. Öyle ise, bu yaşam bölgeleri kimin içindi?
Saf akıl olan melekler, Allah’ın Kader bilgilerini kaydettiği ‘Levh-i Mahfuz’un yönetiminde de çalıştıklarından, bu üç bölgeyle ve varlıkla ilgili çeşitli bilgilere vakıftılar. Bir beklenti içindeydiler. Cenneti, cehennemi ve yeryüzünü anlamlandıracak bir varlığın yaratılmasını bekliyorlardı. Allah, onların da beklentilerine uygun olarak, Âdem’i yaratacağını açıkladı. Melekler, yeryüzünün, cennet ve cehennemin insanla doldurulacağını derhal anladılar. Âdem soyunun, kendi yüksek değerini anlamayarak, Allah Teâlâ’ya asi olacağını, işi kan dökmeye kadar götüren çeşitli yanlışlar yapacaklarını da kavradılar. Biryandan varlığın en muhteşeminin yaratılmasının sevincini yaşarken biryandan da Âdem soyunun cehennemi de dolduracak fiilleri yapacak olmasından, âdeta şaşıp kaldılar, Allah Teâlâ’nın işlerine ve sırlarına vakıf olmanın imkânsızlığını ikrar ettiler. (Âdeme yapılan secde.)
Sonuç: Melekler, görevleri gereği, çok yüksek seviyede İlahî bilgiye sahiptir. Mesela; melekler, kendileri günah işlemekten beri oldukları halde insanların hangi fiillerinin günah, hangi fiillerinin sevap içerdiğini kesin bir şekilde bilir ve insanla ilgili kayıtlarını eksiksiz bir şekilde tutarlar. Sesin varlığı nasıl sesin sahibini işaret ederse, yeryüzünün, cennet ve cehennemin varlığı da, Âdem’in ve onun soyunun mahiyetini Meleklere böylece aşikâr kıldı. Daha önce kan dökmeyi görmemiş, inkârı tanımamış melekler, yaratılışlarındaki yüksek akılla, varlığa ve varlığın Âdemle ilgisine bakıp Allah Teâlâ’nın bir hikmetini daha anladılar. Âdemin konuşmalarını ve açıkladığı ilahi bilgileri işitince de derhal boyun kırıp Allah Teâlâ’yı yücelttiler. Allah’ın vekili, eşsiz varlığı, Âdemi ise, tebrik ettiler.
M.Talât Uzunyaylalı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.