- 590 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yedi kat gökle insan ruhu arasında ilişki olabilir mi?
“Allah, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra semaya yöneldi ve semayı yedi kat yaptı. Allah, her şeyi bilir.” (Bakara 29)
Âyette ifade edilen ‘her şeyin’ insan için yaratılması bilgisi, insanın eşsiz değerini ortaya koyar. Allah Teâlâ’nın; diğer ayetlerde de vurgulandığı üzere, yeri, gökleri, ahireti, cenneti, cehennemi, melekleri, şeytanları, bitki ve hayvanları insan için yaratması, insana verdiği değer, gösterdiği emsalsiz sevgi, göğüs kabartıcı ve hayranlık vericidir. Müthiş bir teveccühtür. Her şey insan için yaratılmışsa insanın ‘her şeyden’ haberi olması da zorunludur. Bu zorunluluk gereği insana, ‘her şeyi’ bilme kapasitesi, yani ruh verilmiştir.
Göklerin yedi kat olarak yaratılması hâliyle insan içindir. Bu yedi kat semanın fizik âlemde bir karşılığı olabilir. Ancak, yedi kat semanın, her kattaki içeriğiyle birlikte, insan ruhuna yerleştirildiği, tasavvuf kültüründe yer alır. Buna göre yedi kat sema, insan ruhunun, Allah Teâlâ’ya ait bilgileri içeren yedi mertebesi olarak kabul edilebilir.
Ruh, insandaki bilinçli hayatın kaynağıdır. Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği gibi insana bahşedilen ruh, Allah’a ait bir özdür. Hâliyle insan taşıdığı ruhla Allah Teâlâ’ya ait bilgilerin mahzenidir. İnsan, ruhunda Allah Teâlâ’ya ait bilgileri taşır. Ruhundaki bu bilgilere ulaşma imkânı insana verilmiştir. Bununla ilgili Kur’an-ı Kerim’de ruhun yedi mertebesinden söz edilir. Yani bir başka deyişle Allah Teâlâ insanı yedi katlı bir bina gibi yaratmış ve her katında yaşama imkânını ona vermiştir. İnsan ruhu öyle bir binadır ki, dünya ve ahiret bütün müştemilatıyla onun içindedir. İnsan, kendi ruhunun katlarına ulaşma potansiyeline sahip tek varlıktır. Bu konu İslam tasavvufunun aslıdır. Bu yüzden detayını oraya bırakıp Kur’an-ı Kerim’de sayılan ruhun yedi mertebesine bir bakalım. Herkes kendi duygu, düşünce, tutum ve davranışlarına göz atıp ruhunun hangi katında, bir başka söyleyişle, yedi kat göğün hangi katında yaşadığına dair bilgi elde edebilir.
Kur’an-ı Kerim’de sayılan ruhun birinci katı Nefs-i Emmare katıdır: Bu katta yaşayanlarda afra tafra, öfke, şehvet, kıskançlık, cimrilik, kindarlık, intikam duygusuyla hareket, basit olaylar karşında şiddet gösterme, mal, para ve makam hırsı gibi, huylar görülür. İnsanların büyük bir bölümü bu katta yaşar ve ölür.
İnsan ruhundaki ikinci katın adı Nefs-i Levvame katıdır: Allah Teâlâ’ya karşı farkındalık kazanmış, iyilik ve kötülük arasında hareket edebilen, yaptığı yanlış nedeniyle kendini kınama erdemini gösteren insanın yükseldiği kattır. Bu katta daha çok yaşları ilerlemiş, hayat tecrübeleri artmış insanlar bulunur.
Üçüncü kat Nefs-i Mülhime katıdır: Farkında olarak, samimi kulluk yapmak suretiyle Allah Teâlâ’ya yaklaşan ve Allah Teâlâ’nın da kendilerine yaklaştığı insanların yaşadığı kattır.
Dördüncü kat Nefs-i Mutmainne katıdır: Allah Teâlâ’ya teslim olmuş insanlar bu kattadır. Bu katın sakinlerinin Allah’a tevekkülleri tamdır. İncelik, cömertlik, yumuşaklık, güler yüz, tatlı dil, kusurları bağışlama, her durumda hamd etme, şükretme gibi halleri içselleştirmişlerdir.
Beşinci kat Nefs-i Radiyye katıdır: Allah Teâlâ’nın ister Cemal ister Celal sıfatlarının tecellilerine muhatap kalsınlar, bu katın insanları, Allah Teâlâ’nın bütün işlerinden hoşnutturlar. Sebep-sonuç mantığını arkalarında bırakmışlardır. Yelkenleri indirmiş, kendilerini tecelli ırmağının akışına bırakmışlardır.
Altıncı kat Nefs-i Mardiyye katıdır: Allah Teâlâ’nın kendilerinden razı olduğu insanlar bu kattadır. Bu katın insanları Allah Teâlâ’ya karşı hiçbir kusur yapmamak için özel bir özen gösterirler. Âyette ifade edildiği gibi, Allah Teâlâ da, bu kattakilerin, işiten kulağı, gören gözü, konuşan lisanı, yürüyen ayağı olmuştur.
Yedinci kat Nefs-i Kamile katıdır: Seçkinlerin, saflaşmış, âdeta ruh kesilmiş insanların yaşadığı kat bu kattır. Bu katın sakinleri çok azdır ve bu katın sakinleri, Allah Teâlâ’nın, değişmeceli anlamda değil, gerçek anlamda yakınıdırlar. Tasavvufta Gavs, Kutup denilen yüksek şahsiyetler bu katta yaşarlar. Bu katın sakinleri mürşitlik görevini de yürütür. Peygamberlerden sonra Allah Teâlâ’nın yeryüzündeki halifeleridirler.
Sonuç: Günümüzde dış başarı önemli hale getirildiğinden insanlık kendi ruhsal mahiyetine yabancılaştı. Kendi iç dünyasının uzağına düştü. Hâliyle Allah Teâlâ’yı bilme ve ona gerçek anlamda yönelme imkânını kullanamaz duruma geldi. Milyarlarca insan birinci kat gökte veya nefsin ilk katı olan Nefs-i Emmâre katında yaşamaktadır. Dışarıdan ne kadar şaşaalı görünürse görünsün bu insan için gerçek bir alçalmadır. (Liberal şok!)
M.Talât Uzunyaylalı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.