- 620 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TANRI mı, ALLAH mı?
Son zamanlarda ilginç bir tartışmanın gündemde olduğunu görüyorum. “Tanrı” mı demeli, yoksa “Allah” mı? “Tanrı Türkçedir, Allah ise Arapçadır; kendi dilimizden bir sözcüğü kullanarak Tanrı dememiz gerekir.” diyenlerin yanı sıra “Zinhar, dinden çıkarsınız, Allah dememiz gerekir.” diye bağnazca bir tutumla diretenler de görülmektedir. Kim haklı, kim haksız? Bu karmaşa almış başını gidiyor. Oysa birazcık araştırılıp konunun derinine inilse, sadece kulaktan duyma bilgilerle hüküm yürütülmese bu konu bu kadar gündeme gelmez ve tartışılmazdı.
Bu yazıyı yazmamın en büyük nedenlerinden biri de aşağıdaki alıntıdır.
“Allah ismi kuranda 2806 defa geçmesine rağmen, bir defa bile tanrı kelimesi geçmemektedir. Hem Cenab-ı Hak Kur’an da defalarca “benim ismim Allah’tır, beni Allah diye çağırınız, bana Allah diyerek ibadet ediniz, Allah diyerek yalvarınız demekte ancak hiçbir ayette ben tanrıyım, bana tanrı deyin dememektedir. Hadis-i şeriflerde de tanrı ismi geçmemektedir. O halde Allah’a kendi istediği ismi söylemeyipte müşriklerin ona ortak koştukları, batıl mabudlarını koydukları tanrı ismiyle onu çağırmanın ne kadar yanlış olduğu ortadadır.” (Not: Yazım hataları özellikle düzeltilmemiştir.)
Birazcık bilgi sahibi olan herkes, bu alıntıdaki doğru bilgilerin peşine yamanan cehaletin kokusunu anında alacaktır inancındayım. Bu kadar saçmalığı bir araya getirip yansıtmak kolay olmasa gerek, ama yazan yazmış. Bunları okuyanlar da işin özüne inmeden, araştırıp soruşturmadan “İşte adam gereğini yazmış, ondan iyi mi bileceksin?” diye işin kolayına kaçıp kabulleniyor olmalı. Ne yazık ki okumak, araştırmak toplum olarak bizim pek alışık olmadığımız hasletler. Hazırcılık her zaman ön planda. Dolayısıyla meydan bu tür alim(!) geçinen cahillere kalmış ve böylesine bilgi kirliliği almış başını gitmektedir.
Ben kendi adıma yeri geliyor Tanrı sözcüğünü kullanıyorum, yeri geliyor Allah sözcüğünü. Her ikisi de benim gönlümde yer alan, inancım doğrultusundaki yaratıcıyı ifade ediş tarzımdır. Ve dahi ben inancımı olur olmaz molla geçinen hacılara, hocalara değişmem. Eksik olsun. Tanrı sözcüğünü kullanmakla kesinlikle dinime, inancıma zerre kadar hilaf geleceğine dair kaygı duymuyorum.
Bu konu neden tartışılır acaba? Tartışmaya mahal veren nedir? Bu konuyu biraz açmak ve açıklamak gerekir kanısındayım. Aslında kimsenin kimseyi söyleminden dolayı yermesi, düzeltmeye çalışması gerekmiyor. Çünkü sonuç olarak eğer tartışan bu kişiler inançlı ve bilinçli kişilerse zaten sözünü ettikleri yaradan yani Tanrı, Allah’tır. İster “Tanrı” desin İsterse “Allah.” Amaç hasıl olmaktadır.
Konuyu biraz açmak gerektiğinde oldukça gerilere gitmemiz zorunlu olacaktır. Tâ ki Orta Asya’daki yaşam tarzına, inançlara ve kültüre. Fazla ayrıntıya girmeden yüzeysel bakıldığında karşımıza çıkan veriler şöyledir: O dönem inançlar çerçevesinde yaradana “Gök Tengri” yani “Gök Tanrı” denilirdi. İnanç tek tanrı adınaydı ve her işe onun adıyla başlanırdı. Bu kavram zaman içerisinde pek çok boyutlarda anlam kazanmıştır, ama genellikle ne bir güneş, ne de uçsuz bucaksız gökyüzü ya da bir başka üstün tabiat olayı olarak değerlendirilmiştir. İnancın, yaradılışın kökünde tek bir şey vardı adı da “Tanrı” olarak nitelendiriliyor ve ona inanılıyordu. Her ne kadar o zaman İslam inancının varlığı bilinmiyor olsa da Türklerin her zaman tek tanrı inancı içinde oldukları tarihi bilgiler dahilindedir. Dolayısıyla tanrı sözcüğü tâ o zamanlardan beri tek varlık anlayışı ve inancının yansımasıydı diyebiliriz.
Türkler, Müslümanlığı kabulünden sonra haliyle Allah adıyla karşılaşmışlardır. Buna rağmen tek tanrı anlayışı sonucu bilinen “Tanrı” sözcüğü zaman zaman “Allah” sözcüğü yerine de kullanılagelmiştir. Burada kullanılan “Tanrı” sözcüğü kesinlikle “Allah”a hitaptır. Bunun aksini kimse iddia edemez ve düşünemez. Dolayısıyla yeri geldiğinde “Allah” yerine “Tanrı” demekle hiç kimsenin dinine hilaf gelmeyecektir.
Genel anlamda “tanrı” sözcüğünü ele aldığımızda ise karşımıza çıkacak sonuç şudur: Toplumların farklı inançlarının varlığı kesindir. Bu inançlar çerçevesinde her toplumun kendince bir “tanrı”sı vardır. Basit bir örnekleme yapacak olursak, Hintliler için tanrı inektir. Fakat onların tanrısından söz ederken kimin aklıma İslamiyet ve Allah gelir ki? Bu bir inek olduğu gibi, maymun da olabilir, bir heykel de… Nasıl ki herkes inancında hürse “tanrı” kavramı karşılığı olan “dieu, gott, god, ilâh, hüda, mevlâ ya da mabud” gibi sözcüklerini kullanmakta da hürdür. Hepsi de genel kavramlardır. Önemli olan sözcüğün kullanımındaki yönelme, muhteviyat, maneviyattır. Kısacası tanrı kavramı herkesin inancı dahilinde değer kazanmaktadır.
Görülüyor ki “tanrı” sözcüğü genel bir kavramdır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi kim neye inanıyor, tapıyorsa ona “tanrı” diyebilir. Ama bu sözcüklerin hiçbiri İslami düşünce çerçevesinde “Allah” adı yerine geçemez. Ne zaman ki niyet Allah’ı anmaktır işte o zaman “Tanrı, Mevlâ, Rab, Hüdâ…”demekte hiçbir sakınca yoktur. Bu söylemin duygu ve düşüncesi “Bizim tanrımız Allah’tır. Allah’ı anıyorum.” niyet ve anlamınadır. Yani, tanrımızın adı Allah’tır. Ama bunu tersten okumaya kalkışmak, yani “Bizim Allah’ımız tanrıdır.” şeklinde söylemek kesinlikle şirke yönelik bir yaklaşımdır. İnanç sahibi birinin de bu tür söylemi aklının ucundan bile geçirmeyeceği kesindir.
Yüce Tanrı Kur’an’da “Benim ismim Allah’tır. Bana, Allah diye ibadet edin!” buyuruyor. Bu buyruğun ötesine geçilebilir mi? Bunun yanı sıra aşağıdaki alıntılarda da görüleceği gibi Kurân’da geçen bazı surelerde Allah adı kesinlikle açıkça vurgulanmıştır.
• Ey Muhammed! De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek güç ve hâkim (yenilmez) olan yalnız Allah’tır, O’ndan başka bir ilâh yoktur (Sad 38/65).
• Allah ancak bir tek ilâhtır. (Nisa 171)
• Ben Allah’ım, benden başka ilâh yoktur. (Taha 14)
• Mevlanız Allah’tır. (Âl-i İmran 150)
Görülüyor ki ilâhlar, tanrılar pek çok olabilir ama Allah birdir. Allah birdir ve başka hiçbir ilâha onun adıyla hitap edilemez. Oysa farklı inançlar doğrultusundaki yaratıcıların hepsine tanrı, ilâh… vb kavramlarla hitap edilebilir.
Sonuç olarak ister Tanrı diyelim, ister Allah adın zikredelim. Eğer ameller bir ise hiçbir sakıncası yoktur. Tanrı derken bu genel kavramı biz Allah adını yâd etmek niyetiyle yani, bir başka deyimle “ad” olarak kullanıyoruz. Dolayısıyla bu iki sözcük kullanımında uzun uzadıya tartışılacak bir durum yoktur. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta yazımla ilgilidir. Buna özen gösterdiğimizde zaten neyi söylemek istediğimiz gün gibi aşikâr olacaktır.
Yazılarımız içerisinde konu gereği “Allah” adına ithafen “Tanrı” olarak yazıyorsak baş harfinin büyük olması gerekmektedir ki bu durumda sözcüğün özel isim olarak “Allah” adının yerine kullanıldığı anlaşılacaktır.
Örneğin: Yüce Tanrı’m, bağışla. Hayırlara vesile eyle. Günahlarımızı affet.
Oysa genel anlamda kullanıldığında haliyle hiçbir özel ismi karşılamadığı için mutlaka küçük harfle başlamak zorundadır.
Örneğin: Her toplumun kendine göre bir inancı ve tanrısı vardır.
Müslüman birinin “Tanrı’m!” dediği zaman kastının “Allah’ım!” demenin ötesinde başka bir yargı olduğunu kim söyleyebilir ve savunabilir? Türk halk edebiyatındaki tüm eserlerde, Türk halk müziğinde ve Türk sanat müziği başta olmak üzere kültür değerlerimizin içinde pek çok yerde “Allah” adının yerine farklı sözcüklerin kullanıldığı bilinmektedir. Bu acaba başka bir inanç gereği midir? Ya da dinden çıkma mıdır? Asla! Sözcükler farklı da olsa hepsinde yöneliş, yakarış tek Allah adınadır.
Türkülerden, şarkılardan ve kimi şiirlerden birkaç örnek verelim
• Tanrı’dan diledim bu kadar dilek aman aman bu kadar dilek…
• Mevlâm birçok dert vermiş, beraber derman vermiş…
• Bir can iste ya Rab verem uğrunda…
• Yağdır Mevlam Su…
• Ömrüm uzun eyle ey bari Hüdâ
Eğer hâlâ ikna olmayıp zihinlerinde yer eden soru işaretiyle cebelleşenler varsa, onlara Yunus Emre’nin bir dörtlüğünü sunuyorum. Bu dörtlükte geçen “Tanrı” sözcüğü “Allah” adını zikretmenin ötesinde neyi ifade edebilir ki? Kaldı ki Yunus’un şiirlerinde “Tanrı sözcüğünün yanı sıra Hüdâ ve Çalap” kavramlarının da Allah adı yerine kullanıldığı bilinmektedir.
Biz her şeyi çok bildiğini sanan Müslümanlar olarak acaba Yunus’un Tanrı’ya olan aşkından daha mı üst makamlardayız ki bu sözcüğü kullanmaktan yüksünüyoruz.
Eksik olman ehillerden, (Uzak durma işi bilenlerden, ustalardan)
Kaça görün cahillerden. (Kaçmak gerek cahillerden)
Tanrı bîzar bahîllerden, (Tanrı cimrilere (kırgın) küskündür)
Bahîl dîdâr görür değil. (Cimriler bu gerçeği (yüzü) göremezler)
“Allah Arapçadır onun yerine Türkçe Tanrı sözcüğünü kullanalım.” diyenlere ve “Tanrı kafirlerin söylemidir onu kullanmayın!” diyenlere Allah akıl fikir versin!
Sen büyüksün, duy sesimi Tanrı’m.
Tanrı Türk’ü korusun. Allah’a emanet olunuz.
Saygılarımla
Tahsin MELAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.