- 1040 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SOSYOPATLAR VE PSİKOPATLAR
Modern Sosyopat ve Psikopatların 7 Özelliği – Psikopatik Kişilik Özellikleri Nelerdir?
Psikopati Nedir? Sosyopati Nedir?
“Bazı insanlar diğerlerinin kafasını keserek uzun olmaya çalışırlar.”
~Paramahansa Yogananda
“Toplumumuz izin verme, ödüllendirme, ve bazı noktalarda psikopatlık listesinde yer alan davranışlara değer verme yönüne doğru ilerliyor.”
~Robert Hare
Toplumda ‘sosyopatlık’ ya da ‘psikopatlık’ olarak adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu Mayo Clinic tarafından şöyle tanımlanır: “Bir insanın sürekli olarak içinde bulunduğu, diğer insanların doğrularına veya yanlışlarına saygı göstermemesine, ve onların haklarını, duygularını göz ardı etmesine sebep olan akli durumdur. Antisosyal kişilik bozukluğu olan insanlar diğer insanları sertçe ya da hissiz bir ilgisizlikle kışkırtmaya, yönlendirmeye veya davranmaya eğilimlilerdir.”
Yapılan araştırmalara göre toplumun %4’ü sosyopat, %5 ila %15 ise ‘neredeyse psikopat’ tanımına uymaktadır. Materyalizm, sosyal hoşgörüsüzlük ve şiddete karşı duyarsızlaşma gibi kültürel ögeler, toplumu sosyopatik/ psikopatik davranışlara teşvik etmeye, bu yönde yetiştirmeye ve bu özellikler üzerinden olanak sağlamaya itebilir. Sosyopatların yaklaşık %75’i erkek, %25’i ise kadındır. Sosyopatik/ psikopatik hastalıklar birimi zorbalık, narsisizm, manipülasyon yöntemleri, bağnazlık, ve kadın nefreti gibi konularla iç içe geçmiş durumdadır.
Modern çağlarda, sosyopatlar/ psikopatlar genellikle popüler medyada gösterilen soykırımcılardan değillerdir (istisnalar dahil). Aksine, modern sosyopat ve psikopatlar görünürde başarılı ve fonksiyonel olabilirler. Daha dolaylı ve sinsi yollarla istismara ve zarar vermeye teşvik edebilirler.
Bireysel ilişkilerde, sosyopatlar veya psikopatlar acımasız ve umursamaz yapıları ortaya çıkmadan önce sığ karizmaları ve hesaplanmış cazibeleriyle akılları çelebilirler (Örneğin; ciddi bir ilişki kurulduktan ya da önemli bir anlaşma yapıldıktan sonra). Pişmanlık duymadan ilişkileri manipüle ve istismar edebilir, ahlak ve empati yoksunu olmalarından dolayı kurbanlarını yaralı ve sarsılmış bir şekilde bırakabilirler.
Profesyonel kariyerde yüksekte olan sosyopatlar ve psikopatlar açıkça hırslı, zekice sömüren, ve acımasızca agresiftirler. Genellikle, iş, finans, politika, medya, veya diğer öne çıkan alanlarda yükselerek güçlerini ve statülerini kullanırlar ve kontrol altına alırlar. Başarıyı elde etme pahasına diğer insanları kullanma ve istismar etme gibi etik olmayan davranışlar sergilerler. Daha yüksek kar için çalışanların geçimini sağlayacak maaşı veya sağlık hizmetini kesen yöneticiler, müşterilerinin birikmişlerini ellerinden alıp uygunsuz yatırımlar yaptıran mali danışmanlar, ‘istenmeyen’ grupları günah keçisi yaparak ve şeytan gibi göstererek takipçilerini kışkırtan politikacılar, kötü şöhret ve teşhir için şok ve rencide edici konuşmalar yapan medyacılar örnek olarak verilebilir. Sosyopatlar/psikopatlar; insafsız, ahlaksız güç ve kişisel kazanç peşinde, arkalarında acı izler ve toplumsal hasarlar bırakarak hedeflerine ulaşırlar.
Aşağıda modern sosyopat ve psikopatların yedi karakteristik özellikleri bulunmkatadır. Bu bozukluğa sahip olan kişiler listelenen özelliklere sahip olsa da, klinik olarak sosyopat veya psikopat teşhisi koymak için düzenli olarak aşağıdaki belirtilerin çoğunu göstermeleri gerekir, özellikle kişisel kazanç, ilişkisel kontrol, ve sosyal hakimiyet söz konusu olduğunda.
_
Psikopatik Kişilik Özellikleri:
1. Patolojik Yalancılık & Manipülasyon
“Eğer bir yalanı yeteri kadar tekrarlarsan, doğru olarak kabul edilir.”
~Anonim
Daha fazla güç isteği (ilişkilerde, organizasyonlarda, toplumda), çoğu sosyopat/psikopatın hedeflerine ulaşmak için gerçek anlamıyla birçok şeyi uydurmalarına ya da öylesine bir şeyler söylemelerine neden olur. Bariz yalanlar, çarpıtmalar, hileler, yerine getirilmeyen sözler, ve kurbanı suçlamalar sosyopat/psikopatların saldırgan ve ahlaksız planlarını geliştirmelerini sağlayan genel araçlardır. Gerçeklere dayanan bir açıklama yerine sosyopat/psikopatlar gerçeği saptırmak için aralıksız olarak yalanlarını tekrar ederler. Sağlam kanıtlar göz ardı edilmiş ve kibir ile uzaklaştırılmışlardır.
2. Ahlak Eksikliği & Kural Çiğneme
“Kurallar çiğnenmek içindir – işte bu senin nasıl kazandığını gösterir.”
~Anonim
Birçok insanın doğruyu ve yanlışı ayırt etmek için temel bir içgüdüsü vardır. Genelikle, şu konularda hemfikiriz: kibarlık doğru, ve zalimlik yanlış; sağlıklı ilşkiler doğru, zararlı ilişkiler yanlış; dürüst olduğun zor işler doğru, hırsızlık ve kopya çekme yanlıştır. Fakat sosyopat/psikopatların ahlaki değerlerle neredeyse hiç teması yoktur veya çok azdır. Onlar toplumdaki diğer insanlardan daha fazla insan haklarını ve yasaları çiğnemeye eğilimlidirler. İnsani ve etik hususlar zayıflık olarak görülür ve uzak durulur. Kısaca, vicdanları yoktur.
Sosyopat/psikopatların ahlaktan veya adaletten bahsettiği durumlarda, bu ya görünüm uğruna ya da ilerisi için kendilerine hizmet adına yapılmıştır. Sahte ahlak, gerçek değerinden ziyade manipülatif bir araç olarak kullanılır.
3. Empati Yoksunluğu & Katı Kalplilik
“Sosyopatlık, onun en özünde, çok soğuk.”
~Martha Stout
Nörolog Adrian Raine’ın yapmış olduğu araştırmalara göre antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler beynin en gelişen bölgesi olan prefrontal kortekste daha az hücreye sahip. Prefrontal korteks; diğer insanların duygularını anlayabilme (empati) yetisi, ses çıkarma yetisi, prensipli yargı (etik), hayat deneyimlerinden öğrenme yetisi (yansıma) gibi birçok fonksiyondan sorumludur.
Sosyopat/psikopatlar empati, etik, ve yansıma gibi yetilerden yoksunken, aynı zamanda diğer kişilere yaşattıkları acı ve ızdırap karşısında hissiz ve katı kalplidirler. Bu insanlık eksikliği birçok olası sonuca neden olur;
a. Sosyopat/psikopatları az olan ya da hiç olmayan bir ahlaki çatışmayla suç işlemeye zorlar.
b. Kurbanlarının acı çektiğini bilmek etik bir aranın oluşmasını sağlamaz. Tam tersine daha fazla zarar vermeye yönlendirir (kazandıklarını hissettikleri için).
c. İstismarlar pişmanlık veya vicdan azabı olmadan yapılır.
d. Yaptıkları şeylerin olumsuz sonuçlarından neredeyse hiçbir şey öğrenmezler. Sıklıkla, kurbanlarını kendi mağduriyetlerinden dolayı suçlarlar.
Birçok sosyopat/psikopat diğer insanlara karşı ihlallerinden dolayı seri suçlu haline gelirler ta ki onların kötüye kullanma ve tahrip etme gibi davranışlarını durdurmak için önemli bir müdahale alınana kadar.
Antisosyal Kişilik Özellikleri
4. Narsisizm & Üstünlük Kompleksi
“Narsisizm, mecazi anlamda, sosyopatlığın yarısıdır.”
~Martha Stout
Bütün narsisistler sosyopat değildir. Aslında birçok narsisistin yoğun duygusal ve kırılgan bir yanı vardır. Ancak, sosyopatlar ya hiç değillerdir ya da çok az duygusaldırlar. Ama çoğu sosyopat/psikopat, hesaplanmış cazibe, manipülatif olma, sadece kendisiyle ilgilenme, hak sahipliği, kibir ve üstünlük kompleksi gibi belirli narsisist özelliklerini taşır. Birçok sosyopat/psikopatın zihninde; doğruluğu tam anlamıyla göstermeyen gerekçelerle insanları istismar ederek ve inciterek, onlardan daha iyi olmak vardır. Onlara göre, ‘aşağı’da olanlar ezilmiş bir kader hak ederler ve aşağılanırlar.
5. Manipülasyon Yöntemi & Psikolojik Tehdit
“Eğer birisi sürekli seni aşağılıyorsa, hiçbir şeyi doğru yapamadığını düşündürtüyorsa, ya da genel olarak değersiz ve kötü hissettiriyorsa bu duygu sömürüsüdür.”
~Alıntı
Manipülasyon, mağdur olan kişiye kendisi hakkında düşündürten, ve sonunda kendi algılarını, kimliklerini, saygılarını yitirmelerine neden olan bir tür beyin yıkamadır. En kötüsü, manipülasyon yöntemleri zihni kontrol ederek ve karşıdakini sürekli bir psikolojik tehdit altında bırakarak kötü sonuçlar doğurabilir.. Manipülasyon; bireysel ilişkilerde, iş yerinde, veya tüm toplum üzerinde ortaya çıkabilir.
Birçok sosyopat/psikopat için psikolojik manipülasyon, karşısındakini kendisi ile ilgili şüpheye düşürme ve karşısındakini istenmeme, yetersizlik ve iğrençlik duygularıyla tekrar tekrar yalnız bırakma durumudur. Örneğin, psikopatik kişilik, bireyin ya da grubun kimliğini aşağılar, değerlerini ve kabullendikleri şeyleri ötekileştirir ve lekeler.
6. Pişman Olmama ve Kendi Kendine Hizmet Etme Mağduriyeti
Psikopatik kişilikleri vicdansız davranışlarıyla karşıya karşıya getirdiğinizde, çoğu pişmanlık duyduğuna veya vicdan azabı çektiğine dair belirtiler göstermez. (Tabii, bunu yapmak onlar için stratejik olarak avantaj sağlamadığı sürece.) Buna karşılık, agresif eğilimlerini, düşmanlıklarını artırarak, sorumluluklarını reddederek, diğerlerini suçlayarak, kibirli olarak ve böbürlenerek dönüştürmeye eğilimlidirler. İlginç bir şekilde, birçok sosyopat kendilerine mağdur oldukları hikayeler yaratırlar: partneri tarafından aile içi şiddet gören birini, müşterilerini dolandırmaktan yakalanan ama bunun bir ihanet olduğunu düşünen bir yatırım danışmanını, politikalarının tüm topluma zarar vermesinden dolayı günah keçisi seçilen bir politikacıyı, yurtdışında kötü çalışma ortamı olan iş yeri açmaktan suçlanan ve bunun yasını tutan bir yöneticiyi, yaptığı iğrenç ve nefret kusan açıklamalardan dolayı cezalandırılmış bir medyacıyı oynayabilirler. Mağduru oynamak, sosyopat/psikopatlara ahlaklı olmayan davranışlarını savunma konusunda yardım eder.
7. Durumsal Sosyopat / Psikopat
Belki de antisosyal kişilik bozukluğunun en sinsi hali bir kişiye samimiyetle, saygıyla ve hürmetle yaklaşırken diğerine acımasızlıkla, kabalıkla ve zulümle yaklaşan ‘durumsal sosyopatlık/psikopatlık’tır. Durumsal sosyopatlığın/psikopatlığın hedefi genellikle ‘diğerleri’, ‘daha azları’, ‘daha güçsüzleri’ olarak tanımlanan bireyler ve gruplardır, ve belki de ‘cinsiyet’, ‘sınıf’, ‘ırk’, ‘cinsel yönelim’, ‘sosyal durum’, ‘toplumsal hüzün’ vb. gibi faktörler de rol oynuyordur. Bu sosyopatik ayırma, bazı insanları ‘insan’ olarak görürken diğerlerini obje, ürün, veya insandan daha değersiz olarak görür. Durumsal sosyopatlık/psikopatlık, kadın düşmanlığı, bağnazlık, ırkçılık, homofobi, dini hoşgörüsüzlük, aşırı fakirlik, yapısal şiddet gibi birçok haksız durumu beraberinde getirir.
Çevirmen: Zeynep Özen
Editör: Ayşe Canan Altındaş
Referans: www.psychologytoday.com/us/blog/communication-success/201810/7-traits-the-modern-sociopath-and-psychopath_
01.03.2019 Serap IRKÖRÜCÜ
YORUMLAR
Tam tahmin ettiğim gibi. En az yorum/ forum bu yazınızda...
Konu son derece ilgi çekici özellikle sanat ve özünde edebiyat. Bizlerin içinde de bir takım normalin dışına epey taşan ya da tam tersi eksik olan “şey” var. O şey’ler ruhumuzu tetikleyip bir şeyleri kağıda dökmemize sebebiyet veriyor.
Yazdığınız maddelerden iki üçüne hiç de hayır diyecek değilim. Kendim de var olduğunu düşündüm. Zaten ülkemin yönetim kadrosunda çok...
Yine de gözümü korkutan husus; o tür insanların kurbanlarına acımak yerine daha da canlarını yakma eğilimlerinde olması.
Güzel bir kibritti içimizi istemesem!!! de aydınlatan.
Saygılarımla Serap Hocam
Saygılarımla
Serap IRKÖRÜCÜ
Bu maddelerin sınırları zorlamadan hepimizde yaşandığı bir gerçek. Ama bunlar, birilerine zarar vermeye daha da kötüsü bundan haz almaya başladıysa 'tehlike çanları o zaman çalıyor!..'
Bugün o tufan yağışına trafikte yakalandım. Sular arabanın yarısına kadar ne zaman çıktı, anlamadım bile!.. Önümde, arkamda, sağımda, solumda kasası yüksek o kadar çok araç kaldı ki suyun ortasında... hayatımda ilk defa panikledim!.. Suda kalanlar kapıyı açıp çıkamıyorlar çünkü araba içerden de su alacak!...
Bu sırada arazi tipi araçlarıyla jet ski kullanıyormuş gibi giden, fışkırttıkları suyla zaten zorda olan araç içindekileri korkuttuklarını gördükçe kahkaha atan birkaç sürücü gördüm. Bu paylaşımım geldi aklıma... Ama onlar 'güçlü olmanın hazzı'nı yaşamalarının normal olduğunu düşünerek uzaklaştılar.
Ben mi ne yaptım?... O yarım saat içinde bir hatim indirmedim!... :)
Kamyonetler, jipler, servis minibüsleri dörtlülerini yakıp beklerken ben onların arasından sıyrılarak köprüye ulaştım, karşıya geçtim!... Her zaman söylerim, cesaretimden bazen ben bile korkarım!.. Ama bugün çok işime yaradı...
Yorum uzun mu oldu ne?!?!
Aydınlık, aydınlıktır... Zarar gelmez...
Saygılarımla...
Her şeyin maddiyata döküldüğü, maddiyat ile ölçülmeye çalışıldığı günümüzde psikopatlar ve sosyopatlar hayli artmış durumda. Bunun bir çok nedenleri olabilir, ekonomik yönden zayıflıktan tutunda, aşağılık kompleksine kadar. Ünlü Avusturyalı Ruh Bilimci Psikanalizmin de kurucusu Sigmund Freud ''Bütün İnsanlık benim müşterimdir.'' der. Makinelerin hayatımızdaki hakimiyeti arttıkça, insanda doğallıktan uzaklaşmaktadır kanımca. Bundan otuz kırk sene öce iki katlı üç katlı evlerde küçük mahallelerde otururken her şey çok güzeldi, samimiyet, komşuluk, yardımlaşma üst düzeydeydi... Şimdilerde tıkıldık otuz kırk katlı gökdelenlere, birbirimizin yüzünü görmekten uzağız. Yüz binlerce kilometre uzaktaki aya giderken komşumuzun kapısını çalmaktan uzağız. Sokaklarda bile güvenli bir şekilde yürüyemiyoruz. Genel ekonomik durumun düzelmesi, toplumdaki refah seviyesinin artması, genel olarak psikopat ve sosyopat sayısını da azaltacaktır haliyle... İnsanlığın doğallığa yönelmesi makinelerin hakimiyetinden kurtulması kendi çıkarına olacaktır. Narsisizm çok aşırıya kaçmadığı müddetçe insanı geliştiren bir duygu yoğunluğudur. İnsan illaki kendini sevecektir en başta, aşırısı tabi ki hastalık ve bencillik olarak karşımıza çıkacak, bu da duygu ve ruh dünyamızı alt üst edecektir. Özetle güzel bir yazı gayet yerinde bilgilendirici, seviyorum böyle yazıları ve yazarları kutlarım yürekten...
Serap IRKÖRÜCÜ
Toplum canlı bir organizma gibi bir devinim içindedir o nedenle değişimler anlaşılabilir de bunların sürekli olumsuzluklar adına olması çok düşünülesi bir konudur.
Yazının başlığındaki kişilik özelliklerinin gittikçe artması ve daha kötüsü bunun normalleştirilmesi va hatta özenilesi hale getirilmesi çok dikkatle izlenmesi gereken bir konu.
Yazınızda değindiğiniz gibi daha uzak otururken ( arada bağlar, bahçeler olurdu ) insalık daha paylaşımcıydı, şimdi bir duvar var arada ama kimse kimseyi tanımıyor. Bu asosyalığin de insan ilişkilerindeki yapaylığa katkı yaptığını düşünüyorum.
Buna bir de 'sosyal medya' eklenince herkes, buralarda 'kerameti kendinden menkul hoca' kıvamındaki 'narsisizm'iyle en uçlarda gezinmeye başladı.
Paylaşımlar kendini anlatmaktan çıkıp yarış ve tepki konvoyuna dönüşünce herkes 'kendine uyanı' yapmaya başladı. 'Traş oldu, kel göründü!...'
Bu toplumu biz oluşturduğumuza göre sizin saydığınız ekonomik ve değindiğimiz sosyal nedenler de bu tabloya yol açtı diyebilir. Azaltılması mümkün bu hastalıklı dokuyu bir an öne önecikli sorunlar arasına almakta yarar var diye düşünüyorum.
Konuyu detaylı irdeleyen yorumunuz ve beğenileriniz için çok teşekkür ederim Ahmet Bey.
Saygılarımla.
Değerli öğretmenim hepimizin çevresinde büyük bir yaraya dönüşmüş olan bu durumu anlatan muhteşem bir paylaşımla derin bilgiler edinmemi sağladınız.
Okullarda da bu tür eğitimlerin verilmesi bu yola başvuran insan sayısını azaltabilir.
Paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Serap IRKÖRÜCÜ
Ne yazık ki Önder Bey büyük bir yara olmaya başladı gerçekten,
Çoktandır takip ettiğim ve bilgilerine ulaşmaya çalıştığım bir konuydu, ortak ve farklı özellikleri birbirlerine yakınlıkları nedeniyle çok karışan bir konu bu. Her iki hali de onarla yaşayanlar için çok zor kimlikleri oluşturuyor, çevreleri için de 'pimi çekilmiş bomba' gibi her an her konuda hem kendilerine hem çevrelerine zarar verecek hareketler yapabilir, kararlar alabilirler.
Okullara felsefe - sosyoloji - mantık dersleri tekrar gelirse belki bilinçle alakalı kşsmı kısmen törpülenebilir.
İlginiz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Son zamanlarda bazı diziler kanalıyla da sosyopat karakterlere yer verilmekte
Günümüz toplumsal ve siyasal ortamında da karşılığını bulan bir alan hakkında dikkat çekici argümanlarla bezeli ilgi çekici bir sunumdu değerli yazı
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Saygı ve selamlarımla...
Serap IRKÖRÜCÜ
'Benzeşe benzeşe bozulmak' diye bir deyim vardır Levent Bey ya da 'körle yatan şaşı kaşkar gibi'...
Tüm ilişikilerde ve toplumu gözlediğimiz zaman yaptığımız çıkarımlarda bu yaklaşımı yakalamak mümkün.
Çok azı doğuştan olan bu yapıların çoğu sonraki yaşanmışlıklar, travmalar ve kabul gören örneklerle ne yazık ki çoğalabiliyor.
İlginize ve desteğinize ben teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Gerçekten oldukca faydalı bir yazi kesinlikle okunması gerekli yorulan ellerinize saglık
Serap IRKÖRÜCÜ
Saygılarımla.