- 784 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
A'DAN Z'YE...
Bir sözcük cinayetine tanıklık etmek tıpkı mevsimin kararsızlığında sitem etmek doğaya.
Ön sözü olmayan bir roman ya da olmayan bir romana ön söz yazmak.
Gıybetini yaptığım kelimeler avaz avaz bağırırken TDK’na ihanet etmeden ve geçiştirmeden hayatı muntazam bir seyir izlemek her anlamda sözcük israfına dönük yüzünde yırttığım kâğıtların, bir derviş edasıyla zikrettiğime uygun bir fikir analizi yapmak adına.
Kızıl öfkenin şuh sesi ve zaman aralığına düşen başım.
Ar’ım.
Aryalarım.
Ant içtiğim.
Ah ettiğim.
A’dan çıkıp da yola henüz abı hayat demeyi beceremediğim.
Başına buyruk bir cümle olma telaşım.
Babil’in Asma Bahçeleri, babamın dünde kalan sevgisi.
C’ye varamadığım henüz yine de canımdan çok sevdiğim aşk’ın her haline kibrin bile yakıştığı.
Düş meclisi, azizim: düşe kalka yürümeyi yeni yeni becerdiğim…
Atladığım harfler mesela.
Atıl yüreğimin afakî coşkusu.
Zanlara vardım zangır zangır titreyen masumiyetin feri sönmemişken.
Zam’a mahkûm bir esaret belki de esrikli aklımın bir vecizeye kurban gittiği; kurban edildiğim; kulu kölesi iken sevginin zimmetli yüreğim.
Ve başa döndüğüm: illa ki A.
A’dan z’ye çivileme atladığım.
Kayıtlarda solan bir çiçek resmine denk düşmek mesela ve solgun göğün hoyrat kuşları:
Gök, Tanrı ve kuş.
Kuş bakışı niyazlarımda kuramlara denk düşen vecizeler.
Suyun katı hali; donmuşluğum, doldurulmuşluğum.
Dona kalan mevsimde baharların bahar yağmuruna yenik düştüğü ve yeniden düştüğüm Babil’in Asma Bahçeleri.
Bir inhisar.
Biri inisiyatif.
Güleç yüzümde gülücük mağduru bir kıyım aslında pasaja yığdığım duygular ve kırk ayaklar geçit yaparken bir günden tükenen ümitler.
Zevk düşkünü kim ise ve kim ise yüreğin mürşidi çelişen insanlar ve çelimsiz veryansın yüklü silik faturanın kokan nefesi.
Bir annenin acısı ve bir de acının annesi olduğum.
Rakımı olmayan bir şehir gibi ve adını bilmediğim duyguları satırlara böldüğüm aslında böldüğüm satırların uzamında ben bir çarpım tablosu olmaya şerh düştüğüm: mütemadiyen çoğaldığım ve azalan hüznüme yeniden ivme kazandıran bir isyan duvarın öbür tarafına asılı insanlardan yansıyan zulüm.
Kibirli bir âşık gibi.
Kibrin aslında bir koruma mahiyetindeki o dokusu ile ifşa edilesi bir duygudan kabaran minvalin de öykündüğü arazi.
Gölde saklı huzur; huzurda saklı ölüm; ölümde saklı sırlar ve sırlarda saklı insan.
İ’de takılı kaldığım tıpkı ettiğim ibadetin koruyucu yüzünde korunduğuma biat aşkla yaşadığım; aşkla yazdığım belki de kendimi kandırdığım.
Zıvanadan çıkan insanlığa bir gönderme de değil sadece Rabbimle baş başa.
Zemzem suyuna hasretim ve kalp kırmamak adına zarif bir reverans ile geri durduğum ve hep gerileyen duygular…
Yiten masumiyetin.
Aşkın kepenklerine asılı özlemin.
Aşkla çıkıp yola ve düşüp aşka…
Hala A’da takılı işte aklım ve aşkta kalmışlığım aşka dair bir önseziden kurtulamayıp Allah rızası için sevdiğim ve hala arayışında olduğum son bir harf, ne hikmetse zarftan çıkardığım tüm harflerin boşboğaz isyanı ile kozamda sırnaşık bir hüzünle…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Sonsuz selamlarımla.
Bir harf de siz eklesenize...
Senden nefret edenleri sev; İyilikten başka üstünlük alameti tanımıyorum. -- Ludwig Van Beethoven
Çok çok mümkün ve evet, nefret dünyaları karartan iğreti bir duygu.
Sevgiyle harmanlarken hayatı ve de cümleleri sorun da etmemeli ne ise engel koyan biz sevgiyle nasıl nasıl da alt ederiz ve umudun ışığı düşmüşken İlahi Aşkın gölgesine ve de hemhal olduğumuz maneviyat yine sevgi sevgiyi doğururken üstelik nefreti soluyan tüm yoklukları ebediyen sonsuzluğa gönderdiğimiz.
Sevgi ve inancın alt edemeceyeceği ne olabilir ki?